Buradasınız
Yitip Gitmek mi Geleceği İnşa Etmek mi?
Esenyurt’tan bir emekçi

Çok çalışıyoruz, hani tabir yerindeyse insan gibi değil de başka türlü. Peki, ne için kardeşler, kendimize hiç soruyor muyuz? Belki bir evimiz olsun veya çocuklarımıza da bir ev bırakalım diye. Şansımız varsa bir araba alalım veya memlekette bir ev yapalım diye. Çocuğun okulu, düğünü, kötü gün için kenarda birikim, hastalık, kefen parası derken ömürlerimiz yitip gidiyor. Peki, elde ne var? Kocaman bir sıfır! Çoğumuz ölmezsek ancak EYT’li olacağız! Yani kurduğumuz hayaller ve yaşadığımız gerçekler siyah ile beyaz kadar birbirinden ayrı. Şöyle bir düşünelim, günlük koşuşturmayı, telaşı bir yere bırakalım. Kendi kendimize yalnız kalalım ve soralım, yaşadığımız hayat ne kadar bize ait? Veya bir şeylere sahip olmanın bedeli biz emekçiler için neden bu kadar ağır?
Savaştan dolayı Suriye’nin Afrin bölgesinden göç etmiş bir aileyle sohbet ettikten sonra, kendime bu soruları bir daha sordum. Eşi mağazada alışveriş yaparken kocası ile sohbete başladık. Çocukların okulu ve okulda yaşadıkları sorunlar, kendisinin mesleği, çalışma koşulları, hayat pahalılığı, düşük ücretler derken neden Türkiye’ye geldiklerini sordum. “Benim Suriye’de işlerim çok iyiydi, kendime ait dükkânlarım, evim, arabam vardı. Ekonomik açıdan hiçbir sıkıntımız yoktu hatta zengin sayılabilecek kadar malım mülküm, param vardı. Sonra savaş çıktı, hepsini orada bırakıp ülkeyi terk etmek zorunda kaldım.”
Yarın Suriyeli emekçinin yaşadıklarının bizlerin başına gelmeyeceğinin garantisi var mı? Hadi diyelim ki savaş uzak bir ihtimal, ya iş kazaları, sel baskınları, orman yangınları? Daha çok kısa bir zaman önce tanık olmadık mı, insanların evlerinin işyerlerinin hayvanlarının ekili arazilerinin ellerinden nasıl kayıp gittiğine? Marmara bölgesinin bir deprem gerçeği var, bunu inkâr edebilir miyiz? Bilim insanları gerçekleşecek depremde şehrin üçte birinin dümdüz olacağını ve ciddi can kayıpları yaşanacağını söylüyor. Kimlerin evleri yıkılacak, kimler ölecek? Saraylarda yaşayanlar veya trilyonluk evlerde her türlü dayanıklılığı hesaplanmış, güvenli konutlarda oturan patronlar mı yoksa derme çatma, kaçak göçek ucuz malzeme ile yapılmış, üç kuruş para karşılığı imar affına girmiş evlerde oturan emekçiler mi? Karadeniz bölgesinde yaşanan sel faciasında, on yıllık kredi ile ev sahibi olmuş emekçinin daha birinci yılında evini selin götürdüğüne tanık olmadık mı? “Şimdi ne yapacağım, daha dokuz yıl borcum var, hem evim yok hem de olmayan evin kredisini ödeyeceğim” feryadı halen kulaklarımızda değil mi? Bugün kentsel dönüşüm adı altında müteahhitler emekçilerin evlerine çöküyor. Hem evlerini ellerinden alıyorlar hem de borçlandırarak ödeyemeyecekleri paralarla sözde onları ev sahibi yapıyorlar. Her şey de kanunlara uygun yapılıyor, güler misiniz, ağlar mısınız?
Kardeşler! Savaşlar, yağma, talan, sel baskınları, orman yangınları, iklim sorunu, depremler, ekonomik kriz, işsizlik… Bunların hepsi gerçekte sömürü düzeninin ürettiği sorunlardır. Kapitalizm artık bizlere yaşama imkânı tanımıyor. Temeli olmayan bir yapı ne kadar güvenilir olabilir, soruyorum sizlere! İşte bu sistem var olduğu sürece bizlere ve çocuklarımıza iyi bir yaşam olanağı yok. Eğer bizler ailemiz, çocuklarımız için gelecekle ilgili plan yapacaksak, önce bugünü düzeltmememiz lazım, yani temeli. Önceliğimiz yaşamımızı kahır ve çileyle dolduran adaletsizliklere, eşitsizliklere, haksızlıklara karşı durmak olmalı, var olan bu sömürü düzenini ortadan kaldırmak olmalı. Örgütlenmek ve mücadele etmek aslında emekçiler için, geleceği yeniden inşa etmek anlamına geliyor. İşçiler, emekçiler, tüm insanlar için yaşanabilir bir dünyayı var etmek ya da karanlık bir gelecek! Bunun öznesi bizleriz, bir de vereceğimiz mücadele. Haydi, mücadele saflarına, kadını erkeği çocuğu ile gelecek güzel günler için!
UİD-DER Karanlıktan Çıkış Kapımız
Beş Dakika Öncesine Kadar Üşüyorduk
- İşçiye Şükredin Diyen İktidar Patronlara Teşvik Paketleri Yağdırıyor
- İşyerlerinde Önlem Alınmıyor, İşçiler Ölmeye Devam Ediyor!
- Haksız Savaşlar Memleket Sormaz!
- DİSK-AR İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Mayıs 2022 Raporunu Yayımladı
- Emeklilikte Yaşa Takılanlar Büyük Maltepe Mitinginde Buluştu
- Soma Katliamının 8. Yılında Adaletsizliğe Öfke
- Soma: Acımız ve Öfkemiz Dinmedi, Unutmayacağız!
- Dünya Nüfusunun %99’u Kirli Hava Soluyor!
- 1 Mayıs’la Tanışan Gençler Duygularını Anlatıyor
- İlk Kez UİD-DER Kortejinde 1 Mayıs Coşkusunu Yaşayan Kadınlar
- Tuzla’da İşçi Katliamı
- 28 Nisan İçin Bizim Sözümüz: Yaşamak İstiyorsan Örgütlen!
- Ekmeksiz İftar
- Doro-Çiba’dan “Radyasyonlu Suyu Okyanusa Boşaltmayın” Kampanyası ve Destek Çağrısı
- DİSK-AR Açıkladı: “8 Milyon İşsiz!”
- Haksız ve Emperyalist Savaşlara Hayır Diyoruz!
- Yeni Zamlar ve İktidar Medyasının Yalanları
- Nihayet Mango Yedim
- Asgari Ücrete Zam Tartışmaları
- Manda ve Yoksullara Şifa Tarifleri
Son Eklenenler
- Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri temel atma töreninde konuşan Erdoğan, işi yapacak müteahhide “Burayı ne kadar zamanda bitireceksin?” diye soruyor. Müteahhit “36 ay” diye cevap verdiğinde Erdoğan bu süreyi beğenmiyor, müteahhit süreyi bu sefer 24 aya...
- Artan enflasyon karşısında eriyen ücretler, gittikçe büyüyen ve dayanılmaz bir hâl alan yoksullaşma, geçim sıkıntısı, artan kiralar ve işsizliğin geldiği boyut karşısında siyasi iktidar önce inkâr politikasına başvurdu. Yoksulluktan şikâyet edenlere...
- Merhabalar dostlar. 3 yaşında bir kızım var, ellerinizden öper. Kızım diye demiyorum ama çok akıllıdır. Anlata anlata bitiremediğim minik UİD-DER’li... Elimizden geldikçe ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Ama bazen yetemiyoruz. Hayat o kadar...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Neşe Plastik fabrikasında toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine işçiler, 18 Mayısta greve çıktılar. Petrol-İş Sendikası Kartal 2 No’lu şubede örgütlü olan Neşe Plastik işçileri, enflasyon artı 1300...
- Kapitalist sistem insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma duygularını köreltmeye, her koyunun kendi bacağından asılacağı fikrini zehir gibi insanların zihnine nakşetmeye çalışır. Başkasının sorunlarına duyarsızlaşmamızı, birbirimize yabancı gibi...
- Türkiye’de 11 milyon kadın ev içi bakım işleri nedeniyle yani çocuklarına, hastalarına, yaşlılarına baktıkları için çalışamıyor. Çalışan kadınlarsa kaliteli ve yeterli kreşler ve bakımevleri olmadığı için büyük zorluklar yaşıyorlar. Çocukları için...
- Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 Mayıs sadece sol partiler tarafından kutlanır. İşçiler ve sendikalar Eylül ayının ilk Pazartesi gününü “Emek Günü” olarak kutlar. Bunu yapmalarındaki kasıt Kuzey Amerikalı işçilerle dünyanın geri kalan...
- Geçen bayram, tatil olması ve ulaşımın ücretsiz olması vesilesiyle iki arkadaş Büyükada’ya gitme kararı aldık. Büyükada’yı görecek olmamızın sevinci ve heyecanının yanı sıra ulaşıma ücret ödemeyecek olmamızın rahatlığı da vardı. Bu duruma sevinenin...
- Dağlar deliniyor, nehirlerin yönü değiştirilip barajlar kuruluyor, ormanlar geri dönüşsüz bir biçimde yok ediliyor. Toprağın ve okyanusun derinliklerinden petrol ve madenler çıkartılıyor. Savaşlarla kentler tarumar ediliyor. Doğa kirleniyor,...
- Bizler bir grup metal işçisiyiz. Birleşik Metal-İş üyesiyiz. Bu sabah sendikamızın işyeri temsilcilerinden olan arkadaşımızın kardeşinin, Okan’ın, Antalya’da iş cinayetinde öldüğünü öğrendik. Henüz sadece 36 yaşındaki kardeşimiz, Okan Günay, bu...
- Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal, Üçüncü Dünya Savaşının en önemli halkasını oluşturuyor. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist blok Ukrayna’ya silah yığarken, derinleşerek devam eden savaş tüm dünyayı etkiliyor. Emperyalist hegemonya...
- 24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın emekçiler üzerindeki yıkıcı etkileri devam ediyor. Haksız ve emperyalist savaşların ölüm, yurtsuzluk, açlık, yoksulluk ve işsizlik demek olduğunu gördük bir kez daha! Tüm bunların yanında...
- İstanbul Ataşehir’de bulunan Emlak Konut GYO inşaatında çalışan işçiler 16 Nisanda direniş başlattılar. DİSK/Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş Sendikalarının ortaklaşa örgütlediği eylemde, “Tüm Haklarımızı Alana Kadar Direneceğiz” pankartı açıldı.