Buradasınız
Ağıt Yakmak Madencilerin Kaderi Değildir!
Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. İş cinayetlerinin en çok meydana geldiği işkollarından biridir madencilik. Dünyada bir defada yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği çok sayıda madenci katliamı gerçekleştir. Madenlerde iş güvenliği önlemlerinin alınması için maden işçileri uzun yıllar boyunca mücadele vermişlerdir ve vermeye de devam ediyorlar. Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa birincisidir. Her gün madenlerden, fabrikalardan ve inşaatlardan iş cinayetleri haberleri geliyor. Hatırlayalım, Soma’da 13 Mayıs 2014’te gerçekleşen katliamda 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Aynı yıl 28 Ekimde bu kez Ermenek’te 18 maden işçisi kardeşimizin canını aldı sermaye sınıfı. Gelen tepkiler üzerine siyasi iktidar kimi önlemler alacağını açıklasa da gerekli iş güvenliği önlemlerini almadı. Tam tersine İş Güvenliği Yasasının kimi maddelerinin uygulanması esnetildi ve ertelendi. İSİG Meclisi’nin raporlarına yansıyan iş cinayeti rakamları, ölümlerin durmadığını ortaya koyuyor. Soma faciasının gerçekleştiği 2014’te 1886 işçi, 2015’te 1730 işçi, 2016’da 1970 işçi, 2017’de 2006 işçi, 2018’de 1923 işçi, 2019’un ilk 10 ayında en az 1477 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü ama bu tablo aç gözlü sermaye sınıfının işçilerin canını umursamadığını ortaya koyuyor.
Madencilerin Kaderi Hep Ağıt Yakmak mıdır?
Rivayet o ki Roma İmparatorluğu’nda babasının zulmünden kaçan Barbara isimli genç bir kadın, İzmit yakınlarındaki bir madene sığınır. Babası Roma’nın üst düzey bürokratlarından biridir, zenginliği kadar zorbalığıyla da ünlüdür. Zulmün ne demek olduğunu, sırtlarında şaklayan kırbaçlardan bilen madenciler de kendilerine sığınan Barbara’yı koruma altına alırlar ve onu saklarlar. Babasının gazabından uzun süre koruyamazlar genç kızı, ama hatıralarından ne zalimin zulmü silinir ne de Barbara’nın anısı… Gel zaman, git zaman, Barbara’nın ruhunun kendilerini koruduğuna, koruyacağına inanır olmuş madenciler. Onu madencilerin koruyucu azizesi ilan etmişler, dilden dile aktarır olmuşlar. Bu olayın üzerinden yüzyıllar geçmiş ve Santa Barbara’nın (Azize Barbara) İzmit’teki madene sığındığı gün olan 4 Aralık, Dünya Madenciler Günü olarak anılmaya başlamış.
Sermaye sınıfının temsilcileri, kömür karası sicillerine aldırmaksızın 4 Aralıkta bu günün anlamına ilişkin kutlama mesajları paylaştılar. Madencilerin büyük fedakârlıklar gösterdiğini, büyük özveriler ortaya koyduğunu söylediler. Onları saygı ve minnetle andıklarını açıkladılar. İşçi sağlığı ve güvenliğinin kırmızıçizgileri olduğunu söylediler utanmaksızın… Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür demiş eskiler, yani tabiri caizse unutkanlık insan halidir. Ama tarih unutmaz! Sınıf tarihini bilen sınıf bilinçli işçiler ise, bu nedenle iyi tanırlar dostlarını da düşmanlarını da! Kozlu, Gediz, Karadon, Soma, Ermenek, Şirvan, Balveran… Sadece birer ilçe ismi değildir bunlar, aynı zamanda acı acı madenci katliamlarını anımsatır her biri… Somalı madenci yakınının sırtına yediği tekme, bir diğerinin suratına yediği tokat unutulur mu? Unutulur mu yitirilen onca madencinin ardından söylenen “Bu işin fıtratında var” veya “Güzel öldüler” sözleri? Ermenek’te bir maden ocağını su basması sonucu oğullarını yitiren Ayşe Teyzenin “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” sözlerini, Recep Amcanın ayağındaki yırtık lastik ayakkabıları unutmak mümkün olur mu?
İnsanın bir sevdiğini, sevdiklerini kaybetmesi en acı verici olayların başında gelir kuşkusuz. Derinden etkilenen insanın ta içinden, derinlerden kopup gelir sanki ağıtlar ve yürekleri yaralar. Tarih boyunca ağıt yakmak gibi, duygularını ifade etmenin pek çok yolunu bulmuş insanlar. Ağıtlar, türküler, ezgiler duyguları ifade etmenin yanı sıra, dünya halklarının sözlü tarihi de olmuş. Böylece dilden dile, nesilden nesile aktarılabilmiş nice acılar… Toplumsal yaralar açan olaylar, böylece kuşaklar boyunca bilinir olmuş.
Madencilik için tarihin uzmanlık isteyen en eski mesleği olduğu söylenir. Bu nedenledir ki pek çok madenci ezgisi söylenegelmiştir tarih boyu. Kimisi iş şarkılarıdır bunların; madenciler çalışma temposunu bu şarkıların ritmine göre ayarlasın diye çıkmıştır ortaya… Kimisi ise mücadele marşıdır; madencilerin köklü olduğu kadar şanlı mücadele tarihine ilişkin ipucu verir insana… Farklı dillerde pek çok ağıt da yakılmıştır madenciler için. Zifiri karanlığın bağrından cevheri söküp almak için kazma sallayan ve bir daha gün ışığına çıkamayan, yitip giden madenciler için…
“Mükellef ilan oldu gelin dediler, Cehennem deliğine girin dediler.” Bir ağıt niteliğindeki “Mükellef” türküsünde geçer bu sözler... Türkiye’de 1940 yılında bir kez daha mükellefiyet ilan edildi ve madenlerde çalışma zorunluluğu getirildi. Yoksul Anadolu köylüsünün cehennemi oldu maden ocakları... Nice acılar yaşandı mükellefiyet döneminde, nice kayıplar verildi. Bu ağıt da kömür ocağında çalıştırılmaya zorlanan ve buradaki göçükte ölen bir işçinin ardından yakıldı.
Ezen ile ezilen, sömüren ile sömürülenin olduğu bütün bir tarih boyunca sadece Anadolu köylüsü değil, bütün emekçiler kahır dolu yaşamlar sürdüler. İnsanlığın sınıflara bölündüğü tarihlerden bu yana yeryüzü nice acılara tanıklık etti. Kaderleri ortak emekçiler, farklı dillerde de olsa aynı acıları anlattıkları ağıtlar yaktılar. İspanyol Asturyas madencilerinin ağıtı olan “Santa Barbara Bendita” buna örnektir, Anadolu köylüsünün “Mükellef” ağıtına benzer. İspanyol bir madencinin, ölen arkadaşları üzerine hissettiği acıyı karısına anlatışını konu alır Santa Barbara Bendita... Kendisi de yaralanmış ve gömleği ölen dört sınıf kardeşinin kanına bulanmıştır madencinin. Katliamın üzerinde yarattığı etkiyi anlatır durur karısına, koruyucu olarak bildikleri Santa Barbara’ya kardeşlerini korumadığı için sitem eder.
Madenciler, verdikleri mücadeleler sayesinde iş güvenliği önlemlerini aldırabildiklerini göstermişlerdir. Amerika’da, madenciler başta olmak üzere işçi sınıfının örgütlenmesine katkı sunan bir kadın olan Mary Harris Jones, işçilerin iş cinayetlerine daha fazla kurban vermesini engellemeye çalışan bir işçi önderi, sendikacı olarak saygıyla anılmayı hak etmektedir. ABD’deki maden sahipleri tarafından “Amerika’nın en tehlikeli kadını” diye anılan işçi sınıfının Jones Anası, Barbara gibi bir “azize” değildi, ama fedakâr ve özverili çabalarıyla Amerikalı işçilerin gönlüne “Jones Ana” namıyla taht kurmuştu.
Madencilerin kaderi hep ağıt yakmak mıdır? Ölüm gerçekten dedikleri gibi bu işin “fıtrat”ında mı vardır? Elbette hayır, iş cinayetleri işçilerin kaderi değildir! Bugün örgütsüz olduğu için yer altında korka korka çalışan, karanlık dehlizlerde göçük altında kalan madenciler, ancak diğer sınıf kardeşleriyle birleştiğinde bu oyunu bozabilir. “Maden Ocağı”, işçilerin ağıtlarının değil de birlik türkülerinin, marşlarının yankılandığı bir yer olduğunda, işte o zaman korku saracak tüm beyleri!
- Dev Maden-Sen: “İliç’te Toprak Altındaki 8 Maden İşçisi Sahipsiz, Maden İşçileri de Çaresiz Değildir”
- Gayrettepe’de 29 İşçinin Ölümü Protesto Edildi
- Beşiktaş’ta İşçi Katliamı: 29 İşçi Hayatını Kaybetti
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Öğrenci Olmak: KYK Kredisi ve Motokuryelik
- İSİG Meclisi: Son 11 Yılda 671 Çocuk İşçi İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybetti
- 2023’ün İş Cinayetleri Bilançosu: 1932 Can!
- Çocuklarımızın Canı Hiçe Sayılıyor
- Yangın Değil İhmal Can Aldı
- Onun Oğlu Suda Yüzme de Bilmezdi…
- Artık Acılarda Birleşmek İstemiyoruz!
- İşçiler Ölüyor Sorumlular Hesap Vermiyor!
- Davutpaşa Davası Yeniden Görüldü Ama Yine Adalet Yok
- Madenlerden Denizlere Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Tosyalı Demir Çelik’te İş Cinayeti
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...