Buradasınız
Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
Esenyurt’tan bir emekli

Geçtiğimiz günlerde evde bazı tadilat işleri yapmaya başladık. Eşim de ben de emekli olduğumuz için bu masraflar bütçemizin biraz üzerine çıktı. Ben de düşük limitli kredi kartımın limitini yükseltip, taksitlendirmeyle bu sorunu çözmeyi düşündüm. Sorunu bu şekilde halledeceğimi düşünerek harcamaları yaptım. Uzun yıllardan beri ödemelerimi tarihi gelmeden düzenli şekilde yatıran biri olarak, banka için güvenilir müşteri olduğumu düşünüyordum. Meğerse öyle değilmiş! Kredi kartı limit yükseltme talebime onay verilmedi. Tabii ki eskilerin de dediği gibi, bir anda evdeki hesap çarşıya uymadı.
Yaptığımız harcamalar sonucu kredi kartımın ödeme tarihi geldiğinde ilk defa borcumun tamamını ödeyemedim. Kalan kısmı, emekli maaşım yatınca, gecikmeli olarak ödedim ve banka tarafından gecikme faizi uygulandı. Birkaç gün önce bankadan mesaj geldi, benim yeni bir talebim olmadığı halde ciddi bir limit artışı olmuş. Bana kalırsa bir emekli için hayli yüksek bir limit artışı... Tabii bir taraftan da kafama takılan sorular oldu. Düzenli ödemeler yapmışken, talep ettiğim halde bankadan limit artışına olumsuz cevap verilmişti. Ama borcun tamamını ödeyemediğim ayın hemen arkasından talebim olmadığı halde, limit artırımı yapılmıştı. Sonradan öğrendim ki bankalar için en iyi müşteri, borcunu zamanında ödemeyen müşteriymiş! Bankaların kredi kartlarını düzenli ödeme yapan müşterilerden pek bir kazancı olmuyor ama borcu zamanında ödeyemeyen müşterilerden günlük ve aylık gecikme oranları hesaplanarak faiz işletip buradan kazanç sağlıyorlar. Bir taraftan da limit yükseltip, bizi daha çok borçlanmaya teşvik ediyorlar. Borç yükseldikçe de gecikme faizi adı altında daha çok para kazanıyorlar. Yani bizi daha fazla soyuyorlar.
Bugün işçi ve emekliler açlık sınırı altında sefalet ücretlerine, aylıklarına mahkûm edilmiş durumda. Rejimin tercih ettiği politikalar işçileri bir taraftan gittikçe yoksullaştırırken, diğer taraftan da bankalar aracılığıyla altından kalkılamayacak borç batağına itiyor. Milyonlarca işçi ödeyemediği kredi kartı ve kredi borçlarından dolayı takibe düşmüş, hukuki süreç başlatılıp icralık olmuş durumda. Bir çıkışsızlık sarmalı içerisinde pek çok insan... Bazı insanlar intihar ediyorlar veya yasal olmayan bir takım yollara savruluyorlar. Bu duruma düşmek işçi ve emekçilerin suçu değil, bu sömürü düzeninin ve düzenin egemenlerinin suçudur. Ücretlerimizin düşük olması yüzünden, temel ihtiyaçlarımızı karşılayamayacak hale getirdiler hepimizi. İşçileri yoksulluğa ve yoksunluğa mahkûm eden yönetenler, emekçilere çözüm olarak bankaları gösteriyor. Yönetenlerin ve patronların çözümleri, sorunlara bakışları sınıfsaldır. Kendi düzenlerinin çıkarlarına, yani siyasi ve maddi kazançlarına bakarlar. Açlığımız, yoksulluğumuz, geçim derdimiz kısaca yaşadığımız ekonomik ve toplumsal sorunlar, sırça köşklerde yaşayanların umurunda değil. Yaşadığımız tüm sorunlar bizim, yani işçi sınıfının sorunudur. Bizi bu hayata mahkûm edenlerden, yaşamlarımızı düzeltmelerini ya da taleplerimizi duymalarını bekleyebilir miyiz, onlara güvenebilir miyiz?
Kardeşler, bizler milyonlarız ve sorunumuz ortak! Bizim güveneceğimiz tek güç kendi sınıfımızdır. Birlik, mücadele ve dayanışma içerisinde yürüteceğimiz örgütlülüğümüzdür. Bugün ekonomik, demokratik, siyasal haklarımıza yapılan pervasızca saldırılar da maalesef bizim örgütsüzlüğümüzün sonucudur. Emek en yüce değerdir! Bu değere sahip çıkmak zorundayız. O zaman adalet olur, o zaman ekmek olur, o zaman gelecekle ilgili kaygılarımız ortadan kalkar. Tüm sorunlarımızın çözümü, yine bizim ellerimizdedir. Sabırla, inatla, bilinçlenerek sınıfımızın saflarında mücadele edelim, örgütlenelim.
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi, DİSK’in kurucusu ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler, katledilişinin 45. yılında Topkapı Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı.
- Katledilişinin 45’inci yılında Kemal Türkler’i ve lideri olduğu Maden-İş Sendikasının mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışını hatırlamak, belki de her zamankinden daha büyük önem taşıyor.
- Sınıf temelinde örgütlü olmak, işçi sınıfının gücüne inanmak demektir. “Bu işçiler değişmez” diyenlerin yanıldığını, İzmir’deki grev ve direnişlerde bir kez daha gördük.
- Geçtiğimiz günlerde evde bazı tadilat işleri yapmaya başladık. Eşim de ben de emekli olduğumuz için bu masraflar bütçemizin biraz üzerine çıktı. Ben de düşük limitli kredi kartımın limitini yükseltip, taksitlendirmeyle bu sorunu çözmeyi düşündüm.
- İngiltere’de işçi, emekçi ve öğrenciler, yaklaşık 22 aydır devam eden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı durmak, Filistin halkıyla uluslararası dayanışmayı büyütmek ve suç ortağı İngiltere hükümetinin barış eylemlerine yönelik baskılarını...
- Eşimiz, kardeşimiz ya da başka bir yakınımız dayanışmanın öneminin farkında olmayabilir. Eğer biz biliyorsak, bilmeyenlere sabırla öğretelim ve yol gösterelim! Unutmayalım ki işçinin işçiden başka dostu yoktur.
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...