Buradasınız
Sekiz Saatlik İşgünü ve 1 Mayıs

UİD-DER, “Ücretler Yükseltilsin ve İş saatleri Kısaltılsın!” talebiyle yeni bir kampanya başlattı. Çünkü uzun ve yorucu çalışma koşulları, bugün işçilerin en temel sorunudur. Patronlar, hafta sonları dâhil her gün 12 saat çalışmayı dayatıyorlar. Bu durumda biz işçiler, günün büyük kısmını işyerlerinde geçiriyor, evlerimize ise sadece uyumak için gidiyoruz. Sosyal yaşam diye bir şey yok. Daha da önemlisi, çalışma temposu çok hızlı ve yorucu. Uzun ve ağır çalışma koşulları işçilerin posasını çıkartıyor. Bu koşullara karşı dünya işçi sınıfı, geçmişte sert mücadeleler vermişti. Bugün elimizden alınan 8 saatlik işgünü hakkı bu şekilde kazanılmıştı.
Bundan yüz elli yıl önce Avrupa’da ve Amerika’da işçiler, günde 12 ilâ 14 saat kölelik koşullarında çalışıyorlardı. Uzun ve yorucu çalışma koşullarından dolayı işçiler uyku uyuyamıyor, dinlenemiyor, kendilerine ve ailelerine zaman ayıramıyorlardı. Yaygın bir şekilde çalıştırılan çocuk işçilerin, ağır koşullarda, saatlerce ayakta durmaktan kaynaklı omurgaları kayıyordu. İşçilerin ücretleri düşük olduğu için doğru düzgün beslenemiyorlardı. Bu ağır koşullarda tükeniyor ve sonra da patronlar tarafından bir kenara atılıyorlardı, yani işsiz kalıyorlardı.
Bu gidişata dur demek isteyen işçi sınıfı şöyle haykırıyordu: Sekiz Saat Çalışma, Sekiz Saat Dinlenme, Sekiz Saat Canımız Ne İsterse! İşçiler iş saatlerinin kısaltılmasını, çalışma koşullarının iyileştirilmesini, sosyal yaşamları için kendilerine zaman bırakılmasını istiyorlardı. Amerikan işçi sınıfı, bu talepleri hayata geçirmek üzere genel greve gideceğini açıkladı. 1 Mayıs 1886’da genel greve gidilecek ve işçiler o günden sonra 8 saatten fazla çalışmayacaklardı. 1886 1 Mayıs sabahı ABD’nin birçok kentinde yüz binlerce işçi iş bırakarak sokaklara çıktı. Gökyüzü masmaviydi. Mavi gök altında işçi kitleleri taleplerini haykırıyordu. Ancak patronların emrindeki polis işçilerin üzerine acımasızca saldırdı ve yine onların mahkemeleri işçi önderlerini tutuklayarak idam etti. Sömürücüler böyle yaparak işçilere gözdağı vermek, onları sindirmek istediler. Ama bunu başaramadılar.
Dünya işçi sınıfı, “sekiz saatlik işgünü” için başlatılan bu mücadeleye sahip çıktı. 8 saatlik işgünü mücadelesini simgeleyen 1 Mayıs günü tüm dünyada, işçiler üretimi durdurarak meydanlara aktılar. 1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaya başlandı. İlerleyen süreçte işçi sınıfı, 8 saatlik işgünü hakkını grevlerle, direnişlerle ve kitlesel mitinglerle patronlara kabul ettirmeyi başardı. Zafer, mücadele eden işçilerin olmuştu.
O günden bugüne çok zaman geçti. Teknoloji geçmişe nazaran çok gelişti ve insanlığın ihtiyaçlarını karşılamak oldukça kolaylaştı. Günümüzdeki teknolojiyle, 10 milyar insana yetecek ürün üretmek mümkün. Üstelik işçilerin bir bölümünün işsiz kalması, bir bölümünün ise gece gündüz demeden çalışması da gerekmiyor. Tüm işsizlere iş verilerek, günde 4 saat çalışmayla insanlığın temel ihtiyaçları karşılanabilir. Ne var ki kapitalist kâr düzeninde bunu yapmak mümkün değil. Patronlar, iş saatlerini uzattıkça uzatıyorlar; çok daha az işçi çalıştırıp, onları iliklerine kadar sömürerek daha fazla kâr elde ediyorlar.
2004 yılında, AKP hükümeti, bir yasal değişiklik yaparak 8 saatlik işgünü hakkını ortadan kaldırdı. Artık 45 saatlik iş haftası var. Fakat patronlar işçileri istedikleri biçimde çalıştırıyorlar. Beri taraftan, düşük ücret vererek işçileri fazla mesailere mecbur bırakıyorlar. Uzun ve yorucu çalışma koşullarının en doğrudan sonucu iş kazaları oluyor. İşçiler yaralanıyor, sakat kalıyor ve ölüyor, ama patronların kârı büyüyor. Uzun çalışma saatleri işçileri her açıdan tüketiyor. İşçiler dinlenemiyor ve yorgunluk katlamalı olarak artıyor, fiziksel yıkıma yol açıyor. Sosyal yaşam olmadığı için, yani işçiler aileleriyle ve sevdikleriyle zaman geçiremedikleri için psikolojik sorunlar baş gösteriyor. İşçiler kendilerine ve ailelerine yabancılaşıyorlar; uzun ve tüketici çalışmadan dolayı adeta duygularını yitiriyorlar.
Tüm bunlar, derneğimiz UİD-DER’in başlatmış olduğu kampanyanın ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Ücretleri yükseltmek ve iş saatlerini kısaltmak için kararlı bir mücadele vermemiz gerekiyor. O halde, daha kısa işgünü mücadelesini simgeleyen 1 Mayıs’ta alanlarda güçlü bir şekilde yerlerimizi alalım ve haykıralım: Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın!
İşçilerin Sordukları/1
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
Son Eklenenler
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....