Buradasınız
O Bakana Söyle, Bizim Pazara da Uğrasın!
Hadımköy’den bir metal işçisi
Son günlerde herkesin gündeminde yer alan konu ekonomik durumun nasıl olduğu. Kimileri “dolar yükseliyor, faizler artıyor o nedenle ekonomik durum kötü” diyor; kimileri de “olur mu öyle şey, her şey yolunda” diyor. Birileri de çıkıp “dış güçlerin dolar üzerinden yaptıkları oyunlara gelmeyelim, bizim ülke olarak büyümemizi kıskanıyorlar, çekemiyorlar” diyor. Bakanlardan biri çıkıp ekonomik gidişatla ilgili, “hava güneşliyken çatıyı tamir etmek gerekir. Yağmur yağarken, hava fırtınalıyken tamir için geç kalınmış olur” derken, başka bir bakan, “piyasa noktasında canlılık olduğunu görüyoruz. Türkiye’de ekonomi kötü diyenlerin çarşı pazarı gezmesi lazım” diyor.
Metal sektöründe çalışan bir işçiyim. Aldığımız ücret temel giderlerimize yetmediği için mümkün olduğunca fazla mesai çalışmasına kalmaktayız. Oradan gelecek ekstra parayla ayın sonunu getirmeye çalışıyoruz. Çalışıyoruz diyorum, çünkü getiremiyoruz. Ramazan ayı nedeniyle fazla mesai çalışması da olmuyor. İğneden ipliğe her şeye zam geldi. Giderler her gün artarken aldığımız ücret yetmez oldu. İş yerinde arkadaşlarla sohbet ederken bir arkadaş “Ramazan pidesi 2,5 lira olmuş. Bu kadar zam olur mu? Normal bildiğimiz pide işte. Ramazan ayını fırsat bilip her şeye zam yaptılar. Gidişat hiç iyi değil” dedi. “Sen ekonomik gidişat iyi değil diyorsun fakat bakanlar öyle demiyorlar” dediğimde, öfkelenerek “onların ekonomisini bilmem fakat benimkinin gidişatı hiç iyi değil! Aybaşı maaşı alıyorum ya, bende birkaç gün misafir kalıyor, sonra gidiyor. Bana misafir para değil, bana kalıcı lazım” dedi. Kiraydı, kredi borçlarıydı, faturalardı, mutfak giderleriydi derken aslında çalışanların büyük çoğunluğu ay sonunu getiremez duruma geldi.
İşyerinde kime sorsam memnun değil. Diğer fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlara da sordum, onlar da memnun değil. Kendi kendime, “acaba, biz işçiler mi sadece memnun değiliz. Esnaf ne durumda, uzun zamandır mahalleye kurulan pazara gidemedim çalışmaktan dolayı. Pazar ucuz da bizim mi haberimiz yok” diye düşündüm. Arkadaşa, “pazara çıkabiliyor musun? Ben markete gitmek zorunda kaldım uzun zamandır. Bu hafta mesai yok çıkacağım. En azından daha ucuza alış-veriş yaparım diye düşünüyorum” dediğimde gülerek, “pazardan ucuza alacağını mı düşünüyorsun?” dedi. Ben, marketten daha ucuz olur diye düşündüğümü ve koskoca bakan ekonomi kötü diyenlerin çarşı pazar dolaşsın dediğini söylediğimde “o bakana söyle, bizim pazara da uğrasın. İnsanlar bir aşağı, bir yukarı dolaşıyor. Bir şeyler alacağından değil sadece bakmak için” dedi.
İş çıkışı giyim üzerine küçük bir dükkânı olan arkadaşa uğradım. Çay içip sohbet ederken “piyasa bayağı canlı görünüyor. Esnafın durumu nasıl?” diye sordum. Her gün ürünlere zam geldiğini, bugün aldığı ürünü yarın aynı fiyata alamadığını, üretimin neredeyse yapılamaz hale geldiğini, piyasada ürün olmayınca fiyatların da arttığını belirterek, “insanlarda para olmayınca elbise de almıyor. İnsanlar giderlerini azaltmak için elbise almak yerine haklı olarak midesini düşünüyor” dedi. Öyle ya, eski elbise ile insan idare edebiliyor! Açlık daha kötüydü.
Uzun zamandır çalışma koşulları nedeniyle gidememiştim mahalleye kurulan pazara. Fırsat bulmuşken gideyim dedim. Günün son saatleri olduğu için bir şey kalmamışsa yine markete giderim diye düşündüm. Pazarda kadın, erkek, çocuk çok… Kalabalık. Herkes hareket halinde, fiyat soranlar, seçmece mi diye soranlar… Fiyatlar marketlerden hiç de farklı değildi. Bakanın bahsettiği ucuzluk bizim pazara da uğramamıştı. Ne sebzeler ucuzdu, ne de meyveler! Derler ya “her şey ateş pahası”, bizim pazarda da öyleydi.
Hükümet, bakanlar, hatta cumhurbaşkanı ekonominin gidişatının iyi olduğunu medyada, meydanlarda yüksek sesle dile getirerek biz işçi-emekçilerden oy istiyorlar. Daha iyi bir ekonomi için, istikrarın sürmesi için, tek adam rejimini onaylamamızı istiyorlar. 16 yıldır yaptıklarının yapacaklarının garantisi olduğunu söyleyerek bizlerin oyunu istiyorlar. Açlık sınırının altında bir ücrete çalıştırdıkları biz işçilerden onları onaylamamızı istiyorlar. 16 yılda dolar milyarderinin sayısı fırlamış, sermaye sahipleri Karun kadar zengin olmuş, ekonomi büyümüş fakat milyonlarca işçi açlık sınırının altında kalan ücretle yaşamaya mahkûm edilmiş… Ama böyle olmasına rağmen hâlâ kendilerine oy vermemizi istiyorlar. Peki, istediklerini verecek miyiz? Elbette HAYIR! Sadece kendilerini, temsil ettikleri patronları düşünen, kendi geleceklerinin hesabını yapan, biz çalışanları açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkûm eden tek adam rejimine HAYIR diyoruz!
Bozuk Düzene Hayır!
Lüks İçinde Fakir Edebiyatı
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...