Buradasınız
“Sermayeye Düşman Olmayın” Diyor, Bir İşçi Düşmanı!

301 işçinin hayatını kaybettiği, Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı davası tam 7 yıl sürdü. Ve sermaye sınıfını iş güvenliği önlemlerini savsaklama konusunda cesaretlendiren, bu düzenin yasasıyla, hukukuyla sermaye düzeni olduğunu çırılçıplak ortaya koyan bir kararla sonuçlandı. 13 Mayıs 2014’teki Soma katliamından bu yana yaşananlar, dava süreci ve sonucu, sermayenin ve siyasi iktidarın işçi düşmanlığını bir kez daha tescillemiş oldu. Geride adalet arayışları hüsranla sonuçlanan aileler kaldı. Keza yıllar geçse de unutulmayacak, sermaye sahiplerinin arsızlığının, pişkinliğinin ve işçi düşmanlığının örneği olarak ibretle hatırlanacak anlar.
Katliamın ardından acılı ve öfkeli bir madencinin yerde tekmelenmesi mesela… Dönemin Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’di tekmenin sahibi. Bu şahsın yüzüne yansıyan kin ve nefret hepimizin hafızasına kazındı. Öyle ki üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen o anı kayda alan fotoğrafa bakmadan dahi gözümüzün önünde yüzünün ifadesi… Bu tekme yalnızca bir madenciye değil, egemen sınıfın bir üyesinin işçi sınıfına attığı bir tekmeydi, biz böyle algılıyoruz. Bir de fiziksel olmayan ama sömürücü sınıfın temsilcilerinin emekçilere tahammülsüzlüğünü ve kini yansıtan sözlü saldırılar var. Mayıs ayındaki duruşmada Can Gürkan’ın avukatının madenci aileleri için “mağdur edebiyatı yapıyorlar” demesi mesela! Bu sermaye uşağı acılı ailelerin sinir uçlarında tepinirken, sahibi de ondan geri durmadı: Karar duruşmasında Can Gürkan madenci ailelere dönerek şöyle dedi: “Sermayeye bu kadar düşman olmaya gerek yok!”
301 canın yaşamdan, sevdiklerinden kopartılmasının sorumlusu bir patron; yalnızca 5 yıl cezaevinde kaldığı, malına, mülküne dokunulmadığı, dahası maden işletmesine bile yasak getirilmediği halde tam olarak şunları söyledi: “Sermayeye bu kadar düşman olmaya gerek yok. Ben yatırım yapıp, insanlara iş verdiğimi düşünüyordum. Bir olay oldu, hop içeri alındım. Ömrüm cezaevlerinde çürüdü.” Bu sözler karşısında hangi vicdanlı insan öfkelenip ağzına ne geldiyse söylemez? Sevdikleri toprağın altında çürüyen aileler “mağdur edebiyatı” yapıyor, ama bu katliamın sorumlusu olan patron yatırım yaparak insanlara iş veren, ömrü cezaevlerinde çürüyen mağdur ve masum bir iyilik meleği oluyor öyle mi? Bir de utanıp sıkılmadan “sermayeye düşman olmayın” diyor bize. Kendi işçi düşmanlığını, açgözlülüğünü, kâr hırsını, emek hırsızlığını görmeyelim istiyor.
Aslında “sermaye” diyerek çok isabetli bir laf ediyor Can Gürkan. Böylece biz işçilere meselenin Can Gürkan’ın şahsı değil, sermaye sınıfı olduğunu, meseleye sınıfsal bakmamız gerektiğini, bu düzende işçi sınıfı ile sermaye sınıfının ebedi düşman olduğunu hatırlatıyor. Her birey kendi sınıfının penceresinden bakar, Gürkan da öyle yapıyor. Açgözlülüğün ete kemiğe bürünmüş hali olan bu kişi, sermaye cephesinden baktığında kendini haklı ve mağdur, işçi ailelerini ise düşman olarak görüyor. Mahkemeye “Hakkımda iyi hal indirimi uygulanmaması kararınızı lütfen tekrar gözden geçirin” diyerek, bu düzenin yargısının da sermayeden yana olması gerektiğini hatırlatıyor. Kâr üzerine kurulu bu sömürü düzeninde böyle “küçük aksaklıkların” olabileceğini, bunun bu kadar büyütülmemesi gerektiğini ima ediyor. Ne diyor katliam için? “Bir olay oldu, hop içeri alındım.” 301 kişi yaşamını kaybetmiş, eşler dul, çocuklar yetim kalmış, aileler acıya boğulmuş ama patron Gürkan’a göre bir olay olmuş, hop içeri gitmiş!
Şimdi biz de Can Gürkan’ın yaptığını yapalım ve kendi sınıfımızın penceresinden bakalım. Evet, biz sermaye sınıfının, sermaye düzeninin düşmanıyız. Çünkü sermaye sınıfı işçileri iliklerine kadar sömürüyor, canını alıyor. Hem de zerrece vicdan azabı duymadan… Çünkü sermaye büyüdükçe işçiler yoksullaşıyor. Çünkü tek düsturu kâr olan sermaye sınıfı sadece işçiye değil insana, doğaya, hayata düşman! Sermayenin kâr uğruna doğayı ve emeği yağmalamasının bedelini ise tüm insanlık ödüyor. Çünkü sermaye sınıfı hayatımızı, sevdiklerimizle birlikte geçireceğimiz yıllarımızı, sağlığımızı, mutluluğumuzu yağmalıyor. Çünkü Hasan Hüseyin’in bir şiirinde dediği gibi: “İnsan değil – hâşâ – bir yağmacı soyu bu!” Evet, biz bu yağmacı soyuna düşmanız ve ahdımız var: Bu kokuşmuş sömürü düzeni ortadan kalkana kadar sınıf kinimizi büyütmeye ve mücadelemize devam edeceğiz!
Edep Yahu!
Tek Başına Hiçbir Şeyi Değiştiremezsin!
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...
- Geçtiğimiz günlerde, sigorta girişleri 1 Ekim 2008’den sonra olanların, emekli olduktan sonra çalıştıkları takdirde emekli maaşlarının kesileceği gündeme geldi. Üç kuruşluk emekli maaşıyla değil geçinmek, zorunlu gıda harcamasını bile karşılamak...
- Gece vardiyasında çalıştığımız bir gün elektrik kesildi. Biz de karanlıkta ayrı ayrı beklemek yerine üretimdeki arkadaşlarla yan yana geldik. Haliyle sohbet etme şansımız oldu. Bir ablamız iş kazası geçirmiş ve işvereni dava etmiş. İş güvenliği...
- Kapitalizm altında sağlık sistemi bolca kâr elde edilen büyük bir rant kapısı haline getirildi. Sağlık sektörü patronları için durum böyleyken sağlık çalışanları açısından tablo uzun çalışma saatleri, can güvenliğinin olmadığı iş ortamı, ağır...
- Ben Tahran Üniversitesinde öğrenciyim. Üniversiteye bağlı bir yurtta kalıyorum. Örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz için her gün yeni bir felaket haberiyle uyanıyoruz. Geçtiğimiz ay 14 Şubat akşamı bir arkadaşımızı kaybettik. Hem yurt hem de...
- Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramında Türkiye genelinde iş bıraktı, hastaneler ve İl Sağlık Müdürlükleri önlerinde, kent meydanlarında basın açıklamaları yaptı.
- Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama kentlerinde 6 Martta başlayan Alevilere yönelik saldırılarda yüzlerce kadın, erkek, çocuk katledildi. “Eski rejim kalıntılarının temizlenmesi” bahanesiyle gerçekleştirilen saldırılarda cihatçı çeteler evlere...
- İstanbul Şişli Belediyesi’nde DİSK/Genel-İş Sendikasına üye işçiler, ücretleri zamanında ödenmediği ve eksik ödendiği için 12 Martta belediye önünde eylem yaptı. İstanbul Tuzla’da bulunan Kuzey Star Tersanesi’nde taşeron şirkette çalışan DİSK/Limter...
- Almanya genelinde Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin çağrısıyla 10 Martta ülke genelindeki havalimanlarında 24 saatlik bir uyarı grevi gerçekleştirildi. Grev nedeniyle Frankfurt, Münih, Berlin ve Hamburg gibi en büyük ve en işlek havalimanlarında...
- Kış neredeyse geçiyor ve şu sıralar çevremdeki herkesten “hastalandım, bir türlü geçmiyor, öksürük devam ediyor” gibi şeyler duyuyorum. Ben de bu hastalığı yakın zamanda atlattım. Sonra kafama şu takıldı: Neden hastalıklar bu kadar uzun sürüyor? Bu...
- Hepimizin bildiği gibi sağlığa erişim bizim için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Sağlıklı kalmak, yoksullar için Fizan kadar, hatta uzay kadar uzak bir mesele haline geldi. Tıp teknolojisi hızla ilerliyor, ancak sömürü düzeni biz işçileri...
- Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tezcan Galvaniz’de toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 11 Martta grev başladı. İzmir Narlıdere Belediyesi taşeron şirketi olan NAR-BEL’de...