Buradasınız
Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
Mersin’den bir emekçi

İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira) ekleniyor! Rapor bu rakamın ne kadar uçuk olduğunu şu örnekle açıklıyor: Şayet ilk insanlardan bu yana yani 315 bin yıl boyunca her gün 1000 dolar biriktirseydiniz, yine de en zengin 10 milyarderden birinin servetinin yanına bile yaklaşamazdınız! Rapor, dünyanın en zengin 10 milyarderinden herhangi birinin, servetinin %99’unu kaybetmesi durumunda bile milyarder olmaya devam edeceğini söylüyor.
Sözü edilen rakamlar o kadar uçuk ki neye tekabül ettiğini anlamakta zorlanıyoruz. Aklımızın almadığı bu uçuk rakamları kafamızda somutlamak için bir örnek vereyim. Bu milyarderlerin her birinin sadece bir günde kazandığı 100 milyon dolar, Türkiye’deki 136 bin asgari ücrete karşılık geliyor!
Zenginlere sorarsanız, “biz çalıştık, biz kazandık!” diyorlar. Bu zenginlik çalışarak birikebilir mi? İşçiler çalışmazsa, üretmezse bu devasa zenginlik ortaya çıkamaz. İşçilerin alın terini, emeğini, zamanını, yaşamını çalmadan bu servetler asla birikemez! Antepli bir patron, “sen kazanıyorsun bize de geçinebileceğimiz bir ücret ver” diyen işçilerine, “Allah verdi” diyebiliyor. İşçileri sömürerek, ucuza çalıştırarak zenginleşirken bu zenginliği kendine hak görüyor, işçiler ekmekleri için mücadele edince onları ve onlarla birlikte mücadele eden sendikacıları aşağılıyor.
Sermaye sahipleri aklımızın almayacağı servetlerin üzerinde oturup en lüks koşullarda, en ileri teknolojiyle muazzam bir hayat sürerken biz market raflarında en ucuz yağı arıyor, ekmeğe yeniden zam gelecek mi korkusuyla yaşıyoruz. Onların market büyüklüğündeki kilerlerinde yok yokken biz haftalık ihtiyaçlarımızı dahi bir kerede alamıyor, çarşıda pazarda domatesin, patatesin en ucuzunu bulmaya çalışıyoruz. Onlar çocuklarını özel jetlerle okula yollarken biz çocuklarımıza harçlık bile veremiyoruz. Onlar servetlerinin yüzde 99’unu kaybetseler bile yine milyarder olarak kalırken biz ücretimizin yüzde 10’unu kaybetsek aç kalma riskiyle karşı karşıya geliyoruz. Onların zenginlik dağları, işçi ve emekçilerin yoksulluk çukurunu büyüterek yükseliyor!
Zengin ile yoksul arasındaki uçurum kendiliğinden ortadan kalkamaz. Kapitalizm yıkılmadan bu adaletsizlik, eşitsizlik son bulmaz. Ürettiklerimizden payımızı alabilmek, sömürüden kurtulabilmek için el ele verip bu çarkı bozuk düzene karşı mücadele etmeliyiz.
“Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
- Doğanın Değil Doların Yeşilini Sevenlerin Yasası
- Bomb Love, Savaş ve Çocuklarımız…
- 102 Günde 132 Kadın Öldürüldü Duydunuz mu?
- Emekliye Yeni Operasyon
- Karpuzun Bozduğu Ekonomik Denge!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...