Buradasınız
8 Mart’ı derneğimizde anlamına uygun bir şekilde kutladık
Bostancı’dan UİD-DER üyesi bir kadın işçi
8 Mart 1857’de New York’lu kadın dokuma işçileri insanlık dışı çalışma koşullarını protesto ederek başlattılar mücadeleyi ve bu mücadelede 129 kadın işçi yanarak can verdi. İşte 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmesinin özünde de bu mücadele günü yatar. Ancak bugün emekçi kadınlara bu mücadele günü unutturulmuş ve burjuvazi eliyle 8 Mart içi boş, sıradan bir Dünya Kadınlar Günü haline getirilmiştir.
Emekçi kelimesini çıkartarak bugünü kutlamak demek, “sadece ekmek değil gül de istiyoruz” diyerek insanca yaşam isteklerini haykıran Amerikalı kadın emekçileri ve dünyanın her yerinde direnen ve canını veren emekçi kadınları unutturmak demektir. 15-16 Haziranda ve pek çok direnişte, grevde en önde yürüyen kadın işçileri yok saymak demektir. Bu konuda burjuvazi üstüne düşeni fazlasıyla yerine getiriyor. Sınıfsal konumuna uygun davranıyor.
Biz de UİD-DER olarak, sınıf mücadelesinde haklı tarafta yani işçi sınıfının tarafında yer alan bir dernek olarak, 8 Mart’ı derneğimizde anlamına uygun bir şekilde kutladık. Öncesinde işçi mahallelerindeki emekçi kadınlara 8 Mart’ın gerçek anlamını ve önemini anlattık ve bu mücadele gününü derneğimizde hep birlikte kutlamak için çağrı yaptık. İşte bu çağrımıza kulak veren kadın-erkek işçi kardeşlerimizle beraber Bostancı temsilciliğimizde bir araya geldik. 8 Mart’ın önemine değinmedik sadece. Bugün bizi yeni bir emperyalist savaşın içine sürüklemekte olan kapitalist sistemin Ortadoğu’yu daha şimdiden bir kan gölüne dönüştürdüğünü, işçi sınıfına yönelik saldırıların arttırıldığını anlattık. Bütün bunlara dur demek için 150 yıl önce Amerikalı kadın işçilerin, 136 yıl önce Fransa’da Paris komünarlarının, 90 yıl önce Çarlığı yıkarak kendi iktidarlarını kuran Rus işçilerinin açtığı yoldan yürümeliydik. Çağrımız “sömürüye, emperyalist savaşa, zulme karşı birleşelim, örgütlenelim ve mücadeleyi yükseltelim” çağrısıydı.
Bu çağrıya UİD-DER müzik grubunun söylediği türküler ve marşlarla, yine UİD-DER şiir grubunun şiirleriyle ses kattık. Sınıf kürsümüzde duygu ve düşüncelerini bizlerle paylaşmak isteyen sınıf kardeşlerimize yer verdik. Evlerimizde yapıp getirdiğimiz yemeklerimizi paylaştık hep beraber ve burjuvazinin unutturmaya çalıştığı dayanışma ve paylaşım duygusunu bir kez daha yaşadık.
Bizler, burjuvazinin karanlığında küçücük de olsa bir mum yaktık. İşçi sınıfına dayatılan sefalet koşullarıyla çok önceden tanışmış ama sınıf mücadelesinin aydınlığından bihaber gencecik insanlara, yaşanan acıların nedeninin kapitalist bataklık olduğunu bilmeyen analara, geleceği düşlediğinde sadece zifiri bir karanlık gören çocuklara seslendik. Kurtuluş ellerimizde, kadınıyla, erkeğiyle işçi sınıfının devrimci mücadelesindedir. Her gün yavaş yavaş yandığı halde yanmaktan korkanlara soruyoruz: “Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”
Arçelik’te “Sıkıyönetim”
Sınıf kardeşlerim benden korkmalıymış!
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...