Buradasınız
Soma Katliamının Dördüncü Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
13 Mayıs 2014’te, Soma Holding’in işlettiği maden ocağında meydana gelen iş kazasında 301 işçi yaşamını kaybetti. Soma köylerinde kazılan mezarlar, savaşlarda görülebilecek bir manzarayı yansıtıyordu. Acı ve keder yüzlerce işçi ailesinin yüreğini dağladı. Yüzlerce çocuk babasız, eşler dul, anne babalar evlatsız kaldı. Bu katliam tüm emekçileri yasa boğdu.
Soma faciası, bir iş kazasında yüzlerce işçinin yaşamını kaybettiği bir katliam olarak ülke tarihine geçti. Yerin yüzlerce metre altında çıkan yangın, madenin kısa sürede dumanla dolmasına yol açmıştı. Yanlarındaki eskimiş gaz maskeleri dışında, yüzlerce maden işçisini dumandan koruyacak hiçbir sağlık ekipmanı yoktu, havalandırma sistemleri yetersizdi. Madeni işleten şirketin patronu, maliyetten kaçınmak için maskeleri yenilememişti. Duman madenin içini hızla doldururken, işçilerin yüzlercesi hiçbir koruma sağlamayan maskeleriyle çıkışa ulaşmayı başaramadı. İşçilerin dumandan ve kömür tozundan kararmış cansız bedenleri tek tek gün ışığına çıkarıldıkça, ailelerdeki umutlar azaldı. 17 Mayısa kadar cansız madencilerin bedenleri çıkarılmaya devam edildi.
Bu büyük facianın ardından AKP hükümeti, sorumluları ortaya çıkarmak, bu tür katliamların bir daha gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri almadı. Tersine, yüzlerce işçinin canını alan bu facianın üzerini örtmeye çalıştı. Katliama tepki gösteren acılı madenciler ve yakınları hedef alındı, tekmelendi, tokatlandı.
Ailelerin açtığı davada 5’i tutuklu 51 kişi yargılanıyor. En son 21 Martta görülen duruşmada savcı mütalaa vermiş ve dava 19 Hazirana ertelenmişti. Görülen son duruşmada, tutuklu yargılanan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, sanki 301 madenci ölmemiş gibi, iş güvenliği için her türlü harcamayı yaptığını iddia ederek tahliyesini talep etti. Şirketin patronu, facianın meydana gelmesinin hemen ardından yaptığı açıklamalarda da sorumluluğu olmadığını ifade etmişti. Tutuklu sanıklar cezalandırılsalar bile, bu ceza gerçek sorumlulardan hesap sorulduğu anlamına gelmeyecek. Çünkü rödovans yoluyla madenleri özel şirketlere kiralayan, üretim baskısı yapan, bu arada iş güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığını denetlemeyen devlet ve hükümet yetkilileri de sorumludur.
Hükümet, Soma katliamıyla yükselen tepkiler karşısında iş güvenliği alanında bir takım tedbirlerin alınacağına, madenlerde olası bir durumda kullanılmak üzere yaşam odalarının kurulacağına dair sözler vermişti. İş güvenliğiyle ilgili, tüm yetersizliğine rağmen atılan olumlu adımlar, tepkilerin dinmesinin ardından sessizce geri alındı.
AKP hükümeti, iş cinayetlerini “kader” ve “fıtrat” diyerek açıklamaya ve meşrulaştırmaya çalışıyor. Nitekim işyerlerini denetleyip iş güvenliği önlemlerinin gerektiği gibi alınmasını sağlamadığı için, Soma katliamından sonra, aynı yıl içinde İstanbul Mecidiyeköy’de ve Ermenek’te onlarca işçinin canını alan toplu iş cinayetleri gerçekleşti. AKP döneminde 21 binden fazla işçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Bu tablo tam anlamıyla bir savaş tablosudur. Gerçek bu olmasına rağmen, hükümet yetkilileri iş kazalarından ve iş cinayetlerinden işçileri sorumlu tutmaya devam ediyorlar. 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde bir konuşma yapan Başbakan Binali Yıldırım, iş cinayetlerinin suçunu bir kez daha işçilere yükledi. İş kazalarının engellenmesi konusunda çalışmalar yapan, önerilerde bulunan işçi örgütleri, sendikalar ve meslek örgütlerinin talepleri ve tepkilerini AKP dikkate almamaya devam ediyor.
Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri işçi sınıfının en yakıcı sorunlarının başında geliyor. İnsana değil kâra odaklanan sermaye sınıfı, maliyetleri arttırdığı gerekçesiyle iş güvenliği önlemlerini almıyor. Hükümet ise, işyerlerini gerektiği gibi denetlemiyor, iş güvenliği önlemlerini almayan işletme sahiplerini cezalandırmıyor. Bu yüzden her ay ortalama 150 işçi iş kazalarında yaşamını kaybederken, Soma’da acı bir şekilde şahit olduğumuz gibi, katliama dönüşen iş cinayetleri gerçekleşiyor.
Şunu çok iyi biliyoruz: Dünden bugüne iş kazalarında yitirdiğimiz sınıf kardeşlerimizin katili sermaye sınıfıdır, kapitalist kâr düzenidir. Kardeşlerimizi aramızdan alanları, sorumluları asla unutmayacağız. Başta Soma madencileri olmak üzere, iş cinayetlerinde yitirdiğimiz sınıf kardeşlerimizi unutmadık, unutmayacağız!
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Amasra Katliamının 10. Duruşması Görüldü
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Soma’nın 10. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
- Soma Katliamının 10. Yılında Eylemler
- Soma’dan Bugüne Acımız ve Öfkemiz Büyüyor!
- Amasra Maden Katliamı Davasında 3 Tutukluya Tahliye
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...