Buradasınız
Yağmuru Afete Dönüştüren Kâr Düzenidir!
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
İstanbul 18 Temmuzda yağışlı bir güne uyandı ve İstanbullular gün boyunca selle, su baskınlarıyla boğuştular. Kimi yerde karadaki sel ve deniz birleşirken kimi yerde metroları su bastı. Arabalar birbirine girdi, evler ve işyerleri ikinci katlarına kadar suyla doldu. İnsanlar işlerine ve evlerine gidemediler. Sokaklarda arabaların üzerinde mahsur kalanlar, işlerine yüzerek gidenler oldu. Sıradan bir doğa olayının tam bir felakete dönüşmesinin sorumluları bu sorumluluğun üzerini örtmek için yüzsüzce açıklamalar yaptılar. Hiç utanmadan olayı normallerin çok üzerinde yağan yağmura bağlayıp “bu bir afettir” dediler. Ancak görünen köy kılavuz istemiyor. İstanbul’un nüfusuna, yerleşimine ve ihtiyaçlarına uygun alt yapı kurmayan, hiçbir önlem almayan, kenti beton ormanına çeviren, etkileri giderek artan küresel ısınma ve mevsim değişikliklerine teslim eden yerel yönetim, iktidar ve açgözlü sermaye bu afetin sorumlusudur.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin yaptığı açıklama da bu gerçeği gözler önüne seriyor. Dünyanın sayılı metropollerinden olan İstanbul’un karşı karşıya kaldığı tablonun, kentleşme ve yapılaşma gerçeğimizi gün yüzüne çıkardığını ifade eden açıklama, çarpıcı gerçeklere işaret ediyor.
Açıklamada şu sözlere yer veriliyor: “İşin ilginç tarafı, merkezi ve yerel yöneticilerin, hemen her yağmurdan sonra oluşan su taşkınlarıyla ilgili yaptıkları değerlendirmeler, beklenmeyen bir durumla karşı karşıya kalındığı, yani beklenenden daha fazla yağmur yağması nedeniyle bu duruma maruz kalındığı yönündedir. Oysa ülkemizde yağış rejiminin düzensizliği ve taşkın gibi doğa olaylarının olabileceği bilinmektedir. Yani ne yağmur ne de su taşkınları ülkemiz açısından sürprizdir. İstanbul’un beklenenden fazla yağış alması, yağmurun bir doğa olayı olduğu gerçeğini değiştirmez. Yağmur bir doğa olayıdır, kentleşme ve imar konularında yapılan yanlışlar doğa olayını doğal afete çevirmektedir. Tıpkı depremde olduğu gibi. O halde, kentlerimizi bu vahim tablo ile karşı karşıya bırakan yanlışlara dikkat çekmek gerekmektedir. Siz plansız, programsız, hiçbir bilimsel kabule dayanmadan imar planları hazırlarsanız; dere yataklarını yapılaşmaya açarsanız; imarsız kentler yaratırsanız, kaçak yapılaşma ve sağlıksız kentleşmeye dönüşen tasarruflarda bulunursanız; kentleri imarsızlığa ve sağlıksız yapılaşmaya mahkûm ederseniz; yolları, köprüleri, barajları inşa ederken kentlerin yeşil alanlarının, su havzalarının korunmasını asli sorumluluk saymazsanız, alt yapı yatırımlarını ihmal ederseniz, bugün karşı karşıya kaldığımız görüntü kimse açısından şaşırtıcı olmayacaktır. Betona teslim edilen bir kentin yağmura teslim olması kaçınılmazdır.”
Açıklamada helikopterle köprü ve bağlantı yolları belirleyen zihniyetin, Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Üçüncü Hava Limanı için Kuzey Ormanlarını, su havzalarını yok etmekte sakınca görmeyenlerin sebep oldukları her “afetten” sonra mağdur olan insanlara “devlet yaralarınızı saracaktır” dediği hatırlatıldı. “Beklenenden” fazla yağan yağmur İstanbul’un makyajının akmasına neden olmuştur” dendi ve şu çağrıya yer verildi: “İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, merkezi, bütünlüklü, sürdürülebilir imar planının bir an önce hazırlanması, dere yataklarındaki yapılaşmaya son verilmesi, altyapı yatırımlarına ağırlık verilmesi, orman ve su havzalarının korunup çoğaltılmasını sağlayacak projelerin hayata geçirilmesi, kentlerin betondan kurtarılması çağrısında bulunmaktadır. Bunlar yapılmadığı takdirde, ne yazık ki son yaşadığımız felaket bu olmayacaktır.”
Ormana baktığında inşaat, dereye baktığında HES gören sermaye zihniyeti!
Hükümet her ne pahasına olursa olsun ekonomiyi büyütmek, sermayedarlara yağma ve talan fırsatları sunmak ve muazzam başarıların altına imza attığı algısını yaratmak istiyor. Hiçbir doğal ve tarihi güzelliğe aldırmadan sonsuz bir iştahla her şeyi yatırıma ve paraya çevirmek istiyor. Bu nedenle yeşil alanları yok ediyor, doğayı talan ediyor, kenti topraksız bir beton yığını haline getiriyor. Kâr elde etmek için bulduğu her metrekareyi inşaat alanı olarak değerlendiriyor. Kârlı bulmadığı için alt yapı yatırımlarını boş veriyor, her yana “ihtişamlı” gökdelenler dikmeyi, duble yollar yapmayı tercih ediyor. Yağmurun toprak tarafından emilmesini engelliyor, yolları, ev ve işyerlerini, metro hatlarını teslim almasına, hayatı felç etmesine neden oluyor. Küresel ısınma ve mevsim değişikliklerini alaya alan, “biz kömür kullanmaya devam edeceğiz” diyen zihniyet, iklim değişikliğinin getirdiği şiddetli yağmura karşı önlem alma gereği duymuyor. Kanalizasyonu, menfezleri, bağlantı noktalarını temizlemiyor. Kanalizasyondaki kirli suların kente taşmasını ve hastalıkların yayılmasını engellemek için adım atmıyor. Üstelik İstanbul’da daha önce de benzer manzaralar yaşandı, dere yatakları taştı, insanlar öldü. Ama ne gam! Ülkenin başbakanı aynı şey CHP’li belediyelerin olduğu yerde gerçekleştiğinde “yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor” diyerek eğleniyor. Kendi partisinin belediyesinin sorumluluğunu ise “ama aşırı yağmur yağdı, ama bu afet” gayrı ciddiliği ile gizlemeye çalışıyor. Kapitalist kâr hırsı çığırından çıkmış bir pervasızlıkla birleşince işte bu manzaralar yaşanıyor.
Açıktır ki açgözlü kapitalistler ve düzen siyasetçileri böyle felaketlerin yaşanmaması için atılması gereken adımları kendiliğinden atmayacaklar. Hele büyüme ve zenginlik tutkusu sınırsız AKP yöneticileri, önlem almak bir tarafa halkın başına yeni çoraplar örecekler. Önlemlerin alınmasını sağlamak, kapitalist sömürü düzenine karşı mücadelenin bir parçasıdır. Bu mücadele başarıya ulaşmadan insanın doğayla barışık yaşadığı bir düzen kurmak mümkün olmayacaktır.
- Digel Tekstil İşçileri: Sendikalı Çalışmak İstiyoruz!
- Birinci Yılında İliç: Adalet Toprak Altında!
- Antep: İşçiye Yine Baskı ve Yasak!
- “Bu İşe Siyaset Karıştırmayın” Diyenlerin Siyaseti
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Kartalkaya Yangını: Denetimsizlik ve Kâr Hırsı Yine Can Aldı
- Çözüm Sınıfını Bilip Birlik Olmakta!
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
Son Eklenenler
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.