Buradasınız
“Ekmek ve Güller” Filmi ve Migros İşçileri
UİD-DER’li genç bir metal işçisi

Ekmek ve Güller filmi, 2000 yılında Los Angeles’ta düşük ücretlerle çalışan temizlik işçilerini konu alıyor. İşçilerin daha iyi çalışma koşullarına sahip olmak için sendikalaşma yolunda verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Göçmen işçilerin çalıştıkları temizlik şirketinde sendikalaşmak, haklarını almak için verdikleri mücadeleye bu film vesilesiyle şahit oldum, hayran kaldım.
Filmi izlerken aklıma Migros işçilerinin eylemleri geldi. Saatlik ücretlerine sadece 4 lira zam istemişlerdi. Patron bu parayı vermemek için elinden geleni yapmıştı. Nihayetinde işçilerin birliği sayesinde patron dize gelmişti. Filmde de sermaye sahipleri işçileri iliklerine kadar sömürüyor, onları çok düşük ücretlerle, hiç bir sosyal güvenceleri olmadan çalıştırıp açlığa mahkûm ediyordu. Fakat işçiler bir olup örgütlendiler. Başka milletlerden olsalar da birlik olup haklarına sahip çıktılar, birlikte mücadele verdiler ve kazandılar. Filmde şöyle bir sahne var: Patronlar lüks bir mekânda yemek yerlerken, işçiler de oraya gidip patronları rezil ediyorlar. Bu sahne ülkemizde de Migros çalışanlarının Migros marketlerinde yaptıkları eylemleri hatırlattı bana. Belki de o eylemler yapılmasaydı istenilen sonuç alınmayacaktı.
Hakkımız için mücadele etmek bizler için bir tercih değil zorunluluktur. Mücadele etmek, boyun eğmemek, ekmek, su gibi yaşamın temel gereğidir. Ancak bu şekilde hakkımızı alabilir, hayal ettiğimiz dünyayı kurabiliriz.
Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
Son Eklenenler
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...