Buradasınız
Amasra’nın Anlattığı: Her Şeyin Başı Örgütlülük!
İstanbul’dan bir işçi temsilcisi
Bartın’da madende yaşanan iş cinayetinde 42 kardeşimizi kaybettik. Sayıştay raporlarına rağmen işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine maliyet olarak bakan egemenlerin gözünde işçilerin yaşamlarının hiçbir kıymeti olmadığını bir kez daha gördük. Egemenleri anladık. Kârdan başka hiç bir şey düşünmüyorlar. Ancak meselenin bir de sendika boyutu var. Katliamın yaşandığı maden aynı zamanda sendikalı bir işyeri! Peki, nasıl oluyor da sendika yöneticileri hiç bir önlem aldırmıyor, aldıramıyor? Facianın geliyorum dediği bir madene işçilerin sokulması karşısında neden hiç bir şey demiyorlar, demediler?
Israrla vurguluyoruz. Sendikalar işçilerin mücadele örgütleridir, hak arama örgütleridir. Ancak işçiler sendikalarına sahip çıkmazsa, sorunlar karşısında inisiyatif almayıp kurtarıcı beklerse bu örgütlerimizin tepesine sınıfından kopmuş, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen bürokratlar çörekleniverir. Bartın’daki katliamdan 10 gün kadar önce işçilerin üye olduğu sendikanın başkanı kazandığı Genel Kurul sonrası sendikada eğlence düzenliyordu. Davullu zurnalı “kutlamada” köçek oynatılıyordu. Kurullar işçilerin sorunlarının tartışıldığı, çözümler arandığı ve bu temelde mücadele etme kararlarının alındığı araçlarken, biz işçiler örgütsüz olduğumuz için bu bürokratların köçek oynattığı eğlencelere dönüşüyor.
Bu bürokratlar patronlar ve onların siyasi temsilcileriyle o kadar içi içe geçmiş ki sendika başkanı patlamadan sonraki günlerde işçilere şöyle diyordu: “Kimimiz savaşlarda ölüyoruz. Şehit oluyoruz, gazi oluyoruz. İşçiler de burada ölerek aslında aynı görevi ifa ediyorlar.” Bununla da yetinmeyip “Bizler bu müesseseyi yaşatmaya devam edeceğiz” diyordu. Sanki konuşan sendikanın başkanı değil de iktidarın bir mensubu veya şirketin bir yöneticisi sanırsınız. Önlemlerin alınmamasına tek laf etmeyen bu sermayeye ruhunu satmışlar, “şirketi yaşatmak” için işçiler ölmeye devam edecek diyor.
Sendikalarımızın başlarına çöreklenmiş bu bürokratların ruhu her yerde aynı. Geçen gün bir işçi arkadaşım, Bartın’da yaşanan katliam üzerine sohbet ederken kendi işyerinde yaşadığı bir örneği anlattı. Sendikalı bir metal fabrikasında yeni çalışmaya başlayan arkadaş şöyle dedi: “Bizim işyerinde büyük bir makine var. Ürün almak için bazen içine giriliyor. Makinenin sensörleri zaman kaybolmasın diye iptal edilmiş. Makinenin içinde kalırsan tost olursun. Öyle tehlikeli bir makine! Bir gün ustabaşı bana ‘makinenin içine gir’ dedi. Ben de ‘girmem makinenin sensörü iptal edilmiş’ dedim. O da ‘besmele getir, gir’ dedi. Girmeyeceğimi tekrar belirtip durumu sendika temsilcisine ilettim. Temsilci de ‘bir şey olmaz bugüne kadar kimse ölmedi’ dedi. Çok şaşırdım. Sendika temsilcisi patronun adamı olmuş.” İşyerlerinde çok fazla iş kazası yaşandığını aktaran arkadaşım, işyerine ziyarete gelen sendika yöneticilerinin işçilerin yanına uğramadan işyeri yöneticileriyle fabrikayı dolaştığını belirtti. Arkadaşımın bu anlattıkları üzerine şunları konuştuk: Biz bir şey yapmadan, öncelikle durumdan şikâyetçi işçilerle bir araya gelip bu tabloya müdahale etmeden ne sendikalarımızı olması gereken duruma getirebiliriz ne de iş kazalarını önleyebiliriz.
Ben de sendikalı bir işçiyim ve aynı zamanda da işyerinde sendika temsilcisiyim. Taşıma sektöründe çalışıyorum. Bizim sektörde genellikle yaşanan iş kazaları trafikte yaşadığımız kazalar oluyor. Bizde de patronlar aynı mantıkla hareket ediyorlar. Önlemlere maliyet gözüyle bakıyor, sadece kârlarını önemsiyorlar. Araçların bakımlarını yapmadan bizleri o araçlarla çalışmaya zorluyorlar. Bunun çok örneklerini yaşadık, yaşıyoruz. Ancak biz buna örgütlülüğümüz sayesinde izin vermiyoruz. Mesela geçen gün freni bozuk bir araçla çalışmaya zorlanan arkadaşım yanıma geldi ve durumu anlattı. Ben de şefe “işçiyi bu araçla çıkaramazsın” dedim. “Ne yapalım elimizde başka araç yok” diyen şefe bizim canımızın siparişlerin teslimatından daha önemli olduğunu söyledim ve nihayetinde arkadaşımın araca bindirilmesine de izin vermedim. Ancak benim böyle bir tutum alabilmemin iki sebebi bulunuyor. Öncelikle ben sınıf bilincine sahip örgütlü bir işçiyim, ayrıca işyerimde tek başıma da değilim. İşyerindeki arkadaşlarla sürekli örgütlülüğümüzü güçlendirmek için bir araya geliyor, birlikte hareket ediyoruz. Bu yüzden patronlar bizlere sonunda ölüm veya yaralanma olacak bir iş yaptıramazlar.
Kardeşler, bizler işçiyiz ve patronların çarkı bozuk bu düzeni karşısında bilinçlenmekten, örgütlü olmaktan başka da çaremiz yok. Bir an için düşünelim. Amasra’da işçiler “bizler bu madene inmeyiz”, “yasaya göre iş güvenliğinin olmadığı yerde çalışmama hakkımız var” diyebilselerdi bunlar yaşanır mıydı? İşçiler tepelerinden bürokratlaşmış sendikacıları def edip yerine mücadeleci işçileri getirseydi bunca insan yaşamını yitirir miydi? Elbette hayır! Hangi sektörde çalışırsak çalışalım patronların gözünde bir iş aletinden farkımız yok ancak bilinçli ve örgütlü işçilerin de bileğini bükebilecek güç yok. Hani derler ya her şeyin başı sağlık diye, bunu işçiler olarak her şeyin başı örgütlülük olarak değiştirelim. Çünkü örgütlü olmadan bu düzende canımızı bile koruyamayız.
Belçika’da Yoksullaşmaya Karşı Grev
TÜMTİS: “Rıza Şahabi’ye Özgürlük!”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.