Buradasınız
Hükümetin Programında Krizin Faturası İşçilere Kesiliyor

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 20 Eylülde Yeni Ekonomi Programını (YEP) açıkladı. Önceki yıllarda Orta Vadeli Program (OVP) olarak adlandırılan ve 3 yıl için geçerli olan program, bu yıl YEP ismiyle ve “dengelenme, disiplin ve değişim” temasıyla öne çıkarıldı. Programda yer alan sermaye sınıfı lehine düzenlemelerin ve işçi sınıfına yönelik saldırıların hiç biri sürpriz olmadı. “Dengelenme”, “disiplin”, “değişim” denilen şeyse, sermaye sınıfını kurtarmak için ekonomik krizin faturasının yoksul işçi ve emekçilere kesilmesinden başka bir şey değildir.
Programı tanıtan Albayrak, “burası çok önemli” sözünü sıkça kullanarak enflasyon, büyüme, cari açık, milli gelir, tasarruf ve kur hedeflerini açıkladı. Bu başlıkların her birinde daha önce açıklanan hedeflerin değiştirildiği, yenilendiği görülüyor. Mesela enflasyonun daha önce açıklanan hedeflerin çok üzerine çıkacağı ve %21 civarında gerçekleşeceği belirtiliyor. Oysa gerçek enflasyon zaten yüzde 25’i geçmiş durumda. Yani bir taraftan “kriz yok” diyen hükümet, öte taraftan yüksek enflasyonu kabul etmek zorunda kalıyor ama işçi ve emekçilerin alım gücünü tüketen gerçek enflasyon düzeyinden söz etmiyor.
Büyüme oranları ise aşağı çekiliyor. Bu da “kriz falan yok” diyen hükümetin aslında krizin varlığını gayet iyi bildiğini gösteriyor. Ülkeyi yönetenler halkın karşısına çıktıklarında krizin geçici bir durum olduğunu, 3 yıl gibi bir sürenin sonunda her şeyin normale döneceğini söylüyorlar. Oysa kapalı kapılar arkasında ekonomik çöküşü nasıl engelleyeceklerini planlarken, krizin faturası bir kez daha işçi sınıfına kesiliyor. Programdaki kimi maddelere bir göz atalım:
- YEP’te büyüme hedefi 2019 için yüzde 5,5’ten 2,3’e düşürüldü. OECD’nin Türkiye için büyüme beklentisi ise yüzde 0,5 gibi oldukça düşük bir oran.
- Enflasyon hedefi eski programda yüzde 7 olarak açıklanmışken, yeni programda bu değer 20,8’e yükseltildi. Kişi başına gelirin de 10 bin 682 dolardan 9 bin 385 dolara gerileyeceğine yer verildi.
- 2019 yılı sonunda işsizlik oranının yüzde 12,1 olacağı ifade edildi. TÜİK’in en son açıkladığı Haziran 2018’e ait dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,2 idi. Bu tarihte 3,3 milyon olarak ilan edilen işsiz sayısının 2019 sonunda 4 milyonu aşması bekleniyor. Oysa bu sayının daha fazla olacağı bir sır değil.
- Dolar kuru 5,6 liraya çekilmesi hedefleniyor. Bu hedefin ne kadar gerçekçi olduğundan bağımsız olarak söylersek, açıklanan hedef de gösteriyor ki dolar geldiği noktadan geri düşmeyecek.
Programda enflasyonun kademeli olarak düşürülmesi, düşen büyüme rakamlarının yeniden yükseltilmesi, kurun aşağı çekilmesi gibi hedeflerin nasıl gerçekleşeceği ve hangi projelerin tasarruf amacıyla askıya alınacağı muğlâk bırakıldı. Bu nedenle sunumun ardından dolar kuru yeniden yükselişe geçti.
YEP, işçiler açısından işsizliğin artması, çalışanların reel ücretlerinin daha da düşmesi, yaşam koşullarının güçleşmesi, yoksullaşmanın derinleşmesi anlamına gelecek. Programda işsizliğin önlenmesine, yüksek enflasyon karşısında eriyen ücretlerin iyileştirilmesine yönelik bir önlem yer almıyor. Sermaye kesiminin eli teşvikler ve vergi indirimleriyle rahatlatılmak isteniyor. Nitekim patronlar, işsizlik fonunda biriken paraya göz dikmiş durumdalar. Hükümetten işçilerin ücretlerinin yarısının 6 ay boyunca bu fondan karşılanmasını sağlayacak düzenlemeyi hayata geçirmesini talep ediyorlar. 2009’da yapılan düzenlemeyle işsizlik fonu “kısa çalışma ödeneği” adı altında sermayeye sunulmuştu.
Bakanın sunumda bahsetmediği hususlar da var ve bu hususlar işçi sınıfına yönelik temel saldırıları içeriyor. Daha önce hükümetin gündeme getirdiği kıdem tazminatı fonu, esnek çalışma, zorunlu BES, kamu çalışanlarına performans ölçümü program vesilesiyle hayata geçirilmek isteniyor. Üstelik tüm bunlar “ilave istihdam sağlamak” ve “verimliliği arttırmak” gibi süslü laflarla gerekçelendiriliyor.
- YEP’te “sosyal tarafların mutabakatıyla kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecektir” sözleri yer alıyor. Bu mutabakatın işçilerden yana sonuçlanmayacağı, kıdem tazminatının fona devredilmek ve tıpkı diğer fonlar gibi yağmalanmak istendiği açıktır. “Bir gün bile çalışan işçinin kıdem hakkı olacak” denilen fon düzenlemesi sayesinde patronlar istedikleri zaman işçi çıkarabilecek. Kıdem tazminatı işçi için iş güvencesi olmaktan çıkacak. Patronların fona yatıracakları pay her yıl düşecek. Kıdem tazminatı gasp edilmiş olacak.
- Esnek çalışma, programda şu sözlerle yer alıyor: “Hizmetin özelliğine göre uygulanacak esnek çalışma modelleri ile çalışanların iş-yaşam dengesini kurarak aile ve sosyal yaşamlarına, kurs ve eğitim programlarına daha fazla vakit ayırabilmeleri sağlanacaktır. Kamu kurumlarının esnek çalışma ile iş tatmini ve verimi yüksek işgücüne sahip olmaları sağlanacaktır.”
- Zorunlu bireysel emeklilik sistemi, 45 yaşın altındaki çalışanların “tasarruf” sağlaması gerekçesiyle yeniden yapılandırılacak. Çalışanların BES’e geçmeleri için baskı arttırılacak. Burada birikecek paranın başına ne geleceğini anlamak için öncekileri hatırlamak yeterli.
- Kamuda ödül performans sistemi getirilerek çalışma yoğunluğu arttırılacak, performans düşüklüğü gerekçesiyle işten atmalar kolaylaşacak.
Yüksek enflasyon nedeniyle, en başta asgari ücret olmak üzere işçi ücretleri büyük oranda eridi. Hemen her gün çok sayıda işçi işsizliğe mahkûm ediliyor. Bu işçilerin birçoğunun tazminatları bile verilmiyor. 3. Havalimanı gibi büyük projelerde çalışan işçilerin ücretleri düzenli ödenmiyor, sigortaları aldıkları ücret üzerinden yatırılmıyor. İş güvenliği önlemleri “maliyeti artırır” gerekçesiyle alınmıyor; iş kazaları, meslek hastalıkları artıyor. YEP’le birlikte daha çok işçi işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm edilecek.
Kriz işçi sınıfını daha fazla yoksullaştırırken, patronlar sınıfı kârlarından ödün vermek istemiyorlar. “Kriz yok, manipülasyon var” sözleriyle kriz gerçeği gizlenmeye çalışılıyor. Gerçekte ise manipülasyon sermaye sınıfı ve hükümet tarafından yapılıyor. Böylece işçilerin algısı çarpıtılıyor, gerçekleri görmelerinin önüne geçilmeye çalışılıyor. YEP, faturanın işçi sınıfına kesilmek istendiğini gösteriyor! Oysa bu krizi yaratan işçi sınıfı değil. O halde krizin bedelini neden biz ödeyelim? Krizin bedelini ödememek, haklarımızın yağmalanmasına engel olmak için işçi sınıfı olarak bilinçlenmek, birleşmek ve mücadele etmekten başka yolumuz bulunmuyor.
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
Son Eklenenler
- İzmir Belediyesinde çalışan yaklaşık 23 bin işçinin 29 Mayısta başlayan ve 7 gün süren grevi yoğun bir kara propagandaya maruz kaldı. Belediye işçileri aşağılandı, tembel olmakla, çok yüksek ücret istemekle, hatta “vatan haini” olmakla suçlandı....
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55’inci yılında; TPI Kompozit grevinin 36’ıncı, DYO grevinin 26’ıncı gününde anlamlı bir yürüyüş gerçekleşti. Çiğli Sanayi Sitesi içinden başlayıp İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesine kadar süren yürüyüşte iki...
- 12 Haziran, 2002’den bu yana “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” olarak kabul ediliyor. Ancak bugün çocuk işçi sayısı, 1800’lü yıllardaki gibi vahşi kapitalizmin pençesinde büyüyor. İşçi çocukları kölece koşullarda çalıştırılıyor, iş...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Beltur’da çalışan DİSK Dev Turizm-İş üyesi 3 işçi hukuksuzca işten çıkarılmaları üzerine 20 Haziranda direnişe geçti. Direnişin ikinci gününde Beltur Mecidiyeköy Meydan Tesisinde eylem yapan işçiler,...
- Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın aktardığı verilere göre, son dört yılda Alo 144 Sosyal Yardım Hattına başvuranların sayısı 34 milyonu aştı. Yine Bakanlığın paylaştığı bilgilere göre yaklaşık 14 milyon...
- UİD-DER 19 yaşında. İşçi mahallelerinde, fabrikalarda, okullarda, meydanlarda, grev ve direnişlerde birleşen işçilerin özverisiyle UİD-DER büyüdü, 19 yaşına ulaştı. “19 Yaşım” şiirinde Nazım Hikmet’in dediği gibi: “Benim ilk çocuğum, ilk hocam,...
- 15 Haziran 1970 sabahı, İstanbul ve Kocaeli sanki sıradan bir pazartesiye uyanmış gibiydi. Ama sokaklar başka türlü fısıldıyordu. Fabrika bacaları susmuş, presler durmuştu. Ne kayışlar dönüyor, ne makine gürültüsü yükseliyordu. Henüz üç yıl önce...
- İsrail bir tarafta İran ile savaşırken diğer taraftan da Gazze’ye yönelik saldırılarına devam ediyor. Bölgeden gelen haberler ve görüntüler bize Siyonist rejimin insanlık dışı katliamlarının yeryüzünde hiçbir vicdana, hiçbir insanlığa sığmadığının...
- İzmir Dikili’de Danimarka menşeli Queen Tarım’da sendikal baskılara karşı direnen BTO-SEN üyesi işçiler, 16 Mayıs’ta Danimarka Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptı. Kadın işçilerin de hedef alındığı mobbing, tehdit ve hak ihlallerine karşı...
- Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube, 20 Haziran Cuma günü Bakırköy Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezinde 13. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Genel Kurul, Avcılar, Bakırköy, Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Zeytinburnu...
- Birleşmiş Milletler (BM), 2001 yılında “savaş, zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri nedeniyle zorla yerinden edilen insanların yaşadıkları zorluklara dikkat çekmek” için 20 Haziran’ı Dünya Mülteciler Günü olarak kabul etti. Ne var ki o...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair eylem programını 16 Haziranda açıkladı. Buna göre 18 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında KESK’e bağlı sendikalar...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri Nisan ve Mayıs ayı maaşları, mesai ücretleri, 2 aylık gıda kartları ve toplu sözleşme farkları yatmadığı için 18 Haziranda iş bıraktı. İşçiler belediye bütçesinin yönetilememesinden ya da belediyenin borçları nedeniyle...