Buradasınız
Yalanla Besliyorlar Bizi
Ankara’dan eğitim işçisi
Merhaba.
Ben Ankara’dan UİD-DER’li bir işçiyim. Biz UİD-DER’li işçiler olarak bazı semtlerde İşçi Dayanışması bülteni dağıtıyoruz. Tuzluçayır, bizim düzenli bir şekilde gidip bülten dağıttığımız semtlerden biri. Bülten dağıtımı yaparken çeşitli sektörlerde çalışan işçi arkadaşlarla karşılaşıyoruz ve onlarla sohbet ediyoruz. Yine Tuzluçayır’da bülten dağıtırken, genç bir öğretmenle karşılaştık ve sohbet etmeye başladık. Ne iş yaptığını sorduğumuzda Çankaya’da özel bir okulda okul öncesi öğretmeni olarak çalıştığını söyledi ve anlatmaya, daha doğrusu dert yanmaya başladı. İlk önce çalıştığı okulun adını ve okulun kime ait olduğunu üzerine basarak söyledi.
Okula gidip gelmek için her gün 3-4 saatini yollarda rezil bir şekilde geçirdiğini, günde 12 saati bulan çalışma sürelerinin olduğunu, iki-üç kişinin yapması gereken işi tek kişinin yaptığını ve bunun karşılığında sadece 800 lira maaş aldığını anlattı.
Bunları anlatırken beni asıl şaşırtan ve bu mektubu yazmaya iten şey, okulun kime ait olduğu idi. Bu okul, medya aracılığı ile insanlara “küçük şeylerle” mutlu olmanın önemini anlatan ancak öğretmen arkadaşımızın anlattıklarından öğrendiğimize göre kendisi doymak bilmeyen ve kâr hırsı ile yanıp tutuşan bir psikologa ait. Biz onu televizyon programlarıyla ve yazdığı kitaplarıyla çok iyi tanıyoruz. Bu psikolog, programlarında ve kitaplarında, insanın ne kadar değerli bir varlık olduğunu, insan olarak yaşamanın ne kadar önemli olduğunu belirtiyor. Ayrıca sağlam bir psikolojiye sahip olabilmek için neler yapılması gerektiğini de anlatıyor. Biz onun televizyon programlarını izlerken onu çok sempatik bulurduk. Onu, bizim duygularımızı ve sıkıntılarımızı anlayan ve bunlara ortak olan “üstün” bir anlayışa sahip biri olarak görürdük. Patronların medyası, hep yaptığı gibi bizi bu konuda da kandırmış. Onların hep maskeli yüzünü göstermiş. Aslında gerçek olan yüz, öğretmen arkadaşın da anlattığı gibi o maskesiz yüzmüş. Bir yandan okulunda öğretmenleri günde 12 saat çalıştırıp karşılığında 800 lira maaş veren, diğer yandan insanlara “küçük şeylerle mutlu olmalısın” diyen ikiyüzlü! İnsanları sömüren o maskesiz yüzü ortaya çıkarabilmek bizim için çok önemli. Asıl o zaman kimin dost kimin düşman olduğunu anlayabiliriz.
Babam Bir Göçmen İşçi
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...