Buradasınız
Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1

Ankara’dan emekçi kadınlar:Biz günde 10 saat çalışıp çocuğunun yüzünü doğru düzgün göremeyen, kreşe ödeyecek parası ve bakacak kimsesi olmadığı için çocuğunu evde bırakıp işe gitmek zorunda kalan, fabrika tuvaletlerinde sütünü sağan, hayata karışmak, söz sahibi olmak için çalışmak isteyen ve zaten tek maaşla ev geçinmeyeceğinden çalışmak zorunda olan ama hamile kaldığında, birkaç defa çocuk hasta diye izin istediğinde işten atılan ya da hep bu korkuyla çalışan emekçi kadınlarız. Ama aynı zamanda kaygı duymadan, korkmadan yaşamak, patronlar için dönen bu çarkı değiştirmek isteyen emekçi kadınlarız. 21 yıllık AKP iktidarı ve bunun son 5 yılında tek adam rejimi altında sorunlarımız arttı ve büyüdü, hak arama ve mücadele olanaklarımızsa daraltıldı. Bütün bunlara artık yeter demek için tüm güzelliklere olduğu gibi işçiye ve kadına düşman, sadece paraya ve güce tapan tek adam rejimine son vermek, demokrasi, özgürlük ve hak mücadelemizi büyütmek için cumhurbaşkanlığında Kılıçdaroğlu’na, parlamentoda ise Emek ve Özgürlük İttifakına oy vereceğiz.
Kocaeli’den metal işçisi kadınlar:Kapitalist açgözlülüğü zirveye taşıyan tek adam rejimi sorunların, çözümsüzlüğün kaynağıdır. Ülke her geçen gün hem ekonomik hem de siyasi açıdan dibe çöktü. Sahte enflasyon rakamlarıyla bizlerle dalga geçen, grevlerimizi yasaklayan, yasaları patronların isteği doğrultusunda değiştiren bu iktidarın artık gitmesi gerekiyor. Bu yüzden 14 Mayıs’ta daha güzel bir gelecek için tek adam rejiminin son bulması için oy kullanacağız. Çünkü daha fazla boyun eğmek istemiyoruz. Bir avuç zenginin sırtımızdan daha da zenginleşmesini istemiyoruz. Kardeşi kardeşe düşman etmeye çalışan, kendisini eleştiren herkesi hain ilan eden bu rejime ve onun saltanatına artık yeter diyoruz!
Hatay’dan emekçi kadınlar:Bizler Samandağ’dan emekçi kadınlarız. 6 Şubat sabahı evlerimiz başımıza yıkıldı, on binlercemiz öldü, on binlercemiz yaralandı. Bugün sağ kalan bizlerin barınma sorunu bile çözülmedi. Enkazdan kurtulduk ama asbest yüzünden ciddi hastalıklara ve ölüme terkediliyoruz. Çadırlarımızın hemen yanına molozlar dökülüp ayrıştırılıyor. Arama-kurtarmaya gelmeyen, enkazdan rant devşiren tek adam ve onun politikalarından bıktık usandık. Bizler 1 Mayıs’ta “Ma rıhna nıhna hon”, yani “Gitmedik, Biz Buradayız!” diye hep bir ağızdan haykırdık. Başımızdaki tek adama güle güle deme vakti geldi! 14 Mayıs’ta birlik, beraberlik ve dayanışmayı örmeli, tek adamı ve onun rejimini göndermeliyiz.
İstanbul/Sancaktepe’den metal işçisi kadınlar: Soframızdan ekmeğinizi, ruhumuzdan yaşama sevincini çaldılar. Çocuklarımızın geleceğini çaldılar. Bahçelerimizden ağacı, dallarından kuş cıvıltılarını çaldılar. Derelerimizden suyun akışını, ormanlardan ağaçlarımızı kestiler. Betonlara gömdüler dirimizi, kefensiz gömdüler ölümüzü. Çeyrek asırdır yaşamlarımızı zindan eden, canımızı yakan tek adam rejimine karşı öfkemiz büyük. Öfkemizi umuda, mücadeleye çevirdik. Bu umutla 14 Mayıs’ta zalimlerden acılarımızın hesabını soracağız. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda birleşen biz anaların öfkelerinde boğulacaklar.
Mersin’den emekçi kadınlar: Bizler asgari ücretin altında güvencesiz, sendikasız işlerde çalışıyoruz. Çocuklarımız bir önceki sene kalan defterlerin yapraklarını koparıp birleştirerek okula gidiyorlar. Ev kiralarının maaşımızdan yüksek olduğu, asgari ücretin bile lüks olduğu bu dönemde, bizleri açlıkla, yoksullukla, baskı ve zorbalıkla nefessiz bırakan tek adam rejimine karşı 14 Mayıs’ta Emek ve Özgürlük ittifakını destekliyoruz. Biz kadınların aşağılanmasına artık yeter. Erkek egemen zihniyetin, bedenlerimizin üzerindeki kirli ellerin ortadan kalkması için, nefes alabilmek için önce tek adam rejimini göndermek istiyoruz. Biz üreten, yaratan ve var eden kadınlar olarak, geleceğimizi, kimliğimizi ve bedenlerimizi özgürleştirmek istiyoruz. Bunun yolu, 14 Mayıs’ta, tek adam rejimine güçlü bir Hayır, Emek ve Özgürlük İttifakı partilerine ise güçlü bir Evet’tir, İttifakın desteklediği Kılıçdaroğlu’na oy vermektir!
İstanbul/Avcılar’dan emekçi kadınlar: Saraylarda yaşayıp “itibardan tasarruf olmaz” diyenler seçimlerin yaklaştığı bu günlerde bize bizim karın gurultumuzun bir öneminin olmadığını söylüyorlar. “Sizler ne soğana ne patatese liderinizi kurban etmezsiniz” diyorlar. Yani bu demek oluyor ki “ben iktidarda kalayım sizin açlığınızın bir önemi yok!” Tek adamların iktidarda kalıp devletin tüm kaynaklarını yağmalaması, sefa sürmesi için bizim sefaletimizin büyümesini kabul edelim istiyorlar. Mutfakta tencere kaynatmakta zorlanalım, evlatlarımızın okul beslenme çantasına ne koyacağımızı düşünmekten uyuyamayalım, market market gezip en ucuz patates soğanı arayalım ama tek adamları indirmeyelim istiyorlar. Yok öyle! Sizin iktidarınız bizim sefaletimiz demek, yoksulluğumuzun daha da büyümesi demek. Bu yüzden 14 Mayıs seçimlerinde sefalete, açlığa, tek adamları semirtmeye dur diyeceğiz! Sana kurban olmayacağız, evlatlarımızın geleceğini sana kurban etmeyeceğiz!
İstanbul/Pendik’ten büro emekçisi kadınlar: Ömrümüzün 20 yılı bu iktidarla geçti. Artık yeter! Bizim ve çocuklarımızın geleceği için artık bu iktidarın gitmesi gerekiyor. Çirkin üslubu, aşağılayıcı diliyle toplumu ayrıştıran, bölen, ötekileştiren bu tek adam rejimi yıkılmalı. Devletin her kademesini liyakatsiz insanların doldurulduğu yetmezmiş gibi üç beş yerden maaş almaları da artık yeter dedirtiyor. İnsanları yoksulluğa, çöpten yiyecek bulmaya mahkûm ettiler. Yoksulluğu derinleştiren, zengini daha da zenginleştiren bu düzeni istemiyoruz. Çocuklarımızın geleceği için, kadını erkekten sonra gelen değersiz varlıklar gibi gören bu zihniyeti istemiyoruz. 14 Mayıs’ta gitmeliler! Kuralsız, dizginsiz sömürüyü yaygınlaştıran patronlar sınıfından yana tavır alanların değil, emekten, emekçiden, işçiden, yoksuldan yana tavır alanların söz sahibi olmasını istiyoruz. Bu iktidarın yıkılabilmesi için oyumuzu cumhurbaşkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu’na ve bu karanlık zihniyetle mücadele edebilecek emekten yana adaylara, Emek ve Özgürlük İttifakı partilerine kullanacağız.
Gelenekten Geleceğe 1 Mayıs’taydık
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...