Buradasınız
Çok Güçlüyüz Ama Gücümüzün Farkında Değiliz
Altınşehir’den bir deri işçisi
Merhaba işçi kardeşlerim,
Bu yıl ilk defa, 1 Mayıs’ı UİD-DER’le ve Taksim’de kutladım. Geçen yıl da 1 Mayıs’ta Taksim’deydim, fakat 2010 1 Mayıs’ıyla geçen yılki 1 Mayıs’ın arasında dağlar kadar fark vardı. Bunun en önemli sebeplerinden birisi bu yıl UİD-DER’le katılmış olmamdı.
Bildiğimiz gibi devlet geçen yıl Taksim Meydanında birleşik ve kitlesel bir 1 Mayıs kutlanmasına izin vermemişti. Buna rağmen küçük de olsa farklı farklı yerlerden gelen öğrenci, işçi ve emekçi grupları Taksim Meydanına girmek istemiş, ancak polis çok sert müdahalelerde bulunarak buna izin vermemişti. Ben de oradaydım ve kendimi birden bire polisin acımasızca yaptığı saldırılardan birinin ortasında buldum. O gün beni 1 Mayıs’a getiren arkadaşımı ise gaz bulutları arasında kaybettim.
Akşam eve geldiğimde üzerimde müthiş bir şaşkınlık vardı, çünkü dünyanın her yerinde coşkuyla kutlanan ve işçi sınıfı için çok önemli bir gün olan 1 Mayıs’ı kutlayamamıştık, alana çıkamamıştık. Kendimi yalnız hissediyordum, üzerime ağır bir moral bozukluğu çökmüştü. Kendi kendime şunları söylüyordum; işçi sınıfı güçsüz müydü? İki tane biber gazı işçileri dağıtmaya yeter miydi? Sonra UİD-DER’li arkadaşlarla tanıştım ve işçi sınıfının aslında hiç de güçsüz olmadığını gördüm. Bir yıl boyunca UİD-DER’de her gün yeni bir şey öğrenerek ve çevremdekilerle de bu öğrendiklerimi paylaşarak onların da UİD-DER’i tanımaları için gayret gösterdim.
2010 1 Mayıs’ına sayılı günler kala içimi müthiş bir heyecan kaplamıştı. Gerek çalıştığım fabrikada olsun, gerek yaşadığım mahallede olsun sürekli arkadaşlarımla buluşuyor ve onları da 1 Mayıs’a katılmak gerektiği konusunda ikna etmeye çalışıyordum. Bu arada devlet Taksim Meydanında 1 Mayıs’ın kutlanmasına izin verdiğini açıkladı. Bu benim işimi biraz daha kolaylaştırdı, çünkü insanlar 1 Mayıs’a katılmaktan çok korkuyorlardı. Ailem de dâhil herkesin kafasından hemen hemen şunlar geçiyordu; “Mutlaka alanda olay çıkacak!”, “Başımıza bir şey gelir!”, “Cop yemek istemiyorum!”, “Zaten bir sürü insan gidiyor ben gitmesem de olur!”… Bunun gibi kaygıları vardı insanların. Ama ben dernekteki tüm arkadaşlarıma çok güveniyordum, polis olay çıkarsa dahi, biz örgütlü duruşumuzla bütünlüğümüzü koruyacak ve 1 Mayıs’ı kutlayacaktık. Bundan çok emindim.
1 Mayıs sabahı servislerin kalkış yerlerinde buluştuk. Daha servis hareket etmeden alanda nasıl hareket edeceğimiz konusunda arkadaşlarımız sürekli açıklama yapıyorlardı. Yani daha en baştan disiplinli bir şekilde yola çıktık. Yol boyunca marşlar söyleyerek ve sloganlar atarak kortejimizin toplanma yerine geldik. Belli ki alan çok kalabalıktı. Bunu anlamak zor değildi. Disiplinli biçimde kortejimiz oluşturuldu, görevli arkadaşlarımız üzerlerine düşenleri en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlardı, en ufak bir şeyde bile birbirlerini uyarıyorlardı. Herkes çok mutluydu. Bu gözlerden okunuyordu. Her taraf rengârenkti ve renkler arasında en baskın ton kuşkusuz kızıldı.
Sonra UİD-DER olarak yürümeye başladık. Kortejimizin bir ucundan diğer ucu görünmüyordu. Herkesin yumrukları havada ve müthiş bir coşkuyla marşlar, sloganlar eşliğinde alana girdik. Çok kalabalıktık ama adeta tek bir vücutmuşuz gibi hareket ediyorduk. O an şunu düşümdüm; değil iki tane biber gazı, kortejin önüne tanklar dizilse bile, biz işçiler gerçek anlamda örgütlü olduktan sonra o tankların üzerlerine basarak geçeriz!
Alanda sloganlar atarak, halaylar çekerek ve hep birlikte marşlar söyleyerek patronlar sınıfına karşı taleplerimizi haykırdık. Yani 1 Mayıs’ı olması gerektiği gibi coşkuyla kutladık. Önümüzdeki 1 Mayıs’ın daha kitlesel geçmesini sağlamak için kolları şimdiden sıvadık.
Sevgili işçi kardeşlerim, biz işçi sınıfı olarak çok güçlüyüz, ama gücümüzün farkında değiliz. Dünyada her şeyi yaratan biz işçiler örgütlü olduktan sonra hiçbir kuvvet bu gücün karşısında duramaz.
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs!
Son Eklenenler
- Asırlar boyunca kalem ve kâğıdın tek sahibi egemenler oldu. Böylece olayları, bu olaylardan çıkarılacak sonuçları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kurgulayıp kaydettiler, yani tarihi yanlı ve yanlış anlattılar. Bu nedenle resmi tarih, egemen...
- Siyasi iktidar 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. “Aile yılı” ifadesi kendi başına bakıldığında kulağa hoş gelebilir. Ancak bunu dile getirenlerin bugüne kadar yaptıklarına ve paketin içeriğine bakıldığında durumun hiç de aile ve toplumun mutluluğu...
- Yeter be hey/ Uyan/ Uyanalım artık bu beyhude uykudan/ Emektir doğadakini işleyip dönüştüren/ Tüm zenginlik;/ İşçinin kolunun gücü/ Gözünün feriyle oluşur
- Yaşanan depremlerin, yangınların, sellerin bir felakete veya katliama dönüşmesinin sebebi patronların kâr düzeni ve kâr hırslarıdır. Dolayısıyla bu yaşananlar sınıfsaldır. Tek tek kişilerin sorunu değil, bir bütün olarak işçi sınıfının sorunudur,...
- Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen 16 Şubatta ikinci kez gözaltına alındıktan sonra 17 Şubatta savcılık tarafından ifadesi alınmadan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Türkmen’...
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...