Buradasınız
“Büyük Diktatör” Filmi ve Büyük Hayalimiz!
Gebze’den bir grup genç işçi ve öğrenci
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
“Makineleri yaratma gücüne sahip olduğumuz kadar mutluluk yaratma gücüne de sahibiz. Yaşamı harika bir macera yapma gücüne sahibiz… Birleşelim yeni bir dünya için savaşalım. İnsanlara çalışma şansının verileceği, gençlere gelecek, yaşlılara güvence verilecek bir dünya. Zalimler yükselirken parlak vaatler verirler. Ama onlar yalancıdır, sözlerini asla tutmazlar. Diktatörlerin kendileri özgürdür ama onlar insanları köle yaparlar… Özgür bir dünya için, ulusal engelleri kaldırmak için savaşalım. Bilimin ve ilerlemenin bize mutluluk getirdiği bir dünya için savaşalım…”
Merhaba dostlar, yukarıda okuduğunuz, bizleri derinden etkileyen bu cümleler, Charlie Chaplin’in “Büyük Diktatör” adlı filminin bir bölümünde yaptığı konuşmada geçiyor. Eminiz sizler de bu cümleleri okurken etkilenmiş ve eğer izlemediyseniz filmi merak etmişsinizdir. Bizler de Gebze’den bir grup genç işçi ve öğrenci olarak yakın zamanda birlikte izlediğimiz bu filmi ve filmin bizde oluşturduğu düşünceleri sizlerle paylaşmak istedik.
Charlie Chaplin’in 1940 yapımı “Büyük Diktatör” filmi ilk sesli filmi olma özelliğini taşırken aynı zamanda faşizme karşı sessiz kalmamanın birçok yolu olduğunu gösteriyor. Çünkü bir yandan bizleri güldürürken diğer yandan mesajlarıyla bizi pek çok yönden düşünmeye sevk ediyor. Sinema tarihinin en başarılı hiciv filmlerinden olan bu film, içerdiği politik mesajları nedeniyle o dönemin Almanya’sında yasaklanmış olsa da gerçekleri ustalıkla anlattığı için bir başyapıt olarak hâlâ yaşayan bir film olma özelliğini sürdürüyor...
Film emperyalist çıkarlar uğruna 2. Dünya Savaşına giren Nazi Almanya’sında geçiyor. Chaplin bir taraftan bu ülkenin faşist lideri Adolf Hitler’i canlandırırken diğer taraftan savaştan yeni dönmüş sıradan bir Yahudi berberi canlandırıyor. Filmde faşizmin, iktidar sahiplerinde yarattığı güç zehirlenmesini ve yozlaşmayı görebildiğimiz gibi halkın üzerindeki yoğun baskı ve saldırılarla artan korkuları da görebiliyoruz. Örneğin Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbels, savaş politikalarıyla halk açlığa ve yoksulluğa itilirken tepki çekmemek için Hitler’e Yahudileri hedef göstermeleri gerektiğini söylüyor ve insanları ayrıştırarak iktidarlarını daha da güçlendirmek için var güçleriyle çalışıyorlar.
Bizler aradan onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen görüyoruz ki günümüzde de bu ayrıştırma politikaları ve yalanlar egemenler tarafından söylenmeye devam ediyor. Ne yazık ki günümüzde de emekçi sınıflar egemenlerin bu yalanlarına ve ayrıştırma politikalarına kanıp birbirleriyle karşı karşıya gelebiliyorlar. Mesela o dönemde Yahudileri kullanıp emekçileri bölmeye çalışan egemenler günümüzde de rengimize, dilimize ya da inancımıza göre bizleri ayrıştırıyorlar. Ancak bizlerin temel sorunları bu özelliklerimiz midir? Elbette hayır! Bu düzen altında açlığa, yoksulluğa ve geleceksizliğe maruz bırakılan gençler olarak yapay kimliklerle ayrışmayı reddediyoruz!
Bizler UİD-DER ile tanışan gençler olarak bizleri birbirimize bağlayan şeyin sınıf kimliğimiz olduğunu öğrendik. İzlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar ve birlikte geçirdiğimiz vakitlerde sürekli daha da fazlasını öğrenmeye devam ediyoruz. Diktatörlerin değil insanlığın özgür sesinin dünyanın dört bucağında kardeşçe yankılandığı bir dünya istiyor ve bunun için mücadele ediyoruz!
Son Eklenenler
- Manisa Akhisar Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan ABP fabrikasında ve İzmir Çiğli Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan KLAS Isıtma Soğutma Klima Sistemleri (KLS Klima) fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlenen işçiler, patronun...
- Kocaeli/Çayırova’da üretim yapan Novares Otomotiv’de çalışan 180 işçi, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 25 Haziranda greve çıktı. Petrol-İş Sendikası Gebze şubesinin örgütlü olduğu fabrikada Ocak ayında başlayan...
- Ben bir kamu kurumunun çözüm merkezinde çalışan bir kadın işçiyim. Çeşitli sorunlar dinleyip o sorunlara kurum adına çözüm bulmaya çalışıyorum. İnsanlar yeri geliyor öylesine arayıp kapatıyorlar, yeri geliyor alakasız konular için ya da çözüm...
- Güney Kore’de başkent Seul’un güneyindeki Hwaseong şehrinde bulunan bir lityum pil fabrikasında 24 Haziran sabah saatlerinde bir yangın çıktı. İlk belirlemelere göre 35 bin pilin bulunduğu bir depoda bir patlama sonucunda çıkan yangında 22 işçi...
- İktidarın öve öve bitiremediği şehir hastanelerinde işçiler düşük ücretler, kötü çalışma koşulları ve ücret gasplarıyla mücadele ediyor. 24 Haziranda İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinde çalışan işçiler iş bırakarak düşük ücretlere ve kötü çalışma...
- Anadolu yoksullarının romancısı Yaşar Kemal, İnce Memed romanında “Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir” der. Bu durum sadece tek tek insanlar için değil toplumlar için de...
- Bir grup öğretmen olarak “kamuda tasarruf tedbirlerine” yani iktidarın yeni kemer sıkma politikasına dair düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Şunu baştan belirtelim: Eğitime dair sorunlar elbette kemeri sıkmadan önce de vardı ama kemer sıkma...
- 20 Haziranda Diyarbakır ve Mardin’de çıkan yangınlarda 14 kişi hayatını kaybetti, 78 kişi yaralandı. Çok sayıda hayvan ve geniş tarım alanları da yangın nedeniyle zarar gördü. Diyarbakır Veteriner Hekimler Odası 600’e yakın koyunun can verdiğini 214...
- Hatay’ın Payas ilçesinde Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda grev başladı. TİS sürecinde sendikanın yüzde 130 ücret zammı talebine karşılık işverenin...
- Çok erken kalkardı babam. Küçük bir radyosu vardı. Bizler onun uyandığını, dinlediği türkülerden anlardık. Bizler de uyanır, babamla birlikte çay içerdik. Kahvaltısını yaparken, derslerimizi sorar, mutlaka bir de hikâye anlatırdı bizlere: “Çocuklar...
- Çalışan annelerin aşırı çalışması, kötü çalışma koşulları ve fiziki yorgunluğu, bebeğin gelişimini daha anne karnındayken etkilemeye başlıyor. Doğum izinlerinin çok kısa olması işçi kadınları son ana kadar çalışmaya ve izni doğum sonrası kullanmaya...
- Tasarrufun kelime anlamını düşündüğümüzde akla ilk gelen israf etmemek oluyor. Tutumlu olmak, kaynakları akıllıca kullanmak gibi anlamları da içeriyor bu sözcük. Fakat gelin görün ki egemenlerin sözlüğünde anlamı çok başka… Onların sözlüğünde “...
- Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Savaşın, çatışmaların, ekolojik krizin, yoksulluğun, şiddetli gelecek kaygısının yarattığı göç ve mültecilik sorunu giderek derinleşiyor. Yüz milyonlarca emekçinin içine çekildiği bir kriz olarak yeni acılara...