Buradasınız
“Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
İzmir’den İşçi Dayanışması okuru bir işçi

Çalışma yani emek verilmeden hiçbir şey var olmamış, var olmadı ve olamaz da. Kendimize ve tükettiklerimize baktığımızda emeği görürüz. Gökyüzünde yüzlerce insanı uçuran uçaklara, binlerce ton ağırlıktaki gemilere baktığımızda emeği görürüz. Tepesini göremediğimiz devasa binalara baktığımızda emeği görürüz. İnsanı tamir etmek için kemiğine, kalbine, kulağına, gözüne monte edilen milimetrik materyallere baktığımızda emeği görürüz. İçinde barındığımız eve baktığımızda emeği görürüz. Özcesi emek yani çalışma yani onu üretecek işçi olmadan hiçbir şey var olamaz. Her işçi de ancak üretimin içinde yerini alıp çalışmaya başladığında her şeyin işçi sınıfının elinin emeği, gözünün nuru olduğunu anlamaya başlar.
Sevgili işçi kardeşlerim, bu mektubu sizlerle paylaşmama eski eşim vesile oldu. Hatta daha doğru ifadeyle ben eski eşimin bana anlattıklarını sizlerle paylaşmasına aracılık etmiş olacağım. Yani onun bana anlattıklarını ben de onun kendi ifadeleriyle sizlere aktaracağım.
Epey zaman önceydi. Akşam geç saatte rehberimde kayıtlı olmayan bir numaradan aranmıştım. Numaranın rehberimde olmaması ve biraz da akşam geç bir saat olması nedeniyle açmamıştım. WhatsApp’tan mesajla kendisini tanıtmış ve konuşmak istediği şeyler olduğunu yazmıştı. Ardından ikinci aramasında açmıştım. Selamlaşma, hatır sormalardan sonra benimle konuşmak istediği meselenin sigortalı olarak çalışması konusunda teşvik ettiğim için teşekkür etmek olduğunu söylemişti. Yaklaşık bir saat süren telefon konuşmamızda eski eşimin anlattıklarını size aktarıyorum.
“Sayende sigortalı çalıştım, emekliliğime az kaldı. 1997 yılında bir metal fabrikasında işe başlamıştım. Sigortam işe başladığım gün yapılmıştı. O fabrikada 210 gün sigortalı çalışmışım. Aileden gelen genetik bir hastalık yüzünden havale geçirmiştim. İşe gidemediğim için çıkışım verilmişti. Sağ tarafım felç olmuştu. Konuşmam bozulmuştu. Sağ kolum istem dışı sürekli kasılıyordu. Sağ bacağım dizimden kendiliğinden bükülüyordu. Hayata küsmüştüm, ölmek istiyordum. Felç olmadan bir sene önce çok sevdiğim ve beni çok seven nişanlım nişanı atmıştı. Nişan bohçasını annesi kapı girişine bırakıp gitmişti. Aynaya bakamıyordum. Ne dediğim anlaşılmadığı ve benimle alay edildiği için kendimden utanıyordum. O zamandan 2009’a kadar 6 ayda bir kontrol ve ilaç yazdırmanın dışında hastaneye gitmedim. Gittiğimde de benim yerime yanımda kim gelmişse o konuşuyordu. Seninle 2009’da fizik tedavi gördüğümde karşılaşmıştık. Sen bana ‘öyle kendini salarsan, mücadele etmezsen bitkisel biri gibi çürür gidersin. Mücadele edersen hayata geri dönersin’ demiştin. Bir gazete (İşçi Dayanışması) bir de Sol Ayağım isimli bir kitap ismi vermiştin. Gazetede hep mücadele etmekten örnekler kalmış aklımda. O kitabı kardeşime aldırıp okumuştum ve çok etkilenmiştim. Benim vücudumun sağ tarafı felçli diye sokağa çıkmaktan utanırken, kitaptaki çocuğun sol ayağının dışında her yeri felçliydi. Ama o çocuk tek hareket eden sol ayağıyla resim yapıyor, her işini o tek ayağıyla yapıyordu. Ama o çocuğu hayata tutunması için cesaretlendiren, sırtında taşıyan annesinin emeği, sevgisi inkâr edilemez. Annesi sayesinde hayata tutunmayı ve kendisine güvenmeyi öğrenmişti. Nasıl etkilendiğimi, nasıl kendime güvenim geldiğini anlatamam ve bunlar senin sayende olmuştu. Kendimi sana borçlu olarak görüyordum. Sen de bana ‘ben UİD-DER sayesinde, örgütlü bir işçi olmam sayesinde böyleyim’ demiştin. 2009’dan sonra iş başvurusu için gittiğim görüşmelerde senin ‘sakın sigortasız çalışma’ sözlerin geliyordu aklıma hep. Özel bir kolejde işe girmiştim. Sevinçten uçasım geliyordu. Telefon numaran olmadığı için arayıp sana teşekkür bile edemiyordum. Hastaneden telefonunu istemiştim. Ama vermemişlerdi. İşe başladığım özel kolejde 5 yılımı doldurmuştum. Sigorta prim günüm 2 bin 137 güne çıkmıştı. Şimdi 3537 günüm var. 2 yıldan fazla hastalığım nedeniyle çalışamadığım zaman olduğu için emekli olamadım. Ama yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim sayılır. Sonra 2014 yılında yine hastanede karşılaştık evlenmeden önce. Ben kader diyordum, sense ‘tesadüf’ diyordun. Sonra olmadı işte, biliyorsun. Ben ayrılmamıza artık kader demiyorum. Eksikler, yanlışlar, uyumsuzluk, ayak uyduramama diyorum. Ardından yine binde bir olacak şey oldu. Kız kardeşinle karşılaştık, ondan telefon numaranı aldım. Ne için istediğimi ve ne konuşacağımı söyleyince verdi. Şimdi anlattıklarımın çoğunu önceden belki kaç kere anlatmışımdır sana. Sana bunları anlatıp bir daha teşekkür etmek için aradım. Senin de gazetenizin de (İşçi Dayanışması) yolunuz açık olsun. Sayende gözüm açıldı. Gerçekleri öğrenmeye çalışıyorum. Gönderdiğin mesajları ve WhatsApp durum paylaşımlarını da okuyorum. İyi geceler.”
Evet, sevgili işçi kardeşlerim işte böyle. Eski eşimin söyledikleri elbette beni çok duygulandırdı, mutlu etti. Evliliğimizi yürütememiş olsak da bir insanın hayatına böyle dokunabilmiş olmak çok anlamlı. Kuşkusuz, hep tekrar ettiğim gibi bunu işçi sınıfının mücadelesi içinde olmama, örgütlü bir işçi olmama borçluyum. Bizi insanlıktan çıkartan bu sömürü düzenine inat, örgütlü mücadele içinde yer aldıkça tekrar insan olmayı öğreniyoruz.
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
Son Eklenenler
- İzmir Karşıyaka Belediyesi’ne bağlı Kent A.Ş. ve Personel A.Ş. şirketlerinde çalışan belediye işçileri, ücretlerinin ödenmesi talebiyle 28 Temmuzdan bu yana eylemlerini sürdürüyor. Kayseri Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren yatak üreticisi...
- Simsiyah gökyüzünde uçmaz oldu uçurtmam Bütün her şey oldu bana travma Bitsin artık, istemiyorum savaş, istemiyorum daha fazla
- Belki inanmayacaksınız ama bu sözlerin sahipleri de işçi. İki işçi kendi arasında sohbet ederken bir an kulağıma takıldı, içlerinden biri aynen şöyle dedi: “Bu işçiler de çok nankör canım! Ne yazı beğeniyor ne de kışı.”
- Dersim’de faaliyet gösteren Peri Tekstil’de işten atılan BİRTEK-SEN üyesi 17 işçi, sendikalarının tanınması, baskı ve mobbinge son verilmesi ve işe geri dönme talebiyle 29 Temmuzda fabrika önünde eylem yaptı. Manisa’da bulunan İtalya merkezli Bitron...
- UİD-DER’li işçiler olarak, Digel Tekstil işçilerinin direnişinin 189’uncu gününde dayanışma ziyaretinde bulunduk. Sıcak çaylarımızı yudumlarken direnişçi kardeşlerimizle uzun uzun sohbet ettik.
- TPI Kompozit grevinde işçilerin talepleri yalnızca ekonomik taleplerle sınırlı değil. İşçiler aynı zamanda sendikal haklarına sahip çıkıyor, gelecekteki kuşaklara onurlu bir mücadele mirası bırakıyorlar.
- Nazilere ait bir toplama kampının gri ve soğuk duvarları arasındaki bahçede küçük bir çocuk, babasının “saklan” dediği paslı bir metal dolaba gizlenmiştir. Babanın adı Guido’dur ve günlerdir çocuğuna “her şey bir oyun” demiştir. Kampta yaşanan...
- İnsana, doğaya, bitkilere, hayvanlara değer vermeyen iktidarın ve onların vekillerinin onayıyla ve torba yasalarla bir avuç sermaye grubunun önündeki yasal engeller aşılırken insanlığın geleceği yok ediliyor.
- Kocaeli/Dilovası’nda bulunan Omsa Metal’de işçiler, 2025’in ilk aylarında Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu şubede örgütlendiler. Toplu sözleşme görüşmelerinin başlamasının ardından Omsa Metal işvereni işten atma saldırısı başlattı. İşçiler...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi doğrudan ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin ilk oturumu 28 Temmuzda gerçekleşti. Görüşme öncesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde açıklama yapan KESK, kamu emekçilerinin...
- 7 Ekim 2023’ten bu yana yaklaşık 60 bin Filistinliyi katleden İsrail’in Gazze’de uyguladığı acımasız abluka nedeniyle açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ekim 2023’ten bu yana yetersiz beslenme ve açlık yüzünden 83’ü çocuk olmak üzere...
- Banksy mahlaslı sanatçının “bomb love” isimli eseri, ilk olarak 2001 yılında Londra sokaklarından başlayarak dünyanın birçok yerinde duvarlara çizilmiştir. Eser oldukça sade ve detaydan uzak görünmesine rağmen taşıdığı mesaj oldukça derindir....
- “Son 102 günde 132 kadın cinayeti” haberleri dolaştı medyada. Bu sayılar sadece bir istatistik değil; her biri bir yaşam, bir hayal, bir yaşama sevinciydi. Her biri aramızdan koparılan bir arkadaşımız, bir kardeşimiz, bir meslektaşımız, bir...