Buradasınız
Patronlar Zenginleşirken İşçiler Yoksullaşıyor!
Türkiye’nin en zengin 100 ailesi açıklandı. Listede yer alan zengin aileler ve muazzam servetleri bize birkaç şey gösteriyor. Bundan 10 yıl önce Türkiye’de 1 milyar dolardan fazla serveti olan, yani “dolar milyarderi” sayılan sadece 4 aile vardı. Bugün 57 patron ailesi dolar milyarderi haline gelmiştir. Türkiye’nin en zengin 57 patronu işçilerin emeğini sömüre sömüre semirmiş ve dolar milyarderi olmuştur. Listedeki ilk 57’yi takip eden 13 büyük patronun servetinin de 750 milyon dolar ilâ 1milyar dolar arasında olduğu belirtiliyor.
Türkiye ekonomisi dünyanın 17. büyük ekonomisi haline geldi. Türkiye ekonomisi büyüyor, patronlar zenginleşiyor. İşçilerin yaşam koşulları ise yıldan yıla zorlaşıyor. Düşük ücretler, uzayan iş saatleri, işsizlik, esnek ve güvencesiz çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, artan iş kazaları ve işçi ölümleri… Bir yanda tüm ihtişamıyla ve şımarıklığıyla zenginlik yükselirken, işçi ve emekçilerin yaşamı giderek çekilmez hale geliyor.
Çok sayıda inşaat şirketi patronu Türkiye’nin en zenginleri listesine girmiş. İnşaat sektörü iş cinayetlerinin de başını çekiyor. İşçilerin cesetleri üzerinde AVM’ler, plazalar, rezidanslar yükseliyor. İşçilerin sırtından milyonlar kazanan patronlar, işçilerin hayatına zerre kadar değer vermiyor. Taşeronlarda sigortasız çalışma, kayıt dışı çocuk işçi çalıştırma artık sıradanlaştı. Daha birkaç gün önce 13 yaşında bir çocuk inşaat işçisi Orhan Sürer çalıştığı inşaatın 7. katından düşerek can verdi.
AKP’nin, THY’nin yönetim kurulu başkanlığına getirdiği Hamdi Topçu’nun geçenlerde bir gazeteye söylediği bazı sözler dikkat çekiyor: “THY son on yılda %450 büyüdü. Avrupa’da %10’dan fazla büyüyen havayolu şirketi yok. İşçilere %3 zam öneriyoruz. Uçucu ekibe daha fazla dinlenme süresi veremeyiz. Dünyayla rekabet ediyoruz, daha fazla veremeyiz. Yoksa bu büyümeyi sağlayamayız…” İşte şirketlerin büyümesinin, patronların zenginleşmesinin altında böylesine büyük bir işçi sömürüsü yatmaktadır. İşçiyi daha ucuza daha çok çalıştır! Taşeronlaştır, sendikasızlaştır, işçi birlik olamasın, hakkını arayamasın…
Hükümet hile hurdayla işsizlik oranını olduğundan daha düşük gösteriyor. Buna rağmen açıklanan son işsizlik oranı %9,8’dir. Yani resmi rakamlara göre bile 3 milyona yakın işçi işsizdir. Patronlar sınıfı, işsizlik kamçısıyla işçileri sindirmeye çalışıyor. İşçiler bir sorunlarını dile getirdiklerinde “işinize gelirse, beğenmeyen çeker gider, dışarıda çalışmak için sıra bekleyen çok” gibi küstahça yanıtlarla karşılaşıyorlar. Ücret artışı talep eden, herhangi bir haksızlığa karşı çıkan, hakkını arayan, fazla mesaiye kalmayı reddeden ya da sağlığı bozulan işçiyi kapının önüne koymaktan geri durmuyorlar.
Tüm bunlar gittikçe semiren, sürekli zenginleşen patronlara yetmiyor. Patronlar işçilerin hiçbir iş güvencesi kalmasın, işçileri haksız yere işten atsalar bile bunun kendilerine maliyeti olmasın istiyorlar. Kıdem tazminatını bile “büyük bir yük” olarak gören patronlar, tazminat ödemeden rahat rahat işçi atabilmek için yasaların değişmesini istiyorlar.
Hükümet ise patronların isteklerini hayata geçirmek, patronları daha da zengin etmek üzere “durmak yok, yola devam” diyor. Patronların çıkarları için hiç durmadan çalışıyor. Patronları kıdem tazminatı “yükünden” kurtarmak için kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Taşeronlaşmanın ve kuralsız çalışmanın önünü tamamen açmak için çalışıyor. 800 lira asgari ücreti bile çok bulan patronlar için bölgesel asgari ücreti getirmek istiyor. Esnek çalışmayı daha da yaygınlaştırmak için özel istihdam bürolarının yani “kölelik bürolarının” yasasını hazırlıyor.
Başbakan Erdoğan İstanbul’un patronları ile Anadolu’nun patronları arasında ayrım yapmadığını söylüyor. Aslında Erdoğan tüm patronların hizmetinde olduğunu söylemek istiyor. Dindar ya da laik görünümlü olsun, patronlara hizmet eden siyasi partilerin ve hükümetlerin hiçbirisinin işçi sınıfına ve emekçilere hayrı yoktur, olamaz. Emeğiyle geçinenlerin birleşmekten ve örgütlü davranmaktan başka seçenekleri yoktur. İşçi ve emekçiler birlik olmaya, haklarını almak için örgütlenmeye mecburdur.
Ücretleri yükseltmek, iş saatlerini kısaltmak, işsizliği ortadan kaldırmak; sigortasız, sendikasız çalışmaya son vermek, iş güvenliği önlemlerini aldırtmak; iş kazalarına, meslek hastalıklarına ve işçi ölümlerine dur demek; esnek çalışmaya, kölelik bürolarına ve bölgesel asgari ücrete karşı çıkmak, kıdem tazminatına sahip çıkmak… Tüm bu gereklilikler biz işçileri, birlik olmak yani örgütlenmek; kendimiz, ailemiz ve sınıfımız için mücadele etmek zorunda bırakıyor. Sorumluluktan kaçtığımız sürece birlik olamaz ve patronların karşısına güçlü bir şekilde dikilemeyiz. Patronların dayattığı kölece çalışma koşullarına boyun eğeriz. Seçim bizim!
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
Son Eklenenler
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...