Buradasınız
Haklarımızı Bilelim, Savunalım!
Ankara’dan UİD-DER’li bir işçi
Ben çocuk ve aile kulübünde çalışan genç bir işçiyim. 1300 lira maaş ile haftada 54 saat çalışıyoruz ve işimiz dikkat gerektiriyor. İşyerinde 4 ayrı vardiyamız var. Geçtiğimiz günlerde kapanış vardiyasındayken çıkmama 2 saat kala başım dönmeye ve burnum kanamaya başladı. 15 dakika dışarıya, molama çıktım. Geri döndüğümde baş dönmem devam ediyordu. Tesis müdürünün yanına gidip durumu izah ettim. O da beni gönderemeyeceğini çünkü bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Hâlbuki içeride 1-2 müşteri vardı ve benden başka kapanış vardiyasında olan bir arkadaşım daha vardı. Yani bana ihtiyaç falan yoktu. Durumumun iyi olmadığını ve gitmem gerektiğini söyledim. O ay yaptığım 4 saat mesaim vardı. Bana “eğer gidersen 4 saatlik fazla mesainden keserim” dedi. Oysa ben normal çalışma saatleri içerisinde izin istiyordum ama fazla mesai ücreti daha yüksek olduğu için müdür aklınca ücretimi fazla mesaiden keserek kâr elde edecekti. Ancak örgütlü ve haklarımı bilen bir işçi olarak ben, bunun saçma olduğunu ve hiçbir koşulda benden fazla mesai ücretimi kesemeyeceğini söyledim. “Sen 2 saat erken çıktığın için yasal olarak bunu senin fazla mesainden kesmem gerek, doğru değil mi?” diyerek yanımızdaki muhasebeciye onaylatmaya çalıştı. Muhasebeci, “fazla mesai ücreti normal mesai ücretinden %50 daha fazla olduğu için…” dedi ve sustu. Müdür beni alt edemeyeceğini anladığı için “ha doğru sen normal mesaiden çıkıyorsun ücret farkı var, kusura bakma” gibi sözlerle geri adım attı.
Eğer biz işçiler örgütsüz ve bilinçsiz olursak bu ve bunlar gibi patron yalakalarına, yüzüne gülüp alttan seni sömüren müdürlere, işçileri saatlerce çalıştırıp “bizimle mutlu değilseniz gidin!” diyecek kadar yüzsüz ve pervasız yöneticilere, yani patronlar sınıfına karşı yenik düşeriz ve bu sömürü düzeni aynen bu şekilde devam eder. Bizlerin bu tip insanlarla hiçbir ortak çıkarımız olmadı, olmayacak, olamaz da. Ben UİD-DER’de örgütlü bir işçi olmadan önce son derece güçsüz ve bilinçsizdim ancak UİD-DER’den sonra kapitalizmin altında bana, bize mutlu bir gelecek olmadığını ve bu sistemin sadece örgütlü mücadeleyle yıkılabileceğini öğrendim.
Yaşasın işçilerin uluslararası mücadele birliği!
Tek Başına Bir Hiçiz
Mezarda Emekliliğin Yolu Nasıl Açıldı?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...