Buradasınız
“Ben Rosa Luxemburg” Oyunu İşçilerle Buluştu

İşçi sınıfının büyük önderlerinden Rosa Luxemburg’un yaşamını ve mücadelesini konu alan, Jülide Kural’ın yazıp oynadığı “Ben Rosa Luxemburg” adlı tiyatro oyunu UİD-DER aracılığıyla yüzlerce işçiyle buluştu. Jülide Kural’ın 7 Mayısta Avcılar Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezinde sahnelediği oyuna çeşitli sektörlerden işçiler, emekçi kadınlar, gençler, direnişçi Mata Otomotiv işçileri katıldı. CHP Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ile CHP Avcılar Belediye Meclis üyesi Fahrettin Tuncay; TİP 3. bölge milletvekili adayları Ahmet Oral, Alev Samatlıoğlu ve Muhammet Çelik; Eğitim-Sen ve Tüm Bel-Sen yöneticileri, Birleşik Metal-İş Gebze 1. nolu şube ile Kartal şube yöneticileri ile temsilcileri de oyunu izleyenler arasındaydı.
UİD-DER adına misafirler selamlanarak şöyle denildi: “Adaletsizliği, eşitsizliği, haksızlığı gören ve ‘bu düzen değişmeli’ diyen herkes için yaşamıyla ve savunduklarıyla örnek alınacak bir sosyalisttir Rosa Luxemburg. Rosa için, önemli olan insanlığın bu büyük davasının yani sosyalizmin bir parçası olmak, yarınlar için ter akıtmak, mücadele vermekti. O, ömrünü bu mücadeleye adadı ve dünya işçi sınıfına büyük bir miras bıraktı. Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak Rosa’nın bu mirasına sahip çıkıyoruz.”
Oyunu büyük bir dikkatle izleyen işçiler, emekçi kadınlar ve gençler, Jülide Kural’ın sahnede hayat verdiği Rosa’nın boyun eğmez iradesine, yaşama sımsıkı sarılmasına, insanlara, hayvanlara, doğaya olan sevgisine ve sosyalizm mücadelesine duyduğu tutkunun resmedilmesine coşkulu alkışlarıyla karşılık verdiler. Oyunda Rosa’nın emperyalist savaşa karşı çıkışını yansıtan “Savaş istemiyoruz” sözleri, sömürüsüz ve özgürlük dolu bir dünya özlemini ifade ettiği sahneler ve “Bütün ülkelerin işçileri birleşin” çağrısı yoğun alkış aldı.
Oyunun ardından UİD-DER temsilcisi bir konuşma yaparak Rosa’yı hafızalarda yeniden canlandıran Jülide Kural’a çiçek takdim etti. Konuşmada şu ifadelere yer verildi: “Rosa’yı bu coşkulu kalabalıkla buluşturabilmiş olmaktan çok mutluyuz, onurluyuz, gururluyuz. Dünya yüzünde hiçbir şey köksüz değildir, geçmişsiz değildir. Bizler de değiliz. Biz uluslararası işçi sınıfının bir parçasıyız ve Rosa Luxemburg bizim devrimci önderlerimizden biri. Savaşa karşı, sömürüye karşı, adaletsizliğe, eşitsizliğe karşı mücadele eden önderlerimizden birisi. Bugün o kadar güzel canlandırıldı ki burada hepimiz heyecanlandık, coşkuyla dolduk.” UİD-DER’li işçilerin, başta Rosa olmak üzere işçi sınıfının tüm önderlerini mücadelede yaşatacağı vurgulandı, oyunu hazırlayan Jülide Kural’a ve Ateş Tiyatrosu’na teşekkür edildi. Konuşmanın ardından sahneye davet edilen emekçi kadınlar Jülide Kural ile birlikte fotoğraf çektirdiler. Rosa’nın unutulmaz sözlerine atıfla hep birlikte şöyle haykırdılar: “Vardık, varız, var olacağız!”
Jülide Kural UİD-DER’li işçilerle söyleşi gerçekleştirdi
Oyunun ardından UİD-DER Avcılar Temsilciliğinde Jülide Kural’ın katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirildi. Kızıl Kanatlı Rosa’ya sahnede hayat veren Jülide Kural, Rosa’yı yazıp oynamaya karar verme sürecini aktardı. Rosa’yı anlatırken onu tek bir yönüyle değil, kendi dönemine damga basan eylemiyle ve bugüne dair söyledikleriyle, sosyalizm mücadelesine bakış açısıyla ve insani duyguları ve özellikleriyle aktarmayı amaçladığını dile getirdi. Uzun yıllara dayanan emeğin ardından ortaya çıkan oyunun sadece Rosa’yı tanıyanların değil, işçiler, emekçi kadınlar, öğrenciler, gençler arasında da yankı bulmasından mutluluk duyduğunu ifade etti.
UİD-DER adına yapılan konuşmada ise, hem dünyada hem de Türkiye’deki politik atmosfere dikkat çekildi, işçilerin, emekçilerin nefessiz bırakıldığı bir süreçten geçildiği vurgulanarak şöyle denildi: “Böyle bir atmosferde Rosa Luxemburg’un ruhu geldi, kendisi geldi ve bize devrim ateşini tekrar hatırlattı. İşçi sınıfıyla derin bağlar kuran, katıksız bir enternasyonalist olan Rosa Luxemburg, bugün gerçek muhataplarıyla buluşmuş oldu. Biz bugün mücadele geleneğimizin bir parçasıyla da buluşmuş olduk ve bu geleneği sürdürmeye çalışıyoruz. Türkiye gibi bir toplumda 7-8 yıl gibi uzun bir zaman içerisinde sabrederek, ilmek ilmek bir oyunu ortaya çıkarmak bir anlayış ve kültürel miras olarak da takdire şayandır.”
Söyleşi sırasında pek çok sektörden işçi söz alarak duygu ve düşüncelerini ifade etti. Yapılan konuşmalarda özellikle kadın işçiler, “yüzümüzde ve ruhumuzda Rosa’yla ayrıldık” diyerek Rosa’nın yaşamından çok etkilendiklerini ifade ettiler. Mata direnişçisi bir kadın işçi, haklarını geliştirmek için mücadele ettiklerini, kadın işçiler olarak haklı kavgaları için verdikleri mücadelede en önde durduklarını, zorlukları direnerek aştıklarını belirtti. Direnişçi kadın işçinin sözlerine cevaben Jülide Kural da “İşte Rosalar böyle yaşıyor” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Rosa bir kadın, bir yaşam ama aynı zamanda bütününde baktığında bir değerler sistemi. Devrimcilik böyle bir şey çünkü. Benim sahnede anlattığımı sizler yaşamınızla anlatıyorsunuz. Biz böyle çoğalıyoruz, böyle güçleniyoruz, böyle değiştireceğiz hep birlikte.”
Ardından söz alan bir metal işçisi gelinen noktada siyasi iktidarın sanatı ve toplumsal ilişkileri yozlaştırdığını ifade ederek, “Oyunda uzun zamandır izlemediğim, alamadığım tadı aldım. Aileleriyle birlikte gelen işçi arkadaşlarım da aynı şeyi söylediler” dedi. 1998 yılında sağlıksız çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı Swisscard fabrikasında direnişe geçen kadın işçilerden biri yaşadığı mücadele deneyimini aktardı. UİD-DER’in öncülü olan İşçi-Öz Eğitim Gruplarıyla örgütlenme mücadelesinin bu direnişle başladığını ifade eden kadın işçi, şöyle konuştu: “Rosa bizim geçmişimizin mücadele zincirinin halkalarından bir tanesi. UİD-DER’li sosyalist işçiler olarak bizim de bugün görevimiz o geçmişi geleceğe taşımak. Rosa’ya biz hep bu gözle baktık ve bugün sahnede bunun canlı halini görmüş olduk. Teşekkür ediyoruz.” Genç bir işçinin yaptığı konuşmada ise tüm dünyada sosyalizme, sosyalist fikirlere ilginin artmaya başladığı böyle bir dönemde de bu oyunun sahneye taşınmasının çok anlamlı olduğu vurgulandı.
UİD-DER temsilcisi kadın işçi ise, böylesine zorlu bir dönemde devrimci bir kadının anlatılmasının coşku uyandırdığını belirtti. İşçi sınıfının önderi Lenin’in Rosa’yı tüm dünya işçilerini temsil eden “kartal” olarak anmasını hatırlatarak şöyle konuştu: “Biz Rosa’yı kendi geleneğimizin bir parçası olarak sahipleniyoruz. Bugün Rosa’nın haklı olduğunu ortaya koyduk. Bu dönemde ciddi bir sorumluluk üstleniyoruz. Ne Rosa geçmişte kaldı, ne sosyalizm mücadelesi geçmişte kaldı, ne de devrimci ruh geride kaldı. Aynı heyecanla, köklerimize sımsıkı sarılarak geleceğe uzanmaya çalışıyoruz. Bu nedenle bizim için sanatını bu yola vakfedenler, kişisel ikbal kapılarına eyvallah etmeyip bu mücadeleye sanatıyla hizmet edenler çok kıymetli.”
Konuşmaların ardından Jülide Kural, bir oyuncu olarak Rosa’yı oynarken hissettiklerinin çok özel olduğunu belirtti ve UİD-DER’li işçilerle buluştuğu oyundaki duygularını şu sözlerle ifade etti: “Birleştiğimizi hissettim. Sizin içinizdeki devrimci duygunun nasıl ayaklandığını, bir şey yapmak için ‘hadi başlayalım’ duygusunu hissettirdiniz bana. Aslında bu, Rosa’nın da hissetmek istediği bir şeydi ve bütün hayatını bu uğurda vermiş bir kadın. Bu anlamda da benim için bugün çok özel bir gün oldu. Bugün gerçek anlamda bir birliktelik yaşadığımızı hissettim. Rosa’ya olan yükümlülüğüm, sorumluluğum bugün biraz daha ‘tamam’ hale geldi, çok teşekkür ederim.” Daha sonra UİD-DER’li bir kadın işçi, kendi işlediği Rosa portesini Kural’a hediye etti.
Son nefesine kadar insanlığın sınıfsız, sömürüsüz, barış ve özgürlük dolu bir dünyaya kavuşma mücadelesine, sosyalizm mücadelesine sonsuz bir iradeyle bağlı kalan Rosa’yı ölümsüz kılmak tüm mücadeleci işçilerin görevidir. Çünkü Rosa sadece Alman işçilerin değil, tüm dünya işçilerinin kurtuluşuna adamıştır ömrünü. Rosa’nın öldürülmesinin ardından 100 yılı aşkın bir süre geçmesine karşın Rosa, dünyanın her yerinde, farklı dillerde, farklı renklerde, farklı milletlerde kadın ve erkek işçilerin mücadelesinde yol göstermeye ve yaşamaya devam ediyor.
- Saraylıların İç Burukluğu!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine ve Tek Adam Rejimine Hayır!/2
- “Ben Rosa Luxemburg” Oyunu İşçilerle Buluştu
- UİD-DER’in Coşkulu 1 Mayıs Etkinlikleri Devam Ediyor
- 1 Mayıs’ta Buluşalım Depremin Hesabını Soralım!
- UİD-DER’den Coşkulu Etkinlik: 1 Mayıs’ta ve 14 Mayıs’ta Değişim İrademizi Gösterelim!
- Sahte Temel Atma Törenleri Neyin Acizliği?
- Kader Değil Felaket!
- Ben Hatay’dan Güneş
- Gösteriş İçin Değil Depremzedeler İçin!
- Dayanışma Ruhumuzu Boğamazsınız!
- “Kader Planı” mı?
- Sanki Savaş Bölgesine Giriş Yapmış Gibiydik!
- Boşaltılan Yurtlar ve Büyüyen Sorunlar!
- Depremin 40. Gününde İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçlerinden Anma Eylemi
- Dimdik Durun ki İyileşelim!
- Dayanışma, Yarına Dair Umudumuzu Büyüttü
- O Bebeğin Keskin Kılıç Gözleri…
- Samandağ Dayanışması Su Sorununa ve Salgın Riskine Dikkat Çekti
- İktidarın Üniversite Korkusu!
Son Eklenenler
- Türkiye’nin çeşitli illerinde üretim yapan Şirikçioğlu Tekstil’de işçiler 2017 yılından bu yana sendikal mücadele yürütüyor. İşçiler çalışma koşullarının düzeltilmesi, ücretlerinin yükseltilmesi ve iş güvenliği önlemlerinin alınması talebiyle HAK-İŞ...
- İşçi sınıfımızın üç yürek işçisini Haziran ayında kaybettik. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet, 2 Haziran 1970’te Orhan Kemal, 2 Haziran 1991’de ise Ahmed Arif’in güzel yüreği artık atmaz oldu, söylenecek sözleri yarım kaldı. Fakat kalemlerini...
- Ben metal sektöründe çalışan bir işçiydim. İşçiydim diyorum çünkü hakkımızı aradığımız için işten çıkarıldık. İşveren biz işçilerin ve temsilcilerimizin taleplerini karşılamamak için her yola başvuruyordu. Sorunları çözmek bir yana daha fazla baskı...
- Seçimlerden önce siyasi iktidar türlü vaatler sıralamış, 24 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında kullanılan doğalgazın tamamının ve gelecek yıl Mayıs ayına kadar kullanılacak gazın ise ay bazında 25 metreküplük kısmının ücretsiz olacağını duyurmuştu. “...
- İşçi ve emekçileri ilgilendiren tüm alanlarda devasa bir sorunlar yumağı her geçen gün büyüyor. Ama bunlar seçim meydanlarında gündem olmadı. Sorunların üstü milliyetçilikle, hamasetle örtülmeye çalışıldı.
- Yunanistan'da Pire Emek Merkezi’nin çağrısıyla düzenlenen ve binlerce emekçinin, çeşitli sendikalardan temsilcilerin ve işçilerin katıldığı yürüyüşte “iş cinayetleri durdurulsun” denildi.
- Fransa’da Disneyland Paris işçileri artan hayat pahalılığına ve düşük ücretlere karşı ücret artışı ve çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle 30 Mayısta iş durdurdu.
- İşçi ve emekçilerin ezici çoğunluğu gidişattan endişeli, hoşnutsuz, sorunların çözülmesini, ekonominin düzelmesini istiyor. Ama öte yandan çok sayıda işçi ve emekçi sorunlarımızın kaynağında olan, hoşnutsuzluğumuzun nedeni olan mevcut iktidara oy...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı bir şirkette çöp işinde çalışan bir işçiyim. Dışarıdan bakıldığında, belediyede çalıştığımız için, insanların gözünde güzel bir işimiz var gibi algılanıyor ve sohbetlerde de dile getiriliyor. Ama işin iç yüzü...
- Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır ve sendika yöneticileri Soma Yeni Anadolu Madencilik’te üyelerine yönelik baskı, mobbing ve EYT kapsamındaki ayrımcılığa karşı maden önünde açıklama yapmak istediler. Ancak jandarma tarafından...
- Zorlu bir seçim sürecini geride bıraktık. Seçim sonuçlarının olumsuz etkilerini asıl olarak önümüzdeki dönemde yaşayacağız. Ancak şimdiden toplumun çoğunluğunda giderek baskın hale gelen bir duygunun açığa çıktığını görüyoruz: Umutsuzluk. Tek adam...
- Toplum örgütsüz olsa bile kendisi örgütlü olan bir işçi umutsuzluğa düşmez. Umutsuzluğun panzehirinin örgütlülük olduğunu, sadece istemekle baskı ve zorbalığın son bulmayacağını, bunun için sorumluluk almak ve mücadele etmek gerektiğini bilir....
- İnsanların, toplumların bir tarihi vardır, sınıfların da öyle. Ve bu tarih geleceğe yürürken o sınıflara yol gösterir. Dünya işçi sınıfının bir parçası olan Türkiye işçi sınıfımızın tarihi de bugüne ve geleceğe ışık tutan, unutulmaması gereken...