Buradasınız
UİD-DER’de Sağlık Semineri
Esenler’den bir kadın işçi
UİD-DER Esenler şubesinde sağlık sisteminin sorunları adlı bir seminer düzenledik. Bu etkinliğimizde bilmediğimiz birçok şey öğrendik. Hani hep duyuyoruz; genel sağlık sigortası (GSS). Peki nedir bu GSS? Bize hep güzel bir şey gibi anlatıyorlar: hastanelerde sıra kalmayacak, herkes her hastanede tedavi olacak, bütün eczanelerden ilaç alınabilecek, üstüne üstlük GSS’siz kimse kalmayacak. Gerçekten bunlar olacak mı?
Etkinlikteki sunumda gördük ki bunlar bizleri uyutmak için havada uçuşan palavralardan ibaret. Evet, sıra kalmayacak çünkü kimse hastaneye gidemeyecek, gitmek için paramızın olması gerekecek, o da biz işçilerde olmadığına göre biz gidemeyeceğiz. Dolayısıyla sıra da kalmayacak! Eczanelerden ilaç almaya gelince; evet, ilaç alıyoruz ama her ilacı değil, yalnızca SSK’nın vermiş olduğu ilaçları alabiliyoruz. Örneğin, SSK artık grip ilaçları, ağrı kesiciler, mantar, nasır gibi hastalıkların ilaçlarını vermiyor. Bunlar gözümüze küçük gibi gelebilir ama değil, isterseniz daha büyükleri de var; mesela artık bazı kanser ilaçlarını da vermiyor. Paran varsa al milyarlık ilaçları, yoksa da ölebilirsin, o senin sorunun, dikkat et de kanser falan olma, diyorlar. Sanki biz ya da ben “bir de kanser olayım, nasıl bir şey acaba” diyormuşuz gibi. Aslında rica etmek lazım, “efendim bize ilaçlarını verdiğiniz hastalıkların listesini verin de ona göre hasta olalım” diye!
Sadece bunlarla sınırlı değil tabii. Yeni yasada birçok değişiklik var. Adamlar resmen karşımıza geçmiş bizimle dalga geçiyorlar: “Ha ha ha, paran varsa yaşa, yaşama demiyoruz ya!” Aslında tüm bunları yaparak bizlerin kafalarına vuruyorlar da biz farkında değiliz. Biz işçilere siz örgütlenip mücadele etmezseniz işte böyle tüm haklarınızı alırız diyorlar. Evet bu böyle! Biz örgütlü olmadığımız sürece onlar bizlerin ekmeğini her geçen gün küçültüyorlar, haklarımızı gasp ediyorlar. Bizden önceki işçiler mücadele ettiği için bizlerin SSK’sı, ikramiyesi vardı. Şimdi ne kaldı elimizde? Hepsini elimizden aldılar, bizler dağınık ve örgütsüz olduğumuz için. Biz işçiler örgütlülüğümüzü koruyabilseydik bunları yapamazdılar. Geç kalmış değiliz, bunu başarabiliriz. Yapmamız gereken tek şey birlik olmak, örgütlenip mücadele etmek, haklarımızı bilmek ve savunmak. Bunu ancak UİD-DER gibi çatılar altında yapabiliriz. Başkaları bize gerçekleri anlatmıyor; en başta da söylediğim gibi başkaları bizi yalanlarla uyutuyor, aldatıyor. Biz işçilere yaptığı etkinliklerle doğruları anlatan UİD-DER’e çok teşekkürler. Kandırılmamak, aldatılmamak, uyutulmamak için, yaşasın örgütlü mücadelemiz! Örgütlüysek her şeyiz örgütsüzsek hiçbir şey! Gerçekten insanca yaşayabilmemiz, paramız olmadığı için ölüme mahkûm edilmemiz için bu sloganları her yerde haykırmalıyız.
UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor!
Bayramlar ve Yoksullar
Son Eklenenler
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...