Buradasınız
İşçilerin Yoksulluğu Artıyor: İşte Sefalet Tablosu!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 Yılı Aile İstatistikleri raporunu yayınladı. Raporda yer alan gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçları, işçi-emekçi ailelerinde yoksulluk oranının yükseldiğini ve yaşam kalitesinin giderek düştüğünü gösteriyor. Rapor yoksulluğun boyutunu, işçi emekçi ailelerinin sefaletini, içinde bulundukları yaşam koşullarının kötülüğünü rakamlarla acı bir şekilde ortaya koyuyor.
Rapora göre Türkiye’de bireylerin yüzde 21,9’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yani her 100 kişiden 22’si yoksulluk sınırının altında, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Bu oran 3 veya daha fazla çocuğu olan ailelerde 45,9’a çıkıyor. Yani 3 veya daha fazla çocuğu olan aile bireylerinin neredeyse yarısı yoksulluk sınırının altında yaşama mahkûm. Demek ki 3-5 çocuk siparişi veren ve Türkiye’nin büyüdüğünü iddia edenler, işçi-emekçi ailelerinin çocuklarını sağlıklı bir şekilde büyütmelerine imkân sağlamıyorlar.
Rapor, işçi emekçi ailelerinin yoksulluğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyarken, aynı zamanda yaşadıkları evlerin durumunu ve ortamını da gözler önüne seriyor. İşçi ailelerinin yüzde 43’ünün konutunda ısı izolasyonu yok. %39’u sızdıran çatı, nemli duvar, ürümüş pencere vb. nedenlerle sağlıklı barınma imkânına sahip değil. Yaklaşık yüzde 25’i endüstri ve trafiğin neden olduğu hava kirliliği nedeniyle çevresel sorunlar yaşıyor. Asgari ücretin alım gücü yüksek barınma, gıda, eğitim ve sağlık giderleri karşısında erirken, işçi ailelerinin sağlıklı koşullarda barınmaya maddi gücü yetmiyor. Özellikle büyük sanayi bölgelerinde fabrika bacalarından çıkan zehirler nedeniyle emekçilerin sağlığı tehlikeye atılıyor. Hava ve çevre kirliliği arttıkça artıyor.
Eğitimi yarıda bırakmak zorunda kalan gençlerin oranı çok yüksek. 2016 yılında 15 yaş üstü gençlerin eğitimi yarıda bırakma oranı yüzde 18,3. Erkeklerin yaklaşık yüzde 60’ı ekonomik sebepler nedeniyle eğitime devam edemiyor. Kadınların ise yüzde 38’i ailesi izin vermediği için eğitime devam edemiyor. İşçi-emekçi ailelerin yoksulluk oranı arttıkça, eğitimi bırakıp çalışmaya gidenlerin oranı da büyüyor.
Rapor işçi ailelerinin birbirlerine ayırdıkları zamanı ve emekçi kadınların durumunu da ortaya koyuyor. Aile bireyleri günde ortalama 2 saat 45 dakikalarını hanehalkı ve aile bakımına harcıyorlar. Erkekler bu faaliyet için süre 53 dakika harcarken, kadınlar 4 saat 35 dakika harcıyor. Kadınların aile bakımı için harcadıkları süre erkeklerin 5,2 katı. Uzun ve yorucu çalışma koşulları işçi ailelerinin birbirine ayıracakları zamanı engellerken, düşük ücretler gezi, tatil, sinema tiyatro gibi aktiviteleri yapmaya olanak vermiyor. Ailelerin sosyal yaşamları kalmıyor. Emekçi kadınlar ise yükün büyük bir bölümünü göğüslemek zorunda kalıyorlar. Gerek ev emekçisi kadınlar gerekse de bir işte çalışan emekçi kadınlar evin düzeninden, çocukların bakımına, eğitimine kadar her şeyi yapmak zorunda kalıyorlar. “Kadın zaten yapmak zorunda” bakış açısı değişmediği sürece kadınlar hem fabrikalarda hem de evlerde ezilmeye, yok sayılmaya devam edecek.
İşçilerin yaşam koşulları giderek kötüleşirken, yoksulluğu çok daha derinden hissederken patronların servetleri katlanarak artmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı iktidara geldikleri günden bu yana Türkiye’nin üç kat büyüdüğünü ama patronların 5-10 kat büyüdüğünü kendi ağzından itiraf etti. Demek ki büyüme işçilerin kursaklarına giren lokmanın küçültülmesiyle olmuş. İşçilerin çocukları en temel eğitim hakkına bile ulaşamazken, patronlar sınıfının çocukları, bırakın Türkiye’yi, dünyanın en iyi okullarında eğitim alma imkânına sahipler. 3-5 çocuk siparişi verenlerin bu çocukların sağlıklı beslenmesi, büyümesi, eğitim alması umurlarında bile değil. Onlar işçi çocuklarını ucuz işgücü ve savaşta kullanılacak asker olarak görüyorlar. İşçiler sağlıklı evlere yüksek fiyatlardan dolayı ulaşamazken, patronlar sınıfının sürdürdüğü lüks yaşam kapitalist sistemin adaletsizliğini, akıl dışılığını gözler önüne seriyor.
Tüm bu gerçekler şunu gösteriyor; gelecek kaygısının ve yoksulluğun olmaması ve herkesin eşit ve bolluk içinde yaşaması için kapitalist sömürü düzenin yıkılması gerekiyor. İşçiler kendileri ve çocukları için güzel günleri ancak örgütlü mücadeleyle kurabilirler.
Müjde!
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...