Buradasınız
2017’de Asgari Ücrete “Devasa” Zam: 94 Lira!

Asgari ücrete geçen yıl seçim rüşveti kapsamında yapılan zam, hayat pahalılığı nedeniyle çoktan eridi. Doların yükselişi asgari ücreti ve elbette tüm ücretleri daha da eritti. Bu nedenle bu yıl yapılacak asgari ücret zammı merakla ve tedirginlikle bekleniyordu. Bugün son defa toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu nihayet yeni asgari ücreti açıkladı. Tabii ki asgari geçim indirimi içinde olmak üzere 1404 lira! Bekâr bir işçi için asgari geçim indirimi 133 lira. 2016’da bekâr bir işçi için AGİ 123 lira idi. Yani AGİ 10 lira arttı! Yeni asgari ücret bu durumda net 1271 lira olmuş oluyor. Patronlarla hükümetin birlikte altına imza attıkları asgari ücret artışı, bu yıl da geçen yıl olduğu gibi tek kademe olarak uygulanacak. Böylece 2017 boyunca asgari ücrete net 94 lira zam yapıldı. Amiyane deyimle, “bozdur bozdur harca!”
İşçiler için bir diğer kötü sürpriz de vergi dilimiyle ilgili. Asgari ücretliler 2016’da Ekim ayında yüzde 20’lik vergi dilimine girerken, 2017’de bu durum daha yılın ilk yarısında gerçekleşecek. Asgari ücretli işçiler eskisinden daha çok vergi ödeyecek. AKP hükümeti, yüzde 15’lik vergi diliminde dikkate alınacak brüt gelirin üst sınırını 400 lira arttırarak 13 bin lira olarak belirledi. Bu nedenle Nisan ayı sonunda asgari ücret yüzde 20’lk vergi dilimine girecek ve işçiler daha çok vergi ödeyecek.
Son haliyle asgari ücret, dolar bazında geçen yılla karşılaştırıldığında, gerçekte düşmüş durumda. 1 Ocak 2016’da AGİ içinde 1300 liralık asgari ücret 446 dolar’a karşılık geliyordu. Bugün ise 1404 lira 396 dolara karşılık geliyor. Yani asgari ücret 50 dolar düşmüş oldu!
Basın açıklamalarıyla sesini duyurmaya çalışan DİSK, asgari ücretin 2000 liraya yükseltilmesini; komisyonda temsilcisi olan Türk-İş ise 1600 lira olması gerektiğini savunuyordu. Ancak Türk-İş, bugüne kadar sergilediği tutumla asgari ücretin arttırılması yönünde patronlara ve hükümete baskı uygulamadı, gelinen aşamada seyirci kaldı. Bir kez daha şerh koyarak namusu kurtarmaya çalıştı, anacak Türk-İş bürokrasisinin işçi sınıfına ihaneti baki!
Türk-İş 26 Aralıkta yayınladığı Açlık ve Yoksulluk Sınırı raporunda 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının bin 432 lira, yoksulluk sınırının ise 4 bin 665 lira olduğunu ifade etmişti. Bir kişinin geçim maliyetininse 1762 lira olduğunu belirtmişti. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK ise, komisyona ağır işlerde çalışan 1 işçinin geçim maliyetini 1668 lira, “orta ağır” işlerde 1485 lira, “hafif işlerde” ise 1379 lira olarak bildirdi. Komisyon, son toplantısında devletin resmi istatistik kurumunun belirlediği miktarı dikkate almadı, yaklaşık 266 lira daha düşük bir ücret artışını işçilere uygun gördü!
Asgari ücrete yapılan zammı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu “Az veren candan, çok veren maldan. İnşallah malımız çoğalınca daha fazla veririz” sözleriyle savundu. İşçilerle açıkça dalga geçen Müezzinoğlu, çok istedikleri halde kararın altına işçileri temsil eden Türk-İş’in imza atmamasına pek üzülmüş! Yani buna bile tahammül edememiş Bakan! Asgari ücretin tek kademeli olarak belirlenmesine yönelik, “İşveren tarafı iki kademeli talep ediyordu. Ama işçi kesiminden gelen, bir defa yılın tamamına olsun talebini değerlendirdik. En azından bu taleplerini yerine getirmiş olmanın huzurunu kendi adıma ifade etmek isterim” sözleri ise yüreklere su serpti! Ne büyük bir lütuf!
Asgari ücret zammı bir kez daha işçilerin çalışma ve geçim şartları değil, patronların ihtiyacı dikkate alınarak belirlendi. Patronların ve hükümetin temsilcilerinin belirleyici olduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun bir aldatmacadan ibaret olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Asgari ücret bir yandan sözde arttırılırken öte yandan üst vergi dilimine daha erken girmesi ve işçilerin daha çok vergi vermesi sağlandı.
Asgari ücret tüm işçileri ilgilendiriyor. Çünkü tüm patronlar asgari ücreti veri alarak zam yapıyorlar. Yani “Büyüyen Türkiye”de patronlar daha da büyüyecek ve işçiler ise sefalet koşullarına mahkûm olmaya devam edecekler. En zengin %1’lik kesimin toplam servetten aldığı pay 2002 yılında %39 iken, bu oran 2014 yılında %54’e yükselmişti. Demek ki “Büyüyen Türkiye”de zengin ile yoksul arasındaki uçurum büyümeye devam edecek!
İşçiler, patronların ihtiyaçlarına göre belirlenen sefalet ücretine mahkûm olmamak ve yalanlara kanmamak için örgütlenmek ve mücadele etmek zorundalar!
Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılsın, Vergiler Patronlardan Kesilsin!
Asgari/Temel İhtiyaçları Gerçekten Karşılayacak Bir Asgari Ücret!
Asgari Ücret Dört Kişilik Bir Ailenin İhtiyaçlarına Göre Hesaplansın!
Asgari Ücreti İşçi Kurulları Belirlesin!
Tarih Neden Hep Kralları Yazar?
Termikel’de İş Cinayeti
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
- Doğanın Değil Doların Yeşilini Sevenlerin Yasası
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...