Buradasınız
12 Eylül’ün Hesabını İşçi Sınıfı Soracak

12 Eylül 1980’de gerçekleştirilen askeri faşist darbenin üzerinden tam 29 yıl geçti. Bu darbe kime karşı, niçin yapılmıştı? Tabii ki bize, örgütlü işçi sınıfına karşı. Amaçları, patronların saldırılarına sessiz kalmayan, taleplerini büyük grev ve direnişlerle ortaya koyan, insanca yaşanabilir bir dünya için mücadele eden işçi sınıfının örgütlülüğünü dağıtmaktı. Sınıfımızın yükselen mücadelesinin önünü kesmek için, önce faşist terörle toplumu yıldırıp, sonra da bir kurtarıcı edasıyla tanklarıyla, tüfekleriyle ortaya çıkıp darbeyi gerçekleştirdiler.
12 Eylül sabahı, darbenin başını çeken faşist generaller, anayasayı bir kenara fırlatıp yönetime el koyduklarını açıkladılar. Darbenin başı olan Kenan Evren, açıklamasının devamında, grevde olan işçilere işlerinin başına dönmelerini buyuruyordu. Grevde olan fabrikalar askeri birlikler tarafından kuşatıldı. Evlerinden ve fabrikalarından alınan öncü işçilerin ve devrimcilerin kimisi kaybedildi, kimisi aylarca işkence gördü, kimisi de idam edildi.
Bu darbeyle sendikalar, dernekler ve siyasi partilerin neredeyse tümü kapatıldı. Örgütlülüğümüz dağıtılarak mücadelemizin önü kesildi. Bu faşist darbecilerin ipleri, sınıfımızın mücadelesi karşısında korkuya kapılmış olan patronlar sınıfının elindeydi. Patronlardan Halit Narin sevincini “bugüne kadar işçiler güldü biz ağladık, şimdi ağlama sırası onlarda” diyerek gösterirken, Rahmi Koç ise faşist darbenin sermayenin gelişimi önündeki engelleri temizleyeceğini söylüyordu. Turgut Özal da, işçilere saldırı programı olan 24 Ocak Kararlarının 12 Eylül sayesinde hayata geçirilebildiğini açıklıyordu. İşçilerin kazanılmış haklarına yönelik dizginsiz bir saldırı dalgasının önü açılmıştı.
İşçi sınıfının ’80 öncesi mücadeleyle kazandığı hakların tasfiyesine dönük bu saldırılar, 29 yıldır sürüyor. Ücretler düşürüldü, çalışma saatleri uzatıldı, sosyal güvenlik kuşa çevrildi, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma yaygınlaştırıldı. Seçim dönemlerinde demokratikleşme, hakların geliştirilmesi vaadiyle oy toplayan sermaye partileri, iktidar koltuğuna oturdukları andan itibaren, ekonomik ve siyasal haklarımıza yönelik saldırılarına kaldıkları yerden devam ettiler.
Haklarımızın gasp edildiği bu saldırılara işçi sınıfı olarak karşı koyamadık. Çünkü faşist diktatörlük örgütlülüğümüze öyle ağır bir darbe indirmişti ki, zihinler esir alındı, mücadele bilinci yok edildi. Önce “darbe”yi “ihtilal” diye sundular, sonra genç kuşağın zihninden tümüyle sildiler. Darbe öncesi var olan mücadele geleneği unutturulmaya çalışıldı, çalışılıyor. Sınıf, hafızası yok edildiği için örgütsüz durumda. İşte bu yüzden patronların saldırılarına karşı gerekli cevap verilemiyor, patronların ve politikacılarının ayak oyunlarına geliniyor, birlik olunup mücadele edilemiyor.
12 Eylül faşizmi, sınıfımıza ağır bir darbe vurdu, sermayeninse önünü açtı. Yitirdiğimiz her bir hak ve kazanımımız sermayeyi biraz daha büyüttü. Bugün Türkiye’de sermaye bu kadar palazlanmış, bu kadar pervasızlaşmış ve başka ülkelerin emekçilerini sömürmeye de gözünü dikmişse, bunu 12 Eylül faşizmine borçludur. Bu nedenle patronlar sınıfı ve onun temsilcileri, 12 Eylül darbecilerini yargılamaktan ve ’82 anayasasını değiştirmekten kaçınıyorlar. 12 Eylülün hesabını işçi sınıfından başka kimse soramaz. 12 Eylül demek, baskı ve işkence demektir, örgütsüzleşmek demektir, hak gaspı demektir, ağırlaşan çalışma koşulları, artan sefalet ve yoksulluk demektir. Bu yüzden 12 Eylülcü generallerden ve onların iplerini ellerinde tutan sermaye sınıfından hesap sormak tüm işçilerin görevidir.
46. Yılında Kavel Destanı
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Ben kendi harçlığımı çıkarmak için yazları çalışan bir öğrenciyim. Hayat pahalılığından dolayı çalıştığım yerde bazen mesailere kalıyorum. Hem bedenen hem de psikolojik olarak o kadar çöküyorum ki o günlerde! Ruhumu dinlendirebileceğim, rahat bir...
- Fabrikamızda bir haftadır ek zam alabilmek için mücadele ediyoruz. Umut da cesaret de bulaşıcıdır derler. Biz çevremizdeki fabrikalarda işçi arkadaşlarımızın verdiği mücadelelerden etkileniyoruz. Onları yakından takip ediyoruz. Özellikle geçim...
- İşçiyi köle gibi çalıştırmayı kendilerine hak gören patronların pervasızlıkları, işçilerin haklarına yönelik saldırıları bitmiyor. Geçtiğimiz günlerde BİM (BİM Birleşik Mağazaları A.Ş.) Balıkesir Bölge Müdürlüğü, Balıkesir Bölge Deposu...
- Agrobay Seracılık’ta sendikalı oldukları için tazminatsız işten atılan işçiler direnişlerinin birinci ayında İstanbul’da Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptılar. Toplu iş sözleşmesinden doğan geriye dönük alacakları için eylemler...
- Libya’da 10 Eylülden bu yana etkili olan şiddetli yağış ve seller sonucunda meydana gelen felaketin boyutu giderek ağırlaşıyor. Libya’nın doğusunu vuran, 100 bin kişilik liman şehri Derne’nin büyük bir bölümünü sulara gömen sel felaketinde 10 binden...
- İsviçreli işçiler 16 Eylülde talepleri için meydanlara çıktı. İsviçre Sendikalar Federasyonu (USS) ve demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla Bern kentinde toplanan işçiler artan hayat pahalılığına karşı ücretlerin arttırılmamasına tepki gösterdi.
- Ben Bilecik/Bozüyük’te metal fabrikasında sendikalı olarak çalışan bir işçiyim. 2023-2025 yılları için yapılacak olan grup toplu iş sözleşmesi sürecinden geçiyoruz. Bugün oluşturulan taslak zaman zaman iyi gibi görünebiliyor. Ancak kesinlikle...
- DİSK’e bağlı Limter-İş Sendikası, tersane taşeronlarının sendikalarına yönelik saldırılarını protesto etmek için Tuzla Gemi Tersanesi önünde bir eylem düzenledi.
- Bu yaz gerek ülkemizde gerek dünyada sıcaklıklar artınca çalışma koşulları iyice zorlaşmıştı. Açık alanda güneşe direkt maruz kalan çalışanlarda sıcak çarpması, mide bulantısı ve başka rahatsızlıklar baş göstermişti. Benim çalıştığım şantiyede de bu...
- Ankara’da emekçi kadınlar olarak bir araya geldik, “Diren” filmini izledik. İşçi Dayanışması’nın 184. Sayısında, Emekçi Kadın köşesinde çıkan “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…” yazısında anlatılanlar üzerine filmi merak etmiştik....
- İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet’in bu dizeleri yazmasının üzerinden uzun yıllar geçti. Burjuvazi, ağır çalışma koşullarına ve düşük ücretlere razı edebilmek için işçi sınıfını yalanla beslemeye devam ediyor. Burjuvazi işçi sınıfına sopa göstererek...
- Birleşik Metal İşçileri Sendikası Gebze 1 No’lu Şube, 17 Eylülde, sendika yöneticileri, delegeler ve çeşitli sendikalardan, emek örgütlerinden, sosyalist partilerden konukların katılımıyla 15. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. “Gelenekten...
- ABD’nin Detroit kentinde “3 Büyükler” olarak adlandırılan General Motors, Ford ve Stellantis otomobil fabrikalarında çalışan işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve gitti. 15 Eylülde, Birleşik Otomotiv İşçileri...