Buradasınız
Yeni Yıla Girerken İşçi Ailelerinin Ocağına Yine Ateş Düştü
Antalya, Balıkesir, Nevşehir ve Zonguldak’ta meydana gelen iş cinayetlerinde 17 işçi hayatını kaybetti. İş kazaları dur durak bilmiyor ve işçiler patronların kâr tutkusu yüzünden canlarından oluyorlar. Meydana gelen kazalar işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin ne denli acil bir konu olduğunu ve bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
28 Aralık 2013: Antalya’nın Alanya ilçesinde baraj inşaatında çalışan işçileri taşıyan servis minibüsü, 07.15 sıralarında buzlanma nedeniyle kontrolden çıkarak gölete uçtu. 25 metre yükseklikten 10 metre derinliğindeki regülatör göletine uçarak sulara gömülen servis minibüsündeki 13 işçiden 8’i boğularak hayatını kaybetti, 5 işçi ise yaralandı. Hayatını kaybeden işçilerin cansız bedenine ulaşabilmek için göletin su seviyesi 1,5 metreye kadar düşürüldü. İhmal 8 işçinin ölmesine ve 5 işçinin yaralanmasına neden oldu. Yolun buzlanmasını engellemek için tuzlama işlemi yapılmış olsaydı işçiler hâlâ hayatta olacaklardı.
Balıkesir’in Bandırma ilçesine bağlı Edincik Beldesi’nde bir işyerinin çatısında onarım yapan Mevlit Çınar, dengesini kaybederek 20 metre yükseklikten düştü. 24 yaşındaki Çınar kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
29 Aralık 2013: Antalya’da Bülbül Akü fabrikası işçilerini taşıyan servisi midibüsü, saat 21.00 sıralarında, Yeniköy Köprüsü üzerinden geçerken kontrolden çıkarak su kanalına uçtu. 24 işçinin bulunduğu serviste 18 işçi yaralandı, 6 işçi hayatını kaybetti. Kaza sırasında araçtan düşen iki işçinin cansız bedenine sabah saatlerinde ulaşıldı. Nevşehir’de Hacıbektaş Ünivesitesi Kampüsü içinde yapımı devam eden bir inşaatın ikinci katında çalışan Ahmet Kızılkan, merdiven boşluğuna düştü. Kızılkan’ın havanın kararması üzerine el feneri almaya giderken merdiven boşluğuna düştüğü ifade ediliyor. Ağır yaralanan işçi, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Ahmet Kızılkan 39 yaşındaydı ve 6 çocuk babasıydı.30 Aralık 2013: Zonguldak’ın Kilimli beldesine bağlı Karadon mahallesinde kaçak işletilen bir maden ocağında göçük meydana geldi. Açıklamalara göre kaçak işletilen maden ocağında çalışan Yüksel Yüksel, ocakta destekleme işlemi yaptığı sırada tavan kısmından düşen kömür yığınının altında kalarak yaşamını yitirdi. Maden ocağı aslında bir süre önce mühürlenmişti. Buna rağmen kaçak olarak işletilmeye devam edilmişti. Bu yüzden Yüksel’in göçük altında ölümü, resmi kurumlardan gizlenmeye çalışıldı. Yüksel’in cenazesi göçük altından çıkarıldıktan sonra devlet kurumlarına haber verildi.
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...