Buradasınız
Zihinlerimizin ve Bedenlerimizin Uyuşturulmasına Hayır!
İstanbul/Bağcılar’dan bir işçi
Ağır çalışma koşulları, düşük ücretler, işsizlik, hayat pahalılığı, krizler, savaşlar, göçler… Kapitalizmin yarattığı tüm sorunlar örgütsüz işçileri, gençleri her geçen gün daha fazla çıkışsızlığa itiyor. Örgütsüz emekçiler sadece ekonomik değil ruhsal sorunlarla da yüz yüze geliyor. Bu sistemin yarattığı sorunlar karşısında kendini yalnız ve aciz hissediyor, bir çıkış yolu arıyor. Çıkış yolu arayan emekçilerin karşısına ise tüm araçlarıyla yine bu sistem dikiliyor. Egemenler her türlü saldırı aracını kullanarak kitleleri pasifleştirmeye, etkisiz kılmaya çalışıyorlar. Bu saldırı araçlarından biri de uyuşturucu. Uyuşturucuyu emekçi gençler arasında yaygın hale getirerek düşünmelerinin, sorgulamalarının ve bu düzene başkaldırmalarının önüne geçiyorlar.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) 26 Haziran Uyuşturucu ile Mücadele Günü vesilesiyle dünyada uyuşturucu kullanımına dair hazırladığı raporu yayınladı. Mayıs ayında güncellenen verilere göre Avrupa şehirlerinden atık sularda en fazla metamfetamine rastlanan şehirlerden üçü Çekya’da yer alıyor. Çekya’dan sonra Litvanya, Almanya, Türkiye ve Kıbrıs’taki şehirler geliyor. Türkiye’deki uyuşturucu ticareti ve kullanımının katlanarak arttığına dikkat çeken raporda, son dönemde gündemde olan metamfetaminin yanı sıra eroin kullanımının ve afyon üretiminin arttığı gözlemleniyor. Raporda Türkiye’nin afyon üretiminde artışın görüldüğü iki ülkeden biri olduğu belirtiliyor. 2021 yılında Türkiye’de ele geçirilen eroin miktarının 22,5 ton olduğu söyleniyor. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 70 gibi yüksek bir oranda artışın olduğunu gösteriyor. Rapora göre Türkiye’de 2019 yılında 1 ton metamfetamin yakalanırken, bu rakamın 2020’de 4,1, 2021’de ise 5,5 ton olduğu görülüyor. Kısacası Türkiye’de gerek eroin, gerek metamfetamin ticareti ve kullanımı her yıl artarak devam etmektedir.
BM Genel Kurulu 1987’de 26 Haziran tarihini “Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” olarak ilân etti. Bu gün, sözde “sağlıklı bir toplum yaratma hedefiyle uyuşturucuyla mücadele alanında uluslararası işbirliğini geliştirmek için” kabul edildi. Fakat kapitalist egemenler son derece ikiyüzlüdür. Nasıl ki iklim zirvelerinde “dünyayı kurtaralım” diye konuşmalar yapıp daha sonra dünyayı yok oluşa sürükleyen adımları hızla hayata geçiriyorlarsa aynı şey tüm bu kâğıt üstündeki mücadele günleri için de geçerli. Açıklanan verilerden de görüyoruz ki bu anlamda bir mücadele söz konusu olmadığı gibi, aksine uyuşturucu kullanımı ve ticareti artmaya, teşvik edilmeye devam etmektedir.
İşçi sınıfı olarak örgütlenip sorunlarımıza birlikte çözüm arama yoluna gitmezsek evlatlarımız arasında uyuşturucu kullanımı her geçen gün artmaya, körpe zihinler ve bedenler zehirlenip uyuşturulmaya devam edecek. Çünkü gençlerin ve ailelerinin hayatını karartan bu durum kapitalistler için kârlarına kâr katmak demektir. Düzenlerinin sürüp gitmesi demektir. Onlar müthiş kârlar elde ederken diğer taraftan toplumu uyuşturmayı, pasifleştirmeyi hedeflerler. Zihni uyuşturulmuş bir toplum kapitalist sistem altında çok daha kolay yönetilir. Yani toplumu çıkışsız bırakarak uyuşturucuya sevk eden bu çürümüş sistemin ta kendisidir. Bizler işçi sınıfının gençlerinin bedensel ve zihinsel olarak zehirlenmediği, yozlaşmanın olmadığı, gerçek özgürlüğün ve mutluluğun olduğu bir dünyada yaşamalarını istiyoruz. Bu dünyayı ancak örgütlü mücadeleyle var edebiliriz. Tek çıkar yolumuz işçi sınıfının saflarında örgütlenmek ve mücadelemizi büyütmektir.
- “Şehrin En Güzel Yerindeki Mezar”
- Toplumu Zıvanadan Çıkarttılar
- Ne Kadar Örgütlüysek O Kadar Nefes Alırız
- Bursa’da Gelirde ve Vergide Adalet Eylemi
- Belediye İşçileri ve Sağlık Emekçileri Ücret Gasplarına Karşı Eylemler Yapıyor
- Sesimizi Duyurmak İçin Grevdeyiz
- Bunlar Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- Filistin Sendikalarından Eylem Çağrısı
- Taksim’de İsrail’in Saldırıları Protesto Edildi
- Direnişçi İşçilerle Omuz Omuza!
- İktidar ve Sermaye Sahipleri Doymak Bilmiyor
- Ankara Gar Katliamının 9. Yılında Barış Karanfilleri Anıldı
- 10 Ekim Katliamında Hayatını Kaybedenler Ankara’da Anıldı
- Sınıf Dayanışmasıyla Daha Güçlü Hissediyoruz
- Fernas İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- Elba Bant Grevine Dayanışma Ziyareti
- KESK: “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!”
- UİD-DER’in Lübnan Sendikalar Birliğinin Dayanışma Çağrısına Yanıtı
- Savaşın Yıldönümünde İsrail Protesto Edildi
- Tarkett Grevine Dayanışma Ziyareti
Son Eklenenler
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.