Buradasınız
Kazanacağımız koskoca bir dünya var!
Gebze’den UİD-DER Tiyatro Kulübü üyesi bir lise öğrencisi
Biz UİD-DER olarak bir işçi tiyatrosu sahneye koyduk. Tiyatrolar vardır, insanlar izler ve boş gözlerle evlerine dönerler. Fakat bizlerin oynadığı oyunu izleyen hemen hemen herkesin kafasında bir şimşek, bir ışık, bir kıvılcım çaktı. En azından ben buna inanıyorum.
Bizler profesyonel tiyatrocular değildik. Hepimiz bugünün ya da yarının işçileriydik. Ama oynadığımız oyun insanları derinden etkilemiş. Ve akıllara gelen ilk soru “oyuncular profesyonel mi?” olmuş. Biz hep söylüyoruz. Kararlı ve örgütlü işçilerin isteyip de yapamayacağı bir şey yoktur.
Ben öğrenciyim, ama arkadaşlarımın neredeyse hepsi fabrikalarda vardiyalı çalışan işçilerdi. “1 Mayıs Karanfilleri” adlı oyunu oynayacağımızı duyduğumuz andan itibaren çalışmaya başladık. İş koşulları göz önüne alınınca fazla zamanımız yoktu. Roller dağıtıldı ve ezberler yapılmaya başlandı. Evde, fabrikada, okulda ezber yapıyorduk. Ezberler tamamlanınca oyunculuk çalışıldı. Tabii bu yazıldığı kadar kolay olmuyordu. Haftada ancak bir gün bir araya gelebiliyorduk, hatta toplu olarak iki haftada bir.
Oyun için kullanılacak dekorlar, kıyafetler, makyaj vb. malzemelerin listesi çıkartılmıştı. Dekorları yapacak olanlar da, kıyafetleri bulacak ve dikecek olanlar da yine UİD-DER’li işçilerdi. Sahnenin arkasında çok emek yatıyordu.
Oyunu Avrupa ve Anadolu yakasında olmak üzere iki sahnede sergileyecektik. Oynayacağımız sahnelerde oyunun provasını bir gün önceden alma şansımız yoktu. O nedenle provaları hafta içi günlerde aldık. Akşam saatlerinde başlayıp neredeyse sabaha kadar çalıştık. Ama benim için ilginç olan şey şu ki, uykuyu delice seven ben, o çalışmalarda zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamadım ve gözümde zerre kadar uyku yoktu.
Oyunu önce Avrupa yakasında sahneye koyacaktık. Vakit gelmişti. Ben heyecanlı değildim, ta ki koltuklarda oturan insanları görene kadar. Kuliste bekliyoruz ve kalbimin atışı duyuluyor mu diye düşünüyorum. Neyse hepimiz elimizden geleni yapmıştık ve oyunumuz bitmişti. Sahneye çıkıp karanfillerimizi attık ve coşkuyla 1 Mayıs marşını söyledik. Herkesin gözlerinin içi gülüyordu, tabiî ki benim de.
Aynı şekilde Anadolu yakasında da oyunu sergiledik. Ama doğru söylemek gerekirse burada daha fazla heyecanlandım. Çünkü kalabalık salondan dışarı taşıyordu. Ufak tefek hatalar olsa da iki sahnede de oyunu başarıyla ortaya koymuştuk.
Ama gerek kuliste gerek sahnede hissedilen duygular anlatılamayacak güzellikteydi. Düşünüyorum da kendimi UİD-DER’de bulmasaydım bu güzellikleri keşfetmem zor olacaktı.
Ve şunu söylemek gerekir ki, bu tiyatroyu oynamaktaki derdimiz kendimizi tatmin etmek değildi. Bizim derdimiz, insanlara şimdilerde içi boşaltılmaya, anlamsızlaştırılmaya çalışılan 1 Mayıs mücadelesini anlatmak, bilinçli ve örgütlü işçi sınıfının gücünü kavratmak ve onlarla alanlarda omuz omuza yürümeyi, haykırmayı sağlamaktı.
Bu oyunu oynayabilmemizdeki en büyük etmenlerden birisi de inanmaktı. Yapabileceğimize inanmak. Yapmak istediklerimize engel olan bir şeyler varsa onlardan birisi de korkmak ve korkarak kaçmaktır. Korkmak için kaybedecek bir şeyimizin olması gerekir. Oysa işçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktur ama kazanacağı koskoca bir dünya vardır.
Yapılacak olan kapitalist sistemin ambalajlı yalanlarıyla avunmak değil, tersine onun gerçekleriyle yüzyüze gelmek ve onu alt etmek için öğrenmek, öğretmek ve örgütlenmektir.
YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ!
YAŞASIN 1 MAYIS!
Seyircilerimiz birer karanfildi
Burjuvaziye inat başardık…
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/