Buradasınız
Meğer Bizim Patron Ne Kadar İyi Bir Adammış!
Tuzla’dan bir metal işçisi

Bir metal fabrikasında yeni işe başlamıştım. Ortama ve fabrikaya alışmam kısa sürmedi. Bir süre çalıştıktan sonra paydos saatine yarım saat varken usta yanıma geldi ve akşam iş çıkışı yemekhanenin önüne gelmemi söyledi. Ben de merak edip sordum, “hayırdır usta?” diye. Usta patronun bize mangal ziyafeti verdiğini söyledi. Ben de merak ettim “hayırdır inşallah” diyerek.
Yemekhanenin önüne vardığımda mangalın kokusunu alabiliyordum. Yemekhaneye girdiğimde tüm işçiler ekmek arası yapılmış köfteleri yemeye başlamıştı bile. Ben de ekmeğimi ve ayranımı aldım, geçip yemeye başladım. Kısa bir süre sonra tüm işçiler ekmeklerini yediler. Fabrikanın müdürü yanında iki işçiyle birlikte gelerek patronun birazdan geleceğini ve bir konuşma yapacağını söyledi. Elindeki üç tane paleti üst üste koyarak kürsü şeklini verdi. Ben iyiden iyiye meraklanmıştım, “ne oluyor acaba?” diye düşünerek.
Kısa bir süre sonra patron gelerek kürsüye çıktı. Mikrofonu aldı ve konuşmaya başladı. “Arkadaşlar bildiğiniz gibi geçen hafta bir facia atlattık. Fabrikamızda yangın çıktı. Ama sonuç ne oldu? İşçi arkadaşlarımızın fedakârlığı sayesinde yangın çabucak kontrol altına alındı ve büyümeden söndürüldü. 12 arkadaşımız zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Ama olsun hepimiz işsiz kalmaktan kurtulduk. Hem arkadaşlarımızın durumu da çok iyi, hepsi taburcu oldu.” Olaylar yavaş yavaş kafamda şekillenmeye başlamıştı. Daha öncesinden işçi arkadaşlarım konuşurken kulak misafiri olmuştum. Arkadaşlarım “biz adamın fabrikasını kurtardık, ödül beklerken adam bize bir teşekkür bile etmedi” diyordu. Demek ki bu patronun kulağına da gitmiş ve işçileri kandırmak için bu mangalı organize etmişti. Neyse, patron yangının söndürülmesinde iğne ucu kadar emeği olan herkesin arka tarafa toplanmasını istedi. Yaklaşık kırk, elli kişilik bir grup patronun arkasına toplandı. Patron onlara dönerek “maşallah, maşallah hepsi de genç delikanlı insanlar. Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyorum. Sadece ben değil tüm işçi arkadaşlarınızın da size teşekkür etmesi gerekiyor. Bu fabrika sadece benim değil hepimizin. Ben bir kişi ile başladım. Şimdi bakıyorum da gözlerinize, pırıl pırıl gözlerle bana bakan 800 kişiyiz. Bu benim için büyük bir onurdur.” İşçiler yavaş yavaş patronun istediği kıvama gelmişti. İşçiler ortalama bin lira alırken fabrikanın cirosunun milyonlarca lira olduğunu söylüyordu eski işçiler. Bu fabrikanın neresi hepimizin demeden edemiyorum kendime. Ama doğru hepimizin! Fabrikadaki işleri yapmak bizim, paralarını almak da patroncuğumuzun işi. Tam o anda bir alkış kopuverdi arka taraflardan bir yerden. Bütün işçiler patronun verdiği gazla avuçları patlayıncaya kadar alkışlamaya başladılar. Herhalde patron işçileri kandırabildiğine daha emin olmamıştı ki devam etti; “arkadaşlar bakın Avrupa ülkelerine, onlar zarar ederken biz kâr ediyoruz, neden?” işçiler anlamsız gözlerle yüzüne bakmaya başladılar. Yine kendi cevabını kendisi verdi: “Çünkü onlar kapitalizmde yaşıyorlar. Yaptıkları tek şey işçilerin sırtından yükselmek. Ama biz öyle miyiz? Biz işçilerimizle birlikte yükselmeye çalışıyoruz. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.”
O bunları söylerken benim ağzım açık kaldı. Yanımdaki makinede çalışan işçiyle sohbet ederken işçinin söyledikleri geldi aklıma. İşçi, on iki senedir orada çalıştığını, patronun küçücük bir atölyeden iki koca fabrika yaptığını ama işçilerin hakkını hiçbir zaman tam vermediğini söylüyor ve “iyi bir iş bulup da çıksam” diyordu. Ben bunları düşünürken patron konuşmaya devam ediyordu: “Şimdi ben bu arkadaşlara milyarlarca lira versem almazlar biliyorum. Çünkü onlar bunu para için yapmadı. Onlar bunu bu fabrikanın benim olduğu kadar kendilerinin de olduğunu bildikleri için yaptı. Onun için sizden bu arkadaşlarınız için kocaman bir alkış istiyorum.” Bu sefer ıslıklar eşliğinde avuçları patlayıncaya kadar alkışladılar. Tam biz yemekhaneden çıkarken patron tekrar durdurdu ve bir şey söylemeyi unuttuğunu söyledi. “Arkadaşlar size çam sakızı çoban armağanı bir hediye yaptırdım. Çıkarken arkadaşlar size verecekler.” Yeni bir alkış daha patladı. Bu sefer daha coşkulu oldu. Hepimiz merak ediyorduk. Acaba patronumuz bize ne hediye yaptırmış. Tam çıkış kapısına doğru bir poşet tutuşturdular elimize. Poşette birer tane gömlek vardı. Gömlekleri aldık servislere binerek evlerimize gittik.
Ben eve geldikten sonra oturup düşündüm. Patron işçileri nasıl da kandırdı. Bir mangal ve bir gömlek ile nasıl da emek hırsızlığının üstünü kapattı. Bu fabrika hepimizin diyor ama ne hikmetse sadece lafta kalıyor. Onlar son model arabalarla gezerken aybaşını nasıl getireceğim diye düşünen biz değil miyiz? Bu fabrika hepimizinse biz neden son model arabalarla dolaşmıyoruz da, bir yere gideceğiz diye itiş kakış halk otobüslerinde gidiyoruz. Ertesi gün işbaşı yaptığımda daha iki üç gün öncesine kadar patron işçilerin hakkını vermiyor diyen işçi tam tersi konuşmaya başlamıştı. Artık “bizim patronumuz ne kadar iyi bir insan, bakın adama, meğer unutmamış bizim yaptığımız iyiliği” diye konuşuyordu. Maalesef bütün işçiler patronun bu oyununa kanmışlardı. Bilinçsiz bir işçi olsam o konuşmadan ve işçilerin anlattıklarından sonra ben de “meğer bizim patron ne kadar iyi bir adammış. Yok yok bu adam adam değil, bir melek” demeye başlardım herhalde. Ama ben o melek maskesi takmaya çalışan patronun gerçek yüzünü görebiliyorum. Fabrikada sırf iş çıksın ve kâr etsin diye eli alçıda olan ve eli sargılı olan işçileri çalıştıran yine bizim patronumuz. Bu yalanlarına kanmayalım. Ne kadar iyi görünürlerse görünsünler benim patronumun da, sizin patronunuzun da tek derdinin bizim sırtımızdan büyümek olduğunu unutmayalım. Tabii bunu yaparken bizi kandırıp, fabrikayı ve patronun işini kendi işimizmiş gibi sahiplenmemizi de iyi sağlıyorlar vesselam.
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi, emekçi ve öğrenciler, yaklaşık 22 aydır devam eden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı durmak, Filistin halkıyla uluslararası dayanışmayı büyütmek ve suç ortağı İngiltere hükümetinin barış eylemlerine yönelik baskılarını...
- Eşimiz, kardeşimiz ya da başka bir yakınımız dayanışmanın öneminin farkında olmayabilir. Eğer biz biliyorsak, bilmeyenlere sabırla öğretelim ve yol gösterelim! Unutmayalım ki işçinin işçiden başka dostu yoktur.
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- Zeytinliklerin, ormanların, tarım arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmesinin önünü açacak olan ve kamuoyunda “süper talan yasası” olarak adlandırılan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel...
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...