Buradasınız
Tersanede Yaşanan “İş Kazaları” Son Bulmuyor

Son 13 günde tersanelerde 5 işçinin yaşamını yitirmesi üzerine, Limter-İş, ardı ardına yaşanan ölümlü “iş kazalarına” karşı 15 Eylül günü saat 17’de bir basın açıklaması düzenledi. İçmeler tren istasyonunda gerçekleştirilen basın açıklamasına birçok sendika, parti ve derneğin yanı sıra Alman Sendikalar Birliğinden ve Peru Dostluk ve Dayanışma Derneğinden de temsilciler katıldı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve Ferhat Tunç’un destek verdiği basın açıklamasına, ölen işçilerin aileleri, Tuzla’da evleri yıkılan mahalleli ve çeşitli işyerlerinden gelen işçileri de içeren 300’den fazla kişi katıldı.
Basın açıklamasına Limter-İş Genel Başkanı Cem Dinç’in basın metnini okumasıyla başlandı: “Tersanelerde iş yasaları uygulanmıyor, tersaneler adeta ayrı bir cumhuriyet gibidir, patronun ve taşeronların ağızlarından çıkan her söz kanundur. Binlerce tersane işçisinin sigorta girişi yapılır ancak devam ettirilmez. Çalışma Bakanlığı, tersanelerde işçi sayısını 15.908 olarak gösterirken, baskılar sonucu GİSBİR tersanelerde çalışan işçi sayısını 45.000 olarak açıklıyor. Geriye kalan 30.000 işçi kaçaktır. Tersane işçilerinin tüm hakları gasp ediliyor, tazminatların sözü bile edilmiyor.”
Limter-İş, yaptığı açıklamada, en son yaşanan iş cinayetlerinin ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in tersanelere gelmek zorunda kaldığını ancak iş cinayetlerinin yaşandığı gemilere yaklaşmadığını ve basına yaptığı açıklamada “alınan tedbirler yerindedir” dediğini belirtti. Tersanelerde yaşanan sorunların yanı sıra genel olarak tüm sektörlerde çalışan işçilerin yaşadıkları sorunların kapitalizmden kaynaklandığı ve ortak sorunlar olduğu, bu nedenle sermayeye karşı ortak mücadele edilmesi gerektiği belirtildi.
Basın açıklamasında ayrıca Şifa Mahallesinde yaşanan sorunları dile getirmek üzere Bayram Ateşoğlu’na söz verildi. Tersanede yaşanan ölümleri kınayan Ateşoğlu, Mimar Sinan Mahallesinde yaşanan yıkımdan dolayı mahalle sakinlerinin psikolojisinin bozulduğunu belirtti.
Deri-İş şube başkanı ise konuşmasında işçilerin ve sendikacıların sendikalaşmanın önünde oluşturulan engellere karşı birlikte mücadele etmeleri gerektiğini söyledi
Daha sonra söz tersanede elektrik çarpması sonucu hayatını kaybeden Güney Akarsu’nun kardeşine verildi. Ayakta zor duran ve konuşurken gözyaşlarına engel olamayan Akarsu, bundan sonra iş kazalarının yaşanmaması, annelerin ağlamaması için bir şeyler yapılması gerektiğini söyledi.
Ayrıca basın açıklamasında Alman Sendikacılar Birliği ve Peru Uluslararası Dostluk ve Dayanışma Derneği adına konuşan temsilciler, Türkiye’de yaşanan iş kazalarının önüne geçilmesi ve şartların düzenlenmesi için verilen mücadeleleri desteklediklerini belirttiler. Perulu temsilci şu konuşmayı yaptı:
“Peru Uluslararası Dostluk ve Dayanışma Derneği adına Türkiye işçi sınıfına yürekten bir selam. Alman, Türk, Peru işçileri ellerimizi birleştireceğiz ve emperyalistleri yeneceğiz. Son olarak birlik demek istiyorum ve Karl Marx’ın dediği gibi Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşin.”
Alman temsilci ise şöyle konuştu: “Merhaba arkadaşlar. Biz buradaki iş güvenliği ve çalışma şartlarının düzeltilmesi için verdiğiniz mücadeleyi desteklemek için buradayız. Çalışma şartlarını kötü tuttukları ve iş cinayetlerine sebep oldukları için utanmalılar. Mücadelenize devam edin, size destek olacağız. Bunu ailenize ve Türkiye’ye ve de biz diğer işçi arkadaşlara borçlusunuz. Yaşasın Enternasyonal Dayanışma.”
Basın açıklamasına katılan Sebahat Tuncel ise, ancak yaşam haklarımız elimizden alındığında ve ölümler gerçekleştiğinde bir araya gelindiğini, oysa bunun böyle olmaması ve işçilerin insanca yaşam hakkını elde etmeleri için mücadele etmeleri gerektiğini vurgulayarak sözlerine başladı. İşçi ve emekçiler adına kimsenin mücadele etmeyeceğini söyleyen Tuncel, “kendi haklarımıza ancak bizler sahip çıkabiliriz” diyerek, “üreten biziz yöneten de biz olacağız” dedi.
Son olarak sözü alan Ferhat Tunç ise son günlerde yaşanan olayların (iş cinayetlerinin, Tuzla’da yaşanan saldırıların) kaygılandırıcı olduğunu belirterek, işçi sınıfının en büyük gücünün örgütlülüğü olduğuna ve burjuvazinin bu güçten korktuğuna vurgu yaptı.
Yapılan konuşmalar sırasında sık sık “Yaşam Hakkı İstiyoruz”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Yaşasın Enternasyonal Dayanışma” gibi sloganlar atıldı.
Basın açıklamasının ardından, UİD-DER’li işçiler olarak, Alman Sendikalar Birliğine bağlı Büro İşçileri Sendikasının işyeri temsilcisine, “Almanya’da işçi hareketinin ve sendikaların genel durumu nedir?” diye sorduk ve şu yanıtı aldık:
“Zor bir dönemden geçiyoruz. Sanayinin geliştiği dönemde büyüyen güçlü işçi hareketi bugün gerilemiş durumda. 100 senelik işçi hareketi ve sendikal hareket gerilemiş durumda. Örgütlü işçi mücadelesi sonucunda, 6 haftalık izin ve ücretlerin enflasyonun üstünde olması gibi kazanımlarımız vardı. Halen o haklardan faydalanıyoruz. 89’dan sonra Berlin Duvarının yıkılması ve SSCB’nin çökmesiyle, kazanımlar ve sendikal örgütlülük geriledi. İşçi hareketinin bu 100 yıllık kazanımlarının bugün elimizden alındığını görüyoruz. Çok kısa zamanda ve değişik yollarla işçilerin hakları ellerinden alındı. Birçok işçinin sendikaların yaptırım gücünün kalkması nedeniyle sendikadan çekildiğini görüyoruz. Ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum, işçilerin el ele verip mücadeleye devam etmesi gerek, yeni siyaset şartları altında dahi. Bir Alman masalı vardır. Ölen bir baba 5 çocuğunu çağırıp, ellerine bir baston verip tek tek kırmalarını ister, gerçekten de oğullar tek tek bastonları kırarlar. Onların ellerine beşer tane verip tekrar kırmalarını söyler. Hiçbiri bastonları kıramaz, böylece onlara en güzel öğüdü vermiş olur.”
Uzakdoğu’dan, Türkiye’ye, Avrupa’dan Amerika kıyılarına dek, tüm dünyada tersane işçilerinin sorunları ortaklaşıyor. Diğer sektörlerdeki işçilerin de öyle. Yaşadığımız her olay bir kez daha gösteriyor ki, işçi sınıfının kurtuluşu için dünya çapında kapitalizme karşı mücadele etmekten başka bir seçeneğimiz yok.
Tuzla’da Yıkım
Burjuvazinin Yarattığı “Kanlı Pazar”lar
- Mata İşçileri Direnişlerinin 30. Gününde Ankara’daydı
- Ankara’ya Yürümek İsteyen Mata İşçilerine Polis Engeli
- Mata İşçileri Hakları İçin Ankara’ya Yürüyor!
- Satera Elektrik ve Mata İşçilerinden Cengiz Holding Önünde Kitlesel Eylem
- Avcılar Belediye İşçilerinden Basın Açıklaması
- Birleşik Metal-İş İstanbul 1 No’lu Şube 8. Genel Kurulunu Gerçekleştirdi
- TÜMTİS 31. Olağan Genel Kurulu
- İşçiler Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Mata İşçileri Kararlı: Sıkışan Patron Güçlü Görünmeye Çalışıyor!
- Mata İşçileri Direnişlerinin 12. Gününde Bir Kez Daha Kararlılıklarını Gösterdiler
- Sanatçılardan Mata İşçilerine Dayanışma Mesajları
- Mata İşçileri 8 Mart’ı Direniş Alanında Kutladı
- Mata İşçilerinin Mücadelesi Dayanışmayla Büyüyor
- Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor!
- Mata Otomotiv İşçileri Hakları İçin Kararlı Bir Mücadele Veriyor!
- UNO ve Ahenk Halı İşçilerinden Eylem!
- Kitlesel Eylem Yapan Mata İşçileri: Baskılardan Bıktık!
- MKS Transformatör’de Sendika Hakkı için Mücadele Sürüyor
- Mata Otomotiv İşçileri Ek Zam Talebiyle İş Durdurdu
- Mil-May Tekstil Patronu Geri Adım Attı
Son Eklenenler
- Değişim Yaratacak ve Yeni Bir Dönem Açacak Olan Emekçilerin İradesidir! İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Asrın Kötülüğüne ve Yağmacı Enkaz Düzenine “Artık Yeter” Diyecek!
- Fransa’dan sonra Doğu Avrupa ülkesi Çekya hükümeti de emeklilik yaşını yükseltmek üzere hazırlıklara girişti. Hükümet, 65 olan emeklilik yaşını 68’e çıkarmak istiyor. İşçilerse zaten mezarda emeklilik demek olan 65 yaş sınırının daha da...
- Fransa işçi sınıfı Macron hükümetinin emeklilik yaşını 64’e çıkarmasına genel grevlerle karşı koymaya devam ediyor. Ülkede, 23 Marttan sonra 28 Martta da milyonlarca işçinin katıldığı grevler gerçekleştirildi. Böylelikle Fransa işçi sınıfı Ocak...
- 27 Martta Almanya’da son yılların en büyük grevi yaşandı. Havaalanları, demiryolları, limanlar tramvay, otobüs ve metrolar 24 saat boyunca çalışmadı. Ulaşım ve kamu hizmetleri durdu. Grev alanlarında mitingler, gösteriler yapıldı.
- Çalışma koşullarının düzeltilmesi, baskıların son bulması ve ücretlerine yüzde 25 oranında zam yapılması talebiyle direnişte olan Mata Otomotiv işçileri, direnişlerinin 30. gününde Ankara’daydı. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan...
- Ben Güneş, 17 yaşındayım. Nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Burası artık Hatay diyebileceğim bir yer değil, benim alıştığım Hatay değil. Çok garip bir şey, doğup büyüdüğüm yerin böyle yıkılışını görmek… Bunu yaşayacağımızı düşünmedim hiç. Tabii...
- İstanbul/Tuzla’da bulunan Mata Otomotiv işçileri, 27 Martta Ankara’ya yürümek üzere İstanbul Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesinde toplandılar. Daha insani koşullarda çalışmak isteyen ve haklı taleplerini duyurmak için Ankara’ya yürümek isteyen...
- Mata Otomotiv’de 27 Şubatta üretimi durduran 1000 işçi, hakları için 27 Martta Ankara’ya yürüyor. Mata işçileri, iş güvenliği önlemlerinin alınması, yönetim ve amirlerin uyguladığı baskının son bulması ve yüzde 20 ek zam yapılması için işten kaçınma...
- Tıpkı depremden önce olduğu gibi depremden sonra da devlet yetkilileri sorumluluklarından kaçmaya devam ediyorlar. Hatta umursamazlıkta adeta birbirleriyle yarış halindeler! İlk imdada koşanın devlet olmasını bekleyen depremzedeler hayal kırıklığına...
- Depremzede emekçiler bu kış günlerinde sıcak bir yuvadan yoksunlar. Çoğunun giyecek doğru düzgün bir kıyafeti ya da belki sarılacak bir battaniyesi yok. Çocukların ayaklarında ayakkabıları yok. Kimisi sıcak bir çorbadan yoksun. Deprem bölgesinde...
- DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından Cengiz Holding binası önünde direnişçi işçilerle birlikte kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Satera Elektrik işçilerine direnişteki Mata işçileri ile MKS işçileri de destek verdi. Eyleme DİSK’...
- İran’da kız çocuklarının eğitim gördüğü okullarda 30 Kasım 2022 tarihinden beri zehirlenme vakaları görülüyor. İlk olarak Şiilerin kutsal saydığı Kum kentinde bulunan Kum Kız Sanat Okulunda görülen zehirlenme vakası, kısa sürede diğer okullarda da...
- Depremin üzerinden haftalar geçti ama ihmaller, keyfi tutumlar, umursamazlık, akıl almaz söylemler depremin sonuçlarını felakete çevirdi. Erdoğan depremin üçüncü gününde deprem bölgesine korumalarının da içinde bulunduğu upuzun bir konvoyla gitti. O...