Buradasınız
Provokasyonu İşçi-Emekçiler Bozabilir!

Dün sabah saatlerinde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi katledildi. Elçi ve bir grup insan hakları savunucusu, 500 yıllık bir tarihe sahip Dört Ayaklı Minarenin silahlı çatışmada zarar görmesini kınamak için basın açıklaması yapıyordu. Diyarbakır’ın birçok ilçesinde olduğu gibi, tarihi merkezi olan Sur ilçesinde de sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bu minare önünde bir basın açıklaması yapan Elçi, savaş ve çatışma değil barış istediklerini ifade etti. Elçi, artık operasyonların durmasını, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını ve barış gelmesini talep ettiklerini dile getirdi. Son sözleri barış olan Tahir Elçi, korumak istediği tarihi Dört Ayaklı Minarenin altında vurularak katledildi.
Elçi, Kürt sorununda çözüm istediği, sorunun savaşla çözülmeyeceğini, devletin çatışmalara son vererek barış masasına oturması gerektiğini söylediği için hedef gösterilmişti. Katledilmeden tam iki gün önce ölüm tehditleri aldığını ve suikasta kurban gidebileceğini açıklamıştı. Tahir Elçi katledildikten hemen sonra, özellikle internet ortamı kullanılarak milliyetçilik ve Kürt düşmanlığı alabildiğine kışkırtıldı. Birileri bu şekilde toplumu kışkırtmaya, kin ve nefreti toplumda hâkim kılmaya, Türk ve Kürt halklarını sonuçları çok ağır olacak bir cehennemin içine çekmeye çalışıyor.
Ömrünü insanların hak ve özgürlüklerini savunmaya adamış, barış ve kardeşlik isteyen Tahir Elçi’yi kim öldürdü? Daha şimdiden ortaya çıkan görüntüler Elçi’nin nasıl katledildiğini, meselenin gelişi güzel olmadığını, önceden planlandığını, tezgâh kurulduğunu gözler önüne seriyor. Ama Tahir Elçi’nin esas katili o an orada tetiği çekenler değil. Elçi, Kürt sorununun çözülmediği, barış masasının devrildiği, çatışmaların yeniden tırmandırıldığı, birçok kentte sıkıyönetim ilan edilerek iç savaş manzaralarının çizildiği bir ortamda katledilmiştir. Dolayısıyla katili de burada aramak gerekiyor.
Tahir Elçi’nin katledilmesi tam anlamıyla bir provokasyondur, bu provokasyonun amacı Türk ve Kürt halklarını karşı karşıya getirmektir. Kürt düşmanlığı üzerinden kışkırtılan Türk işçi-emekçi kitleler soğukkanlı davranıp düşünmek zorundalar. AKP hükümetinin ve devletin Ortadoğu’da izlediği politikalar ülkeyi hızla uçuruma sürüklüyor. Ortadoğu’da bir cehennem var ve Türkiye her geçen gün bu cehennemin alevlerini biraz daha yakından hissediyor. Tüm emekçiler “biz buraya nasıl geldik? diye sormalılar”. Dün Esad’ı iktidardan düşürüp Ortadoğu’da egemen güç olma hayalleri kuranlar, ülkeyi bugün Rusya ile savaşın eşiğine getirmiş bulunuyorlar. Savaş ve cehennem yoluna girmenin sonuçlarının olması kaçınılmazdır ve işte Türkiye emekçilerine bu sonuçların bedeli ödetiliyor.
Peki, biz işçi-emekçiler savaş istiyor muyuz? Hayır! Ortadoğu’da egemen güç olma hayalleri kuranlar bize mi sordular? Hayır! Önce Kürt sorununda çözüm diyenler, daha sonra “barış masasını” devirirken bize mi sordular? Hayır! Biz işçi-emekçiler dâhil olmadığımız kararların bedelini ödüyoruz. Toplumu kutuplaştırarak ve kamplara bölerek karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İstiyorlar ki birbirimizi dinlemeyelim, dinleyip gerçekleri anlamayalım, birbirimize kulak kapatıp egemenlerin çıkarlarının peşinden gidelim. Oysa biz Türk ve Kürt işçi-emekçilerinin birbirimizle bir sorunumuz yok, bir arada, yan yana çalışıyor ve yaşıyoruz.
Oynanan oyunlara karşı uyanık olalım. Tahir Elçi’nin ölümüne yol açan şey; Kürt sorunun çözülmemesi ve savaşın sürüp gitmesidir. Ülkenin her geçen gün Ortadoğu bataklığına çekilmesi, ülke içinde krizin ve kaosun büyümesidir. “Bize oy verin, kriz ve kaos olmasın” diyen AKP hükümeti, sürdürdüğü politikalarla krizi ve kaosu daha da derinleştirmektedir.
Türkiye’nin Ortadoğu’da bir savaşa girmesi ve içeride Türk ve Kürt halkının karşı karşıya getirilmesi tam bir felâket olacaktır. İşçi-emekçiler olarak uyanık olmak zorundayız. Savaş çocuk oyuncağı değildir, savaşın şakası yoktur! Suriye halkının yaşadıkları bizlere acı bir örnek olmalıdır. Milliyetçi kışkırtmalara kanmayalım, işçilerin birliğini, halkların eşitliğini ve kardeşliğini savunalım!
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- Liseliler Ayakta: “Öğretmenime Dokunma!”
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
Son Eklenenler
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...