Buradasınız
30 Yaşında Yaşlanmak…
İzmir’den bir işçi
Ağustos aynın içindeyiz, tepede kızgın bir güneş var. Deniz mevsiminin son ve en güzel günlerindeyiz. Orman, dağ, bayırın yeşili ağır ağır sarıya dönmeye başlayacak yakında. Sıcak toprak ve derelerden akıp yoluna giden sular, insanı mest edecek kadar güzel bir ay Ağustos ayı. Bu yaz mevsiminden kim istifade etmek istemez ki… Ama bütün yıl boyunca üreten, çalışan, kışın üşüyen, yazın hamama girmiş gibi terleyen %99, doğanın bu nimetlerinden hiç istifade edemiyor, edebilenler ise tadı damağına varmadan bitiveriyor. Ya %99’un çocukları? Bu güzelliğin ne olduğunu bilmeden büyüyüp hayatın içine karışıyorlar… Ya çalışanda, üretende olmayan %1? İşte onlar, üretilen her şeye el koyar, bir yandan doğanın bütün güzelliklerinden tepe tepe istifade eder, diğer yandansa doğaya, yani dünyamıza korkunç zararlar vermeye devam ederler.
9 gün tatilmiş bayramda! Fabrikaların, çarkları her günkü gibi dönmeye devam ediyor. Vardiyalar saat gibi işliyor. Kimisi birkaç saat, kimisi bir günlük bayram tatilinin “tadını” marketlere, AVM’lere giderek çıkartabiliyorlar. Çocuklar, gençler, yaşlı, genç işçi-emekçi insanlar bütçelerinin imkân verdiği ölçüde, yeni kıyafetlerini giymişler. Hele çocuklar, sanki dünyada bundan gayrı mutluluk yokmuş gibiler. Ağızları kulaklarında, meraklı, her bir şeyi inceden inceye inceliyorlar. Her şeyden almak istedikleri okunuyor bakışlarından.
Zihnimdeki sorunun peşinden gidiyorum. Önünden geçtiğim reyonlarda çalışan işçiler, herkese güler yüz göstermek zorunda ve nefes nefese çalışıyorlar. Onları canları çıkana dek çalıştıran patronları kim bilir nerede tatilin keyfini çıkartıyordur. İlk önce kasap reyonunun önündeyim. Kırmızı et reyonunun önünde çok az insan var. Tavuk reyonunun önüyse dolup dolup boşalıyor. Üstelik dolar krizi tavuk fiyatını üç katına çıkarmış. Durum böyle olsa da tavuk kırmızı etten çok ucuza geliyor. Kasap reyonunun arkasında kocaman bir ekran var. Ekranda sürekli kırmızı et, özellikle büyükbaş hayvanın neresinin etinden ne yapılır, nasıl pişirilir, büyük harflerle yazılar geçiyor. Ardı sıra kırmızı etin faydaları geliyor. Ekranda dönüp duranlar, yarım saat önce yemek yemiş insanları bile acıktıracak cinsten. Kırmızı eti izle, kırmızı et niyetine, şişirilmiş tavuğa talim et! İleride birbiriyle şakalaşan üç çocuk dikkatimi çekti. Bayramlıklarını giyip gelmişler. Giysilerini ilk kez giydikleri belli, ucuza alındıkları uzaktan bile anlaşılıyor. Biri raftan aldığını parfüm sanarak, arkadaşlarının ve kendi üzerine sıkıyor. “Gözel gokuyor mu ülen?” diye soruyor. “Gençle, neden gelivediniz?” diye soruyorum. En küçükleri 12 yaşında olan, üzerine alınmıyor, gözlerini yere indiriyor. Diğer ikisi 14 yaşında olanlar, “Subaşı’dan uluruz emmi” diyor. Yüzlerinde metal para gibi bozlar var. Yani köy çocukları oldukları halde etle, sütle, sağlıklı gıdalarla beslenemedikleri, belli oluyor.
Malum kasa son çıkış. Gide-gele tanıştığım genç kadının çalıştığı kasanın sırasına girdim. Sıram geldiğinde, “kolay gelsin evlat, bayramın da kutlu olsun” dedim. O da benim bayramımı kutladı. Elleri elektriğe kapılmış gibi çalışıyor. Şakaklarından yanağına doğru ter damlaları birbirini izliyor. 30 yaşında, evli, 6 yaşında bir çocuğu olduğunu, kocasının da marketin deposunda çalıştığını evvelden biliyorum. Çocuklarına vardiyalı olarak kendileri bakıyorlar. “Babalık, 30 yaşındayım daha. Ama kendimi 70 yaşında kadar yaşlı hissediyorum” diyor birkaç saniye içerisinde. Sorarım size ey %99, biz bu dünyaya %1 sefahat içinde yaşasın, bizse sefaletin dibine mahkûm olalım diye mi geldik? Bu %1’i tepemizden atmadan bize insan gibi yaşamak mümkün olmayacak. Mücadele etmekten gayri çıkar yolumuz yok! Güneşli günler görmek için mücadeleye!
Dünyaca
“Sen Gebze’de Hiç Çalışmadın Galiba!”
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...
- 28 Nisan birçok ülkede iş kazalarında ve meslek hastalıklarında yaşamını yitirmiş işçileri anma günü olarak kabul edilmiş durumda. İlk defa Kanada Kamu Çalışanları Sendikası (CUPE), 1984’te kendi üyeleri için 28 Nisanı Yas Günü olarak ilan etti. Bir...
- ABD’nin New York şehrindeki Columbia Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı Filistin halkıyla dayanışma eylemleri ülke çapındaki diğer üniversitelere de yayılarak büyüyor. ABD’nin 22 eyaletinde 40’tan fazla kampüste öğrenciler aynı taleplerle...
- Aralık 2023’te iktidara gelen faşist Javier Milei ve hükümeti, kemer sıkma politikalarıyla krizin faturasını Arjantinli emekçilerin sırtına yıkmaya devam ediyor. İktidara geldiği günden bu yana birçok protesto gösterisiyle Milei hükümetine...
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...