Buradasınız
Türk-İş’ten Türkiye Genelinde Eylemler
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Türk-İş, 20 Ağustosta Türkiye genelinde bölge temsilcilikleri önünde ve kent meydanlarında kitlesel basın açıklamaları gerçekleştirdi. Basın açıklamalarına Türk-İş’e bağlı sendikaların yöneticileri ve üyesi işçiler katıldı. Eylemler sırasında okunan ortak metinde yüksek enflasyon, düşük ücretler, gelir dağılımdaki eşitsizlik, “tasarruf tedbirleri” denilerek işçilerin toplu sözleşmeyle kazanılmış haklarının gasp edilmek istenmesi, vergi sistemindeki adaletsizlik, kamu çerçeve protokolünden kaynaklanan ücret eşitsizlikleri, geçmiş yıllarda yapılan reformlarla emekli aylıklarının düşürülmesi, kıdem tazminatının gasp edilmek istenmesi gibi sorunlara değinildi.
Ankara’da yapılan basın açıklaması Türk-İş Genel Merkezi önünde gerçekleştirildi. Basın metni okunmadan önce Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay bir konuşma yaptı. Atalay konuşmasında işçilerin geçim sıkıntısı içinde olduğunu, yönetenlerin işçilerin sesini duyması gerektiğini belirtti. Vergi sistemindeki adaletsizliğe vurgu yaptı ve böyle bir sistemin dünyanın hiçbir yerinde olmadığını söyledi.
Ortak basın açıklamasını Ankara İl Temsilcisi Nihat Zengin okudu. Küçük bir azınlık dışında başta işçiler olmak üzere toplumun büyük bölümünün yaşam şartlarının ağırlaştığının belirtildiği açıklamada şu sözlere yer verildi: “Açıklanan enflasyon oranlarının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Yaşanan enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında uçurum fark vardır. İşçilere, emeklilere yapılan düşük zamlar, her geçen gün yoksulu daha da yoksul hale getirmektedir. İşçinin alım gücü hızla düşmektedir. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozulmaktadır. Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da birinci, dünyada 28. sıradadır. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu eşitsizlik daha da artacaktır.”
Enflasyonun artışından sorumlu olmayan işçilerin ücretlerini düşürerek enflasyonla mücadele edilemeyeceğinin belirtildiği açıklamada “İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır” denildi. Tasarruf tedbirleriyle de işçilerin kazanılmış haklarının gasp edilmesinin hem Anayasaya hem de ILO normları ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu söylendi.
Basın açıklaması sırasında işçiler ellerinde “Vergide Adalet”, “İşçi Muhtaç Oldu Kuru Soğana”, “Seyyanen Zam ve Refah Payı İstiyoruz”, “Enflasyonun Sebebi Biz Değiliz” yazan dövizler taşıdılar. Sık sık “Hükümet Şaşırma Sabrımızı Taşırma”, “Vergide Adalet istiyoruz”, “İşçiyiz Haklıyız Hakkımızı Alırız”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız, “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarını haykırdılar.
Türk-İş’in İstanbul’daki eylemi ise İstanbul bölge binası önünde gerçekleştirildi. Buradaki eyleme sendikalı oldukları için işten atılan ve fabrika önünde direnişe başlayan Polonez işçileri de katıldı. Basın açıklamasını Türk-İş İstanbul Bölge Temsilcisi Halil Faki Erdal gerçekleştirdi. Vergi adaletsizliğine değinen Erdal şunları söyledi: “Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. İşçiler hem kaynaktan kesilen doğrudan vergi hem de harcamalar yoluyla dolaylı vergi ödemektedir. İşçiler üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’te sabitlenmelidir. İşçilerin sosyal haklarından vergi kesilmemelidir.”
Erdal, basın açıklamasını okuduktan sonra Polonez işçilerinin mücadelesinin arkasında olduklarını vurguladı. Son zamanlarda iktidarın çalışma saatlerini düşüreceğiz diyerek çalışma başlattığını söyleyen Erdal, bunun aldatmaca olduğunu, arkasında esnek çalışma, denkleştirme, güvencesiz çalışma, sendikasızlaştırma olduğunu belirtti.
İstanbul’da yapılan açıklama sırasında da işçiler sıklıkla “Direne Direne Kazanacağız”. “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek” sloganlarını haykırdılar. “Polonez İşçisi Direnişin Simgesi” sloganıyla da Polonez işçilerinin yanında olduklarını vurguladılar.
- Sefalet Dayatmasına Karşı Eylemler Sürüyor
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Polonez İşçilerinin “Anayasal Hak Yürüyüşü”
- Sendika Düşmanlığı ve Ücret Gaspına Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- Belediye ve Tekstil İşçilerinden Hak Gasplarına ve Sendikal Baskılara Karşı Eylemler
- KESK Ankara Mitingi: “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!”
- DİSK: Gözaltılar Derhal Serbest Bırakılsın
- As Plastik ve Bayraklı Belediyesi İşçilerinden Eylemler
- Öğretmenler, Belediye ve Üniversite İşçileri Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- ASM Çalışanları İş Bıraktı: “Eziyet Yönetmeliğine” Hayır!
- Belediye İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Patronların Elindeki Koz: Sendika Yetkisine İtiraz
- Sağlık Çalışanlarından Eylem: “Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir!”
- Türk-İş’ten Ankara Mitingi: “Zordayız, Geçinemiyoruz”
- Sağlık Emekçileri: Eziyet Yönetmeliği İstemiyoruz
- DİSK: “Sendikal Hakların Önündeki Engeller Kaldırılsın!”
- Fernas İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- DİSK Ankara’da İşçi Buluşması Gerçekleştirdi
- Madencilerin Ankara Yürüyüşü, Öğretmenlerin Hak Gasplarına Karşı Mücadelesi Sürüyor
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...