Buradasınız
Zenginliği Üretirken Yokluğu Yaşamak
Kimi kavramlar vardır, zıddıyla birlikte kullanılır. Bunun pek çok örneğini sıralamak mümkün. Gece ile gündüz, açlık ile tokluk, iyilik ile kötülük, uzak ile yakın, ölüm ile yaşam… Hiç düşündük mü neden bu tür sayısız ikilemelerle dolu dilimiz? Neden bu kavramlardan birini kullanırken, kendimizi diğerini de açıklama durumunda buluruz? Türkçenin yetersizliğinden değil! Birbirlerine aykırı, birbirlerinin karşısında yer alan bu kavramlar, aslında birbirlerini de tamamlayıp anlatırlar. Yoksulluk ve zenginlik de böyle iki kavramdır. Eskiler, “her şey zıddıyla bilinir” derler. Zenginlik yoksulluk sayesinde bilinir. Tersi de öyle! Yoksulluk da zenginlik sayesinde… İşte tam da bu nedenle hep tok olan açın halinden anlamaz.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yoksulluk göz ardı edilemeyen, hayati bir sorun haline geldi. “Açız” diye haykıran insanların sayısı artıyor. Yoksulluktan kaynaklı intiharların artması nasıl bir sarmalın içine itildiğimizi gösteriyor. Kapitalist sistem tarihinde eşi benzeri olmayan bir krizle sarsılıyor ve koronavirüs salgını da onunla birleşerek yaşam koşullarımızı çekilmez hale getiriyor. İşçi ve emekçiler bunu her gün kendi yaşamında bizzat görüyor ve yaşıyor. Sizce de her şey sanki son sürat yokuş aşağı gitmiyor mu?
İşçi sınıfının yoksulluğu giderek derinleşiyor. Yoksulluk, gerçeğe takla attırılan resmi rakamlara sığmayacak, sığdırılamayacak kadar büyüyor. İşte bir kez daha iktidarın ekonomi politikaları yüzünden lira yokuş aşağı yuvarlanıyor. Bir gecede yoksulluğumuz daha da derinleşti. Cuma gecesi 392 dolar eden asgari ücret, pazartesi sabahı 357 dolara inmişti. Ama iktidarın sözcülerine bakarsak Türkiye’de yoksulluk sıfırlanmış! Elektrik, su ve doğalgaz faturalarını ödeyemediği için bunlardan mahrum olan, ev kiralarını ödeyemediği için evinden atılan, kredi borçlarını ödeyemediği için icralık olan yüz binlerce insan varken nasıl yoksulluk sıfırlanmış oluyor? Yüz binlerce anne ve baba çocukları için en temel ihtiyaçları karşılamakta bile zorlanıyor. Her 10 kişiden 7’si borçlu. Ama belli ki kibir kulelerinden bakanlara her şey güllük gülistanlık geliyor!
Yoksulluk yaşam standardının gelişmemesidir ve bunun çeşitli alanlarda sayısız örneğini yaşıyoruz. Üstelik insanlığın bugün işçi sınıfı sayesinde geldiği aşamada yoksulluk, sadece eskilerin tabiriyle “bir lokma, bir hırka” demek değildir. Zenginliği üreten işçi sınıfı sefalet koşullarında yaşarken, ortaya çıkan muazzam birikimin üzerinde sermaye sınıfı oturuyor. Esas mesele işte budur. Zenginliği üretenlerin yokluğa mahkûm edilmesidir esas kötülük… Bu hırsızlığın üstünü örtmek için atılan kırk takla gözümüzden kaçmamalıdır.
Yaşam koşullarımızı eskinin yoksulluk kriterleriyle değil, bugünün zenginlik kriterleriyle kıyaslamak gerekir. Doğru ve gerçekçi olan budur. Türkiye bugün, Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülke konumunda bulunuyor. Pandemide en zengin ile en yoksul arasındaki eşitsizlik 8,3 kata yükseldi. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki birileri uzayı gezmek için bilet alıyor; emekçiler ise mahallesinden işyerine, işyerinden mahallesine… Zenginlerin hunharca çarçur ettiklerini, emekçi kitleler akıllarına dahi getiremiyor.
Bu sistemde yaşamak, yoksullar için karnını doyurmaktan ve soyunu sürdürmekten ibaret. Bunun bile sebebi var. İşçi karnını doyursun da yarın tezgâhın başına geçsin, 20 yıl sonra o tezgâhta çalışamayacak duruma geldiğinde çocuğu geçsin diye… Oysa yaşamak bu değil. Ötesi var! Hak ettiğimiz bir yaşam var, çok daha güzeli! Yoksulluğun, yoksunluğun sınıflarla birlikte ortadan kalktığı, ürettiğimiz, bolluğu hep birlikte paylaştığımız bir yaşam… İnsana yaraşır ve bugün bizden çalınan bir yaşam… Biz böylesi bir yaşamı var etmek için mücadele ediyoruz.
İşten Çıkartılmak İşçilerin Suçu mu?
İşçi Dayanışması 156. Sayı Çıktı!
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Kartalkaya Yangını: Denetimsizlik ve Kâr Hırsı Yine Can Aldı
- Çözüm Sınıfını Bilip Birlik Olmakta!
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
- 1-0 Önde Olmak İçin Örgütlü Mücadeleye!
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.
- İngiliz egemenleri, sömürge döneminde ticaret gemilerini, donanmalarını korumak için vahşi bir yöntem geliştirmişler. “Yamyam fare yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntem şöyle: Açık denizdeki gemilerde fareler çoğalınca önce bir fare yakalanır, boş...
- Asgari ücret pek çok işçinin beklediğinin tersine 23 bin lirayı bile bulmadı. Utanmadan “işçiyi enflasyona ezdirmedik” dediler, gözlerimizin içine baka baka bizimle dalga geçtiler. Hiçbirimiz bu yalana inanmıyoruz. Çünkü yoksulluğu biz yaşıyoruz,...