Buradasınız
Bizler Bu Dünyayı Kurtaracak Olan Sınıfın Üyeleriyiz
Gebze’den bir işçi
Son günlerde bir tartışmadır gidiyor. Türban serbest olsun mu, olmasın mı? Şimdi nerden çıktı diyor insan bu tartışma. Elbette bir sebebi var. Peki ama nedir? Bence asıl amaçları, sosyal güvenlik yasasını sessiz sedasız meclisten geçirmektir. İşçiler-emekçiler türban sorunuyla uğraşırken, onlar bizlerin geleceğini ilgilendiren ve bizlerin geleceğini karartacak olan bu yasayı mecliste sessiz sedasız kabul edecekler.
Nedir bu yasada bizi ilgilendirenler? Meselâ emeklilik yaşı 65 olacak, emeklilik maaşları yüzde 23 ilâ yüzde 33 arasında düşecek, kıdem tazminatları tarih olacak, prim gün sayısı 9000 güne çıkarılacak, paramız varsa muayene olabileceğiz yoksa ölüme terk edileceğiz. İşte türban tartışmasının kızıştırılmasının arka planında bence bu yatıyor. Bizlere reva gördükleri 435 YTL’yi değil de türbanı gündeme getiriyorlar. İşçilerin mücadele ederek elde ettiği kazanımları bir bir elimizden çekip alıyorlar. Bizse hâlâ onların bizlere sunduğu tartışmaların içine giriyoruz. Eğer buna karşı durmazsak gelecek diye bir şey olmayacak. Oysa biz dünyayı yaratan bir sınıfın mensuplarıyız. Yani aldığımız ücretler ortadayken bunu göz ardı edip buna karşı bir şey yapmayıp patronların bizlere yem olarak attığı türban sorununa odaklanırsak onların ekmeğine yağ sürmüş olacağız. Birçoğumuzun çocuğu var, bizler emeğiyle geçinen işçiler olarak onlara maddi bir miras bırakamayız. Onlara bir tek şey bırakabiliriz: yaşanabilir bir dünya. Bunun da yolu mücadele etmekten ve örgütlenmekten geçiyor.
Çoğu zaman kendimizi yalnız hissediyoruz, ben tek başıma ne yapabilirim ki gibisinden. Bir iş yaparken herkesin yaptığı işin toplamında bir ürün çıkıyor ortaya, ama tek başımıza yaptığımızda o işi yapamayız. Birlikte düşününce ve hünerlerimizi ortaya koyduğumuzda o işin üstesinden geliyoruz. İşte sosyal kazanımlara karşı yapılan saldırılar için de böyle düşünmeliyiz. Elbette tek başımıza karşı koyamayız, ancak işçiler olarak her birimiz bir şeyler yapmaya başladığımızda bu saldırılara dur diyebiliriz. Meselâ Yunanistan’da bu içerikteki bir yasa geri çekilmek zorunda kaldı. Neden? Orada işçiler emekçiler buna karşı grevler yaparak, sokaklarda gösteriler düzenleyerek gelecekleri için mücadele ettiler de ondan. Biz neden yapamayalım peki? Bu topraklarda, bu toprağın geçmişinde, 12 Eylül karanlığının sonunda her şey yasakken Netaş işçileri grev yaptılar. Elbette bizler de içinde olduğumuz durumu bir görsek mücadele etmekten başka çıkar yolumuzun olmadığı ortaya çıkacak. Netaş işçileri bunu görüp 12 Eylül rejiminin tüm yasaklarına rağmen mücadele ettiler.
Bizler emeğiyle geçinmeye çalışan işçileriz, bizlerin patronlara ihtiyacımız yok. Çünkü sofrada yediğimiz ekmekten, ayağımızdaki ayakkabıya her şeyi biz üretiyoruz. Meselâ patronlar işe gelmese ne olur? Hiçbir şey. Ama işçiler gelmese bu hayat durur, biz bu kadar güçlüyüz. Ancak Nazım Usta’nın dediği gibi: hani şu derya içinde olup, deryayı bilmeyen balıktan da tuhafız. İçinde yaşadığımız dünyadaki sorunları görmeyip patronların bize sunduğu çerçevede bakıyoruz hayata. Neden? Çünkü kendimizi yalnız hissediyoruz. Oysa biz kocaman bir sınıfız, hem de bu dünyayı kurtaracak olan bir sınıfız.
İşte bu sorunlara karşı neler yapılabiliri ben UİD-DER’de öğrendim. Elimden geldiği kadar da başka arkadaşlarıma öğretmeye çalışıyorum. Çünkü tek başımıza hiçbir şey, ama birlikte olduğumuzda her şey oluruz. İşçi emekçiler olarak böyle derneklere gitmeli, sorunlarımızı paylaşmalıyız. Çünkü başka çıkar yolumuz yok arkadaşlar. Bizler hiçbir zaman para zengini olamayacağız, ama mücadele edersek her şey bizim olacak. Ben UİD-DER’e teşekkür ediyorum. O uyuyan devin bir üyesi olarak beni uyandırdığı için, bu hayatı bana öğrettiği için ve bu sistem altında beni insan olarak var ettiği için.
45. Yılında Kavel Destanı
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...