Buradasınız
Mezarda Emekliliğin Yolu Nasıl Açıldı?
Patronların, işçilerin sosyal haklarına yönelik saldırıları giderek artıyor. Patronlar, var olan haklarımızı yasa ve uygulamalarla gasp ediyor, aşama aşama elimizden alıyorlar. Örneğin emeklilik yaşı aşama aşama yükseltildi ve uygun yaşta emeklilik hakkımız elimizden alındı. Emeklilik yaşının yükseltilmesiyle birlikte prim gün sayısı da yükseltildi. Özellikle genç işçiler için emeklilik neredeyse bir hayal olmaktan öteye gidemiyor. İşçilerin birlik olmamasından faydalanarak emeklilik yaşı ve prim gün sayısının nasıl zamanla yükseltildiğini ve biz işçilere mezarda emekliliğin dayatıldığını çıkarılan yasalara bakarak görebiliriz.
Mezarda emeklilikle ilgili ilk düzenleme 1999 yılında yapıldı. 8 Eylül 1999 tarihine kadar, kadınlar 38 erkekler ise 43 yaşında emekli olabiliyorlardı. Marmara depreminin ardından insanlar felâketin yarattığı şoku atlatamamışken, halen enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanlar varken, dönemin Ecevit hükümeti emeklilik yaşını yükselten bir yasa çıkardı. Yasaya göre 8 Eylül 1999 tarihinden sonra sigortalı olanların emekli olabilmek için ödemesi gereken prim gün sayısı 5000’den 7000’e çıkarıldı. Emekli olmak için daha önce yaşa değil sadece hizmet yılına bakılırken, bu yasayla kadınlar için 58, erkekler için 60 yaş sınırı getirildi.
2008’de ise bu kez AKP hükümeti bir yasa çıkardı. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunuyla kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşının kademeli olarak yükseltilmesi uygulamaya konuldu. Bu yasaya göre 2036 yılından itibaren emeklilik yaşı hem kadınlar hem de erkekler için kademeli olarak 65’e ve ödenmesi gereken prim gün sayısı ise 9000 çıkarıldı.Bugünkü çalışma koşullarında biz işçilerin emekli olması oldukça zor. Taşeronluk sisteminin ardından özel istihdam büroları da yasallaştırılmak isteniyor. Bu çalışma sistemleriyle işçilerin iş güvencesi elinden alınıyor. İş güvencesi ve iş sürekliliği olmayan işçilerin sigorta primleri de doğru düzgün ödenmiyor. Sigorta primi ödenmeyen işçiler emeklilik için gerekli olan prim gün sayısını nasıl doldurabilecek? Örneğin özel istihdam bürolarının yasallaşmasıyla birlikte işçilerin emeklilik için gereken asgari prim gün sayısını doldurması çok zor olacak. 7200 gün primin ödenmesi için kiralık işçilerin çok uzun yıllar çalışması gerekecek. Ortalama yılda altı ay çalışan bir kiralık işçinin 7200 gün primi doldurması için tam 40 yıl çalışması gerekecek. Ya 2036’da uygulamaya girecek olan 9000 günlük prim ödemesi nasıl ve kaç yıl içinde ödenebilecek?
Şans eseri prim gün sayısını dolduran işçiler bu kez de yaşı beklemek zorunda kalıyor. Patronlar sınıfının düzeninde çalışmadan eve ekmek getirmek, yaşamak imkânsız. İşçiler bu kez de yaşı beklerken çalışmak zorunda kalıyor. Elbette iş bulabilirlerse! 30 yaşını geçmiş işçileri işe almak istemeyen patronlar, 65 yaşına kadar işçi çalıştırırlar mı? Yıllarca sigortasız çalıştırılan, taşerona mahkûm edilen, sigorta primi düzenli ödenmeyen, yaşı ilerlediğinde işten atılan, sağlıksız çalışma koşulları yüzünden iş kazaları ve meslek hastalıkları ile genç yaşta tükenen işçilerin emekli olması neredeyse imkânsız. İş saatleri uzun, çalışma koşulları oldukça ağır ve yıpratıcıyken, hangi işçi 65 yaşında emekli olduktan sonra bunun “sefasını” sürebilir? Yani patronlar bizleri posamız çıkıncaya kadar çalıştırmak ve sonra bir kenara fırlatıp atarak kaderimize terk etmek istiyorlar. Yıllarca çalışmamızın karşılığı olan sosyal güvencemizi yok ederek açlıktan ölmemizi istiyorlar.
Çıkarılan yasalarla hükümet ve patronlar ele ele verip emeklilik hakkımıza el koydular. Patronlar sınıfı emeklilik yaşını ve prim gün sayısını yükselterek biz işçileri mezarda emekliliğe mahkûm etti. Örgütsüzlüğümüzden faydalanarak çıkarılan yasalar yalnızca bizi değil gelecek kuşakları da etkiliyor. Haklarımızı ancak birlik olarak ve örgütlü mücadele vererek koruyabiliriz. Elimizden alınan haklarımızı da yine örgütlü mücadelemizle geri alabiliriz.
Haklarımızı Bilelim, Savunalım!
Gelin Bir de Biz Aynaya Bakalım!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
Son Eklenenler
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...