Buradasınız
Neden Yoksuluz, Neden Yoksullaşıyoruz?
Kartal’dan bir gıda işçisi

Londra merkezli Legatum Enstitüsünün her yıl yayınladığı Küresel Refah Endeksi sonuçlarına göre Türkiye’de işçi ve emekçiler son 10 yılda hızla yoksullaştı, demokratik haklarını kaybetti. 167 ülkede siyasal, toplumsal ve ekonomik alan başta olmak üzere 12 temel alanda 300 gösterge incelenerek hazırlanan endekse göre Türkiye 2011 yılında refah sıralamasında 66’ıncı sıradayken 2021’de 93’üncü sıraya geriledi. Türkiye’den daha fazla gerileyen tek ülke yıllardır krizlerle ve yaptırımlarla boğuşan Venezuela oldu. Türkiye 27 basamaklık düşüşle ekonomik krizde olan veya iç savaş yaşanan ülkelere göre daha belirgin ve hızlı bir düşüş yaşadı.
Dünya kapitalist sistemi milyarlarca insan için bir bütün halinde yoksulluk üretmeye devam ediyor. Uluslararası alanda yaşanan ekonomik ve siyasi krizler dünyamızda refahın değil krizin ve acının hüküm sürdüğünü gösteriyor. Savaşların ve çatışma bölgelerinin, doğanın tahribatının, işsizliğin, toplumsal sorunların artması, derinleşmesi, göç yollarının dolup taşması, emekçilerin ekonomik ve demokratik haklarına yönelik saldırılar, artan enflasyon oranları, hayat pahalılığı… Bu manzara uzun dönemli bir bunalım içinde olduğumuzu ortaya koyuyor. Alın teri bir avuç kapitaliste zenginlik ve sefahat olarak akarken dünya işçi sınıfı için sömürü dayanılmaz hale geliyor.
Dünyada durum buyken Türkiye’de iktidarın izlediği siyaset yoksulluğu daha da büyütüyor, toplumsal sorunları ağırlaştırıyor. Ama iktidar büyüme ve refah masalları anlatmaya devam ediyor. Oysa gerek ekonomik veriler gerek yaşamımızda olup bitenler iktidarın çizmeye çalıştığı pembe tablolarla uyuşmuyor. Asgari ücrete yıl içinde yapılan ikinci zamma rağmen ücretlerin genel düzeyi açlık-yoksulluk sınırının altında kalıyor. Gelirler hem vergi hem de enflasyon nedeniyle hızla eriyor. Hayat pahalılığının artmasıyla nüfusun giderek daha büyük bölümü yoksulluk çukurunun diplerine doğru itiliyor. Bu durum tesadüf değildir çünkü Türkiye işçilerin sendikal ve demokratik hakları bakımından da büyük bir geriye gidiş yaşamıştır.
Türkiye’de son 10 yılda kutuplaştırma siyaseti izlendi. Ancak birlik ve beraberlik içinde hareket ederek haklarını koruyabilen işçiler paramparça edilip ucuz işçiliğe mahkûm edildi. OHAL ilanıyla grevler yasaklandı, direnişler polis ve jandarma şiddetiyle engellendi. Sendikal örgütlenme hakkı yok sayıldı. İşçilerin hak arama yolları ellerinden alındı. Baskıcı tek adam rejimi tüm kaynakları sermayeye akıttı, “Çin gibi” olma planları yaptı, işçi ve emekçi düşmanı politikalar yürüttü. Enflasyonu yükselterek ama düşük göstererek, ücretleri açlık sınırının altında tutarak işçi düşmanlığını zirveye çıkardı. Sermaye sınıfı astronomik kârlar elde ederken ücretlilerin milli gelirden aldığı pay azaldı, azaldı, azaldı…
İşçiler, işçi sınıfının gençleri, emekçi kadınlar olarak sermaye sınıfının ve iktidarın bizden çaldıklarını, el koyduğu haklarımızı geri almak için mücadele örgütlerimizde birleşmemiz, gücümüzü açığa çıkarmamız gerekiyor.
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
- Doğanın Değil Doların Yeşilini Sevenlerin Yasası
- Bomb Love, Savaş ve Çocuklarımız…
- 102 Günde 132 Kadın Öldürüldü Duydunuz mu?
- Emekliye Yeni Operasyon
- Karpuzun Bozduğu Ekonomik Denge!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...