Buradasınız
GEA İşçileriyle Dayanışma Eyleminde BMİS Bürokratlarına Büyük Öfke!

İşten atılan GEA Klima işçilerinin direnişlerini duyurmak için Birleşik Metal-İş 8 Haziranda fabrika önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Saat 17.30’da yapılan basın açıklamasına, BMİS’in örgütlü olduğu Bosal, Arfesan, Yücel Boru, Körfez Döküm ve Kristal’İş’e bağlı Plascam işçilerinin yanı sıra, direnişçi Legrand işçileri, Kubatoğlu/Fıratpen direnişçisi Cafer Timtik, UİD-DER ve BDSP katılarak destek verdi. “Sendikamıza Sahip Çıktığımız İçin İşten Atıldık, Sendikalar İşçilerin Mücadele Örgütü Olmalıdır!” pankartı açan Legrand direnişçilerine direnişçi işçiler de destek verdiler. Fıratpen direnişçisi Cafer Timtik, Konveyör ve KDS işçileri Legrand direnişçilerinin pankartı arkasında GEA önüne sloganlar atarak geldiler. Direnişçi işçiler “GEA İşçisi Yalnız Değildir!”, “Sendika Bizlere Sahip Çıksın!”, “GEA Legrand Elele Mücadeleye!” sloganları atarak direniş alanında yerlerini aldılar. Direnişçi işçiler, “Sendika İçindeki Ayak Oyunlarına Son!”, “Sendika Yöneticileri Üyelerine Sahip Çıksın!”, “Sendikamıza Sahip Çıktık İşten Atıldık” dövizlerini de taşıdılar.
Organize Sanayi Bölgesinden, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganını haykırarak direniş alanına giren UİD-DER, geniş katılımlıyla direnişe destek verdi. Direnişçi işçiler, coşkulu bir biçimde basın açıklamasına katılan UİD-DER’i sloganlarla ve alkışlarla çok sıcak karşıladılar. İşçiler basın açıklamasından önce halaylar çektiler, ardından da fabrikada çalışan GEA işçileri işyerinden çıkıp direnişçi işçilerin yanına geldiler. Legrand işçilerinin attığı “Sendika Bizlere Sahip Çıksın” sloganına tüm işçiler gür bir sesle katıldılar. Legrand işçilerinin basın açıklamasına gelmesinden rahatsız olduklarını gizlemeyen BMİS yöneticileri, kitleyi bastıracak şekilde ses aracından müzik dinletisi yaptılar, daha sonra da basın açıklamasına geçildi.
Basın açıklamasını Gebze şube sekreteri Necmettin Aydın başlattı ve GEA fabrikasındaki durumu özetledi, bilgi verdi. Daha sonra sözü BMİS genel merkez yöneticisi Özkan Atar aldı. Atar, mevcut BMİS yöneticilerinin yaptığını yaparak mücadeleci sendikacı pozları kesti. Saldırılara mücadeleyle cevap verdiklerini söyleyen Atar, sendikalarına sahip çıktıkları için işten atılan Legrand işçilerine neden sahip çıkmadıklarını, Legrand patronuna neden mücadeleyle yanıt vermediklerini açıklamadı. Konuşmasını bitiren Atar, desteğe gelen işçilerin hangi fabrikalardan olduğunu tek tek sayarken, nedense Legrand işçilerini, Kubatoğlu direnişçisini, UİD-DER’i ve BDSP’yi saymadı. Bunun üzerine Kubatoğlu direnişçisi Cafer Timtik, Atar’a desteğe gelenleri hatırlattı. Direnişçi işçilerden sesler yükselmesi sonucunda, Atar Legrand işçilerinin de aralarında olduğunu söylemek zorunda kaldı.
Direnişçi işçilerden sendikal bürokrasiye büyük öfke!
Atar konuşmasını bitirdikten sonra sözü DİSK Örgütlenme Daire Başkanı ve Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’na vermek istedi. Ama bu sırada Legrand direnişçileri kendi süreçleri hakkında bilgi vermek için söz almak istediklerini dile getirdiler. Fakat direnişçi işçilere söz verilmedi. Legrand işçileri söz almak için ısrar etmeye başlayınca, sendikacılar bürokrat yüzlerini gösterip işçileri susturmaya kalktılar. Sendikacıların saldırgan tutumu üzerine direnişçi işçiler ve diğer kurumlar “İşçilere Söz Hakkı!” “İşçilere Kalkan Eller Kırılsın!” diye haykırmaya başladılar. Direnişçi işçiler ile BMİS Gebze şube ve merkez yöneticileri arasında uzun bir süre tartışma yaşandı. Bürokrat sendikacıların işçilere söz vermemesi ve onları itip kakması üzerine, desteğe gelen Konveyör ve KDS işçileri, Cafer Timtik, UİD-DER ve BDSP’liler tepki göstermeye başladılar. Bu sırada “GEA-Legrand İşçisi El Ele Mücadeleye!”, “Sendika İşçiye Sahip Çık!”, “Kahrolsun Sendika Ağaları” sloganları atıldı. Mücadeleden söz eden bürokratlara direnişçi işçiler ve diğer kurumlar Birleşik Metal-İş yöneticilerinin Akkardan, ÇEL-MER, Mutaş, Samka işçilerini nasıl yalnız bıraktıklarını hatırlattılar. Legrand işçilerine neden sahip çıkılmadığının hesabını sordular. Telaşa kapılan ve gerçeklerin öğrenilmesinden korkan BMİS yöneticileri GEA işçilerini fabrika önünden uzaklaştırarak içeriye soktular. Kendileri de bir süre sonra direniş alanından kaçtılar. Legrand işçileri, DİSK Örgütlenme Daire Başkanı ve Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’na da süreç hakkında bilgi verdiler ve BMİS şube ve merkez yöneticilerinin olumsuz tutumunu eleştirdiler. Küçükosmanoğlu, direnişçi işçileri haklı bulduğunu açıkladı.
Direnişçi işçilerin tepkisi GEA işçilerinin fabrikadan ayrılmasına değin devam etti. GEA işçileri işyerinden çıkarken direnişçi işçiler onlara dönük konuşmalar yaptılar ve gerçekleri anlattılar. Direnişçi işçiler, sendikaların mücadele örgütü olması için mücadele edilmesi ve bürokratların sendikalardan kovulması gerektiği üzerinde durdular. GEA işçilerini bürokratlara karşı uyardılar. Direnişçi işçiler “Kahrolsun Sendika Ağaları!” “Bürokrat Sendika İstemiyoruz!”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!” sloganlarıyla işyeri önünden ayrıldılar.
Legrand işçileri, basın açıklaması sırasında desteğe gelen işçilere ve emek kurumlarına bir de bildiri dağıttılar. Direnişçi işçiler, eğer kendilerine söz verilseydi bu bildiriyi okuyacaklarını ifade ettiler. Direnişçi işçilerin yanında olan UİD-DER, susturulmaya çalışılan işçilerin bildirisini aşağıda olduğu gibi yayınlıyor:
Sendikalar İşçilerin Mücadele Örgütü Olmalıdır!
İşçilere, Basına, Kamuoyuna, Sendikalara
Biz iki kadın işçiyiz. Gebze’de kurulu Bufer-Legrand adlı işyerinde çalışırken, sendikamıza sahip çıktığımız için işten atıldık. Ama boyun eğmedik ve direnişe geçtik. Sendikamız Birleşik Metal-İş’in işyerindeki yetkisinin düşmemesi için gece gündüz çalıştık ve başardık. Sendikamız yeniden işyerinde toplu sözleşme yaptı. Mücadele eden, işyerindeki örgütlülüğün güçlenmesi için çalışan biz iki kadın işçi ise işten atıldık. Peki, Birleşik Metal-İş (BMİS) ne yaptı? Bize sahip çıkmadı. Mücadeleci bir sendika olduğunu söyleyen BMİS, mücadeleci işçileri yalnız bıraktı, terk etti. İşyerindeki temsilciler, Gebze şube ve BMİS Genel Merkezi “tazminatınızı alın gidin, size sahip çıkmayacağız” dedi. Bize sendikanın şapka ve önlüğünü dahi vermediler. Ama biz, sınıfımızdan aldığımız güçle işyeri önünde direnişe geçtik. Bunu hazmedemeyen işyeri temsilcileri, sendikanın yönlendirmesiyle işyerindeki işçileri baskı altına almaya başladılar. İşyeri temsilcileri adeta patronun adamı gibi çalıştı, çalışıyor. İşçi arkadaşlarımızın bize sahip çıkmasını önlemek için, herkesi işten atmakla tehdit ediyorlar. Maden-İş geleneğinden geldiğini, Türk Metal’den farklı olduğunu söyleyen bir sendika bunları nasıl yapar? Biz iki kadın işçi, Maden-İş’i ve onun unutulmaz önderi Kemal Türkler’in mücadeleci çizgisini biliyor ve örnek alıyoruz. Buradan, başta BMİS üyesi işçiler olmak üzere tüm kamuoyuna gerçekleri açıklıyoruz:
Birincisi: Bu işyerinde yaklaşık 15 yıldan beri Birleşik Metal-İş Sendikası örgütlüdür. Fakat yıllardır sendikamız bu işyerinde sürekli bir yetki sorunu yaşamaktadır. Çünkü her toplu sözleşmeden sonra işten atmalar başlıyor ve işveren tehditle, baskıyla işçileri sendikadan istifa ettirmeye çalışıyordu. Sendika da bu duruma açıktan karşı çıkmıyor ve sessiz kalmayı tercih ediyordu. Hatta baş temsilci istifa etmek istemeyen işçilere “boşuna ortamı germeyin, siz şimdi istifa edin, ben sizleri sonradan gizlice üye yaparım” şeklinde öneride bulundu. Soruyoruz: Bunlar ne anlama geliyor? BMİS ile işveren arasında özel bir anlaşma mı var?
İkincisi: Son toplu sözleşme öncesinde de, sendika baş temsilcisi gene biz işçileri toplamış ve işyerinde yeterli üyeye sahip olmadığımız için işverenin hazırlamış olduğu sözleşmeye imza atmak zorunda olduğumuzu söylemişti. Bunun üzerine bizler, işyerinde birlikte çalışmakta olduğumuz sendika üyesi olmayan arkadaşlarımızı da ikna ederek sendikaya üye yapmaya başladık. Bu çalışmalarımız oldukça etkili oldu ve 60 kişi civarında olan üye sayımız 220’ye çıktı ve sözleşme yapıldı. Soruyoruz: Toplu sözleşme yapılsın diye çalıştığımız için mi işten atıldık?
Üçüncüsü: İşten atılmayı kabul etmeyen işçi arkadaşımıza patronun adamları saldırdı, saçından sürükleyerek bir odaya kilitlediler. İşyeri temsilcileri ve sendika bu saldırıya neden sessiz kaldı, neden gereken cevabı vermedi?
Dördüncüsü: İşten atılmayı kabul etmedik, bunun üzerine işveren ile sendika anlaşarak bizi izine çıkardılar. Şube yöneticileri ve işyeri temsilcileri “bekleyin biz bu sorunu çözeceğiz, işler kontrol altında” dediler. Ama hiçbir şey yapmadılar. Soruyoruz: İşyerinden uzaklaşalım, işçi arkadaşlarımıza ulaşmayalım ve böylece bu durum kapansın diye mi izine çıkartıldık?
Beşincisi: Direnişe geçtiğimiz halde sendikacılar ve işyeri temsilcileri bize ne önlük, ne şapka, ne de pankart verdiler. Soruyoruz: Neden direnişin başlamasını ve işçilerin haklarını aramasını istemiyorlardı? Patrona nasıl bir söz vermişlerdi?
Altıncısı: 20 Mayıs Cuma günü fabrikaya gelen şube yöneticileri patronun temsilcileri önünde işçilere sesleniyor. “Dışarıdaki arkadaşlarınız için bir şey yapacak durumumuz yok” diyorlar. Soruyoruz: Bu konuşma neden işveren temsilcilerinin önünde yapılıyor? İşçilere nasıl bir gözdağı verilmek isteniyor?
Yedincisi: İşçileri temsil ettiğini söyleyen sözde işçi temsilcilerinin sendikadaki bir toplantıda bizi dövmekle ve ağız burun kırmakla tehdit etmesi ne anlama geliyor? Başta işyeri baş temsilcisi, bizim yanımıza gelmemeleri için işçileri tehdit ediyor. “Liste tutuyorum, sizin durumunuz da iyi olmaz” diyor içeride çalışan arkadaşlarımıza. Soruyoruz: Bunlar kimin temsilcisi, patronla aralarında nasıl bir bağ var?
Artık yeter! Lâfa gelince mücadeleden söz eden, ama mücadele eden işçilerin işten atılmasına göz yuman ve ortak olan ikiyüzlü sendikacılardan bıktık! Bu sendikacılar sınıf sendikacılığı geleneğini kirletiyorlar. Ama biz mücadeleci işçiler buna izin vermeyeceğiz. Tüm işçi kardeşlerimizi bilinçli olmaya ve sendikalarına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Biz işçiler sendikalarımızdan bürokrat sendikacıları kovmadığımız müddetçe sendikalarımız mücadeleci bir işçi örgütü haline gelmeyecek! Bunu çok iyi bilelim ve ona göre davranalım. Buradan, başta BMİS üyesi işçiler olmak üzere, tüm işçileri ve işçi örgütlerini görev başına çağırıyoruz!
YAŞASIN LEGRAND DİRENİŞİMİZ!
YAŞASIN ONURLU MÜCADELEMİZ!
DİRENİŞÇİ LEGRAND İŞÇİLERİ
- TPI Compozit’te Grev Başladı
- İzmir’den Kocaeli’ye İşçiler Grev Diyor
- İzmir Narlıdere Belediyesi İşçileri Greve Çıktı
- İşçilerin Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Erlau Metal, ATR Yapı, TÜPRAŞ İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Sakarya Şehir Hastanesi İşçileri Direnişte
- Belediyelerde Grev Sesleri Yükseliyor
- Oryantal Tütün Grevcilerinin Anlattıkları
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
- Tütün ve Maden İşçileri Aileleriyle Grevde, Eylemde!
- Tütün, Tekstil, Maden İşçileri Mücadeleye Devam Ediyor
- İzmir’de Sunel Tütün İşçileri Greve Çıktı
- Temel Conta İşçilerinin Grevi Devam Ediyor
- Urfa’dan Trabzon’a, İnşaattan Enerjiye İşçiler Mücadele Ediyor
- Chinatool ve Green Transfo Grevlerinde Anlaşma Sağlandı
- Antep’te Tekstil İşçilerinin Düşük Zamlara Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Chinatool Otomotiv İşçileri Greve Çıktı
- Antep’te Tekstil İşçileri Düşük Zamlara Karşı Mücadele Ediyor
- Kaynak Tekniği İşçileri Grevde
- Yolbulan Metal İşçileri Eylemlerine Devam Ediyor
Son Eklenenler
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...
- 2025 1 Mayıs’ını büyük bir coşkuyla kutladık. Alanda olmak bana tarifsiz bir cesaret verdi. Binlerce işçiyle tek ses olmak, tek yumruk olmak en güzel duyguları yaşatıyor.
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Compozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta grev başladı.
- Somayı hatırlamak demek haksızlıklara, adaletsizliğe, sömürü düzenine karşı örgütlenmek demektir. Soma’yı hatırlamak demek hesap soracağımız günleri yakın eylemek için mücadele etmek demektir.
- Soma Katliamının üzerinden 11 yıl geçti. Soma’nın ardından Ermenekler, Torunlar, Hendekler, Amasralar, İliçler devam etti, ediyor. Erol Eğrekler katlediliyor, holdingler işçilerin kanıyla büyüyor. Patronlar siyasi iktidardan aldıkları güçle iş...
- DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İstanbul Barosu ve İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, güvenlik görevlileri tarafından dövülerek katledilen işçi Erol Eğrek için 12 Mayısta Çalık Holding önünde eylem düzenlendi. Eyleme sendikalar,...
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...