Buradasınız
Renkler ve Zevkler Tartışılmaz mı?
Beylikdüzü’nden bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Yaşadığımız toplumda hep duyduğumuz ve söylediğimiz sözlerden biridir: renkler ve zevkler tartışılmaz! Daha önce hiç düşünmemiştim ama içinde bulunduğumuz krizle birlikte ben tartışılmalı diye düşünmeye başladım. Kapitalist sistemde yaşadığımız sürece her şey tartışılır. Neden mi? Renkleri de zevkleri de belirleyen insanın yaşam koşulları da ondan. Zaten zor olan yaşam koşullarımız krizle birlikte daha da zorlaştı.
Ben asgari ücrete 12 saat çalışan bir işçiyim ve benim gibi çalışan milyonlarca işçi var. Hem kendimden hem de işçi kardeşlerimden biliyorum ki, çalıştığımız işyerlerinde istediğimiz renkleri giyemiyoruz, istediğimiz yiyecekleri yiyemiyoruz. Ben beyaz-siyah-kırmızı giymeyi çok seviyorum ama işyerinde yeşil önlük giymek zorundayım. Hayatımda hiç bilmediğim yemediğim yemekleri yemek zorundayım. Çünkü aç insan ayakta durup çalışamıyor. Yemeği beğenmememin sebebi tadından ya da yemek ayrımı yaptığımdan değil. Yemeğin ne olduğunu bile bilmediğimden, tadı bile olmadığından.
Bize ertesi gün işe gittiğimizde ayakta durabilmemiz için bir şeyleri birbirine karıştırıp yemek diyerek veriyorlar. Bizler de “buna da şükür, bunu bulamayanlarda var” diyerek kendimizi avutup halimize şükrederek yaşıyoruz. Hiç düşünmüyoruz bize bu hayatı yaşatan patronların nasıl yaşadığını. Bir fabrikada asgari ücret alıp 12 saat çalışan bir işçinin nasıl zevki olabilir ki? Sorun sadece işyerinde yediklerimizle, giydiklerimizle de kalmıyor. Dışarıda da paramızın yettiğini giymek, o kadarını yemek zorundayız. Aldığımız ücretlerden ve bize verilen bilinçten kaynaklı olarak bütün hayatımızı belirleyen patronlar sınıfı oluyor. Sevgilimizle ne zaman görüşeceğimizi, kaç saat uyuyacağımızı, kaçta yemek yiyeceğimizi, kaç gün, kaç saat çalışacağımızı, çocuklarımıza, eşimize, dostlarımıza ne kadar zaman ayıracağımızı, hangi günler kaç paralık hediyeler alacağımızı belirleyen hep onlar. Oysa dünyayı var eden biz işçileriz, dünyadaki bütün güzellikleri yaşaması gereken de biziz.
Bugün kendi çıkarmış oldukları krizin faturasını bile biz işçilere kesiyor, kesmeye de devam ediyorlar. Yaşadıklarımız için ben artık patronları suçlamıyorum. Onlar insan değil asalaklardan oluşan insan görünümlü varlıklar. Biz işçiler emeğimize sahip çıkmayarak onları başımızda emir veren komutanlar, kendimizi emir alan erler olarak gördüğümüz sürece patronlar sınıfı insani duygular taşımayacak. Bu yüzdendir ki insanlık onuru taşımayan birilerini suçlamak insanın kendini kandırmasıdır diyorum ben. Suçlu biziz, dostlarım. Yaşadıklarımızın asıl sorumlusu asalaklardan oluşan patronlar değil işçi sınıfı olarak biz işçileriz. İnsanın insanı sömürmesiyle ayakta kalan kapitalizm yıkılmadıkça, sömürücü patronlar insanlık duygusunu kazanamayacaklar, sömürülen biz işçiler de insan gibi yaşayamayacağız. Kapitalizm var olduğu sürece yaşadığımız her şey tartışılır bence, ya sizce?
İşçi kardeşlerim işçi sınıfının bir parçası olarak sizlere sesleniyorum; bir an önce mücadeledeki yerimizi alalım! Fazla düşünmeye vaktimiz yok. Kapitalizm gün geçtikçe canavarlaşıp vahşice insanlığı yok oluşa götürüyor. Bugün Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da, Afrika’da ve daha pek çok yerde insanlar birbirine boğazlatılıyor. Yeni doğmuş bebeler, yaşlı analar, babalar kurşunlarla katlediliyor. Bu vahşete dur demek, yaşadığımız koşulları değiştirmek biz işçi sınıfının elinde. Yapmamız gereken mücadele etmek, tek kurtuluşumuz mücadelede! Sınıfsız, sömürüsüz, insanın insan gibi yaşayacağı bir dünya için kapitalizmi yok edelim.
Ekonomik Kriz ve Etkileri
Ekmek ve Güller
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
Son Eklenenler
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...
- Geçenlerde işe giderken serviste yine hayat pahalılığından, geçinememekten sohbet açıldı. Bir arkadaşım Türkiye’de milyonlarca göçmen olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “6 milyon Suriyeli varsa bu her gün 6 milyon ekmek çıkması anlamına gelir. Ya da 6...
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...