Buradasınız
Gelecekteki Yoldaşlarımız, Hoş Geldiniz!
Aşağıdaki makale Fransa’daki L’Etincelle (Kıvılcım) çevresi tarafından dağıtılan 14 Eylül 2015 tarihli işyeri bülteninin başyazısıdır. Avrupa’ya ulaşmaya çalışan mültecilerin durumu ve Fransa’daki işçilerin bu meseleye nasıl bakması gerektiğine ilişkin düşüncelerini şöyle ifade ediyorlar: “Biz işçilerin çıkarı bu göçmen işçilerle dayanışma içinde olduğumuzu aktif bir şekilde göstermemizde yatmaktadır. Onlar, işsizliğe, düşük ücretlere karşı sosyal adalet için yürüttüğümüz mücadelede bizim gelecekteki müttefiklerimiz olabilirler. Sınırlar ve önyargılar temelinde bizi bölmelerine izin vermemeliyiz. Ortak çıkarımız, işsizliği, savaşı ve sefalet koşullarını dünyanın dört köşesine yayan patronlara ve onların hükümetlerine karşı birlikte mücadele etmekten geçmektedir.”
Bu haftasonu Londra’da, Kopenhag’da, Madrid’de, Stockholm’de ve diğer birçok Avrupa kentinde on binlerce insan, mültecilerle dayanışma içinde olduklarını göstermek için yürüyüşler yaptılar. Pankartlarda “Mülteciler Hoşgeldiniz” ve “Sınırları Açın” yazıyordu. Savaştan ve sefaletten kaçmak için hayatlarını tehlikeye atan ailelerle ve işçilerle dayanışmamızı tekrar ifade etmemiz her zamankinden çok gereklidir.
Bizim dayanışmamız, onların ikiyüzlülüğü
Kendisini Avrupa nezaketinin bir örneği olarak sunan Merkel hükümeti, bazı kentlerin “aşırı kalabalıklaştığı” iddiasıyla, Avusturya hududunda sınır kontrollerini tekrar uygulamaya başladı. Aslında, bu adım, partisinin sağ kanadını memnun etmek için yapılmış iğrenç bir politik jest ve göçmenlerin paylaştırılması hususunda diğer Avrupa hükümetleriyle pazarlık etmenin kirli bir yoludur. Yüz binlerce mültecinin acilen yerleştirilmesinin organize edilmesi sadece bir kaynak sorunudur. Diğer zamanlarda, Avrupa’nın Almanya ve Fransa gibi zengin ülkeleri, örneğin Doğu-Batı Almanya’nın yeniden birleşmesi ya da Cezayir’den geri gelen bir milyondan fazla “Karaayak”ın yerleştirilmesi sırasında, gerekli barınma ve entegrasyon altyapısını hızlı bir şekilde oluşturmayı becermişlerdi.
İkiyüzlülük ödülünüyse Hollande alıyor. O bu konuda ne öneriyor? İki yıl içinde Fransa’da 24.000 mülteciyi ağırlamak ve bu arada da Suriye’yi bombalamaya devam etmek. Bu yaz, aynı şahin Hollande, yeni bir haçlı seferinde “iyilerin” “kötülere” karşı saldırısına atıfta bulunan George Bush’un dini söylemlerini bile kullandı. Ancak biliyoruz ki, Amerikan hava kuvvetleriyle yan yana gerçekleştirilen bu hava saldırıları Irak’taki IŞİD’in yükselişinin temel nedenidir. Bu bombardımanlar binlerce insanı katlederken, çok daha fazlasını göç yollarına sürüklüyor…
Deniz ötesinden gelen kardeşlerimize sırt çevirerek işsizliğe karşı savaşamayız
Bazı işçiler, Fransa’da işsizliğin çok yüksek olduğunu, bu nedenle göçmenleri misafir edemeyeceğimizi düşünüyorlar. Fakat bir saniye düşünelim: eğer onları ağırlamayı reddedersek, onları birer rakip olarak görürsek, işsizliği düşürecek ve uygun barınma koşullarına kavuşacak mıyız? Patronlar bizi zayıf, bölünmüş ve rekabet içinde görmekten mutluluk duyacaklardır.
Patronların işçileri işten çıkartmalarının nedeni ekonominin yeterince iş sağlamaması değildir. Bunun nedeni çalıştırmaya devam ettirdiklerini daha fazla sömürmek ve hisse senedi sahiplerine daha fazla kâr payı verebilmektir. İşsizlik, konut sorunu gibi sorunlar iktisadi bir kader değildir. İster kaçak olsun ister kayıtlı, tüm sömürülenlere karşı bir sınıf savaşıdır bu. Bu bir güç dengesi meselesidir, siyasi bir sorundur.
Dayanışmamız gücümüzdür
Bizler birbirimizi destekleyerek daha güçlü olabiliriz. Mülteciler arasında kendi diktatörlerine karşı savaşmış olanlar var, onları kendi saflarımıza katmamız, onların kararlılıklarından ve cesaretlerinden yararlanmamız gerekir.
Hastanelerde, okullarda, postanelerde, ulaşım alanında, iş yükünün dayanılmaz hale geldiği fabrikalarda doldurulması gereken birçok işçi açığı mevcuttur. Eğer büyük iş âleminin cebine giren kârları ve devlet teşviklerini onlardan alırsak, işleri çalışanlar arasında paylaştırmak ve dev konut projelerini finanse etmek için gerekenden de fazla para mevcuttur. Peki bunu domuz topu gibi birleşen burjuvaziye nasıl dayatabiliriz?
Sapasağlam bir arada durarak. Biz işçilerin çıkarı bu göçmen işçilerle dayanışma içinde olduğumuzu aktif bir şekilde göstermemizde yatmaktadır. Onlar, işsizliğe, düşük ücretlere karşı sosyal adalet için yürüttüğümüz mücadelede bizim gelecekteki müttefiklerimiz olabilirler. Sınırlar ve önyargılar temelinde bizi bölmelerine izin vermemeliyiz. Ortak çıkarımız, işsizliği, savaşı ve sefalet koşullarını dünyanın dört köşesine yayan patronlara ve onların hükümetlerine karşı birlikte mücadele etmekten geçmektedir.
Sonunda Bu da Oldu!
- Yunanistan’da Kitlesel Genel Grev
- Fransa’da Demiryolu İşçileri İş Bıraktı
- Gürcistan’da Binlerce Maden İşçisi İşsiz Bırakıldı
- İspanya’da Emekçiler: Bizim Üzerimizde Çamur, Sizin Elinizde Kan Var!
- İngiltere’de On Binler Filistin Halkı İçin Yeniden Meydanlara Çıktı
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!
- Yunanistan Liman İşçileri İsrail’e Silah Sevkiyatını Engelledi
- İtalya’da Ulaşım, Liman ve Otomotiv İşçileri Grev Yaptı
- İspanya’da Emekçiler Yüksek Kiralara Karşı Meydanlara Çıktı
- Avrupa İşçi Sınıfı Emperyalist Savaşı Protestoya Devam Ediyor
- Savaşın Birinci Yılında Dünya İşçi Sınıfı “Emperyalist Savaşa Hayır’ Diyor
- ABD’de Liman İşçilerinden Kitlesel Grev
- Fransa’da İşçiler Greve Gitti
- İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki Saldırıları Dünyanın Dört Bir Yanında Protesto Edildi
- İşçiler Yoksullaştırma Politikalarına Karşı Mücadele Ediyor
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- ABD’de Binlerce Otel İşçisi Greve Gitti
- Dünya İşçi Sınıfı, Düşmanlaştırma Politikalarına, Hak Gasplarına ve Saldırılara Karşı Mücadeleyi Büyütüyor
- İngiltere’de İşçi Sınıfı Irkçılığa Geçit Vermiyor!
Son Eklenenler
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...