Buradasınız
Samandağ’dan Mektup Var: Sevgili UİD-DER Ailesi!
Samandağ’dan emekçi bir kadın
Ben 49 yaşında bir birey olarak bir derneği ya da siyasi partiyi desteklemek amacında değildim. Desteklediğim de oldu tabi oyumu kullanarak. Desteğimi esirgediğim de oldu bu yolla.
1 Mayıs’ta, işçinin emekçinin bayramında sizlerle beraber olmamın sebebi sadece UİD-DER için değil, UİD-DER adı altında varlığını hissettiren ailenin yanında olmaktı. Çünkü bu insanlar, bu ruhlar bize güler yüzle ve sevgi dolu bir yürekle bakmıştı ve biz bunları hissettik, hissettirdiler. Evet, sen neysen osun, onu verebilirsin. Nefreti veremezsin, çünkü sen bu değilsin. Önce çocuklarımız anlattı bize sizleri, Ali abilerini, Ferhat, Sezgin abilerini; Derya, Gizem ablalarını. Bu ablaları, abileri ve daha ismini aklımda tutamadığım o nice güzel canlardı yüreklerini fetheden.
İlk defa 1 Mayıs’a katılan ben, kendi adıma “iyi ki” dedim “buradayım!” Korkutulduğumuz bu ortamdan ne kadar uzak olursak, o kadar iyiydi geçmişteki bizler için! Oysa şimdi 1 Mayıs’ta, bu güzel bayramda olduğumuz için, katılmamıza katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederiz.
Buradaki amaç birlik olmak, birlikte büyümek, aile olmak… Bizi dönüştürecek, iyiye götürecek, bireyin tekâmülünü, toplumun esenliğini sağlayacak şey birliktir. O zaman her şey güzelliğe dönüşür.
Biz emekçi halka gücünü, otoritesini, hükmünü zulümle gösteren başımızdaki tek adama uzun zamandır güle güle deme vakti gelmişti! Biz, bu 1 Mayıs’ta hep birlikte bunu haykırdık. Gün bugündür dedik! Gelecek ise kim bilir neler getirecek...
Amaç edindiğiniz yolda kolaylıklar dilerim. Yolunuz, anlattıklarınız insanlara umut ve güç versin. Birliğin güzelliğini tatmamıza, deneyimlememize vesile olduğunuz için bir daha teşekkür ederiz.
Bilirsiniz, her insanın hayatında mutlaka bir otorite figürü vardır. Bu otorite figürleri, bizi tek kalıba sokmak isterler ama aslında bizi biz yaparlar. Nasıl mı? Mesela gençler önce evdeki otoriteye başkaldırırlar, böylece kendileri olurlar. Baskıya boyun eğmeyenler, farklı bir yolu seçenler hep olur. Sen de baskıya başkaldırarak sen olursun. O gün orada, 1 Mayıs mitinginde dayanışma, sevgi, direnç, birlik sergileyebildiysek bize ne istemediğimizi öğreten bu tek adam rejimi nedeniyledir.
Evet, biz o gün taleplerimizi haykırdığımız o alanda birliğin getirdiği güç ve farkındalıkla o tek adamı uğurlamak için oradaydık diyebilirim.
Varlığınıza, varlığımıza şükürler olsun!
- Engeller Bizi Durduramaz, Rüzgârlar Savuramaz!
- UİD-DER Kortejinde 72’lik Bir Karslı: Memê!
- Kardeşim Muhsin!
- Sömürüsüz Bir Dünya İçin Mücadele Azmimizi Biledik!
- Hesap Günlerinin Gelmesi İçin…
- Gelenekten Geleceğe 1 Mayıs’taydık
- Emekçi Kadınlar, Kadın Düşmanlarına 14 Mayıs’ta HAYIR Diyecek!
- Sınıfımızın Safında Umudumuzu Büyütüyoruz
- 14 Mayıs’ta Asrın Kötülüğünün Hesabını Birlikte Soralım!
- Gün Gelir ve Yıkılır Mutlak Sanılan Düzen!
- İyi ki Oradaydık!
- Emekçi Kadınlar 1 Mayıs Coşkusunu Paylaşıyor
- Biz Çocukların da Değişmesini İstediği Şeyler Var!
- Samandağ’dan Mektup Var: Sevgili UİD-DER Ailesi!
- Yine UİD-DER’le Geldim, Yine Umutla Döndüm!
- 1 Mayıs 2023 Zorbalar Kalmaz Gider
- Dünya İşçi Sınıfı Farklı Dillerde Aynı Şeyi Haykırdı: Sömürüye Son!
- UİD-DER 1 Mayıs Meydanından Seslendi: “Yağmacı Enkaz Düzenine Son!”
- 1 Mayıs 2023: Türkiye’nin Dört Bir Yanından “Artık Yeter” Sesleri Yükseldi!
- İstanbul’da 1 Mayıs: Emekçiler Değişim İradesini Ortaya Koydu
Son Eklenenler
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.
- Yaşamlarımız ne pahasına çalınıyor? Ne pahasına aldığımız nefes bile çok görülüyor? Sermaye sınıfı rekor kârlar elde etsin, üretim maliyetleri düşsün, eğitim-sağlık gibi kamusal hizmetler birer kâr kapısına dönüşsün diye… Onlar hiç doymayan bir...