Buradasınız
“Sekiz Saat Çalışıyoruz Daha Ne İstiyorsunuz!”
Kıraç’tan bir kadın işçi

Çalıştığım fabrikada kadın sayısı çok fazla, patron özellikle kadın işçi çalıştırıyor. Kadınlar asgari ücrete çalışıyorlar. En eski kadın işçiler de asgari ücrete çalışıyor. Sekiz saat üç vardiya halinde çalışıyoruz. Fabrika yirmi dört saat çalışıyor. Fabrikanın içinde çalışma temposu çok yüksek ve alabildiğine sıcak. Beş işçinin işini bir kişiye veriyorlar. Çalışma süresi sekiz saat olsa da çalışma yoğunluğundan kaynaklı 16 saat çalışmış gibi bitmiş ve tükenmiş oluyoruz.
Bu tempoya dayanamayan kadınlara kapı gösteriliyor. İnsan kaynakları “ne oluyor, içeride ne yapıyorlar işçilere, sekiz saat çalışıyorlar sadece, anlamıyorum niye işten çıkıyorlar” diyor. Kadınlar müdürlere şikâyette bulunduklarında işçilere verilen cevap şu oluyor “sekiz saat çalışıyorsunuz daha ne istiyorsunuz?” Patron fabrikanın yöneticilerini kurslara gönderiyor. Kursta fabrikanın üretimini nasıl artırırız, maliyeti nasıl düşürürüz gibi eğitimler veriliyor. Yani işçiye nefes aldırmayacaksınız deniliyor.
Zaten 5 işçinin yapacağı işi bir kişiye vermeniz ve asgari ücrete çalıştırmanız maliyeti düşürmüş oluyor. İşçinin canı çıkıncaya kadar çalıştırıyorsunuz hâlâ daha fazla nasıl sömürürüz diye arayıştasınız. Öyle bir söylemleri var ki sanki sekiz saat fabrikada işçiler yan gelip yatıyor. Müdürler şeflere, işçilere göz açtırmayacaksınız diye baskı yapıyorlar. Tuvalete giderken bile şefe söyleyip öyle gidiyoruz. Bu durum aslında patronlar tarafından insan onurunu ayaklar altına almak demektir. Ve en önemlisi kadın işçilerin mücadele etmeyişidir. Oysa hem fabrikalarda hem evde çalışan kadınlar. Üretimde erkek işçilerle yan yana çalışan kadınlar. İkinci plana itilmişlikten çıkıp artık yeter diyelim! Bu azgınca sömürüye dur diyelim! Şunu unutmayalım, kadın işçiler örgütlü ve bilinçli olursa patronları dize getirirler.
Metalde Direniş Günlüğü (2 Haziran)
Susmayacağız, Susturamayacaksınız
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
Son Eklenenler
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...