Buradasınız
Torbadan Taşerona Özgürlük Çıktı

Soma’da yaşanan madenci katliamının hemen sonrasında taşeron çalışma biçimini yeniden düzenleyen bir dizi yasa çıkarılacağı söylenmişti. Mayıstan bu yana hazırlığı devam eden yasa düzenlemeleri Başbakan Davutoğlu’nun ilk torbası olarak nihayet Meclis’ten geçti. Ancak torbadan çıkan yasalar işçilerin değil patronların çıkarının gözetildiğini gösteriyor bir kez daha.
Torbaya sokuşturulan düzenlemeler arasında, SGK prim borçlarının yeniden yapılandırılarak tahsil edilmesi, 35 bin öğretmenin atanması, maden işçilerinin çalışma koşullarının düzenlenmesi, emeklilerin faiz borçlarının silinmesi de yer alıyor.
Hatırlanacağı üzere, Soma faciasında göçük altında kalan yüzlerce maden işçisinin bedeni cansız halde yeryüzüne çıkartılırken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, taşerona karşı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini ifade etmişti. Sermayeden yana düzen politikacıları gerçekleri tersyüz ederek toplumun tepkisini başka yerlere yöneltirler. AKP’nin bakanları bunu yapmak için fazlasıyla çaba gösteriyorlar. Faruk Çelik, bu torba yasa görüşüldüğü sırada, Torun Center’daki işçi katliamının ardından geçtiğimiz gün de benzeri bir açıklamada bulundu. Sorumluların üzerine gidileceğini söyledi. 301 canın hesabını veremeyenler 10 canın hesabını nasıl versin?
Yeni torbada taşeron sistemine dair getirilen düzenlemeler, taşeron sisteminin daha da yaygınlaşmasının yolunu açıyor. Ücretlerin ödenmesi ve yıllık izin haklarını düzenleyen maddeler yer alıyor.
Buna göre,
- Asıl işveren alt işverenin ücretleri ödeyip ödemediğini başvuru üzerine veya resen kontrol edecek. Ücretlerin ödenmemesi halinde hak edişten keserek işçinin banka hesabına yatıracak.
- Asıl işveren alt işveren işçisinin yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığını kontrol edecek ve bu izinleri kullanmasını sağlayacak.
- Aynı kamu kuruluşunda farklı alt işverenlerde veya ayrı kamu kuruluşlarında aynı alt işverende çalışılan sürelerin kıdem tazminatına esas sürenin hesabında toplanması sağlanacak. Böylelikle taşeron işçisinin kıdem tazminatı alabilmesi sağlanacak.
Bu olumlu gözüken düzenlemeler, aslında taşeron sisteminin yaygınlaştırılmasının üstüne örtülen bir örtü. Çünkü aynı yasada asıl iş olarak tanımlanan işte taşeron çalıştırılamayacağı sınırlaması ortadan kaldırıldı ve böylece tüm işlerde taşeron kullanılmasının önü açılmış oldu.
Taşeron çalışmanın yaygın kullanıldığı ve bu nedenle işçi katliamlarının en çok yaşandığı maden ocakları için yapılan düzenlemeler ise şöyle:
- Madenciler için 15 yıllık yıpranma payı getirilerek emeklilik yaşı 50’ye düşürülüyor.
- Madenciler için kıdem tazminatı hususunda 1 yıl şartı aranmayacak. Bir gün çalışan madenciler ve diğer yer altı çalışanları, kıdem tazminatı hakkı kazanacak.
- Soma faciasında hayatını kaybeden madencilerin SGK’ya olan bütün borçları silinecek. Eşleri veya çocukları, bunlardan biri yoksa kardeşlerinden birine kamuda iş imkânı sağlanacak.
- Linyit ve taş kömürü çıkarılan işyerlerinde, yer altında çalışan işçilere ödenecek ücret miktarı asgari ücretin en az 2 katı olacak.
- Yeraltında çalışma süresi haftada en fazla 36 saat olacak. Başlangıçta maden işçilerinin yer altı ve yer üstündeki tüm çalışmaları için geçerli olan bu süre, patronların isteği üzerine yeraltındaki çalışma süresiyle sınırlandırıldı. Patronlar işçileri yerüstünde 9 saat çalıştırarak çalışma süresini 45 saate tamamlayacak.
İş sağlığı ve güvenliği alanında alınan kararlar ise şöyle:
- Sağlık personeli çalıştırma zorunluluğu 10 ve üzerinde işçinin çalıştığı çok tehlikeli işyerleri için geçerli olacak.
- 10’dan az işçinin çalıştığı işyerlerinde ise, işveren veya vekilleri Bakanlıkça verilen eğitimi tamamlamaları halinde muayene ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilecekler.
- İşe giriş için gerekli olan sağlık raporları artık işyeri hekiminden alınabilecek.
Torba yasada sendikal barajın mevcut haliyle sabitlenmesi sağlandı. Ekonomik ve Sendikal Konsey’e (ESK) üye konfederasyonlara üye olmayan sendikalar için baraj yüzde 3, ESK üyesi sendikalar içinse yüzde 1 olarak kalacak.
İşçiler ve çalışma koşulları hususunda yapılan değişikliklere topluca bakıldığında görülen manzara şu: AKP bir kez daha kaşıkla verip kepçeyle almıştır. Her zaman yaptığı gibi, küçük iyileştirmeleri büyük reform diye kamuoyuna yutturup, esas saldırıdan hiç bahsedilmiyor. Kâr zarar hesabı yapıldığında, kaybeden gene örgütsüz işçi sınıfı oluyor!
12 Eylül’ü İşçi Sınıfı Yargılayacak!
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.