Buradasınız
AKP’nin İşsizlik Oyunu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2014 Mayıs ayı işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre 2014’ün Mayısında işsizlik oranı %8,8 olarak gerçekleşti. Elbette bu veriler hileli bir yöntemle hazırlandığı için gerçek işsizliği yansıtmıyor.
TÜİK’in verilerine göre, Mayısta 15 ve üst yaş grubunda 2 milyon 551 bin kişi işsiz. Bu oran olarak %8,8’e denk gelmektedir. Yaz aylarına girilmesinden ve TÜİK’in hileli hesaplama yöntemlerinden dolayı Mayısta işsizlik, bir önceki aya göre gerilemiş gözüküyor. Nisanda işsiz sayısı 2 milyon 579 bin, işsizlik oranı ise %9 düzeyinde gerçekleşmişti.
Yine TÜİK’in verilerine göre işsizlik oranı erkeklerde %8, kadınlarda ise %10,5 olarak kayıtlara geçti. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 10,7 olarak gerçekleşirken, 15-24 yaş grubunu içeren genç nüfustaki işsizlik oranı %15,8; 15-64 yaş grubundaki işsizlik oranı ise %8,9 oldu.
Ancak bu oranlar gerçek işsizlik verilerini ortaya koymuyor. Çünkü AKP, TÜİK eliyle işsizliği saklamaya çalışıyor. Bu doğrultuda bazı hileli yöntemlere başvuruluyor. Meselâ geçen seneye kadar TÜİK, bir kişinin işsiz sayılması için işsiz kaldıktan sonra, son üç ay içerisinde iş arama kanallarının en az birisini kullanmış olmasını ve iki hafta içinde ise işbaşı yapabilecek durumda olmasını esas alıyordu. Fakat bu durum değiştirildi ve “son üç ay” kuralının yerine “son dört hafta” kuralı geçirildi. Yani bir ay içinde iş arama kanallarını kullanan ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek olan kimseler işsiz sayılmaya başlanırken, bunun dışında kalanlar işsizler kategorisinin dışına atıldı. Daha da açarsak, eski sistemde son bir aydan üç aya kadar başta umutsuzluk olmak üzere çeşitli nedenlerle iş arama kanallarından birini kullanmayan, ama işe başlamaya hazır kimseler işsiz sayılırken, yeni yöntemle bunlar işsiz sayılmamaya başlandı.Bu şekilde, AKP’nin emrine amade TÜİK, kaşla göz arasında işsizliği aşağı çekmiş oldu. Gerçekte ise işsizlik azalmadı, tersine arttı. DİSK-AR’ın araştırmalarına göre umutsuz olanlar da eklendiğinde işsizlik oranı %8,8’den gerçek düzeyi ifade eden %15,9’e yükseliyor. İşsizlerin sayısı ise 2 milyon 551 binden 5 milyon 10 bine çıkıyor. Araştırmaya göre, kendine uygun tam zamanlı bir iş bulamadığı için haftada bir saat bile olsa karın tokluğuna çalışanların, çalıştığı işten memnun olmayıp değiştirmek isteyenlerin sayısı 1 milyon 253 bindir. Çaresizler, umutsuzlar ve resmi işsizlerin toplam sayısı 6 milyon 231 bindir. Geniş istihdam içinde umutsuzların, çaresizlerin ve resmi işsizlerin payı ise % 19,8’dir.
İşgücüne katılım ve istihdam
TÜİK işgücüne katılım ve istihdam oranlarını da açıkladı. Söz konusu verile göre, Mayısta 15 ve daha üst yaş grubunda istihdam edilenlerin sayısı 26 milyon 538 bin kişidir. Veriler, Türkiye’de tarımın istihdamda hâlâ önemli bir yer tuttuğunu ancak sanayi ve hizmet sektöründeki istihdamın (kentlerde gerçekleşen istihdamın) alabildiğine baskın olduğunu gözler önüne seriyor. Bu dönemde tarım sektöründe toplam 5 milyon 820, tarım dışı sektörlerde ise toplam 20 milyon 718 bin kişinin istihdam edildiği görülmektedir. İstihdam edilenlerin %21,9’u tarım, %20,2’i sanayi, %7,4’ü inşaat, % 50,5’i ise hizmet sektöründe yer almaktadır.
“Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, Mayıs 2014” sonuçlarına göre ise, işgücü nüfusu 29 milyon 89 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise %51,2 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,8, kadınlarda % 31 oldu. İşgücü nüfusu içinde ücretli olarak çalışanların oranı oldukça yüksek: İstihdam edilen 26 milyon 538 bin kişinin 17 milyon 389 binini aylık, haftalık ücretliler veya yevmiyeliler oluşturmaktadır. Böylece ücretli ve yevmiyelilerin toplam istihdam içindeki payı %65,5’e denk gelmektedir. İstihdam edilenlerin 4 milyon 603 binini kendi hesabına çalışanlar, 3 milyon 379 binini ücretsiz aile işçileri ve1 milyon 167 binini işverenler oluşturmaktadır. Bu rakamlar, kapitalist toplumda kimlerin alın teri akıtıp değer ürettiğini, kimlerin ise bu değerlere ve dolayısıyla da zenginliklere el koyarak asalak bir şekilde yaşadığını gözler önüne sermektedir. Özetle, üreten işçi sınıfı toplumda baskın ana sınıfı oluştururken, işçi sınıfının ürettiklerine el koyan kapitalist asalaklar ise bir avuç azınlığı oluşturmaktadırlar.
Sağlıklı Yaşam Masalları
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.