UİD-DER, 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinin 36’ıncı yıldönümünde kuruldu. 1960’larla birlikte Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin yükselişine katkı sunmuş eski kuşaktan sosyalistlerin ve mücadeleci işçilerin uzun yıllara dayanan emeklerinin bir ürünü olarak, önce İşçi Öz-Eğitim Grupları doğdu. Grev ve direniş alanlarından gelen, sendikalarında öne çıkan mücadeleci işçiler, uzun bir hazırlık sürecinin sonunda, 2006’da Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğini kurdular. İşçi sınıfı gerçekte uluslararası bir sınıftır ve tüm uluslardan işçiler dünya ölçeğinde birleşmedikleri müddetçe kapitalist sömürüyü yenemezler. İşte UİD-DER bu düşünceyle örgütleniyor ve mücadele ediyor.
12 Haziran 2021 - 16:45
Ne çok benzerlik var bu iki fotoğrafta… Peş peşe çekilen iki fotoğrafa bakıyoruz sanki. Oysa aradan yaklaşık kırk yıl geçmiş. Az buz değil, kaç kuşak eder kırk yıl! Ancak fotoğraflara bakınca onlarca yıllık bu zaman farkı ufalıyor da kısacık bir ana sığıveriyor. Sanki aynı anın farklı karelerine bakıyoruz.
“Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşin!” Dünya işçi sınıfını sömürücü efendilere karşı mücadeleye çağıran bu kısa ve çarpıcı slogan, benzeri şekilde pankartlara işlenmiş. Ancak bu iki fotoğrafın benzerliği sadece aynı şiarı yükselten pankartların taşınmasından ibaret değil. Coşku, güven, umut, onur, beraberlik… İnsanlığın ortak acılarını yaratan kapitalist sömürücülere karşı omuz omuza verebilmek, özgürlük türkülerini hep beraber söyleyebilmek… Sadece sınıfımızın kızıl rengini yahut şiarlarını değil, aynı zamanda 1 Mayıs alanlarında insanlığın en güzel hasletlerini kuşanmış mücadeleci işçiler. Ne güzel anlatmış bu iki fotoğrafı Nâzım Ustanın mısraları:
Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yârin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek için…
12 Haziran 2021 - 17:30
Türkiye işçi sınıfının yükselen mücadelesini bastırmak isteyen egemenler 1980 askeri faşist darbesini gerçekleştirdiler. İşçi sınıfının örgütlerini ezdiler. Geçmişle gelecek arasındaki köprüleri yıktılar; yeni kuşak işçileri mücadeleci öncü işçilerden ve sosyalistlerden koparmak istediler. Darbeden sonraki yıllar zorluydu. Fakat her şeye rağmen işçi sınıfından umudunu kesmeyen eski kuşak sosyalistler vardı ve onlar fabrikalarda, sendikalarda, grev ve direniş alanlarında yılmadan mücadeleci öncü işçileri örgütlemeye devam ettiler. 1990’lı yılarda direnişlerden, grevlerden hak mücadelelerinden öncü işçilerin katılımıyla İşçi Öz-Eğitim Gruplarını oluşturdular. Sınıfın durumunu, sorunları, örgütlenme yollarını tartışan, sınıf bilinciyle kuşanan işçiler, mücadele geleneğini yeni kuşaklara aktarmak için azimle çalıştılar. İşte böyle başladı İşçi Öz-Eğitim Gruplarının gelenekten geleceğe yürüyüşü.
İşçilik hayatıma genç yaşta metal fabrikasında başladım. Şanslıydım ki fabrikada sendika vardı. İşçi arkadaşlarım temsilci olmamı istiyorlardı. Sendikal eğitimlere katılmaya başladım. Eğitimleri Süleyman Üstün Hoca veriyordu. Hocamız biz genç işçilerin ufkunu açıyor, bizi derinden etkiliyordu. Eğitimleri hikâyelerle, yüreğimizi umutla donatıyordu. Süleyman Hocamızın eğitimlerine katıldığım için çok şanslıydım. Ama hepsi bu kadar değil. Eğitimlerde Hocamızı benim gibi dikkatle dinleyen bir başka metal işçisiyle tanıştım ve o beni İşçi Öz-Eğitim Gruplarının etkinliklerine davet etti. Gururla söylemeliyim ki bu daveti geri çevirmedim. Bu da benim hayatımın en büyük şansı oldu. İşçi Öz-Eğitim Gruplarında çeşitli grev ve direnişlerde tanışan, fabrikalarda mücadele eden işçiler vardı. Bu çalışmalara ben de hevesle katılıyordum. İşçilerin örgütlenmesi, bilinçlenmesi, sınıfının mücadele saflarına katılması için çok çalışıyorduk. Yaşamın bütün zorluklarına, baskı ve yasaklara rağmen mücadele ruhuyla doluyduk.
Emeklerimiz UİD-DER’le taçlandı ve açılış etkinliğine Süleyman Üstün Hocamızı da davet ettik. Etkinlik günü kendisiyle tanışmamı anlattım. Son derece sevindi, bana UİD-DER’in kuruluşuna öncülük eden eski kuşak mücadeleci işçileri tanıdığını, onlardan çok etkilendiğini söyledi. O gün daha iyi anladım ki mücadele örgütümüzün kökleri son derece sağlam temellere dayanıyor. Bu sağlam temelin üzerinde sapasağlam bir işçi örgütü, mücadele örgütü yükselmeye devam ediyor. Çocuklarım da bu mücadelenin bir parçası şimdi. Evlatlarımız, genç işçi kardeşlerimiz saflarımıza güç kattıkça umudumuz, kararlılığımız artıyor.
Kocaeli’den emekli bir metal işçisi
12 Haziran 2021 - 18:15
Başta metal ve petrokimya olmak üzere çeşitli sektörlerdeki öncü işçiler, fabrikalarda, sendika tabanlarında, grevlerde ve direnişlerde mücadeleyi yükselten işçiler kurdular UİD-DER’i. İşçi sınıfımızın örgütlülüğünün güçlendirilmesi yolundaki ısrarın, inanç ve kararlılığın, mücadelenin yükseltilmesi için sabır ve sebatla çalışmaları sürekli kılmanın bir sonucuydu örgütümüz. UİD-DER’in kuruluş etkinliğinden kesitleri birlikte izleyelim. En zorlu yıllarda bile işçi sınıfının saflarını güçlendirmek için ter akıtan mücadeleci işçiler, bugün yüreklerimizi, yüzlerimizi büyük bir gururla aydınlatıyor.
On beş yılda hep daha ileri!
UİD-DER on beş yaşında. Ama bu kurumsal yaşın ardında, neredeyse dört katı kadar uzun mücadele deneyimi yılları yatıyor. Bir kesitini Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin doruk noktasını teşkil eden 60’lar ve 70’lerin, bir kesitiniyse sermaye sınıfının saldırılarının doruğuna çıktığı 12 Eylül faşizminden bugüne geçen sürecin kapsadığı bu yıllar, çıkarmasını bilenler için her açıdan çok zengin derslerle doludur. Sadece yükseliş değil gerileme dönemlerinden de süzülüp damıtılmış olan bu dersler, aslında tarih ve sınıf bilincinin somutlanmış halidir.
UİD-DER, işte bu deneyim ve derslerle yoğrularak, Türkiye topraklarının pek de alışık olmadığı, son derece planlı, hedefli ve bilinçli bir çabanın ürünü olarak doğdu. Yaptığıyla asla yetinmedi, hep daha iyisine doğru yol almayı, rutine teslim olmamayı şiar edindi. Daha baştan hedefini işçi sınıfının toplumsal kurtuluş mücadelesi yolunda örgütlü birliğinin sağlanması olarak koyan bu anlayışın özünde, kapitalizmin bir gün mutlaka yıkılacağına ve bunu gerçekleştirebilecek tek sınıfın işçi sınıfı olduğuna dair sarsılmaz, bilimsel bir inanç yatıyor. En zorlu dönemlerde bile tarihsel iyimserliğimizi kaybetmememizi, umudumuzu diri tutmamızı ve UİD-DER’le şu ya da bu şekilde temas eden tüm işçi kardeşlerimize de bu umudu aşılabilmemizi sağlayan şey işte bu inanç ve güvendir. Bizler biliyoruz ki dünya şimdiye dek hiçbir sömürücü sınıfa kalmadığı gibi kapitalistlere de kalmayacak. İşçi sınıfı kendini kurtarmak üzere yola çıktığı bu mücadelede tüm emekçilerle birlikte dünyayı da kurtaracak. Yaşasın işçi sınıfının uluslararası mücadelesi, yaşasın sosyalizm!
Bir grup UİD-DER’li emekçi
12 Haziran 2021 - 19:00
Yolumuz güneşe gidiyor.
Güneş kadar güzel,
Güneş kadar sıcak,
Güneş kadar aydınlık bir gelecek için
Çıktık yola…
2006 yılının 15-16 Haziran günlerinde açılış etkinliğini gerçekleştiren mücadele örgütümüz UİD-DER’in ilk 1 Mayıs’ı 2007 yılındaydı. Köklü bir ırmağın baharda ansızın çağıldaması gibi, 1 Mayıs 2007’de meydanlar rengiyle, sloganlarıyla, disipliniyle bir işçi nehrinin akışına şahit olmuştu. İşçileri aynı duyguyla, aynı coşkuyla ve sınıf bilinciyle birleştirmenin marifetiydi bu tablo. Genci, yaşlısı ve çocuklarıyla, kadınıyla, erkeğiyle, her sektörden işçilerin aynı müziğin ritmiyle yürüdüğü ve haykırdığı bir gün olmuştu UİD-DER’li işçilerle 1 Mayıs.
İşçiler mücadele örgütleri UİD-DER’le tanışınca, işçi sınıfının tarihsel rolünü, yüzyıllar boyunca zenginleşmiş deneyimlerini, mücadele yöntemlerini öğrenip kavradıkça bir ufuk açılır önlerinde. Tarih nehri, işçi sınıfının mücadele yolu belirginleşir. Anlaşılmaz sanılan anlaşılır, görülmez sanılan görülür, değişmez sanılan değişir. Umut yeniden çağlamaya başlar işçi yüreklerde. Ve yürünmez sanılan yollar yürünmeye başlar UİD-DER’le. Adana’dan UİD-DER’li bir işçinin dizeleri eşlik etsin yürüyüşümüze…
Fikirler örgütüyle güçlüdür
Lise çağlarımda işçi sınıfının mücadelesinin tarafında olduğumu düşünüyordum. Ta ki işçi sınıfının uluslararası bir sınıf olduğunu, mücadelesinin de öyle olması gerektiğini öğrenene kadar. Bu benim için bir dönüm noktasıydı; o güne kadar öğrendiğim, uğruna mücadele ettiğim doğrulardan daha büyük bir doğruya ulaşmıştım. Hayatı, dünyayı, siyaseti, mücadeleyi, işçi sınıfını kavrayışım gelişti. Beraber gidilen ilk 1 Mayıs’lar hiç unutulmaz; 1996 1 Mayıs’ı benim için böyleydi. Öyle bir kalabalıkla karşılaşmıştık ki o coşku asla unutulamaz. Direnişte olan işçilerle birlikte yürümüştük.
Mücadele örgütümüz UİD-DER ilk olarak 2007’de 1 Mayıs alanındaydı. Aylar öncesinden bayraklar, pankartlar, dövizler hazırlıyor, ev ev dolaşıp işçi arkadaşlarımızı UİD-DER ile 1 Mayıs’a katmak için çalışıyorduk. Kortejimiz gelincik tarlasını andırıyordu. Türlü işkollarından işçiler, öğrenciler, anneler, çocuklar… Hep bir ağızdan haykırıyorduk, sloganlarımızı, türkülerimizi, marşlarımızı. O kadar güzeldi ki kortejimiz, yılların birikimi olduğu her halinden belliydi. Fikirlerin gücü örgütlü mücadelenin harında pişmiş, grevlerde, direnişlerde öne çıkan işçilerin yüreğinde umuda dönüşerek UİD-DER’de vücut bulmuştu. UİD-DER, işçilerin uluslararası mücadele birliğinin simgesidir.
Gebze’den bir işçi
12 Haziran 2021 - 19:45
15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinin yıldönümünde açılışını yapan UİD-DER, hem gelenekten geleceğe vurgusu yapıyor hem de bu büyük işçi direnişinin gösterdiği yoldan yürünmesi gerektiğini dile getiriyordu. 15-16 Haziran 1970’te, iki uzun gün boyunca Türkiye işçilerin eylemiyle çalkalandı. Sanayinin kalbi olan İstanbul ve Kocaeli’de 150 bin işçi üretimi durdurup kent meydanlarına aktı. Yolları kapatan işçiler tankların üzerinden atlıyor, asker ve polis barikatlarını aşıp geçiyorlardı.
İşçileri birleştiren ve haklarını geliştiren DİSK’in her geçen gün büyümesi sermaye sınıfını, o dönemin hükümetini ve işbirlikçi sendikacılığı savunan Türk-İş bürokratlarını korkutuyordu. O dönem iktidarda olan Adalet Partisi, DİSK’i yok etmek ve işçi sınıfının sendikal birliğini ezmek için Meclise bir yasa tasarısı sunmuştu. İşçiler öfkeliydiler ve sendikalarını ezdirmemeye kararlıydılar. DİSK’in direnme kararı dilden dile, fabrikadan fabrikaya, mahalleden mahalleye yayıldı. 15 Haziran sabahı yüzlerce fabrikada üretim durdu. Yıl 1970, İşçi Ayaklanıyor şarkısını dinlerken görüntüler bizi o anlara götürüyor.
Okulu yeni bitirmiş ve işe başlamıştım. Haksızlıklara, sömürüye karşı mücadele konusunda bir şeyler yapılması gerektiğine inanan ancak ne yapacağını bilmeyen genç bir işçiydim. Şanslıyım ki bu süreçte İşçi Öz-Eğitim Gruplarıyla tanıştım. İşçi Öz-Eğitim Grupları benim için tam anlamıyla bir okuldu. Bu süreçte bir taraftan geçmişte yaşanan deneyimleri, işçi sınıfının tarihini öğrenirken diğer taraftan da grev ve direniş ziyaretleri ile mücadeleyi deneyimleyerek öğreniyordum. Bu anlamlı ve sabırlı çalışma gittikçe büyümeye ve işçilerin içinde kök salmaya başladı ve sonuçta UİD-DER’in kurulmasıyla sonuçlandı. UİD-DER’in kuruluşuna katılmanın ve sömürüden kurtulma mücadelesini ilmek ilmek örmenin onurunu ve gurunu yaşıyorum. UİD-DER’in 15. yılında yeni bir dünya kurma mücadelesinin bayrağını taşımaya devam ediyoruz. Yaşasın UİD-DER! Yaşasın Onurlu Mücadelemiz!
İstanbul/Avcılar’dan bir işçi
Biz liseli gençler, UİD-DER sayesinde çok şey öğreniyoruz. İlgi duyduğumuz müzik, şiir, tiyatro gibi alanlarda kendimizi geliştiriyoruz. Hayatımıza yeni ufuklar açıyoruz. Mücadeleye atılarak insanları ve hayatı tanımaya başlıyoruz. Biz gençlere söz hakkı tanımayan bu sisteme rağmen, UİD-DER’de kendimizi var ediyoruz. Çünkü burada haksızlıklara boğun eğmemeyi öğreniyor, bir şeylerin değişmesi için birleşiyoruz. Susmuyoruz, yalnız ve çaresiz olmadığımızı anlıyoruz. Ortak acılarımızın, sorunlarımızın olduğunu fark ederek sistemin bize dayattığı bireyselliği aşıyoruz. Bireyselliği aşıp örgütlendikçe kendimize güveniyoruz. Bizim gibi gençleri özgüvensiz hale getiren de intihara sürükleyen de bu sistemin kendisi. İşte bu yüzden UİD-DER’e çok ihtiyacımız var. Değişmek ve değiştirmek için! 15. yılında UİD-DER’de olduğumuz için çok şanslıyız ve mutluyuz. Yaşasın UİD-DER!
İstanbul’dan liseli gençler
12 Haziran 2021 - 20:30
İşçi sınıfından umudun kesildiği bir dönemde, İşçi Öz-Eğitim toplantılarıyla çeşitli grev ve direnişlerden gelen öncü işçilerin sınıf mücadelesi temelinde bilinçlenmesi, örgütlenmesiyle başlayan çalışmalar UİD-DER’in kurulmasıyla somutlandı. Bizler de bu çalışmalarda yer almış işçiler olarak bugün geldiğimiz noktada gururluyuz, gelecek güzel mutlu günler için umutluyuz. Geleneği olmayanın geleceği yoktur. İşçi sınıfının mücadele geleneğini öğrenmek, yeni kuşaklara ulaştırmak örgütlü mücadele ile olur. UİD-DER de işçi sınıfın örgütlü mücadeleye ihtiyaç duyduğu bir dönemde kuruldu. Kurulduğu günden bugüne de sınıfın mücadele geleneğini işçilere taşımaya çalıştı. UİD-DER, geçmişten bugüne bir köprü gibidir. Bütün olumsuz koşullara rağmen, UİD-DER işçi sınıfına meşale olmaya, işçi sınıfının yolunu aydınlatmaya devam edecek. Mücadele bayrağı genç işçi kardeşlerimize ulaştıkça daha da büyüyecek, yolumuz daha aydınlık olacak. Geçmişten geleceğe yolumuzu aydınlatan UİD-DER’in 15. mücadele yılı kutlu olsun!
Esenyurt’tan UİD-DER’li işçiler
Uzak bir şarkı söylenir,
Uzak bir şarkı çavlanlarda;
Perde perde yaklaşır bana,
Perde perde kulağıma.
Bir yağmur getirir şarkılar,
Bir yağmur bereket, bolluk;
Ağaç ağaç dolar taş-toprak,
Bir badem toplanır mutluluk.
Bir bahar kokusu getirir şarkılar,
Bir bahar kokusu kışa yolculuk;
Çiçek çiçek açar dünya
Çiçek çiçek büyür mutluluk.
Bir özgürlük getirir şarkılar,
Bir özgürlük bulut bulut;
Şarkılarda ne arasan var,
Bahar, çiçek, yağmur ve mutluluk…
(Şarkılarla Gelen, Tayyibe Karagöz)
On yılı biraz geçti mücadele örgütümüz UİD-DER’le tanışalı. Örgütlü mücadeleye dair yıllar içinde birikmiş fikirlerim vardı elbet. Ama mücadele örgütümüzle tanıştıktan sonra bakış açım 180 derece değişti dersem abartmış olmam. İlk gençliğimden beri kafamı en çok kurcalayan mesele; çalışıp didinmekten başka bir şey bilmeyen, yaşam gailesi içinde kaybolup gitmiş, hayalleri, umutları tuzla buz olmuş, yetenekleri kötürümleştirilip kendi gücü çoktan unutturulmuş emekçi insanların nasıl olup da yeteneklerinin farkına varacağıydı. Çünkü biz, “ne üstümüzde bir efendi ne altımızda bir köle” istiyoruz.
Dünyayı cennete dönüştürecek bu ideali kim gerçekleştirebilir? Özel türden yöneticilerin olmadığı, “akıllı” ya da “güçlü” olanların diğerlerini köle, hizmetkâr yapmayı aklının ucundan bile geçiremediği; herkesin yetenekleri ölçüsünde verip ihtiyacı kadar aldığı; daha zeki ya da yetenekli veya daha güçlü olmanın ayrıcalıklı olmayı gerektirmediği bir dünyayı kim kurabilir? Ayrıcalıklıların hizmetkârı haline getirilmiş işçi sınıfı tabi ki!
Ama nasıl? Yüzyıllardır yetenekleri köreltilmiş, hizmetkâr olmaya alıştırılmış, bütün her şeyi üretirken hiçbir şey yapmadığına, yeteneklerini burjuvaların hizmetine sunmaktan başka bir yolunun olmadığına inandırılmış işçi sınıfı kendi örgütlü gücünü ve yeteneklerini geliştirerek tabi ki. İşçilerin yeteneklerini geliştiren, onlara dünyanın üreten elleri olduklarını ve yönetebileceklerini de gösteren, bunu her günkü canlı pratik faaliyetiyle ispat eden bir örgüt. Şükür ki böyle bir örgütümüz var; UİD-DER. Yıllardır mücadele deneyiminden geçmiş, hemen yanı başımızda, aklımızla anlayıp yüreğimizin sıcaklığıyla bilebileceğimiz, varlığıyla umutlanıp coşkulanabileceğimiz, sımsıkı sarılıp her adımda “Ama Biz Kazanacağız” diyebileceğimiz UİD-DER’imiz var! Sınıfımızın kavgasını büyütmek için UİD-DER’imizi kurup bugünlere getirenlere bütün bilincimizle ve yüreğimizle şükranlarımızı sunuyoruz! Şan Olsun UİD-DER’in 15. Kuruluş Yılına! Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!
Adana’dan UİD-DER’li inşaat işçisi
12 Haziran 2021 - 21:15
Çaldı davullar
Çekildi halaylar
Çoluk çocuk
Kadın erkek
Yaşlı genç
Ve bütün fabrikalar hep birlikte haykırdılar:
“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”
“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”
Ve başladı grev…
Rıza Usta, Cemile ve Mehveş
Çok yenmiş
Çok yenilmiş olanlardan öğrendiklerinden,
Daha en baştan kurmuşlardı komitelerini.
Ve fakat kolay değildi
İdare etmek bir grevi…
Bu iş nasıl bilmek gerekirdi
Yani işi, ustasından öğrenmek gerekirdi.
Ve onlar da zaten
Ustasından öğrendiler.
Bir yanda
Yüzyılların birikmiş yönetme tecrübesiyle patronlar
Diğer yanda
Yüzyılların birikmiş öfkesiyle işçiler vardı.
Eğer işçiler yalnız kalsalardı
Çok yenmiş
Çok yenilmiş olanlardan öğrenmeselerdi
Zordu işleri.
(Mehveş, Ziya Egeli-kısaltılmıştır)
2005 yılında Serna Tekstil fabrikasında grevdeydim. Çok sağlam bir örgütlenme ile patronun haberi olmadan sendika üyeliklerini yapmış ve kısa bir direnişle patrona sendikayı kabul ettirmiştik. Fakat sözleşme döneminde patron isteklerimizi kabul etmediği için greve çıkmıştık. Ben baş temsilciydim ve ilk günden beri tüm zorlukları oluşturduğumuz komite ile birlikte atlatmıştık. Grev sürecini de bu komite ile beraber yürütüyorduk. Fakat ben dâhil komitedeki tüm arkadaşlarım ne sendikalı olma ne sözleşme yapma ne de grev hakkında bir deneyime veya bilgiye sahiptik. Neyse ki sendikalı olamaya karar verdiğimizde sonradan UİD-DER’i oluşturacak İşçi Öz-Eğitim Gurupları ile tanışmıştık. Bu arkadaşlar karşı karşıya kaldığımız her sorunda bizlere işçilerin geçmişten gelen deneyimlerini aktardılar ve yapmamız gerekenler konusunda yol gösterdiler. Bu sayede sorunlarımızı çözerken ben de hem anlatılanlardan hem de yaptıklarımızdan dersler çıkartarak işçi sınıfının mücadelesini öğrenmeye başladım.
Greve çıktıktan sonra bir grev nasıl yürütülmeli üzerine konuşmaya başladık. Grev alanının coşkulu ve kalabalık olması, ailelerin grev alanına gelmesinin sağlanması, grev alanının güvenliği, yemek, grev ödeneği, araba gibi ihtiyaçların sendikadan karşılanmasını sağlamak, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin ziyaretlerini sağlamak için onları davet etmek, maddi, manevi dayanışmayı örgütlemek gibi birçok şey. Bunların hepsini İşçi Öz-Eğitim Gruplarındaki arkadaşlar bizlere örneklerle anlatıyor, bizler de hayata geçirmeye çalışıyorduk. Fakat bir sorunumuz vardı ve tüm denemelere rağmen henüz çözememiştik. Bu sorun grev çadırının kurulmasıydı. Çadırı iki defa kurmuştuk fakat polis müdahalesiyle kaldırılmış, üçüncü denememizde ise gözaltına alınmıştık. Hem kış geliyordu, sokakta korunmasız kalamazdık, hem de grev çadırı grev alanının şanıydı bunu da İşçi Öz-Eğitim Gruplarından öğrenmiştik. Fakat tüm çabamıza rağmen çadırı kuramamamız bazı arkadaşlarda moral bozukluğu oluşturmaya başladı.
Grev çadırı kurulması üzerine yaptığımız toplantıda İşçi Öz-Eğitim Gruplarının önerisini tartıştık. Öneri şöyleydi: Kalabalık bir ziyaret organize edilecek, bu ziyaret sırasında çadır kurulacaktı. Bu öneri çoğunluk tarafından kabul edildi ve hazırlıklara başladık. Yeni çadır için malzemeler ayarladık ve tüm grevci arkadaşlarımızı ve ailelerini grev alanına topladık. Pazar günüydü, otobüsler arka arkaya geldiler. Sokağın başında bir kortej oluşturdular ve gür, coşkulu, güçlü bir sesle sloganlar atarak grev alanına geldiler. Gebze ve İstanbul’un değişik bölgelerinden gelen İşçi Öz-Eğitim Gruplarından arkadaşlar alanı doldurdular. Karşılama, konuşmalar, sohbetler, çaylar, halaylar… Çoğunu tanımıyordum ama hepsi çok yakın geliyordu bana. Bu arada grev çadırı kurulmaya başlandı. Herkes bir işin ucundan tutuyor ve hızlıca çadır kuruluyordu. Önce çevik kuvvet komiseri geldi yanıma, “yasak” dedi. Sonra sendikalar masasından aradılar. Öyle bir güç gelmişti ki bana, bu ziyaretin verdiği bir güçtü ve öyle konuştum hepsiyle. Bu yaşananlardan sonra grev çadırımıza da bize de bir daha karışan olmadı. Bunun üzerine konuştuğum İşçi Öz-Eğitim Gruplarından bir arkadaşım “bu işçi dayanışmasıdır” dedi. Bir sene sonra Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğinin kuruluşunda yer aldım. Artık şunu çok iyi biliyordum: Derneğimizin adındaki işçi dayanışması bizim grevimizdeki gibi nice mücadele alanlarından gelerek o tabelaya yazılmıştı. Derneğimizin 15. yılında tüm dünyadaki işçilerin ihtiyacı bu olan bu işçi dayanışmasıdır.
Yaşasın Uluslararası İşçi Dayanışması.
İstanbul’dan bir metal işçisi
12 Haziran 2021 - 22:00
Dünya tarihinin önemli dönemeç noktalarından biri olan 1 Mayıs 1886’daki olayları, işçi sınıfının sömürüsüz ve sınıfız bir dünya özleminin sembolü olan 1 Mayıs’ın doğuşunu sahneye taşımak kolay değildir. Ama tümüyle işçilerden oluşan UİD-DER İşçi Tiyatrosu Topluluğu bu ağır yükün altına girmekten çekinmemişti. 1 Mayıs Karanfilleri oyunu 2008 yılının Nisan ayında yüzlerce işçinin katılımıyla tiyatro salonlarında sahnelendi. Bu oyunla 8 saatlik işgünü mücadelesinin ve 1 Mayıs’ın doğuşu anlatıldı işçilere. Sahne kostümünden dekoruna, oyun metninden makyajına her şeyi işçiler kendileri yaptılar. UİD-DER İşçi Tiyatrosu “İşçiden işçiye işçinin diliyle” seslendi bütün oyunlarında işçi kardeşlerine. Geçmiş-gelecek köprüsünü yeniden inşa etme çabasının araçlarından biri olan UİD-DER İşçi Tiyatrosu, işçi sınıfının geçmiş mücadele deneyimlerini, sorunlarını, taleplerini tiyatroyla anlattı. Oyundan bir kesiti sizlerle paylaşıyoruz.
Bizler yolları farklı şekillerde UİD-DER’le kesişen kadın işçileriz. Kimimiz fabrikada bir UİD-DER’li sayesinde, kimimiz daha okuldayken, kimimiz mahallede tanıştık UİD-DER ile. Hikâyelerimiz farklı olsa da UİD-DER’in bize kazandırdığı şey ortak: Aynı sınıfın parçasıyız. İster mühendis olalım ister tekstil işçisi, ister metal işçisi isterse bugünün öğrencisi yarının işçisi. Büyük bir ailenin parçası olduğumuzu öğrenince kendimize olan güvenimiz arttı, sorunlar ve haksızlıklar karşısında kendimizi daha güçlü hissetmeye başladık. Hem birer kadın hem birer işçi olarak yaşadığımız sorunlara doğru tepki vermeyi, kendimize ve sınıfımıza güvenmeyi UİD-DER’de öğrendik. Sorunların farkındaydık belki ama ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. Ama şimdi ne yapmamız gerektiğini UİD-DER’le kavradık. Sabırla, işçilerin birliğini sağlamaya kafa yormanın önceliğimiz olduğunu öğrendik. Güzel bir dünya yaratmak için çabalarken bizde iyi bir insan olma duygusu da yaratan UİD-DER’e sonsuz teşekkürler!
Tuzla’dan bir grup kadın işçi
Bizler Mersin Üniversitesinden mezun olmuş bir grup genciz. UİD-DER’le, kimimiz uzun kimimiz kısa zaman önce tanıştık. UİD-DER, işçi sınıfı mücadelesinin genç neferleri olan bizlere dünyaya sınıfımızın penceresinden bakmayı öğretiyor. Geleneği yaratanların bizlere kattıklarıyla mücadeleye devam ediyoruz. Ne mutlu ki bize, UİD-DER bayrağı altında aydınlık bir geleceğe yürüyoruz. Selam olsun geleneği bugünlere taşıyıp, sürdürenlere! Selam olsun bayrağı devralıp yarınlara taşıyacak olanlara!
Mersin’den UİD-DER’li gençler
12 Haziran 2021 - 22:45
UİD-DER’e ilk geldiğimizde önce gülen yüzler gördük, sonra güven ve sevgiyi hissettik. Hem kendimiz hem de çocuklarımız için çok şey öğrendik burada. Sabırlı olmayı, asıl düşmanımızın sınıf kardeşlerimiz değil patronlar sınıfı olduğunu, nasıl mücadele etmemiz gerektiğini öğrendik. Birer anne olarak evlatlarımızı nasıl yetiştirmemiz gerektiği konusunda ufkumuz açıldı. UİD-DER’de büyüyen çocuklara baktıkça “işte” diyoruz, “bizim çocuklarımız da böyle olmalı.”
UİD-DER’le tanışmadan önce ev ile iş arasında mekik dokuduğumuz bir yaşamımız vardı. Şimdi bizi anlayan, dinleyen, sorunlarımıza sahip çıkan, çözüm üreten bir ailemiz, ikinci bir evimiz var. Yalnız olmadığımızı biliyoruz artık. UİD-DER Kadın Komitesinin çalışmalarına katılıyoruz, emek veriyoruz. Emekçi kadın olarak değerimizi de burada hissettik. Kendimize güvenimiz arttı. Çocuklarımızla birlikte bu büyük ailenin bir parçası olmaktan onur duyuyoruz. Derneğimizin 15. mücadele yılı kutlu olsun! Yaşasın UİD-DER! Yaşasın Sınıf Mücadelesi!
Sancaktepe’den tekstil işçisi kadınlar
Merhaba güzel insanlar, dostlar, dostlarımız! Bizler Esenyurt’tan emekçi kadınlarız. Her birimiz farklı zamanlarda UİD-DER’le tanışmış olsak da kısa zamanda birbirimizle kaynaştık. Arkadaş, kardeş, dost olduk birbirimize. Yaşadığımız sistemin kadınlara biçtiği rolün aksine susmuyoruz, söyleyeceklerimizi sonuna kadar söyleyebiliyoruz. Çevremizde yaşanan olaylara duyarlıyız. Bizlere unutturulan özgüveni UİD-DER sayesinde kazandık. Yeteneklerimizi, becerilerimizi kendimiz keşfettik. Müzik yapıyor, şiir yazıyor, tiyatro yapıyor, okuyor, yazıyor, öğreniyor, öğretiyoruz. Tarih bilinciyle donanıyoruz. Emekçi kadınlar olarak bir araya geliyor, sorunlarımızı konuşuyor, tartışıyor, çözümler üretiyoruz. Kısacası biz emekçi kadınlar UİD-DER’le nefes alıyor, kendimizi buluyor, yeniden var oluyoruz. Sağlam durmayı, mücadele etmeyi öğreniyoruz, direngenliğimiz artıyor. Bir ablamız şöyle demişti “Ben UİD-DER’le tanıştığım günden beri yaşıyorum.” UİD-DER’i var edenlere, 15. yılına taşıyanlara, sahip çıkıp büyütenlere selam olsun! Emekçi Kadınlar Mücadelede Bir Adım Öne!
Esenyurt’tan emekçi kadınlar
2008’de tiyatro sahnelerinde olan çocuklarımız büyüdüler, bugünün çocuklarına abla, abi oldular, işçi sınıfının mücadelesine omuz verdiler. Bugün de UİD-DER’le büyüyor çocuklarımız. Yaşamı keşfetme heyecanıyla dolu yürekleri, allı pullu düşleri, pırıl pırıl gözleriyle çocuklarımız… Kimisinin yaşı ikili rakamları henüz buldu, kimisininki henüz 5-6. Kimisi işçi anne-babasıyla birlikte geldiği UİD-DER’in adını telaffuz bile edemiyor henüz… Ama hepsi mutlular UİD-DER’de, hepsi mutlular UİD-DER’deki sıcak ortamlarında. Çünkü onlar için UİD-DER önce oyun demek, sonra arkadaş demek, paylaşmak demek, sevgi demek, öğrenmek demek, yuva demek. UİD-DER, işçi çocukları için ikinci ev demek. UİD-DER’in 15’inci mücadele yılını kendi dillerince kutluyor çocuklarımız. UİD-DER yürümeye, büyümeye devam edecek, çocuklarımızla birlikte işçi sınıfının mücadelesi de büyüyecek.
12 Haziran 2021 - 23:30
Sloganları, ıslıkları ve alkışlarıyla, öfkeleri, umutları ve gülüşleriyle, ellerinde taşıdıkları pankartları, dövizleri, dalga dalga salınan kızıl flamalarıyla tıpkı bir gergefe nakış nakış işlenen güller gibiydi UİD-DER kortejindeki işçiler. Sanki şairin mısraları resmedilmişti 1 Mayıs yürüyüş kollarına…
Gergefte kırmızı bir gül gibiyiz
Umutlu ve keyifli.
Onurluyuz bu kavgamızla
Öyle bir güç taşıyoruz ki
Kime ne zaman nerede demeden
İşte buradayız.
Bir çelik ki bu zincirin halkaları
Bilek bilek korkusuz
Yılmayan bu yürek güzelliğinde
Böyle el ele.
2000’lerin başında İşçi Öz-Eğitim etkinliklerine ilk katıldığımda 9 yaşlarındaydım. Babamın içinde olduğu, ailesini kattığı bu etkinliklerin sınıf hareketi için öneminin farkında değildim elbette. Ama yeni insanlar görüyor, yeni kavramlar öğreniyordum. Örneğin “kapitalizm”in ne olduğunu öğrenmiştim. O, içi kurtlarla, yılanlarla, irinle dolu pis kokan bir ağaçtı. Ve bu korkunç ağacı işçiler birleşirse yıkabilirlerdi. O ağacı yıkmayı ben de istedim. O zamanlar benim gibi çocuk olanlar UİD-DER’de yetişti ve birer işçi oldu. Geriye dönüp baktığımda mücadeleci işçilerin kurduğu koca ailenin içinde bize verilen emeği görüyor, minnet duyuyorum. Bugün çocuklarını UİD-DER’e getiren işçi anneler ve babalar çok şanslı, çünkü çocukları büyüyüp UİD-DER’li bir işçi olduğunda onlarla gurur duyacaklar. Ne mutlu 15. mücadele yılında UİD-DER’le birlikte yürüyenlere!
İstanbul’dan UİD-DER’li bir işçi
Bir mücadele örgütüne sahip olmak, onun içinde potansiyellerini fark etmek, onları geliştirmek, dönüşmek, birlikte güzel şeyler yapmak dünyanın en kolay işidir aslında. Senin gibi bir “işçi parçasını” insan yerine koymayanların, büyük işleri beceremeyeceğini, güzellikleri yaratmayacağını iddia edenlerin giydirdikleri elbiselerden kurtulup yeni bir dünyayı tüm güzellikleriyle birlikte yaratma mücadelesinin pırıl pırıl elbiselerini giymek de öyle. En karamsar düşüncelerin çamurları dört bir yandan üzerine sıçrarken hep diri tutulan umudun ateşiyle ısınmak çok kolaydır. “Yârin yanağından gayri her şeyde, her yerde, hep beraber” diyebilmek, ağız dolusu gülmek gibi mutluluk verir insana ve o da çok kolaydır.
Bunlar için bu akıldışı sistemin kafana soktuğu saçma fikirleri, anlamsız kaygıları bir kenara koyup UİD-DER’in mücadeleci insanlarının uzattığı elleri onurlu bir işçi olarak samimiyetle tutman yeterlidir. O andan itibaren onların gözlerindeki ateşin kıvılcımları sende de çakmaya başlayacaktır emin ol. Nereden mi biliyoruz? Yıllardır o elleri tutup, o emeğin kıymetini bilip hem hayatını hem de hayatı güzelleştiren onlarca insan gördük de oradan biliyoruz. O elleri tutup dünyanın en değerli, en anlamlı kavgasına biz de katıldık, oradan biliyoruz.
Mersin’den eğitim işçileri
13 Haziran 2021 - 11:00
Bozkırın ortasında meyveli ağaç
Direniyor, yazın sıcağa
Kışın tipiye, kara
Sürdürüyor yaşamını,
Güç de olsa sürdürecek
Bağlanmış bir kere bu toprağa…
Toprak, çorak olmasına çorak
Susuz olmasına susuz
Bağlanmış bir kere ayrılamaz
Bulutlar onu görmeden geçer
Bir gün toplanır bulutlar apansız
Bir şimşek çakar, bir, bir, bir daha
Uyanır ağacın kökleri
Derinden, derinden, çok derinden
Göklerden boşanır yağmur
Yağar bozkırın bağrına
Yağar da yağar, yağar da yağar…
Canlanır ağacın kökleri
Binlerce filiz verir
Filizler boy verir, boy verir
Şenlenir bozkır yeniden
Ağaçlar yeşerir, bozkır yeşerir,
Yeşerir, yeşerir, yeşerir…
(Meyveli Ağacın Öyküsü, Ahmet Tufan Şentürk, kısaltılmıştır)
Biz İşçi Öz-Eğitim Gruplarından bu yana mücadele örgütümüzün saflarında yer alan işçileriz. Yaşamımızın 17 yılını mücadele arkadaşlarımızla omuz omuza geçirmiş olmaktan mutluluk ve onur duyuyoruz. Bizim de pek çok arkadaşımız gibi insanlaşma mücadelesiyle tanışınca hayatımız değişti. İş-ev çemberini kırdık, bireyselliğimizden sıyrılarak meselelere toplumsal bakmaya başladık. Yeteneklerimizi keşfettik. Gerçek dostluğu, mücadele ruhunu, dayanışmayı öğrendik. Sınıfımızı tanıdık, o zamandan bu yana bizi bölmek için yaratılan tüm suni ayrımlara, kutuplaştırma politikalarına birlikte göğüs gerdik, karşı durduk. İşçi sınıfının fertleri olarak onurlu, bilinçli, dolu dolu 17 yıl yaşamışız UİD-DER sayesinde, daha ne olsun! Elbette bize verilen emeği boşa çıkarmamak için, sömürüsüz dünya mücadelesini büyütmek için biz de emek verdik, vermeye de devam ediyoruz.
Keşke çok daha önce tanışsaydık. Gençliğimizde fikir danışacak, bize yol gösterecek kimse yoktu. El yordamıyla atıldık hayata. Mücadele örgütümüz elimizden tuttuğunda artık birer yetişkindik. Yine de çok şey öğrendik burada ve öğrenmeye devam ediyoruz. Bu yüzden UİD-DER’li çocukların, gençlerin çok şanslı olduğunu düşünüyoruz. Onlar hayatı ve mücadeleyi UİD-DER’de öğreniyorlar. İşte bu gençler mücadele bayrağını yere düşürmeyecek, geleceğe taşıyacaklar. Sınıfımız adına diyoruz ki; çok yaşa UİD-DER! Sınıfsız, sömürüsüz bir dünyanın kapılarını açana kadar UİD-DER yürüsün, mücadele büyüsün!
Sancaktepe’den bir grup işçi
Her birimiz farklı zamanlarda UİD-DER’le yolu kesişen işçileriz. Topluma dayatılan “işçiler sanat yapamaz” zihniyetini mücadelenin o muazzam dönüştürücü etkisiyle yerle bir edip, yeteneklerimizi keşfediyor, mücadeleye müzikle de katkı sunmaya çalışıyoruz. Sınıfımızın mücadele ezgileri ile kendi tarihimizi yeniden öğreniyor, yeni kuşaklara bu tarihi ezgilerle, müziğin coşkulu tınılarıyla aktarmaya çabalıyoruz. Güzel bir dünya hayalini müziğimizde yaşatıyoruz. UİD-DER’in gelenekten geleceğe yürüyüşü bütün potansiyelleri içinde barındırarak her alanda üretkenliği olanaklı kılıyor. İşte biz genç işçilerin bu pınardan besleniyor olması bizi gururlandırıyor, mücadelemizde her birimize umut oluyor. 15. mücadele yılı kavgayı bugüne ve yarına taşıyacak olana kutlu olsun!
İstanbul Avrupa Yakasından UİD-DER Müzik Topluluğundan işçiler
13 Haziran 2021 - 11:45
Tüm UİD-DER’li dostlara merhaba! Mücadele örgütümüz UİD-DER’in 15. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Uzun yıllardır UİD-DER’li olan bir aileyiz. İşçi Öz-Eğitim Gruplarıyla tanışmamız ve UİD-DER’in işçi sınıfının içinde güçlenerek mücadelesine devam etmesi beni çok mutlu ediyor. Geçmişte mitinglere omzumda götürdüğüm çocuklarımla, bugün UİD-DER kortejlerinde omuz omuza yürümek, onları genç UİD-DER’li işçiler olarak görmek umudumu daha da arttırıyor. UİD-DER’imizdeki genç kadın-erkek işçilerin sabırlı ve direngen mücadelelerini görmek beni sevindiriyor. Nice 15 yılları birlikte görmek umuduyla UİD-DER’imize ve UİD-DER’li tüm dostlara selamlarımı yolluyorum.
Gazi Mahallesinden bir işçi
Yıl 2009. UİD-DER kurulalı henüz 3 sene olmuş. Fakat uzun yıllar boyu sürdürülen hazırlık çalışmalarının bir sonucu olarak UİD-DER, daha şimdiden kitlesel bir işçi örgütü. Farklı sektörlerden, işyerlerinden, sendikalardan, bölgelerden işçiler UİD-DER çatısı altında toplanmış.
Her zaman olduğu gibi UİD-DER, 2009 1 Mayıs’ına da büyük bir coşkuyla ve disiplinle hazırlanıyor. “Krize ve Savaşa Karşı Haydi 1 Mayıs’a” şiarıyla İstanbul Tuzla’da düzenlediği İşçi Dayanışması Şenliğinde salon tıka basa dolu. Direnişçi işçiler orada, farklı sektörlerden, sendikalardan işçiler orada, işsizler, gençler, emekçi kadınlar, analar orada. Heyecan ve mücadele azmi de orada. Yaklaşan 1 Mayıs’ın heyecanı şarkılara, sloganlara, marşlara yansıyor. İşçi Dayanışması Şenliğinden küçük bir kesit izleyelim.
13 Haziran 2021 - 12:30
Gülen insanlar güzel düşünen insanlar güzel
Işıklı yollar güzel karanlık yollar güzel
Deniz güzel yaman durgunluğu içinde
Ve köpük köpük kabaran yaz gecesinde
Çullusu çulsuzu güzel, küçük mutluluğu içinde
Bak bakabildiğince her yana
Uzaklar güzel yakınlar güzel
“Oh” demek, hele yürekten
Yorgunum demek güzel yorgunum
Ve alın teri, tümüyle güzel evren
Sevmek güzel sevmek
Bir “hey” demek ağız dolusu
Durup dururken suskunluk içinde,
Yücelere tırmanmak güzel ve yücelerden
Bir “hey” de ötelere demek
Güzel işte, tümüyle güzel evren
Sesler de güzel dalga dalga gelen
Günlük çıkarlarla bencilliklerin
Dayanılmaz baskılarından
Kişiyi bir düş boyu olsun kurtaran
Sesler de güzel yumuşacıktan
(Karada Balık-Rıza Apak, kısaltılmıştır)
2004’te fabrikamızdaki bir sorunu çözmek için gittiğimiz bir sendikada İşçi Öz-Eğitim Gruplarıyla tanıştım. 2 yıl içinde sendikada örgütlendik, patrona sendikayı kabul ettirip sözleşmeye oturduk, taleplerimiz karşılanmayınca 250 gün grev yaptık. Bu sürede, bana nasıl yaşanması gerektiğini öğreten öncü işçilerle omuz omuza vererek 2006’da UİD-DER’in kuruluşunda coşkuyla yerimi aldım. Çünkü işçi olmaktan utandırıldığım bir yaşamdan, işçi olmakla gurur duyduğum bir yaşama adım attım. Mücadeleci işçilerle tanışınca her gün bir çocuk gibi yeni bir şey öğrendim. Öğrendikçe bir işçi kardeşime daha öğrendiğim gerçekleri anlatma isteğinin verdiği enerjiyle ruhum hep genç kaldı. Yüzyılların sınıf mücadelesi geleneğinin 15 yıldır UİD-DER ile yaşatılmasının verdiği olgunluk ile yolumuzda yürümeye devam ediyorum. Bu yolu bize açanlara, bu yolda birlikte yürüdüğümüz dostlarımıza ve yıllardır verdiğimiz emeğin karşılığı olarak sürekli büyüyen, gelişen ve güçlenen UİD-DER’e 15. yılında selam olsun.
Gebze’den bir metal işçisi
İçinde yaşadığımız düzen insanı insanlığından çıkarıyor. Öyle ki bazen birine “nasılsın” diye sormak bile garipsenebiliyor. Herkes kendi hayatında, kendi derdiyle uğraşıyor. Kimse kimseyi umursamıyor sanki. Umudu kalmamış kimsenin kimseden. Bu düzenin insanları getirdiği bu durum biz sağlık işçilerinin canını daha da acıtıyor. Çünkü ekmek paramızı kazandığımız alan, insanın insana, şefkate, dostluğa en çok ihtiyacı olduğu yer. Bu nedenle de yükümüz çok ağır. İşte bu ağır yükü taşımanın ve o yükü hafifletmenin gücünü UİD-DER’den, UİD-DER’de bizi dinleyen, anlayan, bize yol gösteren, umudu hiç tükenmeyen işçilerden alıyoruz. Birbirimize dostça uzatıyoruz ellerimizi. Kimimiz UİD-DER’le tanışalı yıllar oluyor, kimimiz son aylarda tanıştık. Ama bizler de sınıfımızın sesini hastanelerden yükseltmek için çabalıyoruz. Mücadele bizim de katkımızla büyüyor. Bunun gururunu yaşıyor, daha fazlasını yapmayı diliyoruz. UİD-DER’le olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Yaşasın UİD-DER! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Ankara’dan sağlık işçileri
13 Haziran 2021 - 13:15
“İşçiden İşçiye İşçinin Diliyle” şiarıyla pek çok eser ortaya koyan UİD-DER Tiyatro Topluluğu, 2009 yılında işçi havzalarında “Uyanıştan Başkaldırıya” adlı oyununu sahneledi. Oyunu senaryolaştıran da, yöneten de, oynayanlar da işçiydi. Dekorundan kostümüne, makyajından ışığına varana kadar her şey işçilerin emeğinin hüneriydi. UİD-DER Tiyatro Topluluğunun sahnelediği tüm diğer oyunlarda olduğu gibi!
“Uyanıştan Başkaldırıya” adlı oyun, sermaye sınıfı ve onun siyasi temsilcilerinin DİSK’i nasıl boğmak istediklerini, işçilerinse tek tek işçiler olmaktan çıkıp bir sınıf olarak bu saldırıyı nasıl püskürttüklerini anlatıyor. 15-16 Haziran günlerinin işçilerin ve patronların yaşamında nasıl yankı bulduğunu resmeden bu oyunla birlikte kâh bir grev alanına konuk oluyoruz, kâh Koçların, Sabancıların toplantı odalarına… İşçi sınıfının devleşerek İstanbul’u zapt ettiği o günlerde, patronlar sınıfının nasıl korkudan tir tir titrediğini, nasıl ülkeyi terk edecek duruma geldiklerini anlatan oyun, geçmişin işçi mücadelelerini bugünün işçi kuşaklarının zihinlerinde canlandırıyor. Oyun, DİSK/Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’in Haliç kıyısındaki bir metal fabrikasında greve çıkan işçilere yaptığı konuşmayla açılıyor. İlerleyen günlerde bu grevci işçiler de 15-16 Haziran’ın kahramanlarından olacaktır. Oyunla gerçeğin, gerçekle oyunun bütünleştiği, binlerce işçi tarafından coşkuyla izlenen “Uyanıştan Başkaldırıya” oyunundan kısa bir kesiti sınıf dostlarımızla paylaşıyoruz.
15-16 Haziran 1970’te İstanbul ve Kocaeli işçilerin olunca, o güne kadar işçilere bir böcek kadar değer vermeyen patronları derin bir korku almıştı. Uyanıştan Başkaldırıya oyununda da konu edildiği gibi, birçoğu İstanbul’dan kaçmıştı. Vehbi Koç’un kızı ve Koç Holding CEO’su İnan Kıraç’ın eşi Suna Kıraç da anılarında bu korkuya yer vermektedir. Ömrümden Uzun İdeallerim Var adlı kitabında, 15-16 Haziran günlerinden şöyle bahseder Suna Kıraç: “Koç şirketlerinde sendikal mücadele kıyasıya bir hâl almıştı. 15-16 Haziran 1970’de, Türkiye’nin yaşadığı en büyük işçi eylemine Koç işçileri de katılmıştı. İstanbul’un bütün sokaklarının işçiler tarafından işgal edildiği o gün Koç Ailesi’nin üyeleri birbirleri için kaygılanmıştı. Sevgi Gönül’ün Dragos’taki evinde Semahat-Nusret Arsel ve o gün onlarda misafir olan Mustafa Koç mahsur kalmışlardı. Onları ‘kurtarma işi’ işçi tulumu giyerek, tebdil-i kıyafetle sokağa çıkan İnan Kıraç’a düşmüştü (s.100-1).”
Kemal Türkler, yaşamını işçi sınıfının örgütlenmesi ve haklarını alması mücadelesine adadı. 15-16 Haziranın ortaya çıkmasında, yıllarca yasaklı olan 1 Mayıs’ın kitlesel bir şekilde kutlanmasında, DİSK’in ve Maden-İş’in sendikal anlayışının yerleşmesinde Türkler’in ve mücadele arkadaşlarının rolü büyüktü.
Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi. Uyanıştan Başkaldırıya oyununu izlemeye gelenler arasında Türkiye işçi sınıfının büyük direnişinin en önemli tanıklarından iki isim yer alıyor: DİSK’in önderi Kemal Türkler’in eşi Sabahat Türkler, işçi sınıfının Sabahat ablası. Diğer yanda ise Kavel direnişinin öncülerinden Hamit Şindi. Sabahat ablanın hemen yanındaysa Uyanıştan Başkaldırıya oyununda Kemal Türkler’i canlandıran UİD-DER’li işçi. Sebahat Abla, hem eşinin yaşatılan anısı nedeniyle, hem bir anlığına o eski günlere döndüğü için mutlu görünüyor… Fuayede sıcacık bir sohbet sürüyor.
13 Haziran 2021 - 14:00
İşçi Öz-Eğitim Gruplarıyla tanıştığımızda genceciktik. Hayatımızın en güzel, en anlamlı, en önemli dönüm noktasıydı bu tanışma. Adaletsizliklere, eşitsizliklere öfkeliydik. Dünyayı değiştirmek için mücadele etmeye hazırdık. Birlikte yürüyeceğimiz kılavuzlarımız, kardeşlerimiz olsun istiyorduk. Allah gönlümüze göre verdi derler ya, aradığımızı İşçi Öz-Eğitim Gruplarında bulduk. İşçi sınıfının uluslararası mücadelesini savunuyor, sömürüsüz bir dünyanın ancak bu şekilde kurulabileceğini dile getiriyordu. İşte UİD-DER bu savunu üzerine kuruldu. Artık deneyimli, örgütlü işçi abilerimiz, ablalarımız vardı. Çok emek verdiler bize. İşçilik deneyimimiz yoktu, fabrikalara girip işçi olduk. O güne kadar birer birey olarak bizi ciddiye alan, yeteneklerimizi fark eden, potansiyellerimizi açığa çıkaran olmamıştı, oldu.
O güne kadar işçi sınıfının gücü, tarihsel rolü hakkında çok fikrimiz yoktu, eğitildik. Baştan beri bizi en çok etkileyen şey başka hiçbir yerde olmayan örgütlenme ve mücadele kültürü, anlayışıydı. Sınıf tutumuydu. Uluslararası işçi sınıfının tarihsel rolüne, geleneğine ve mücadele yöntemlerine ilişkin anlatılanlar, işçilerin işyerlerinde, sendikalarında örgütlenmesi için ortaya konulan çabalar, işçilerin sendikal ve siyasal mücadelesini güçlendirmek için alttan alta yürütülen çalışmalar muazzamdı. Başımızda büyüklerimizle grev ve direniş alanlarına gittik. Serna-Seral grev çadırı, Tibet direniş yeri artık bizim de okulumuzdu. Fabrikalarda sadece ekmek parası için değil, sınıfımız için de çalışmayı öğrendik. Pişerek, işçi sınıfının mücadelesine katkı koymanın onurunu, sevincini yaşayarak büyüdük. Kuruluşunda yer aldığımız UİD-DER’le gençlikten orta yaşa ilerledik. Şimdi genç kardeşlerimize aktarıyoruz öğrendiklerimizi. Büyüklerimize vefa borcumuzu öderken gençlerimizin mücadeleyi daha da ilerilere taşımasına gururla tanık oluyoruz. İşçi sınıfının mücadele örgütü ve aktarma kayışı UİD-DER’in saflarında olmaktan onur duyuyoruz.
Bir grup UİD-DER’li işçi
Kapitalist üretim biçiminin dünyayı sarmasından bu yana işçi sınıfı uluslararası bir sınıftır. Ve biz işçileri kurtuluşa götürecek olan da uluslararası mücadele birliğimizdir. UİD-DER’in 15-16 Haziran’da kurulmuş olması hem mücadelesinin merkezine işçi sınıfını koymuş olmasından ve hem de yeni 15-16 Haziranlar yaratma arzusundandır. Komünist Manifesto’daki “bütün ülkelerin işçileri birleşin” cümlesi derneğimizin adında da ifadesini bulmuştur. Ne mutlu biz UİD-DER’li işçilere ki enternasyonalist mücadeleyi örgütleme arzusuyla yola koyulmuş bir mücadele örgütümüz var. Ne mutlu biz UİD-DER’li işçilere ki tarzı ve tutumuyla bizlere güven veren ve umut aşılayan bir UİD-DER’imiz var. Şan olsun UİD-DER’imize! Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın işçi sınıfının uluslararası mücadele birliği
Adana’dan UİD-DER’li işçiler
13 Haziran 2021 - 14:45
Suyu dahi çürüten, kokuşmuş kapitalist sömürü düzeninin artık bir canavara dönüştüğünü sağır sultanlar bile biliyor. Kokusu mide bulandıran bu köhne sistemin insanlara savaş, sefalet, açlık, intihar, yolsuzluk ve daha nice iğrençlikler dışında verebileceği bir şey kalmamıştır. Çarkı döndükçe sefalet üreten bu ucube sistemin milyarlarca insana dayattığı barbarlığı kabul etmeyip insanlığın ve işçi sınıfının bereketli mücadele toprağında 15 yıl önce filizlenen umudun kızıl çiçeği UİD-DER’imiz kararlılıkla mücadelesini sürdürüyor. UİD-DER’li eğitim emekçileri olarak yolumuzu aydınlatan UİD-DER’in 15. yılını kutluyoruz. Yaşasın örgütlü sınıf mücadelemiz. Yaşasın UİD-DER!
Sefaköy’den UİD-DER’li öğretmenler
Grevlerden ve direnişlerden mücadeleci işçilerin kurduğu UİD-DER’imizin 15. kuruluş yıl dönümünü yüreğimizdeki heyecan ve gururla selamlıyoruz. O günlerden bugünlere biz gençlere deneyimlerini aktaran, örgütlü olmanın bilincini aşılayan UİD-DER iyi ki var. Kapitalizmin bataklığına çekilmeye çalışılan gençler olarak biliyoruz ki, biz UİD-DER sayesinde pislikten arınıyoruz. Biz koskocaman bir aile olduk, birbirimize sımsıkı sarıldık. Haklı olmak ne güzel bir duyguymuş, haksızlığa boyun eğmemek ne büyük erdemmiş bunu tattık. İşte bundandır ki UİD-DER’le tanıştığımız kavgamızın alevi hiçbir zaman sönmeyecek, o alevi yarınlara taşımak biz gençlerin görevi. Bizler işçi sınıfının evlatları olarak şairin dizelerinde haykırdığı gibi haykırıyoruz; “Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
Küçükçekmece’den genç işçi-öğrenciler
13 Haziran 2021 - 15:30
Merhaba UİD-DER’li arkadaşlar. UPS kargo işçileri olarak UİD-DER’in yanımızda olduğunu bilmek bize güç veriyor. Çünkü mücadele etmeyi UİD-DER sayesinde öğrendik. UPS kargodaki sendikalaşma mücadelemizde UİD-DER başından sonuna kadar yanımızda oldu. Geçmiş mücadele deneyimlerini bizlere aktarması sayesinde güçlü bir direniş gerçekleştirebildik ve mücadelemiz kazanımla sonuçlandı. Bu yüzden UİD-DER’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Biliyoruz ki mücadelemiz bitmedi, devam ediyor. Her zaman UİD-DER’le beraber omuz omuza patronlara karşı mücadele edeceğiz. İyi ki varsın UİD-DER! İyi ki senin gibi mücadeleci bir işçi derneği ile tanışmışız. Yaşasın UİD-DER, Yaşasın Sınıf Dayanışması!
UPS kargo işçileri
Keşke hiç gitmeseydim
Ben UİD-DER’le çok önce, İşçi Öz-Eğitim Grupları zamanında tanıştım. Buranın çok farklı bir duruşu, tarzı vardı. Söz ve pratiğin uyumu vardı. Güven vardı. Ancak üç yaşındaki kızım için başka bir şehre yerleştim. Yaşam gailesi ne yazık ki beni dostlarımdan kopardı. Ama sadece fiziksel olarak… Aklımda hep burada bıraktığım değerli zamanlar, yaşanmışlıklar vardı. Doğrusunu isterseniz bir gün geri döneceğimi biliyordum içten içe. 11 yıl sonra bir karar daha verdim ve İstanbul’a geri döndüm. UİD-DER’li arkadaşlarımdan birine ulaştım. Yıllar sonra ilk kez UİD-DER’in bir etkinliğine katıldığım günü unutamıyorum. İnanılmaz bir heyecan, özlem… Eski dostlarla sanki hiç ayrılmamışız gibi kucaklaşma… 11 yılda sanki hiçbir şey değişmemiş gibiydi ama aslında çok şey değişmişti. Tarz aynıydı, insanda uyandırdığı güven ve samimiyet duygusu aynıydı. Ama çok daha büyümüş, köklenmişti UİD-DER.
Şimdi geriye dönüp baktığımda çok yazık diyorum geçen yıllara. Keşke hiç gitmeseydim, çocuğumu burada büyütseydim. Ama artık geriye bakıp üzülmenin anlamı yok. Hayatla tek başıma mücadele etmek zorunda kaldığım yıllar geride kaldı. Burada kendimi çok daha güçlü hissediyorum. Yeniden mücadelenin içinde olmanın verdiği iç huzura ve mutluluğa kavuştum. Şu anda 18 yaşında olan kızımın UİD-DER’in sağlam ve köklü mücadele geleneğinin içinde yoğrulup olgunlaşacağına inanıyorum ve bu bana güven veriyor. İyi ki varsın, iyi ki kavuştuk UİD-DER! 15. mücadele yılımız kutlu olsun!
Ortadağ’dan bir gıda işçisi
13 Haziran 2021 - 16:15
Dünya işçi sınıfı sömürüsüz bir dünya için büyük mücadeleler vermiştir. Zalimler, bezirgânlar ise bu haklı mücadeleyi bastırmak için kan dökmüş, toplumu baskı altına almışlardır. 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi de bu baskıcı ve kanlı dönemlerden biridir. Patronlar; Türkiye’de gelişen, güçlenen ve sömürüsüz bir dünya için ayağa kalkan işçi sınıfını durdurmak için askerleri iş başına çağırmışlardı. Askeri faşist darbeyle birlikte işçilerin tüm mücadeleci sendikaları kapatılmış, siyasal örgütleri dağıtılmış, toplum baskı altına alınmıştı. Yüz binlerce insan gözaltına alınmış, on binlercesi işkenceden geçirilip zindanlara atılmış, onlarcası idam sehpalarına gönderilmiş, yargısız infazlar yapılmış, birçok öncü işçi, sosyalist ve sendikacı katledilmişti. Ancak her şeye rağmen işçi sınıfının öncüleri zulme boyun eğmediler.
Bu topraklarda işçi sınıfı zorlu dönemlerden geçti ve ağır bedeller ödedi. Ama o en zorlu dönemlerde dahi birileri azim ve kararlılıkla, inatla mücadele etmekten ve gelecek kuşaklara geçmişin deneyimlerini aktarmaktan, doğru dersler çıkararak pusula olmaktan asla vazgeçmedi. Sınıf önderlerimizin tüm baskılara ve zorbalığa inat mücadele saflarını doğru tarzda ilmek ilmek örmesi sayesinde işçi örgütümüz UİD-DER kuruldu. Bu çaba sayesinde sınıf mücadelesi bizim kuşağımızdaki işçilere taşındı. Ve ne mutlu ki bize, UİD-DER gibi bir işçi örgütünde yer alarak sınıf mücadelesinin bir parçası olabildik. Bu yıl UİD-DER’in kuruluşunun 15. yıl dönümü. UİD-DER kurulduğu günden beri işçi sınıfının bağrında inançlı ve kararlı bir şekilde çalışarak, büyüyerek yol almaya devam ediyor. Derneğimiz yürüttüğü mücadele ile yediden yetmişe herkesin hayatına dokunuyor ve tüm işçilere sınıf mücadelesinin bir ucundan tutma fırsatını veriyor. UİD-DER sayesinde işçiler ve işçi aileleri geçmiş mücadele deneyimlerini öğreniyor, içinde yaşadığı sistemi ve hayatı daha bilinçli kavrıyor. Biz işçiler için gerçek kurtuluşun ne olduğunu çok daha iyi anlamaya başlıyor. Şimdi bize düşen görev devraldığımız bu mirası bizden sonraki mücadeleci işçi kuşaklarına aktarmaktır.
İstanbul Tuzla’dan bir grup işçi
Sağlık işçileri olarak UİD-DER’in 15. mücadele yılını coşkuyla kutluyoruz. UİD-DER uçsuz bucaksız bir tarlayı sabırla eker gibi sınıf içinde mücadeleyi örgütlüyor. Örgütsüzlük kalp damarlarının tıkanması gibidir. Bizlerin damarlarını açan ve nefes almamızı sağlayan örgütlü mücadelemizdir. UİD-DER bu onurlu kavgada bize yol göstermeye ve sınıfsız sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesini büyütmeye devam ediyor. Hepimiz işçiyiz, güçlüyüz, UİD-DER’liyiz! Gelenekten Geleceğe Mücadeleyi Büyütelim!
İstanbul Bahçelievler’den bir grup sağlık işçisi
13 Haziran 2021 - 17:00
Bu sabah hava berrak;
Bu sabah her şey billurdan gibi.
Gök masmavi bu sabah,
Güzel şeyler düşünelim diye.
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar,
Bulutlara hayretinden.
Işıldıyor kanat seslerinde kuşların
İlk uçtukları günün altın sevinci.
Karlı dağlardır sefere çıkmış,
Vadideki suyun şırıltısında.
Ben gülüm, ben karanfil, ben de yasemin diyor,
Renk renk kokularla çiçekler,
Sahiplerinden memnun evlerin bahçelerinde.
Bütün erkekler delikanlı,
Bütün kadınlar genç kız,
Fakirinde refah,
Hastasında sağlık.
Bu sabah hava berrak,
Bu sabah her şey billurdan gibi.
(Bu sabah hava berrak-Cahit Sıtkı Tarancı, kısaltılmıştır)
Sanat, dünyanın değişebilir olduğunu, farklı bir yaşamın kurulabileceğini gözler önüne serer. UİD-DER’in sayısız faaliyetlerinden birisi olan tiyatro çalışmaları da işte bunu amaçladı. İnsanı değiştirmek ve dönüştürmek… Yeni bir yaşamın harcını hep beraber bugünden karmak… İnsanlığın en kadim düşlerinden birisini; sömürüsüz, sınırsız ve savaşsız bir dünya özlemini gerçek kılmak için mücadeleyi büyütmek…
UİD-DER İşçi Tiyatrosu Topluluğu 2010’un sonbaharında bir kez daha “işçiden işçiye işçinin diliyle” konuştu. Tiyatroyu işçi ve emekçilerle gerek mahallelerinde gerekse de yüzlerce kişilik kültür merkezlerinde ve tiyatro salonlarında buluşturan UİD-DER, kısa filmlerle iç içe geçirilen dört oyun birden sahneledi. Hırsız ve Çanta, Alışveriş Canavarı, İşsiz Adam, Tersanede Ölüm Var! Komedi ve dramlardan oluşan bu dört oyun, izleyicilere çeşitli duygular yaşattı. Kimi zaman kahkahalarla güldürdü, kimi zaman buruk bir hüzün yarattı. Kapitalist sömürü düzenine karşı yürekleri öfkeyle doldurdu. Salondan çıkarken yüzlerce işçi, yaşamlarının ne kadar birbirine benzediğini fark etmiş, duygudaş olmuştu.
Tuzla tersanelerinde yaşamını yitiren işçilere adanan, dahası DİSK’in kurucu önderi Kemal Türkler’in eşi Sabahat Türkler’in ve Akkardan’dan UPS’ye, Rimaks’tan Çelmer’e, Brillant’tan İleri Elektrokimya’ya pek çok direnişten işçinin de konuk olduğu oyunların tanıtımını birlikte izleyelim.
UİD-DER’le ilk tanıştığımızda bir şey bilmiyorduk ama burada herkesin birbirini sevdiğini, saydığını, değer verdiğini gördük. Bu samimi ve sıcak ortam bizleri daha fazla birbirimize bağladı. Okudukça, sohbet ettikçe, mücadele verdikçe öğrenmeye başladık. Yüreğimizle girdiğimiz bu kavgaya bilincimizi de katarak devam ettik. Kimileri bazı şeylerin değişmeyeceğine inanabilir ama bizler kendimizden biliyoruz ki insanlar değişir. Bizlere bu inancı veren UİD-DER’dir; kültürü, tarzıdır. Bazılarımız hayatımızda hiç görmediğimiz tiyatroyla tanıştık. Tanışmakla da kalmadık sahneye çıkıp oyunlar oynadık. İşçilerin değersiz, niteliksiz olarak görüldüğü bu düzende UİD-DER bizlere ne kadar önemli olduğumuzu, bir araya gelince neler başarabileceğimizi gösterdi. Mesela 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişini sahnelemiştik. Oyun olmasına rağmen, kaçan patronlar sahnesinin bizlerdeki duygusu tarif edilemez. Bizler yeni bir dünya kuracağımıza inanan işçileriz. Patronların korkudan kaçtığı günü görmenin umudu mücadele ateşimizi daha da harlıyor. UİD-DER sayesinde bu ateş 15 yıldır sönmeden yanıyor. İnanıyoruz ki güzel günler göreceğiz. Bu kirli dünyada 15 yıldır bizlere nefes olan UİD-DER’e sonsuz teşekkürler. İyi ki UİD-DER var, iyi ki UİD-DER’liyiz.
UİD-DER İşçi Tiyatrosu Topluluğundan işçiler
13 Haziran 2021 - 17:45
UİD-DER’le tanışmam maalesef on yıl öncesine dayanıyor. Maalesef dememin sebebi çok daha önceden tanışmak ve bu ailenin bir ferdi olma onurunu daha önceden yaşamak istediğim içindir. O dönemde Kıdem Tazminatıma Dokunma kampanyası vardı. Beni de bu kampanyanın seminerine davet etti arkadaşlar. Açıkçası birkaç üniversite öğrencisi, birkaç memur, birkaç sendikacı ve birkaç eski solcunun bileşiminden oluşan kuru bir kalabalık göreceğimi sanıyordum. Çünkü bugüne kadar katıldığım tüm başka etkinliklerin bileşimi böyleydi
Etkinlik günü tam saatinde davet edildiğim adresteydim. İçeri girdiğim anı dün gibi hatırlıyorum. Onlarca liman işçisi, onlarca belediye işçisi ve başka birçok işkolundan onlarca işçi seminerin başlamasını bekliyordu. Ve ben yanıldığıma o kadar çok mutlu oldum ki anlatamam. İşte o gün bugündür ben de UİD-DER ailesinin bir ferdi olma onurunu omuzlarımda hissediyorum. Ve inanıyorum ki gelecek aydınlık günlerin kapısını UİD-DER’in verdiği mücadele sayesinde aralayacağız.
Mersin’den bir işçi
Bizler Kocaeli’de çalışan bir grup petrokimya işçisiyiz. Her birimiz sınıf davasının inançlı neferleriyiz. Kimimiz grev ve direniş alanlarında, kimimiz işçi haklarını savunmak için kurulmuş kampanya stantlarında, kimimiz aynı fabrikalarda çalışırken gözünü budaktan sakınmayan UİD-DER’li işçi arkadaşlar sayesinde dünyayı değiştirme mücadelesine atılan örgütlü işçileriz. Eskilerin dediği gibi “evvelin evveli vardır.” Bizden öncekilerin kıymetini bilerek yetiştik. Sınıfımızın tarihi de mücadele örgütümüzün tarihi de önemli derslerle dolu. UİD-DER kurulduğu günden bu zamana, kadın erkek tüm işçilerin umut ve direnç kaynağı olmuştur. Bizler sınıf mücadelesinde UİD-DER ile omuz omuza yürümekten her daim onur ve gurur duyuyoruz. En derin dayanışma duygularımızla 15. kuruluş yıldönümümüzü selamlıyoruz.
Kocaeli’den petrokimya işçileri
13 Haziran 2021 - 18:30
Bizler UİD-DER’le yeni tanışan genç kadın işçileriz. UİD-DER işçilere hakkını aramayı öğretiyor. UİD-DER’li arkadaşlarla tanıştıktan sonra çok şey öğrenmeye başladık. Arkadaşlarla buluştukça, sohbet ettikçe hayata daha farklı bakmaya başladık. Basit bir örnek; işe girerken bir sürü evrakı hiç düşünmeden imzalamak zorunda kalıyoruz. Ama şimdi bu çok yanlış geliyor. İnsanın haklarını bilmesi güzel bir şey, artık daha cesaretli hissediyoruz kendimizi. Daha önce hak nedir bilmezdik. Var olan hakkımızı kullanabilir miyiz diye hiç düşünmezdik. “Ne yapabiliriz ki, olana çare yok” derdik. Artık haksızlığın, adaletsizliğin olduğu bir dünyada yaşadığımızın farkındayız ve sorunlarımızı nasıl çözeriz diye birlikte kafa yoruyoruz. Yapabileceğimiz çok şey olduğunu fark ettik. Kendi yaşamımızda da uygulamaya başladık. Dayanışma ve insanlar arasındaki güven önemli. UİD-DER’li arkadaşlarla tanıştıktan sonra yalnız olmadığımızı hissettik. İyi ki tanışmışız, çok mutlu olduk. UİD-DER’in 15. yılı kutlu olsun! Birlikte nice mücadele dolu yıllara!
Birlik beraberliğe
Çoğalıp çoğaltmaya
Öğrenip öğretmeye
Selam olsun onurlu mücadelemize!
Tuzla’dan bir grup genç kadın işçi
1 Mayıs 2012, UİD-DER Şişhane’den Taksim’e doğru yürüyor. Fotoğrafa bakınca 1 Mayıs’ta yankılanan UİD-DER’li işçilerin gürül gürül seslerini duyuyoruz adeta… Bugün pandemi bahanesiyle sadece bedenlerimiz değil seslerimiz, haklı taleplerimiz de evlere hapsedilmeye çalışılıyor. Ancak fabrikalarda, işyerlerinde, emekçi mahallelerinde, UİD-DER’li işçilerin bulundukları ve ulaştıkları her alanda sessizlik yırtılıyor. Seslerimiz yalnız değil. Seslerimiz düşlerimiz ortak, haydi sen de sesini özgürlük şarkılarımıza kat.
Çeneni avuçlarının içine alıp,
duvara dalıp
kalma!
Çeneni avuçlarının içine alma!
Kalk!
Pencereye gel!
Bak!
Dışarda gece bir cenup denizi gibi güzel,
çarpıyor pencerene dalgaları.
Gel!
Dinle havaları:
havalar seslerin yoludur,
havalar seslerle doludur:
toprağın, suyun, yıldızların
ve bizim seslerimizle...
Pencereye gel!
Havaları dinle bir:
Sesimiz yanındadır,
sesimiz seninledir...
(Nâzım Hikmet)
2000’li yıllarda ben 400 kişinin çalıştığı bir tekstil fabrikasında çalışıyordum. Küçüklüğümden bu yana hep haksızlığa karşı çıkmıştım. İşyerinde birçok sorunumuz vardı. İtirazlarım vardı ama konuşacak birkaç kişiden başka kimseyi de bulamıyordum. Bir gün işyerinden bir arkadaşım dostça yaklaşıp bu sorunları tek başımıza çözemeyeceğimizi, birlik olmamız gerektiğini ve bunun gökten zembille inmeyeceğini anlatıp beni İşçi Öz Eğitim Gruplarının bir etkinliğine davet etmişti. Ben bahaneler uydurup gitmemiştim. Ancak iş arkadaşım dostluğunu hiç bırakmadı. Kendimi ne zaman kötü hissetsem, ne zaman çıkmaza girsem hep yanı başımdaydı. İşçi Öz Eğitim Gruplarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü etkinliğine beni davet etmeyip benim samimi olduğum bir başka arkadaşımı davet etmişti. Samimi olduğum arkadaşım ise bana “birlikte gidelim” demişti. 8 Mart etkinliğine iki arkadaş beraber gittik. Daha önce beni davet eden arkadaşım benim etkinliğe geldiğimi görünce, çok şaşırmış ve sevinmişti. Etkinliği izledikten sonra uzun uzadıya sohbet etmiştik. Çok etkilenmiştim, adeta büyülenmiştim. Özellikle de erkek arkadaşların kadınların ezildiğini söylemesinden ve çok özenli davranmasından etkilenmiştim. Hayatımda hep içime attığım ya da itiraz edip ama anlamlı cevaplar üretemediğim her şeyin yanıtını alıyordum. UİD-DER’in kuruluşunda ben de vardım bu nedenle. İyi ki varsın, iyi ki işçi sınıfının bağrında doğdun UİD-DER. Mücadele örgütümüzün 15. kuruluş yılı kutlu olsun, nice mücadele dolu yıllara. UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor!
Gebze’den kadın bir petrokimya işçisi
13 Haziran 2021 - 19:15
UİD-DER İşçi Tiyatrosunun 2012 yılında sahnelediği “Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor” oyunu, Firavunlar döneminin Mısır’ında geçiyor. Kölelerden birinin, İbrahim’in kafasına çalıştığı sırada taş düşüyor. Oyun bu ya, kafasına taş düşen İbrahim gelecekten tarihi Mısır’a gelen bir işçi olarak “tuhaf tuhaf” konuşmaya başlıyor. Gelecekten gelen İbrahim aslında bugünün işçisidir, hem de UİD-DER’li örgütlü bir işçidir. Örgütlü bir işçi köleci Mısır’a gitse ne yapar? Tabi ki köleleri örgütler! İbrahim de bunu yapıyor.
2012’nin yazında birçok salonda sahnelenen oyun, aynı yılın Kasım ayında Kartal Hasan Ali Yücel Sahnesinde Genel-İş üyesi işçilerle de buluştu. Keyifle izlenen, seyircileri bolca güldüren bu oyunla UİD-DER İşçi Tiyatrosu patronlar sınıfının zenginliğinin kaynağını sorgulatıyor, işçi sınıfının örgütlenmesinin imkânsız olmadığını, yapay ayrımlarla bölünmeye izin vermememiz gerektiğini anlatıyor. Oyunda isyancı kölelerin sloganı bugünün işçilerine mesaj veriyor: “Mavi gök kubbenin altında ve bereketli toprakların üzerinde ne varsa bizimdir!”
Mersin’den mücadeleci genç işçiler olarak sınıf dostlarımızı selamlıyoruz. Mücadele örgütümüz UİD-DER’in kuruluşunun 15’inci yıldönümü! Bizleri bilinçlendiren, haklarımızı bize öğreten ve hayatımızda bir deniz feneri misali bize yol gösteren derneğimiz öncesinden sonrasına mücadeleci işçilerin çabalarıyla bugünlere geldi. O bizi büyüttü biz de mücadelemizi büyütüyoruz. Kurulduğu günden beri UİD-DER işçi sınıfının mücadelesinin güçlenmesi için çalıştı. Her daim dost gönüllere taşındı haklı ve onurlu sınıf kavgamız.
UİD-DER’in bugüne kadar sınıf kavgamızın büyümesi için attığı her adım daha büyük kazanımlarla sonuçlandı. Örnek vermek gerekirse patronların düzeninde biz işçilerin gözleri hep kapatılmak isteniyor. Gerçekleri görmeyelim isteniyor. Buna karşı gerek UİD-DER’in örgütlenme çalışmaları ile gerek tamamen bizlerin emeğiyle var olan İşçi Dayanışması gazetemiz ile gerekse web sitemizden bizlere ışık olmaya devam ediyor ve edecek. Geçmişten beri büyüklerimizin “mücadele için akıtılan bir damla ter bile asla boşa gitmez” sözünü asla unutmadık. Bizler mücadele örgütümüzü her damla ter ile ve gelenekten geleceğe şiarıyla bizden sonralara daha iyi bir şekilde bırakmakla mükellefiz.
Mersin’den genç işçiler
Umuttur, hayattır, yeniden doğmaktır, engin bir denizdir UİD-DER, biz işçiler, emekçi kadınlar için. Bizler kapitalist sistemin sırtımıza yüklediği insanı tüketen yüklerden UİD-DER sayesinde kurtulduk. İşçi sınıfının kadınları olarak mücadele örgütümüzle tanışmamızla yaşam bizim için değişti. Eşimize, dostumuza, işimize, aşımıza, ailemize, çocuğumuza, hayata başka gözle bakmaya başladık. Aslında, baktığımız şeyleri, görmeyi öğrendik. Etrafımızdaki hemen herkesin “bir şey olmaz, bir şey değişmez, yapacak bir şey yok” dediği zamanlarda biz UİD-DER’in mücadelesi sayesinde yaşadıklarımızın kader olmadığını, işçilerin bir arada olabildiğinde her şeyi değiştirebildiğini, yaşanabilir bir dünyayı var edebilecek gücün işçi sınıfının örgütlü mücadelesinde olduğunu gördük. Gözbağımızı çözdü UİD-DER. UİD-DER’in saflarında, grevlerde, direnişlerde, alanlarda, mahallelerde haksızlıklara karşı kol kola yürüdükçe değiştik ve güçlendik.
Biz UİD-DER saflarında mücadeleyi büyüten emekçi kadınlar, örgütümüzün emekçi kadınların gücüne beslediği tarihsel inancı her an hissediyoruz. Özgüvenimiz artıyor, mücadele azmimiz perçinleniyor. Örgütümüze, birbirimize sımsıkı sarılarak ve yumruklarımızı sıkarak yürüyoruz, eşitsizliğin, sömürünün, şiddetin üstüne. Bizi mücadeleye katarak yeniden doğmamızı sağlayan, bu kahrolası sistemi değiştirme umudu veren UİD-DER’in 15. mücadele yılı kutlu olsun. Bu onurlu kavga için ter akıtan tüm dostlara selam olsun.
Ankara’dan emekçi kadınlar
13 Haziran 2021 - 20:00
UİD-DER işçi sınıfının birliğini ve mücadelesini büyütmek için işçi semtlerinde, fabrikalarda, sendikalarda yani sınıfın içinde örgütleniyor. Bu amaçla çeşitli mücadele kampanyaları örgütleyen UİD-DER, işçilerin en yakıcı sorunlarını, taleplerini gündeme taşıyarak mücadele hedefi haline getirdi. Kent meydanlarında, işçi semtlerinde stantlar açarak on binlerce işçiye ulaştı. İş cinayetleri, düşük ücretler, taşeronlaştırma, kıdem tazminatının gasp edilmek istenmesi gibi yakıcı sorunlara ilişkin çeşitli seminerler, etkinlikler düzenleyerek işçileri bilgilendirdi. Kadın işçilerin ve emekçi kadınların yakıcı sorunları ve talepleri ile ilgili kampanyalar örgütledi. UİD-DER’in farklı yıllarda örgütlediği kampanyaların bazılarını derlediğimiz bir videoyu paylaşıyoruz.
Merhaba dostlar, bizler şantiyede çalışan iş güvenliği uzmanı işçileriz. Kimimiz yıllardır mücadele ediyor kimimiz daha yeni tanıştı UİD-DER ile. Geçen süre zarfında UİD-DER’den çok şey öğrendik. Kapitalizmde iş güvenliği önlemlerinin alınmaması her dönem önemli sorunlardan biri olmuştur. Bugünkü teknoloji iş cinayetlerinin yaşanmaması için, çalışma şartlarının bu kadar ağır ve hasta edici olmaması için yeterlidir. Ancak kapitalist sistem kâra dayalı bir sistemdir ve patronlar sınıfı işçilerin canını zerre umursamamaktadır. Mücadele örgütümüz UİD-DER’in yürüttüğü kampanyanın “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!” şiarını biz de sahiplendik. Bizler UİD-DER’li işçiler olarak biliyoruz ki iş cinayetlerinin çözümü bizim birleşen güçlü ellerimizdedir. UİD-DER bize mücadelenin nasıl örülmesi gerektiğini gösteriyor, bir deniz feneri gibi önümüzü aydınlatıyor. 15. yılında UİD-DER saflarında mücadele eden herkese selamlar. Geçmişten bugüne, gelenekten geleceğe UİD-DER Yürüyor Mücadele Büyüyor!
Ankara’dan iş güvenliği uzmanı işçiler
Umuttur, hayattır, yeniden doğmaktır, engin bir denizdir UİD-DER, biz işçiler, emekçi kadınlar için. Bizler kapitalist sistemin sırtımıza yüklediği insanı tüketen yüklerden UİD-DER sayesinde kurtulduk. İşçi sınıfının kadınları olarak mücadele örgütümüzle tanışmamızla yaşam bizim için değişti. Eşimize, dostumuza, işimize, aşımıza, ailemize, çocuğumuza, hayata başka gözle bakmaya başladık. Aslında, baktığımız şeyleri, görmeyi öğrendik. Etrafımızdaki hemen herkesin “bir şey olmaz, bir şey değişmez, yapacak bir şey yok” dediği zamanlarda biz UİD-DER’in mücadelesi sayesinde yaşadıklarımızın kader olmadığını, işçilerin bir arada olabildiğinde her şeyi değiştirebildiğini, yaşanabilir bir dünyayı var edebilecek gücün işçi sınıfının örgütlü mücadelesinde olduğunu gördük. Gözbağımızı çözdü UİD-DER. UİD-DER’in saflarında, grevlerde, direnişlerde, alanlarda, mahallelerde haksızlıklara karşı kol kola yürüdükçe değiştik ve güçlendik.
Bir solukta bir nefeste geçen 15 yıl. Nasıl da geçmiş, grevlerle, direnişlerle dolu dolu yıllar... Bizler genç işçiler olarak tanıştık İşçi Öz-Eğitim Gruplarıyla. Evlerde, fabrikalarda, direniş çadırlarında, grev alanlarında bulduk birbirimizi. Adım adım, ilmek ilmek kurduk derneğimizi. 15-16 Haziran şanlı işçi direnişinin yıl dönümünde büyük bir coşkuyla ve gururla açılış etkinliğimizi gerçekleştirdik. Artık işçilerin ve emekçilerin UİD-DER’i vardı. Bizler de genç işçiler olarak UİD-DER ailesinde büyüdük, olgunlaştık. Yıllar geçti aradan, olgunlaştık ama yaşlanmadık! Mücadele bizleri her gecen gün daha da gençleştirdi. Hâlâ ilk günkü gibi coşkulu ve heyecanlıyız. Azimle, kararlılıkla hem yürüdük hem de büyüdük. Genciyle yaşlısıyla birçok kişi katıldı aramıza, kocaman bir aile olduk. Daha da büyüyerek nice 15 yılı geride bırakacağız. Yaşasın UİD-DER!
İstanbul Küçükçekmece’den bir grup işçi
13 Haziran 2021 - 20:25
Her insanın hayatında unutamadığı bazı anlar vardır. Bu anlar bazen sevinçleri bazen de hüzünleri yansıtır. Benim hayatımda da hiç unutamadığım ve her gündeme geldiğinde sevince ve coşkuya kapıldığım bir an var. 2006 yılının haziran ayı, bir pazar günü. Geçmişin mücadele deneyimini ve birikimini ilmek ilmek örerek bizlere taşıyan, mücadeleci işçi önderlerinin elleriyle kurulan işçi örgütü UİD-DER. O gün 20’li yaşlarında bir genç işçi olan ben, o mücadelenin bir parçası olmaktan dolayı çok mutluyum. O an, o atmosferin içinde olmak ne güzel.
İşçi Öz-Eğitim Grupları olarak uzun bir hazırlık sürecinin sonucunda UİD-DER’in açılış etkinliğindeydik. Bunun heyecanının yanında bir de benim için bir ilk olan şey de, açılış etkinliği programı içinde yer alan mim gösteriminde olmamdı. Hayatımda ilk defa bir tiyatro ekibi içinde yer alacak olmam benim için unutulmaz bir andı. Ayları bulan bir ekip çalışması yaptık. Bir yandan işte çalışıyor diğer yandan da artan zamanda tiyatro provaları alıyorduk. Bu çok keyifliydi. Bölgelerimizden işçi arkadaşlarımız ve dostlarımızla birlikte etkinliğin yapılacağı salona ulaşmıştık. Mim ekibi olarak kostümümüz olan iş kıyafetlerimizi ve tulumlarımızı giymiştik. Hepimiz çok heyecanlıydık, kalbimiz hızlı atıyordu, muazzam bir enerji tüm bedenimizi sarmıştı. Ve o an geldi, müzikle birlikte mim gösterisi başlamıştı. Sahneye çıkıp oyunumuzu oynadık. O an sahnedeyken yaşanan duyguyu sanırım anlatamam. UİD-DER’in 15. mücadele yılında, 20’li yaşlardayken bir parçası olduğum mücadelenin sürdürücüsü olmaktan dolayı, bizlere bu onurlu yolu açanlara, emek verenlere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz
Gebze’den bir metal işçisi
İşçi sınıfının içinde sabırla kök salan mücadele örgütümüzle kimimiz çocukken kimimiz ellisinde tanıştı. Bizler UİD-DER’i inadıyla, sabrıyla ve yarınlara olan inancıyla tanıdık. Hepimizin ortak duygusu da ne kadar şanslı olduğumuzdur. Kadınlar olarak hayatımızdaki pek çok ilki burada yaşadığımızı söylüyoruz sık sık. Çünkü nelere hakkımız olduğunu, neleri başarabileceğimizi biz mücadelenin içinde öğrendik. Yan yana geldiğimizde gücümüzü fark ettik. Değiştiğimizde neleri değiştirebileceğimizi anladık. Sorunlarımızla yüzleşmeyi ve bunun karşında nasıl duracağımızı öğrendik. Bu mücadelenin bir parçası olmanın gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Dayanışmanın, kardeşleşmenin doyum olmaz tadına vardık bir kere! Daha güzel bir dünya kurma mücadelesinde beraber yürüyen emekçi kadınlar olarak biricik örgütümüz UİD-DER’in 15. mücadele yılını coşkuyla kutluyoruz.
Biz kadınlar dünyamıza barışın hâkim olmasını istiyoruz, sömürünün son bulmasını ve çocuklarımızın güzel bir dünyada yaşamasını istiyoruz. Böyle bir dünya mücadelesinde UİD-DER yürümeye ve daha da büyümeye devam edecek. İyi ki varsın UİD-DER, daha nice mücadele dolu yılların olsun!
İstanbul Sefaköy’den emekçi kadınlar
13 Haziran 2021 - 20:50
15 Haziran 2014’te, UİD-DER’in çağrısıyla yüzlerce işçi ve emekçi bir araya gelerek Kartal Meydanı’nı doldurdu. Çeşitli sektörlerden mücadeleci işçilerin yanı sıra, sınıfımızın çocukları, gençleri, kadınları bir araya geldi. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi anıldı, mücadele örgütümüz UİD-DER’in kuruluş yıldönümü kutlandı. Dün bugüne bağlandı, işçi sınıfının örgütlülüğünü ve dayanışmasını güçlendirmek üzere mücadele ateşi büyütüldü. Kol kola halaylar çekildi. 15-16 Haziranı yaratan işçi sınıfımızın evlatları, bugün en çok ihtiyaç duydukları şeye, yani sınıfımızın mücadelesine, öz gücüne ve örgütlülüğüne duydukları güveni yüreklerinin derinliklerinde hissettiler. Tarihin derinliklerindeki mücadele deneyimlerini günümüz işçi kuşaklarına aktaran UİD-DER, umudu ve dayanışmayı büyütmeye devam ediyor.
Fabrika örgütlenir, o sıra UİD-DER yanınızdadır. Grevde, direnişte asla yalnız bırakmazlar sizleri. Yağmur da yağsa, kar da yağsa, şarkılarıyla, şiirleriyle sıcak dost sohbetleri ve sınıf deneyimleriyle daima yanınızdadırlar. Asla yalnız olduğunuzu düşünmezsiniz. Evlerine gittiklerinde bile, yaptıkları videolarla, yazdıkları haberlerle yine yalnız bırakmazlar sizleri. Gece başınızı yastığa koyarsınız, bir bakarsınız fikirleriyle girmişler oraya da. “Sınıf nedir, mücadele nasıl olmalıdır, içinde yaşadığımız bu düzen hep böyle mi olmak zorundadır?” diye döner durur kafanızda. Kısacası siz doğru bakarsanız, UİD-DER her yerdedir. Patronların bu kadar güçlü olduğu bir dönemde işçilere sahip çıkan, onları bilinçlendiren bir işçi örgütü olması nedeniyle saygımız sonsuz. Çünkü herkes güçlünün yanında saf tutmayı marifet bilir. Asıl önemli olansa ezilenden yana, doğrudan yana olabilmektir. UİD-DER bunun en iyi örneğidir. “Yeni bir dünya kuracağız” şarkısında da söylendiği gibi, aslında UİD-DER, o yeni dünyanın kurulacağına dair umuttur. İşçi sınıfının yol göstericisi, 15. mücadele yılın kutlu olsun!
Gebze’den bir grup petrokimya işçisi kadın
İstanbul’a geldiğim 2005 yılında UİD-DER’le tanıştım. Herkes gibi ben de çalışıp yaşamımı kurmak, belki de kendi işimin patronu olmak hayaliyle bir demir-çelik atölyesinde işe başladım. Sigortasız, günde 12 saatten fazla ve düşük ücrete çalışıyordum. İki iş kazası geçirdim ve buna rağmen ne yapacağımı bilmiyordum. Ta ki UD-DER’li işçilerle tanışana kadar. Onlar sayesinde güya akrabam olan patronla konuşup haklarımı aldım. Sigortam yapıldı, zam aldım ve iş güvenliği önlemlerini almak zorunda kaldılar. Sonra bana “bir işçi derneği kuruyoruz” dediklerinde çok sevindim. Açılış etkinliğimizi yaparken kendi ellerimle kendi evimi, yuvamı kuruyorum diye düşündüm. O günden bugüne UİD-DER benim ve benim gibi işçilerin evi ve yuvası oldu. Bugün de UİD-DER’in yürüyüşünde 15. yılı doldurmasının gururunu yaşıyorum. 15. Mücadele Yılın Kutlu Olsun UİD-DER!
Bağcılar’dan bir taşıma işçisi
13 Haziran 2021 - 21:15
Merhaba dostlar, Bizler UİD-DER ile yeni tanışan genç işçileriz. Mücadele arkadaşlarımızla ilk tanıştığımız andan itibaren bizlerde oluşan duygular, sanki yaşamımız boyunca onları tanıyormuşçasına yoğun ve sıcak oldu. Bu hissiyat bizlerde bambaşka bir duygu durumu yaratıyor. UİD-DER’e her gelişimizde bildiğimiz dünyadan çok farklı, disiplinli, kararlı, mutlu ve umutlu bir ortamla karşılaşıyoruz. Bizi UİD-DER’e bağlayan en önemli şeyler bunlar oldu. Biz biliyoruz ki, bu kültür işçi sınıfının mücadele tarihinden dersler süzen öncülerimiz sayesinde bizlere de taşınacak. UİD-DER büyük mücadele birikimiyle, işçi sınıfı içinde derin kökler salıyor. Bu bilinçle adım adım zafere doğru yürüyor. Yaşasın UİD-DER Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Mersin’den UİD-DER’li genç işçiler
Biz birkaç yıl önce birlikte çalıştığımız bir arkadaşımız vesilesiyle UİD-DER’le tanıştık. UİD-DER’de mücadele yürüten işçilerin arasındaki sağlam bağ ve aralarındaki dayanışmadan çok etkilendik. Sendikalı bir işyerinde çalışmamıza rağmen işçi sınıfının geçmiş mücadele deneyimlerini UİD-DER sayesinde öğrendik. Geçmiş mücadele deneyimleri, bugün yaşadığımız sorunları anlamamızda ve dolayısıyla sorunlarımızı çözmemizde yardımcı oluyor. UİD-DER’in çalışmalarına katılmadan önce içinde bulunduğumuz duruma ve işçi arkadaşlarımıza öfkelenirdik. Fabrikadaki arkadaşlarla haksızlıklar ve sorunlarımız üzerine sohbet ettiğimizde “nasıl olur da anlamazlar, olup biteni görmezler” diye düşünür onlara öfkelenir, hatta onları kırardık. Bu davranışın ne kadar yanlış olduğunu ve sorunlarımızı işçi arkadaşlarımıza nasıl anlatabileceğimizi UİD-DER bizlere öğretti. UİD-DER’in bu deneyim aktarımının ne kadar kıymetli olduğunun farkındayız ve bu aktarıma ulaşabildiğimiz için çok şanslıyız.
Tuzla’dan bir grup işçi
13 Haziran 2021 - 21:40
Kanın aktığı yerde
Gözyaşının aktığı yerde
Karanlığı içinde kahrın
Güller açıyor işte
Güller ışık aydınlık içinde
Güller bütün güller bu sabah
Bir ağızdan türkü söyler gibi açıyor her bahçede
Geceler gündüze dönüyor işte
Karanlık ışığa dönüyor işte
Kahır sevince dönüyor işte
Akan kan dökülen yaş
Güle dönüyor işte
(Bir Gül Açıyorsa-Necati Cumalı, kısaltılmıştır)
Selamlar dostlar. Sizleri metal işçileri olarak Gebze’den selamlıyoruz. Bizler fabrikalarımızda hiçbir söz hakkımız olmadan çalışıyorduk. Evet, bu durumdan rahatsızdık ve bir şeylerin yanlış olduğunun farkındaydık. 2015 yılında başlayan metal fırtınaya bizler de katıldık. İşte UİD-DER ile de bu süreçte tanıştık. Bizlere neler yapmamız gerektiğini, birlikte hareket edersek her şeyi başarabileceğimizi anlattılar ve yol gösterdiler. Hep birlikte bu süreci başarıyla yürüttük. Bizler birleştik ve fabrikamızda birçok şeyi değiştirdik. Şimdi tüm dünyadaki işçiler birleşirse neleri değiştirebileceğini biliyoruz. Bize bunu öğreten, bu yolu gösteren, bize bu gücü veren UİD-DER’e çok teşekkür ediyoruz. UİD-DER’imizin 15. mücadele yılını selamlıyoruz.
Gebze’den metal işçileri
Bir süreklilik ve mücadele yoludur UİD-DER. Dağda akan, sabırla yolunu bulan, damla damla ama sürekli var olan, önüne bir engel çıktığında bile akmaya devam eden su nasıl hayatı var ediyorsa, işçi sınıfının mücadelesini sahiplenen, onu bir adım ileriye taşımak için öncülük eden bu gelenek de aynı sabır ve süreklilikle var olmaya devam ediyor. Büyüyüp gelişen işçi sınıfının filizi UİD-DER, tohumlarını 15-16 Haziran’dan almıştır. Bu filiz nice fırtınalara, nice engellere direnerek büyümüştür. Nasıl ki damlalar nehirler doğurup kayaları deliyorsa, örgütlü işçi sınıfı da tüm engelleri aşacak, filizlerimiz ağaçlara, ormanlara dönüşecektir. O gün geldiğinde özlem duyduğumuz dünyaya hep beraber gözlerimizi açacağız. Mücadele dolu nice yıllara!
Esenyurt’tan bir grup genç işçi-öğrenci
Pamuk toplayan işçi çocukların yüreği her şeye rağmen kıpır kıpır, onlar uzak hayallerine çengel atmak istiyor. İşte biz o hayallere sevdalı, işte biz o hayalleri gerçek kılmaya ant içmiş bayrak yarışçılarıyız. Koşuyoruz var gücümüzle! Adımlar küçük olsa da, hayaller uzak olsa da, insanlar karşı dursa da koşuyoruz. Yola çıktık bir kere, istim aldık bir kere, hedefe kilitlendik bir kere, kim durabilir önümüzde! UİD-DER Müzik Topluluğu umut edenler, koşanlar için söylüyor. Ne güzel bir koşudur bu! Ne güzel bir yoldur bu! Koş çocuğum koş! Hedef önünde, bayrak ellerinde, umut sende… Koş çocuğum koş!
13 Haziran 2021 - 22:05
15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi için yazılmış 16 Haziran Marşının sözlerinde nasırlı ellerin burjuvaziye ve tüm sömürüye indiği ve indirilmesi gerektiği söylenir. Biliyoruz, o yumruk bir gün muhakkak yeniden sıkılacak ve inecek tepesine zalimlerin, hak yiyenlerin, bugünü ve geleceği karartanların. İşte o zaman daha güçlü inmeli o yumruk, daha güçlü ve örgütlü olmalı işçi sınıfı. Sonuna kadar gitmeli. Burjuvaziye, tüm sömürüye son vermeli nasırlı eller. UİD-DER, bu yolda işçi sınıfının birliğini ve örgütlülüğünü güçlendirmek için kuruldu. Sabırla, kararlılıkla, azimle, coşkuyla çalışmaya devam eden UİD-DER’in 10’uncu mücadele yılında düzenlediği görkemli etkinlikten kesitler izleyelim. Gelenekten geleceğe mücadeleyi büyütürken bir kez daha haklı olmanın, insanlığın kurtuluşu yolunda ter akıtmanın onurunu yaşayalım.
UİD-DER denilince aklımıza gelen ilk şey aile oluyor. Birlik ve beraberliğin en güzel halini biz UİD-DER’de öğrendik. Çünkü UİD-DER’de tek başına değilsiniz, tanımadığınız insanlar size yoldaş oluyorlar. Böyle bir dünyada, çocuklarımızı gözümüz kapalı emanet edebileceğimiz tek yer UİD-DER. 5 yıldır UİD-DER’e geliyoruz ama sanki daha uzun yıllardır birlikteymişiz gibi hissediyoruz. Görüşemediğimiz zamanlarda birbirimizin yokluğunu hemen hissediyoruz. Geçmiş güzel günlerin ruhunu yansıtıyor, mücadele ve dayanışma ruhunu kalbimizde hep diri tutuyorsunuz. Çocuklarımızı aydınlık bir gelecekte büyütmenin çabasını verdiğiniz, sevgi, saygı, dayanışma ve aile olmanın en güzel örneği olduğunuz için iyi ki varsınız demekten başka ne diyebiliriz ki. Yapılan tüm çalışmalarla kalplerimizi ısıtıyorsunuz.
UİD-DER gibi bir ailenin parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Her zaman eşlerimizin, çocuklarımızın, yakınlarımızın özel günlerini kutlarken, artık kuruluşunu kutladığımız bir UİD-DER’imiz var. Çocuklarımıza bugünden geleceğe bırakacağımız en güzel miraslardan birisi olan UİD-DER’in her zaman yanındayız. El ele, kol kola, hep birlikte daha da büyüyerek ve büyüterek daha güzel başlangıçlara diyoruz. Gözlerimizin içinin güldüğü, yüreklerimizin feraha erdiği yarınlar için hep beraber omuz omuza olalım. Her daim UİD-DER’i destekleyelim, UİD-DER’i yaşatalım. 15. yılımız bize mücadelenin arttığı ve adaletin sağlandığı günleri getirsin. Bizleri bilinçlendirip hakkımızı savunmamızda yanımızda olduğunuz için çok teşekkür ederiz. Hem anne hem de ev emekçisi kadınlar olarak çocuklarımızla birlikte size kucak dolusu sevgi gönderiyoruz. Daha nice 15 yılları birlikte geçirmeyi diliyoruz. UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor! Yaşasın İşçilerin Mücadelesi, Yaşasın Uluslararası İşçi Dayanışması!
Gebze’den bir grup emekçi kadın
13 Haziran 2021 - 22:30
UİD-DER Şubat 2017’de “Tek Adam Rejimine Hayır!” sloganıyla bir kampanya başlattı ve işçilere Nisan ayında yapılması planlanan anayasa değişikliği referandumunda “hayır” oyu kullanma çağrısında bulundu. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER, her olguyu, siyasal ve toplumsal gelişmeleri işçi sınıfının penceresinden bakarak değerlendirir ve sınıf tutumu alır. Başkanlık anayasası referandumunu işçilerin sınıf çıkarları temelinde değerlendiren UİD-DER, “Hayır”ın anlamını şöyle ifade ediyordu: “Bu referandumda HAYIR’ın işçiler için anlamı sadece bir oy değildir. HAYIR demek tek adam rejimine HAYIR demektir. İşçilere iş cinayetlerini, taşeronluğu, sefalet ücretini, sendikasızlığı, grev yasaklarını, güvencesizliği, uzayan iş saatlerini reva görenlere HAYIR demektir. Patronlara teşvikler yağdıran; vergileri arttıran; zamlarla ücretleri kuşa çeviren; sağlığı, eğitimi, ulaşımı iyice pahalılaştıran iktidara dur demektir. İşçi sınıfının faşizmin yükselişine payanda edilmesine, sınıfın saflarında yaratılan kutuplaşmaya karşı direnmektir.” Tek adam rejiminin emekçiler için baskı ve yasak, demokratik hakların yok edilmesi, reel ücretlerin düşmesi, grevlerin yasaklanması anlamına geldiği süreç içinde net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
O günlerde UİD-DER Müzik Grubunun “İşçiler Tek Adam Rejimine Hayır Diyor” şarkısı işçilerin, emekçilerin itirazlarının sembolü haline geldi. Sokaklarda, mitinglerde, fabrikalarda birlikte söylendi. Bir kez daha söyleyelim:
İlk olarak 8 Mart etkinliğinize katılmıştık. Dünyamız değişti o gün. Fabrikada çektiğimiz ve tek cümle kurduğumuz videonun nasıl önemli bir şeyin parçasına dönüştüğünü görünce içimiz gururla doldu. Kendimize güvenimiz arttı. Kadın olduğumuz ve hep ezildiğimiz düşüncesinden çıkıp güçlü bir kadın işçi olduğumuzu fark ettik. Bu o kadar değerli bir şey ki, bir köleye özgürlüğünü vermek gibi. Bu kapıdan içeri girdiğimizde tüm sorunlar dışarıda kalıyor. Kafamız da rahat oluyor, içimiz de. Önceleri anlayamadığımız bu huzurun nedenini yeni yeni kavramaya başlıyoruz. Öyle sade, öyle güzel ki buradaki ilişkiler. Herkes kardeş gibi. İşçilerin çocukları burada büyüyor. Sınıf burada yetişiyor. UİD-DER bizim için huzur demek, güven demek, inandığın davada mücadele etmek demek. Kızıl ve disiplinli bir kortejde yükselen sloganlar, havaya kalkmış dipdiri yumruklar demek. UİD-DER bizim için “özgürlük” demek. Bu yüzden UİD-DER çok yaşasın diyoruz! Çok yaşasın ve nice 15 yıllar görsün ki, dünyadaki tüm işçiler özgürleşsin!
Gebze’den bir grup metal işçisi kadın
Ekim 2017. Şişecam’a bağlı Kırklareli Paşabahçe cam fabrikasında Kristal-İş sendikasına üye 90 işçi, “daralma” gerekçesiyle işten atılmışlar, sendikalarının Trakya şubesi önünde işe dönmek için direniyorlardı. UİD-DER’li işçiler, işten atılan cam işçileriyle dayanışma için Lüleburgaz’daki direniş alanındaydı. Uzun yıllardır Şişecam’ın fabrikalarında çalışan ve bir mücadele geleneğine sahip olan işçiler, UİD-DER’in bu ziyaretini çok anlamlı bulduklarını ifade etmiş, UİD-DER Müzik Grubunun kendileri için söylediği şarkılarla coşmuşlardı. Bu şarkılar arasında biri vardı ki o cam işçileri için uyarlanmıştı. Cama can katanlar için… Birlikte dinleyelim direnişçi işçiler için uyarlanan Cama Can Katanlarız türküsünü…
13 Haziran 2021 - 22:55
Bir işçi çocuğu olarak üniversiteye gittiğimde ilk fark ettiğim şey öğrenciler arasındaki sınıfsal farklılıktı. Benim koşullarımdaki öğrenciler birçok sorunun yaşandığı yurtlarda sefillik çekerken, zengin çocukları kendileri için satın alınan evlerde oturup, son model arabalarıyla okula geliyorlardı. Bununla başlayan uyanış genel olarak işçi sınıfının yaşadığı sorunlara ve bunun sebebinin içinde yaşadığımız kapitalist sistem olduğunu görmeye kadar uzandı. Sömürünün olmadığı bir dünya kurmak şarttı! Ama nasıl, kiminle, hangi koşullarda? 1980 öncesinin deneyimlerini taşıyan mücadeleci insanlarla tanışıp 1998’de İşçi Öz-Eğitim Gruplarına katıldığımda aradığım soruların cevaplarını bulmaya başlamıştım. Bu gruplarda hem her yönüyle sınıfımızın tarihini öğreniyor, hem de direnişlerden, grevlerden aramıza katılmış arkadaşlarımızla sınıfımızın çeşitli kesimlerinde yürüyen mücadeleleri yakından tanıma fırsatı buluyorduk. Birçok sendikada yürüttüğümüz çalışmalarla kendimiz gibi mücadeleci işçi arkadaşları aramıza katarak büyüyorduk. Mücadele örgütümüz UİD-DER de bu büyümenin sonucunda ortaya çıkmış oldu.
İstanbul’dan UİD-DER’li bir öğretmen
-Bundan yıllar önce geleneklerimizden beslenerek kurulmuş mücadele örgütümüz UİD-DER bir annenin sabrı, karınca çalışkanlığı ve arı üretkenliği ile adım adım yürüyerek bugünlere geldi. Yolumuzu açanlara, emek verenlere selam olsun. UİD-DER yürüyor, mücadele büyüyor.
-Öncelikle işçi kardeşlerime selam olsun. Ben UİD-DER’le İşçi Dayanışması bülteni sayesinde tanıştım. Metal işkolunda yeni ve genç bir işçiyim. UİD-DER’in etkinlik videosunu izledim ve etkilendim. Benim düşündüklerimi, yaşadıklarımı, dertlerimi anlatan ablalarımın ve ağabeylerimin olduğunu gördüm. Bu çok hoşuma gitti. Yalnız değilmişim. Benim gibi düşünen ablalarım ve ağabeylerim de varmış. Çalıştığım fabrikada kendimi çok yalnız hissediyordum. UİD-DER’e emek veren, işçilerin hakları için koşturan ablalarıma ve ağabeylerime çok teşekkür ediyorum. İyi ki UİD-DER kurulmuş.
-UİD-DER’li işçi arkadaşlarım bana düzenli olarak İşçi Dayanışması gazetesi getiriyorlar. Ücretlerimiz çok düşük olduğu için ne yazık ki genellikle 12 saat mesaiye kalıyorum. Yani her gün dört saat daha fazla çalışıyorum. Çok yorgun oluyorum. Bu koşullarda gazetemizin her satırını hakkıyla okuyabiliyorum dersem yalan olur. Çok zorlansam da ilgimi çeken yazıları okumaya çalışıyorum elimden geldiğince. Ama biliyorum ki İşçi Dayanışması ve UİD-DER işçileri düşünüyor. Bizler için uğraşıyor. UİD-DER’e nice yıllar diliyorum. İyi ki kurulmuş.
-UİD-DER’li dostlara yürek dolusu selamlarımı yolluyorum. Ben metal sektöründe dokuz yıldır çalışıyorum. İşçi Dayanışması okuyarak tanıdım UİD-DER’i ve diyorum ki BİR OLALIM, GÜÇLÜ OLALIM.
-İşçi ve işçi haklarıyla bu kadar canı gönülden ilgilenen ve onların haklarını, ailelerini düşünen, işçilerin haklı eylem ve grevlerinde onlara destek olan, en ön saflarda mücadele eden, en ön saflarda bulunan UİD-DER’dir. İşçi haklarına gelince kör ve sağır olan medyanın sergilemediğini bizler için İşçi Dayanışması ortaya koyar. UİD-DER adına yakışan gerçek bir işçi örgütüdür. Canı gönülden sonsuz teşekkürler ediyorum emeği geçen tüm dostlara.
Adana’dan metal işçileri
13 Haziran 2021 - 23:20
UİD-DER bundan 15 yıl önce işçi sınıfının bağrında doğdu ve 2007’de ilk 1 Mayıs’ına çıktı. Köklü bir ırmağın baharda ansızın çağıldaması gibi meydanlar rengiyle, sloganlarıyla, disipliniyle bir işçi nehrinin akışına şahit olmuştu. Yayın akışımız boyunca gördüğümüz gibi, o günden bugüne değişen ve değişmeyen şeyler var.
UİD-DER’in kortejlerinin disiplini, coşkusu, görkemi değişmedi. Pek çok sebebi var elbette bunun; sabır, azim, direnç, emek… Kuşkusuz en önemlisi de köksüz olmamak, geleneği bugünün içinde yaşatmak… Mesajlarında dile getirdikleri üzere, 2006 Haziranındaki açılış etkinliğimize annelerinin kucaklarında gelen bebekler birer delikanlı oldu. UİD-DER de bilinçli işçilerin hüneriyle büyüdü, gelişti. Sınıfın içine kökler saldı. Fabrikalarda, işyerlerinde, emekçi mahallelerinde kökler saldı. UİD-DER’in ortaya koyduğu çaba geleneğe sahip çıkma, geleceği birlikte büyütme çabasıdır. İnanıyoruz ki zaman, insanlık için hayati önemi olan bu çabanın hakkını verecektir! Yayın akışımızın sonuna yaklaşırken, UİD-DER’in 1 Mayıs kortejlerinden kesitler sunmanın zamanı da gelmiş oldu:
UİD-DER’in 15. yılını hepimiz büyük bir mutluluk ve gururla kutluyoruz ama bugün aramızda olmayan mücadele arkadaşımız Gülferimizi (fotoğrafta sağ başta) anmadan da geçmek istemiyoruz. Her daim içimizi ısıtan gülümsemesiyle hatırladığımız Gülfer arkadaşımızı, 37 yaşında daha hayatının baharındayken amansız bir hastalık sonucu kaybetmiştik. Gülfer’in yüreği hep ezilenlerin, emekçilerin yanında attı. Onu her daim hatırlayacak, anısını yaşatacak, kavgamızla onurlandıracağız. Sen rahat uyu Gülfer, ailen de, hatıran da bize emanet...
İstanbul’dan bir grup UİD-DER’li işçi
Bizler metal sektöründe çalışan işçileriz. Kimimiz direniş çadırında, kimimiz fabrika önünde İşçi Dayanışması dağıtımında, kimimiz kampanya standında, kimimiz bir etkinlikte tanıştık UİD-DER’le. Yaşadığımız sorunları tek başımıza çözemeyeceğimizi, sorunlarımızın gerçek çözümünü, dayanışmayı, işçi arkadaşlarımızla güven temelinde bir araya gelmeyi UİD-DER’de öğrendik. Çalışmalara katıldıkça sınıf kimliğimizi edindik. Bilinçlendik, ufkumuz genişledi. Sorunlarımıza bireysel değil sınıfsal bakmaya başladık. Örgütlü mücadele etmenin sonuçlarını birlikte gördük. Bizlere ulaşan arkadaşlar gibi bizler de sınıfımızın sorunları temelinde çalışmalara omuz veriyoruz. Geleceğe umutla bakıyor, umudu büyütüyoruz. Kurulduğu günden bu yana işçi sınıfı içinde bir çınar gibi kök salıyor, mücadeleyi büyütüyor UİD-DER. Nice mücadele dolu yıllara! İyi ki varsın UİD-DER!
Esenyurt’tan bir grup metal işçisi
13 Haziran 2021 - 23:45
Bir günü
Güzel bir günü
Güneşli bir günü
Hiçbir şeye değişmem
Onun için savaşı sevmem
Onun için zulmü sevmem
Onun için yalanı sevmem
Bilirim yaşamaz güneşte
Bilirim yaşamaz yan yana aşkla
Ne haksızlık
Ne korku
Ne açlık
(Güneş Delisi- Necati Cumalı)
UİD-DER Kadın Komitesi olarak kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunların, çektiğimiz acıların ve sıkıntıların kader olmadığını biliyor ve bunu değiştirmek için mücadele ediyoruz. Yürüyor emekçi kadınlar. “Yaşamak için ekmek, ruhumuz için gül istiyoruz” diyen kadınların seslerini taşıyorlar geçmişten bugüne. Yoksul mutfaklara çarpıyor sesleri. Aklında ekmek parası, yumrukları ceplerinde kör karanlıkta yollara düşenlerin haykırışı olup yankılanıyor sözleri. Kardeşçe paylaşılsın diye yaşamın sundukları, yürüyor emekçi kadınlar, UİD-DER saflarında, güzel günler adına…
Bizleri çatısı altında bir araya getiren mücadele örgütümüzün 15. mücadele yılını coşkuyla kutluyoruz. Her birimiz farklı kültürlerden gelsek de ortak duygularla sınıfımızın mücadelesinde birleşiyoruz. Kapitalizmin insana ve hayata dair birçok şeyi çürüttüğü bu koşullarda, bizler UİD-DER’den öğrendiklerimizle umudumuzu ve inancımızı büyütüyoruz.
Zaman yalnızca sayılardan ibaret değildir, değişim ve dönüşüm de demektir. Mücadele örgütümüzle tanışmadan önce, çıkışsızlık içinde, bireysel kurtuluş yolları arayan ve en kötüsü de hangi sınıfa ait olduğunu bilmeyen gençlerdik. Şimdi mücadelenin içinde değişen, dönüşen ve kendisiyle birlikte çevresini de değiştiren gençler olduk. Yaşama ve insana dair sorumluluklarımızın farkına varıyor, yeni bir dünyanın kurulabilmesi için emek veriyoruz. Bu mücadeleyi sürdürürken sınıfımızın tarihini, kurtuluşun işçi sınıfının uluslararası birliği ve mücadelesiyle olabileceğini UİD-DER’den öğreniyoruz. Ne mutlu ki bizler de bu mücadelenin bir parçasıyız ve mücadele bayrağını daha yukarı taşımak için ter akıtıyoruz. Mücadele örgütümüz UİD-DER’in kuruluşunun 15. yılı tüm işçi sınıfına kutlu olsun!
Gebze’den bir grup genç işçi
UİD-DER 15 yıldır yürüyor ve mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Hiçbir engel bu yürüyüşü durduramayacak, hiçbir güç onu hedefinden alıkoyamayacaktır! Çünkü UİD-DER’in harcında uzun mücadele yıllarının deneyimi, tarihten ve yenilgilerden çıkarılmış nice dersler, azim, sabır, inat ve alev alev yanan devrimci yürekler vardır. İşçi sınıfına kurtuluşun yolunu açanların geleneğini geleceğe taşımaya, bu mücadeleyi nihai hedefine ulaştırmaya ant içmiş, yekvücut birleşmiş bu yürekler hedefe kilitlenmiş birer ok gibidir. O yüzden yürüyoruz hep birlikte, dost omuz başlarını yanımızda duyarak, kellemizi orta yere, yüreğimizi yumruklarımızın içine koyarak, güneşi zapt etmek için, türküler söyleyerek, neşeli ve kararlı adımlarla yürüyoruz! Daha da yürüyeceğiz…
İstanbul’dan bir işçi
14 Haziran 2021 - 00:10
Gökte aniden çakan şimşekler bile aslında aniden gelmez. Öncesindeki birikimlerin sonucudur. Zaten bu nedenle gümbürtüsü bu denli güçlüdür. Zaman sakince akıp gidermiş gibi görünürken büyük değişimler mayalanır doğanın bağrında. Tıpkı bunun gibi zaman toplumun bağrında da büyük değişimler mayalar. Sanki hiçbir şey değişmeyecekmiş, karanlıklar hiç aydınlanmayacakmış gibi görünen zamanlarda işçi sınıfının saflarına mücadeleyle, dayanışmayla güç vermeye çalışanlar sabırla yürür yollarında. İşte bu azim ve kararlılık gün gelir sonuç yaratır. Zaman sırayı işçi sınıfına verdiğinde, hava işçiden yana döndüğünde, işçi sınıfının coşkun akan seline yön verirler onlar. Tüm zulmün hesabının sorulmasını sağlarlar. Bunun için çalışmasını da sabretmesini de bilirler. Tıpkı Kıraç’tan UİD-DER’li bir işçinin dizelerinde ifade ettiği gibi…
Dünya işçi sınıfının büyük önderleri Marx ve Engels’in gezindiği Londra’nın parkları, sokakları ve meydanlarında bir ses yankılanmaya devam ediyor: “Bütün ülkelerin işçileri birleşin!” 15 sene evvel, insanlığın kurtuluşunu uluslararası işçi mücadelesinde görenler köklerinden aldığı inanç ve güçle dünyanın öte ucunda bu sese ses verdiler.
Ve dediler ki bir haziran sabahında:
“Başka bir şarkı söyleyelim, çocuklar!”
Geçmişin ezgisine geleceğin sözlerini yazdılar
Evvel ve ahir zamanın ellerinden tutup
Başka bir âlem için yürüdüler: Kapısız ve duvarsız.
Başka bir şarkı söylüyor o günden bu yana
İşçiler, kadınlar ve çocuklar.
Dünyanın bir ucunda açılmış gül misaliydiler
On beş bahar gördüler,
On beş kez tomurcuğa durdu dalları
Gül bahçelerine dönüştüler.
Dünyanın bütün ülkelerinde güller, bahçeler düşlediler
Bir ucunda gündüz ötekinde gece dünyanın
Biri denize nazır, biri ovalara serilen
Bir başkası nehirler boyu uzanan şehirlerinde
Evvel zamanlardan beri söylenen şarkıyı
Bir haziran gününde yeniden söylediler:
“Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonelle kurtulur insanlık!”
Londra’dan bir İşçi Dayanışması okuru
14 Haziran 2021 - 00:20
Dünya meydanlarını dolduran emekçilerin ellerindeki pankartlarda, dillerindeki sloganlarda aynı haykırış var: “Biz %99’uz!” Yani milyarlarız, yani dünya nüfusunun ezici çoğunluğuyuz. Bu haykırış dalga dalga yayılıp dünyanın tüm zenginliklerine el koyan, milyarları insanlık dışı koşullarda yaşamaya mahkûm eden kapitalist efendilere ulaştıkça onların korkuları, bizim umutlarımız büyüyor. Onlar korkmakta, biz umut etmekte haklıyız.
Biz dünyaya eşitlik, kardeşlik, barış, doğayla uyum içinde bir yaşam hâkim olsun istiyoruz. Sermaye sahipleri ise zulüm düzenlerinin devam etmesini istiyor. Üreten, çok olan, haklı olan biziz. Özlemleri, mücadelesi tüm insanlığın kurtuluşunu sağlayacak olan biziz. Çürüyen ve her şeyi çürüten kapitalizm ayakta kalmayı hak etmiyor. Bu düzeni yıkabilecek tek güç ise, örgütlü işçi sınıfıdır. Böyle aralanacaktır sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyanın kapıları, tüm insanlık için.
İşte UİD-DER, bu anlayış ve özlemle işçilerin birliğini, dayanışmasını güçlendirmeye çalışıyor. İşçilerin, işyerlerinde, sendika tabanlarında, grevlerde, direnişlerde, işçi havzalarında dayanışma ve birlik içinde hareket etmesi, mücadele deneyimleri kazanması, sınıfın saflarının güçlenmesi için emek veriyor. İşçi sınıfının uluslararası deneyimlerinin, mücadele yöntemlerinin, örgütlenme kültürünün bu topraklarda da benimsenmesi için gayret gösteriyor. UİD-DER bu doğrultuda yürümeye ve mücadele etmeye devam edecek.
Yayın akışımızı bitirirken sözü UİD-DER Müzik Grubuna bırakalım. UİD-DER Müzik Grubunun bestelediği İşçi Dayanışması marşı, sınıf dayanışmasının dünya işçi sınıfının yoluna ışık olduğunu anlatıyor.