Buradasınız
Delirmemek İçin Hep Birlikte Bağırmalıyız!
Esenyurt’tan bir grup tekstil işçisi
Bizler Esenyurt’ta bir tekstil fabrikasında çalışan işçileriz. 1 Mayıs mitingine UİD-DER ile birlikte katıldık. Birçoğumuz ilk kez bir mitinge katılıyoruz. 1 Mayıs’ın birleşik ve kitlesel kutlanmasının bizlerdeki etkisi büyük oldu.
1 Mayıs öncesi dernekten arkadaşlar bizleri 1 Mayıs’a çağırmıştı. Onlarla defalarca 1 Mayıs’ın ne demek olduğunu ve nasıl yaşandığını konuşmamıza rağmen TV’lerde yayınlanan ve defalarca seyrettiğimiz daha önceki 1 Mayıs görüntüleri aklımızdan çıkmıyordu. Bizler 1 Mayıs’ın böyle olduğunu bilmiyorduk. Konuşmalarımız sırasında binlerce işçinin orada olacağı söylenmişti. Alanda binlerce işçi bizler gibi bağırınca ne kadar konuşmuş olsak da şaşırmamak elimizde değildi.
Daha önce dediğimiz gibi, 1 Mayıs’ın birleşik ve kitlesel kutlanmasının bizler üzerindeki etkisi büyük oldu. 1 Mayıs sonrasındaki düşüncelerimizi tek tek anlatmak istiyoruz.
1 Mayıs’a ilk kez katılan bir işçi:
“Postabaşı bana soruyor: Cumartesi günü neredeydin? Cumartesi resmi tatildi, fakat ertesi Pazar günü de resmi tatildi. Pazar günü neredeydin diye sormuyor. 1 Mayıs’ın adını ağzına almıyor, fakat yine de soruyor. Ben de ona, doğum günümdü, onu kutladım, dedim. Gerçekten bilinçli bir işçi olarak 1 Mayıs 2010 benim için yeniden doğduğum gündür.”
1 Mayıs’a ilk kez katılmış bir diğer işçi:
“Şu an kiraya, elektriğe, suya çalışıyoruz. Bunların ücretsiz olmasını istiyorum. Kendimize çalışmıyoruz. Artık kendimiz için çalışmamız gerekiyor. Diğer işçi arkadaşlarıma da bunları anlatacağım.”
Daha önce 1 Mayıs’a katılmış bir işçi:
“Vali, Emniyet Müdürü TV’lerde emniyet güçlerinin ne kadar sağduyulu olduğundan bahsediyor. Asıl işçiler sağduyuluydu. Dolayısıyla olay çıkmadı. Alan güvenliğini de işçiler sağlayınca ufak tefek olaylar dışında hiçbir sorun yaşanmadı. Zaten bu ufak tefek olayların çok daha fazlası, sokakta, fabrikada, evde yaşanmıyor mu?”
1 Mayıs’a ilk kez katılmış bir başka işçi:
“İşçiler haklarını savunmak için 1 Mayıs alanındaydı. İleride çocuklarımıza bir şeyler bırakmak istiyoruz. Çocuklarımız demesinler babamız, annemiz hiçbir şey yapmadı diye. Haklarımızı bilmiyoruz. Haklarımızı bilmeliyiz. Sadece kendimizi değil etrafımızdaki işçi kardeşlerimizi de bilinçlendirmeliyiz. İşyerimize sendikacılar geldiğinde bizlerle karşılaşmamaları için servisleri fabrikanın içine kadar sokuyorlar. Bir şeylerin farkına varmamızdan patronumuz o kadar korkuyor ki!”
Fabrikamızda çevre köyde yaşayan işçiler de çalışıyor. Bu işçi kardeşlerimizle sohbetlerimizde bize evlerinin olduğunu söylüyorlar. Sigara parası ve sigortalarının yatırılmaması dışında hiçbir dertlerinin olmadıklarını söylüyorlar. Fakat gelecekte çocuklarının durumlarını hiç düşünmüyorlar. Bizler dilimiz döndüğünce onlara mücadelenin şart olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Yakınımızdaki fabrikada çalışan işçiler herhangi bir sorun olduğunda derhal işi durduruyorlar. Bizler de bunu örnek almalıyız.
Örgütlü Yapınca Böyle Oluyor!
Son Eklenenler
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...
- Yıllar önce fabrika önlerine gidip işçi kardeşlerimize vardiya çıkışlarında İşçi Dayanışması’nı ulaştırıyorduk. Bu fabrikalar arasında sendikalı olan da vardı olmayan da. Amacımız sendikalı ya da sendikasız olsun fabrikalardaki işçi kardeşlerimize...
- Kocaeli’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan Betek Boya (Filli Boya) işçileri Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinde örgütlendiler. Çoğunluğu sağlayarak yetki belgesini alan sendika, toplu sözleşme görüşmeleri için haftalardır patrona çağrı...
- 24 Aralıkta Balıkesir’de ZSR A.Ş’de meydana gelen patlamada 11 işçi hayatını kaybetti. Katledilen işçilerin kimi henüz hayatının baharında fidan, kimi ana, kimi babaydı. Hepsi bir ananın evladıydı. Patlamanın ardından şirket internet sitesinde...
- Birleşik Metal-İş’in Aralık ayında grev kararı aldığı işletmelerden beşincisi olan Green Transfo Energy’de 25 Aralıkta grev başladı. Kocaeli Çayırova’da bulunan fabrikada çalışan 263 işçi, “sefalet ücreti dayatmasına boyun eğmiyoruz” diyerek şalteri...
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı temsilcileri, 2025 yılı için belirledikleri asgari ücreti düzenledikleri ortak toplantıyla açıkladılar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ve Çalışma ve Sosyal...
- 11 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde metal işçilerinin MESS’e cevabı grev olmuş, Birleşik Metal-İş Sendikası, 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta Grid Solutions ve Schneider Elektrik fabrikalarında...
- Balıkesir’in Karesi ilçesinde bulunan ZSR A.Ş. mühimmat fabrikasında 24 Aralıkta sabah saatlerinde meydana gelen patlama sonucu 11 işçi hayatını kaybederken 3 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Mühimmat, av, spor ve ses fişeği gibi patlayıcılar...
- Merhabalar dostlar. Yaklaşık 9 yıldır iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Aslında yapmamız gereken çok daha fazla şey varken yasalar, yönetmelikler, patronların baskıları ve işçilerin canını umursamamaları nedeniyle temel olarak yapabildiğimiz...