Buradasınız
Merter Toplantısı: Söz Söyleme Sırası İşçilerde!
İşçi sınıfının mücadele tarihini, bu tarihin oluşturduğu hafızayı bugünün kuşaklarına aktarmak, sömürüye karşı mücadele geleneğini canlı tutmak çok önemli bir görevdir. Biz hem İşçi Dayanışması’nda hem de uiddder.org’da işçi sınıfının tarihsel hafızasını oluşturan mücadeleleri sayfalarımıza taşıyor, geçmişi geleceğe bağlıyoruz. Mücadeleci bir işçi örgütü olan UİD-DER, gelenekten geleceğe sloganıyla mücadelesini yürütüyor.
15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, işçi sınıfımızın bu topraklarda sermaye sınıfına karşı verdiği en görkemli mücadeledir, henüz aşılamayan bir zirve noktasıdır. Maden-İş Çalışma Grubunun hazırladığı Derinden Gelen Kökler kitabında bu büyük mücadeleye dair önemli tanıklıklar var. Bu şanlı direnişi yaşamış, tanıklık etmiş işçiler anlatıyor. Bu tanıklıkları sunuyoruz:

Yıl 1970’e geldiğinde işçi sınıfının yükselen mücadelesinden korkan sermaye sınıfı, DİSK’i ve Maden-İş başta olmak üzere DİSK’e bağlı sendikaları yok etmek için harekete geçti. DİSK’i kapatmak için bir yasa hazırlayan egemenler, karşılarında sendikalarına sahip çıkan işçileri buldu. Takvim 14 Haziran 1970’i gösteriyordu, işçiler teyakkuza geçmişti. DİSK’e bağlı sendikaların her kademeden yöneticileri ve işçi temsilcileri, Merter’de yapılan bir toplantıyla bir araya geldiler. Türkiye işçi sınıfının ayağa kalktığı o tarihi günlerin atmosferini yansıtmak için Merter Toplantısı’nda yapılan kimi konuşmalardan pasajlar yayınlıyoruz:
Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili, DİSK Kurucularından Rıza Kuas:
“Meclis kürsüsünde de söyledik. Türkiye’de işçiler, işçi temsilcileri, bildiğiniz eski işçiler değildir. Artık onlar da Türkiye’de oynanan oyunları, haklarını nasıl elde edebileceklerini öğrenmişlerdir. ‘Bu kanunu işçiler geri aldırtacaklardır, sizi yanıltacaklardır’ dedim.”
Haymak Sanayi fabrikası temsilcisi:
“Ben, Süleyman Demirel’in kardeşi Şevket Demirel’in Haymak Sanayi Fabrikası’nda sendika baştemsilcisiyim. Biz işçiler ufacık bir hareketimizde patronların talebiyle devletin askerini, jandarmasını, polisini derhal karşımızda yığılmış olarak görüyoruz. Arkadaşlar, bizler alın terimizle kazanmış olduğumuz haklarımızı, işverenlere ve yavrularımızın rızkını yiyen sarı şebekelere yedirmeyeceğiz. Arkadaşlar, ben yarın sabahtan itibaren şartellere basıyorum. Arkadaşlar, burada sözlerime son vermeden hepinize savaşımızda başarılar dilerim.”
Türk Demirdöküm temsilcilerinden Turgut Alaağaç:
“Değerli kardeşlerim, ben 1500 işçinin çalıştığı Türk Demirdöküm fabrikası işçilerinin temsilcisiyim. Bizler Demirdöküm işçileri olarak karar aldık, ant içtik. Yarından itibaren Anayasal hakkımız olan direnişe geçeceğiz. Arkadaşlar, kardeşlerim, namusumuz gibi koruduğumuz sendikaları kapatmak isteyenler kapatabilirler ama bizim kafamızdaki bilgileri asla kapatamayacaklardır. Vazifenizde başarılar dilerim.”
AEG Eti temsilcilerinden İsmet Demir:
“Sevgili kardeşlerim, hepinizi canı gönülden selamlarım. Mademki onlar Anayasa’ya aykırı olarak hareket ediyorlar. Biz de, Anayasa’da yok ama Genel Grev yapalım. Kanun geri alınıncaya kadar direnelim, bütün gücümüzü ortaya koyalım.”
İstanbul Matbaası temsilcilerinden Burhan Şahin:
“Çoluğumuzla, çocuğumuzla yürüyüş yapacağız. Topluma mal edeceğiz bunu. Bu bakımdan bunu bir teklif olarak sunuyorum. Canı gönülden istiyorum.”
Abbott İlaç temsilcilerinden Fehmi Nasuhoğlu:
“Başbakan Demirel, kendisi zamanında çobanlığından bahsediyordu. Acaba bütün Türk işçisini davar sürüsü mü zannediyor? Özür dilerim, artık eski devir bitmiştir. Davar sürüsü ölmüştür. Artık karşısında aslan sürüsü var.”
Sungurlar Kazan temsilcilerinden Orhan Adem Sevinç:
“Şimdiye kadar bizi köle gibi yok pahasına çalıştırdılar, paramızı vermediler. Şimdi de zincire vurmak istiyorlar. Biz de af edersiniz, kaba söyleyeceğim, bütün gücümüzü birleştirip onları yerlerde süründüreceğiz. Bütün dünya Türk işçisinin bu gücünü görecektir.”
Gislaved temsilcilerinden Cemal Doğan:
“Evimde bekleyen iki yaşındaki çocuğum ‘Baba sen gittiğin yerden bana ne getireceksin’ diye soracaktır. Ben de ‘evladım ben şimdi bir şey getiremeyeceğim, sana ileride işçi olduğun zaman daha büyük haklar getirebileceğim’ diye söyleyeceğim.”
Arçelik temsilcilerinden Remzi Aslan:
“Bizler bir kahve içmeye paramız olmaz iken, alın terimizi sömüren işverenlerle işbirlikçi o Çoban Sülü denen kişi bu akşam Hiltonlarda, boğazlarda eğlenmektedir. Onlar orada viski içerken, biz 15 kuruşluk terkoz suyunu dahi bulamıyoruz. Arkadaşlar, 1970 senesi Türk işçisinin bilinçlenme, uyanma senesidir. Bizim aleyhimize çıkan kanunlarla bizi bağlayacak o elleri mutlaka kıracağız. Bizi hiç kimse esaret zincirlerine vuramayacaktır. 2500 Arçelik işçisi olarak yarın sabahtan itibaren savaşa hazırız arkadaşlar.”
DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler:
“Bundan 3 sene evvel DİSK’in bayrağını açarken hakikaten bu bayrağın açılmasında düşündüğümüz ümitler de bugün tahakkuk etmiş, meyvelerini vermiştir. İşçilerin işçi sınıfı olarak uyanmaya başlaması, zincirleri patlatıp özgürlüğüne kavuşması lazımdı. İşte onun için DİSK’in bayrağını açtık.
“Çok değerli arkadaşlar, biz işçiyiz. Geçen sefer bir arkadaşım söyledi; dünyada her şeyi yapan işçiler durdukça dünya durur arkadaşlar. Uçak durur, gemi durur, fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur. Benim söyleyeceklerim bundan ibarettir. Sizin alacağınız kararların, sizler için geride bekleyen arkadaşlarımız için ve memleket için hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. Saygılarımla.”
Kaynak: Derinden Gelen Kökler
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.