Buradasınız
Kaptan Ofset’te İşten Atıldık, Ama Sessiz Kalmadık!
Sefaköy’den bir matbaa işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Merhaba işçi kardeşlerim. Ben, Haramidere Sanayi Sitesi’nde üretim yapan Kaptan Ofset’te çalışan bir işçiydim. Bu işyerinde 2009’un Ocak ayından bu yana fazla mesai ücretleri ödenmiyor. Söz verildiği halde 2 yıldır zam yapılmıyor ve esnek çalışma dayatılıyor. Bu işyerinde yaklaşık 7 ay çalıştım ve 4 Haziran tarihinde işten çıkartıldım. Geçtiğimiz günlerde işyerinde yapılan bir toplantıda bu haksızlıklar arkadaşlarımızın çoğunluğa tarafından dile getirildi. İşçilerin seslerini bu kadar yükseltmesi işverenin huzurunu kaçırdı. Bu meseleye öncülük etmiş olabileceğini düşündüğü bazı işçilerin “başını keserek” önlem almaya çalıştı.
Benimle beraber ustamızı da işten çıkardılar. Önümüze getirdiler bir kâğıt, “bu sizin işsizlik fonundan yararlanmanızı sağlamak için İş Kur’a yollayacağımız evraktır” dediler. “İşten atma gerekçeniz ne?” diye sorduğumuzda, işverenin isteği üzerine 17. ve 18. maddelerden çıkartılmak istendiğimizi öğrendik. Bunun haklı bir gerekçe olmadığını, bu kâğıdı imzalamayacağımızı ve Pazartesi gelip patronla görüşmek istediğimizi söyledim. Beni tehdit etmeye başladılar. “Eğer bu kâğıdı imzalamazsan işsizlik ödeneğini almanı engelleriz” diyerek beni fikrimden caydırmak istediler. Sonu ne olursa olsun bu kâğıdı imzalamayacağımızı söyledim. Muhasebeden indikten sonra ilk işim UİD-DER’de danışabileceğim bir arkadaşı arayarak durumumuzu iletmek oldu. Arkadaş herhangi bir kâğıda imza atıp atmadığımızı sordu. Ben de atmadığımızı söyledim. Akşam dernekte buluştuk. Pazartesi işyerine gittiğimizde ne yapmamız gerektiği üzerine konuştuk. Her şeyi tüm detaylarıyla planlamıştık.
Bizden bir hafta önce işten çıkartılan bir arkadaş ve istifa eden iki arkadaşımı aradım; sabah servislere binerek orada olmalarını istedim. Pazartesi sabahı servise bindim şoföre ve servisteki işçi arkadaşlara durumu anlattım. Servisten indim ve giriş çıkışların yapıldığı yere doğru ilerledim. Benden önce muhasebeci güvenliğe giderek benim işten çıkarıldığımı söyledi ve içeri alınmamam talimatını verdi. Güvenlik, “beni zor durumda bırakmayın arkadaşlar, işveren geldiğinde onunla görüşürsünüz” dedi. Biz de işe geldiğimize dair girişlerimizi yaptıktan sonra güvenlik kulübesinde beklemeye başladık.
Anlaştığımız gibi üretim alanına girmeye çalıştık ama giremedik. 11’de patron geldi ve direkt kendi odasına çıktı. Güvenlikten telefon açmasını ve işverenle görüşmek istediğimizi söylemesini istedik. Sekreteri aradı ve bizim söylediklerimizi iletti. Sekreter “muhasebeyi arayın onlar iletsin görüşme talebinizi” diyerek bizi oyalamaya çalıştı. Telefonla yaptığımız ısrar sonuç vermedi. Dernekte konuştuğumuz gibi yemekhaneye çıkıp oradaki arkadaşlarla konuşup onlardan destek isteyecektik. Patronla görüşmeden ayrılmayacaktık. Yanımdaki arkadaşı da böyle davranmaya ikna etmeye çalıştım. Başta tereddütlüydü ama sonra “tamam yapalım” diye karar aldık. Güvenliğe çaktırmadan yavaş yavaş asansörün olduğu yere vardık. Yemekhane 4. katta idi. Binanın iç tarafına girdik. O sırada yemeğe çıkan üç arkadaşa bizi görüşmeye almadıklarını söyledik. “Yukarıya çıkmamız gerek, bize yardımcı olun” dedik. “Tabii ki, hadi çıkalım hep beraber” dediler.
Yemekhanede neler konuşacağımızı planlamıştık. Konuşmayı 6 yıllık olduğu için usta yapacaktı; ben de araya girip destek verecektim. Yemekhaneye vardık; herkesin meraklı bakışları arasında, bizi net görecekleri bir yere geçtik. “Arkadaşlar bir dakikanızı almamız gerek” diye söze başladık. Herkes yemek yemeyi kesip bize bakmaya başladı. Usta söze devam etti: “Arkadaşlar, cuma akşamı hiçbir gerekçe göstermeden bizi işten çıkardılar. Biz bu çıkartılmayı kabul etmiyoruz. Bugün işyerine gelip işverenle görüşme talep ettik, hiç kimse bizi kâle almadı. Tamam, işten atıyor onu anladık da en azından bizim mağduriyetimizi karşılaması gerekmiyor mu? Bunu da yapmıyor. Kendisi sanki haklıymış gibi bizimle de görüşmüyor.” Usta cebinden çıkardığı iki adet elektrik faturasını göstererek “arkadaşlar, bu benim 2008 ve 2010 yıllarına ait iki faturam. 2008 faturam 36TL, 2010 faturam 76 TL. Bu, elektriğe gelen zammın ne kadar olduğunun kanıtıdır. Ama bizim maaşlarımıza tek kuruş zam yapılmamıştır. Biz de insanız! Sadece patrona bunu göstermek istedim. Arkadaşlar, yetkili biriyle konuşmadan buradan aşağı inmeyeceğiz.” Bu sesleri duyan sekreter içeri daldı; “ne oluyor burada, bağırmayın ve çıkın dışarı” dedi. Patronla görüşmeden buradan çıkmayacağımızı söyledik. Yine azarlar bir şekilde “size çıkın diyorum” dedi. “Buradan dışarı çıkmayacağız” dedik. “Siz bilirsiniz polise haber vereceğiz” diye tehdit etti. “Ver! Kime haber verirsen ver, biz burada oturacağız” dedik.
Muhasebeci ve güvenlik yemekhaneye girdi. Muhasebeci sert bir tavırla “çıkın dışarı” dedi. Biz de aynı sertlikle cevap verdik: “Biz durumu anlattık, işverenle görüşmek istiyoruz. Aksi takdirde çıkmayacağız” dedik. “Çıkın arkadaşım, aşağıda halledelim bu işi” diye ısrar etti muhasebeci. “Çıkmıyoruz, bizi mi döveceksiniz” diye üsteledik. “Ya yok öyle bir şey, ben size salı günü gelin insan kaynakları müdürüyle görüşeceksiniz demedim mi?” dedi. “Hayır” dedim. “Biz sana pazartesi görüşmek istediğimizi söylemiştik.” Güvenliğin işten çıkarılacağını, bunun da bizim yüzümüzden olacağını söylediler. Bize karşı iyice yumuşamaya başladılar. Söz verdiler. Muhasebeci, “yarın gelin ben kefilim, yarın sizi görüştüreceğim” dedi.
Fabrikadan ayrıldıktan sonra işten atılıp da gelmeyen diğer arkadaşları aradım, olanları anlattım. Ertesi gün ne olursa olsun servislere binip fabrika önüne gelmelerini istedim. Salı günü tekrar servise binerek işyerinin önüne gittik. Bu sefer 4 kişi olmuştuk. Bizi kapıdan içeri almadılar. Saat 10’da çay paydosu zili çaldı. Çay almak için kapıya yanaştım. Bekçi beni içeri sokmadı. “Dün sizi aldım az kalsın işimden olacaktım” dedi. “Senden izin almadan içeri girdik; senin işinden olmaman için kendi isteğimizle çıktık, demek ki yanlış yapmışız” dedim. Saat 11.30’da güvenliğin yanına gittik. Güvenliğe, yukarıyı arayıp müdürün nerede kaldığını sormasını istedik. “Çabuk olsun, yemek saati yaklaşıyor, yine içeri dalarız” dedik.
Saat 12’de müdür geldi. Güvenlik kulübesine geçmemizi istedi. “Sorun nedir, anlatın bakalım” dedi. Biz de, “asıl siz bize anlatın bu sorunu” diyerek karşılık verdi. Müdür, kâğıtları imzalamadığımız için noter aracılığıyla göndereceklerini söyledi. Biz de işten çıkarılma sebebimizin bize açıklanmasını istedik. Ben, kendisiyle değil doğrudan işverenle görüşmek istediğimi söyledim. Bunun imkânsız olduğunu, işverenle görüşme olmayacağını, hakkımızı yasal yollardan arayabileceğimizi ve orayı hemen terk etmemiz gerektiğini söyledi. Bu işyerinde çalışmak istediğimi söyledim. “Olmaz” dedi. “O halde, benim bütün alacaklarımı hesaplayın ve hemen şimdi getirip ödeyin. Yasal olan budur, siz hiçbir yasaya uymuyorsunuz, bize de gidin yasal yoldan halledin işinizi diye nutuk atıyorsunuz, yalancısınız siz!” dedim. Diğer arkadaş da “siz yalancısınız” deyince müdür birden üzerimize yürüdü. “Sizi burada yere sererim, çıkın buradan” diye hakâret ve tehditler savurmaya başladı. “Çıkmıyoruz! Bütün alacaklarımızın verilmesini istiyoruz” dedik. Güvenliğe dönerek “personel sorumlusunu çağır, atın bunları dışarıya” diye bağırdı. “Çağır gelsinler, biz buradayız” dedik. Müdür kapıyı açıp dışarı çıktı. Yemek paydosuydu, bütün çalışanlar dışarıdaydı. Ben, dışarıdakilere dönerek “arkadaşlar işte hepinizin düşeceği durum bu! Adamlar işçiyi çalıştırmayı biliyor, işlerine gelmediğinde de kapının önüne koyuyorlar!” diye seslendim. Personel sorumlusu beni susturmaya çalıştı. Müdür “atın bunları dışarıya” dedi. Biz, “hadi atın bizi, hadi bekliyoruz” diye karşılık verdik. Kimse yanaşmadı, polisi aradıklarını söyleyerek korkutmaya çalıştılar. Biz de “gelsin bekliyoruz” dedik. Biz beklerken, müdür bizim ustayı yanına çağırdı ve onunla uzlaşmak istediğini söyledi. Usta da onlara “bu adamların parasını verin kurtulun, yoksa bu iş artık çığırından çıkacak” demiş.
Daha sonra polis siren çala çala geldi. “Sorun ne” diye ortaya bir soru sordu. Bunu hemen üzerine alan müdür, “yağmur yağıyor, geçelim içeri orada konuşalım” dedi. İlk sözü ben aldım. “Bizi cuma akşamı işten attılar; hiçbir gerekçe göstermediler. Biz buraya gelerek işverenle görüşmek istedik; görüştürmediler. Biz alacaklarımızın ödenmesini istiyoruz; şu an mağdur durumdayız” dedim. Müdür hemen araya girdi ve bize imzalatmak istediği kâğıdı gösterdi. Konuşmaya bizim usta da dâhil oldu: “Bu kâğıtta hiçbir tarih yok ve ödemelerin muhasebenin uygun olduğu tarihte yapılacağı belirtilmiş. Muhasebenin uygun olacağı tarih ne demek?” Polis tekrar kâğıda baktı ve “neden burada tarih yok? Bu adamların alacaklarına yönelik bir tarih olması şart” dedi. Müdür, bundan şirketin finans müdürünün sorumlu olduğunu söyledi. Polisler bizi dışarı çağırdılar. İçlerinden biri “siz gidin en iyisi dava açın, haklısınız ve kazanırsınız. Sizi buradan kapı önüne almam gerek” dedi. Dışarı çıkarken ben geriye dönerek müdürden şikâyetçi olduğumuzu, bizim üzerimize yürüyerek tehdit ettiğini söyleyince, öndeki polis diğer polislere “müdürü de alın getirin” dedi. Müdürü ve bizi Beylikdüzü şubesine götürdüler. Yaklaşık 3 saat emniyette bekledik; bizim ifadelerimizi alarak bıraktılar.
Kardeşler, her türlü yasal işlemi başlattık. Hakkımızın sonuna kadar takipçisi olacağız. İşten atıldık, ama hakkımızı aradık, yalanlara kanmadık, tehditlere yenik düşmedik. Patron ve müdürleri karşılarında ummadıkları bir direnmeyle karşılaştılar. Bizim bu şekilde direnmemiz, inanıyoruz ki geride kalan arkadaşlarımıza da örnek olmuştur. Eğer patronların karşısına birleşerek çıkarsak çok daha güçlü oluruz. Biz bunu yaşayarak gördük. Bu kavgamızda bizi yalnız bırakmayan ve bize destek sunan, yol gösteren işçi örgütümüz UİD-DER’e de teşekkür ediyoruz.
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- Merhaba, ben Elazığ’dan Ankara’ya gelmiş genç bir işçi ve uidder.org takipçisiyim. Bir Elazığlı olarak Eti Krom AŞ işçilerinin mücadelesi karşısında duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ekonomik yıkım, işsizlik, barınma sorunu, artan siyasi baskılar, din, dil, ırk, cins ayrımcılığı, savaşlar, göç sorunu, toplumsal ilişkilerin yozlaşması, iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, yangınlar, seller… Dünyanın neresine gidersek gidelim...
- İşçi ve emekçi kardeşlerim, bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor. Daha birkaç gün öncesi çalıştığım fabrikada korkunç bir iş kazası oldu. Aynı bölümde çalıştığım bir arkadaşım ne yazık ki enjeksiyon kalıbının mapasının...
- Bu düzende tüm gerçekler baş aşağı edilip çarpıtılıyor, adeta gözümüze perde iniyor. Gerçekler bir sis perdesinin arkasına itiliyor, biz de olanı göremez hale geliyoruz. Kapitalist sistemin yarattığı sorunlara karşı durabilmemiz ancak gözümüzdeki...
- Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri...
- Elazığ/Alacakaya’da bulunan ve Yıldırımlar Holding bünyesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de çalışan maden işçilerinin 1 Temmuzda başlattığı iş bırakma eylemi şirketle yapılan anlaşma üzerine 16 Temmuzda sonlandırıldı.
- 31 Mart seçimleri sonrası onlarca belediye “tasarruf tedbirleri”, “borcumuz çok”, “işçilerin maaşını ödeyemiyoruz”, “seçim öncesi işe alınan işçiler” gibi bahanelerle işten atma saldırısına başladı. Belediye işçileri bu saldırılara boyun eğmeyerek...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve emekli örgütlerinin çağrısıyla 16 Temmuzda Ankara, İstanbul, Eskişehir, Antalya, Bursa, Diyarbakır gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok kentte eylemler yapıldı.
- İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi Merve Kınar, geçtiğimiz günlerde erkek kardeşi tarafından defalarca bıçaklanarak vahşice katledildi. Bunun üzerine 16 Temmuz Salı günü hastanenin başhekimliği...
- İran’da 1979’dan beri hüküm süren zalim molla rejimi can almaya devam ediyor. Molla rejimi son olarak 45 yaşında bir kadına, Şerife Muhammedi’ye (Sharifeh Mohammadi) idam cezası verdi. Şerife’nin 10 sene önce yasal bir sendikaya üye olması, sendikal...
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan sendikalı kadın işçileriz. Çalıştığımız işyerlerinde birbirine benzeyen birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan bir tanesi yıllık izinlerimiz. Bazı fabrikalarda işveren...
- Sokak ortasında yürürken elektrik kaçağından ölmek kaza olarak görülemez. Gencecik insanların ölmesinin nedeni kamu hizmetlerine insan, toplum odaklı değil kâr odaklı bakan, parayı insan canının önüne koyan kapitalist zihniyettir. Bu zihniyet...
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.