“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Her tarafta savaş tamtamlarının çaldığı bir süreçten geçiyoruz. Ben de bu süreci bir taraftan üzüntü, bir taraftan korku ve endişe ile takip ediyorum. Üzülüyorum çünkü işçi sınıfının, emekçilerin çocukları birer ikişer bu haksız savaşta katlediliyor. Korkuyorum çünkü ben de 2 ay sonra askere gidecek olan bir işçiyim. Bu savaştan hiçbir çıkarımız yok.
Ben doğdum doğalı, bu sistemin ezdikçe ezdiği işçi çocuklarından biriyim. Yoksul bir ailenin yoksul çocuğu olarak dünyaya geldim. Zar zor eğitimsiz, sağlıksız koşullarda ite kaka büyütüldüm diyebilirim. Şimdi büyüdüm ve askerlik yaşına geldim. Bana diyorlar ki “vatan için savaş ve gerekirse şehit ol.” Haliyle ben de düşünüyorum. Kimin için savaşıp kimin için “şehit” olacağım? Benim ailem yoklukla beni bu günlere getirdi. Daha çocuk sayılacak yaşta 10-12 saat boyunca atölyelerde, fabrikalarda çalışarak bugünlere geldim. Şimdi saraylarda yaşayıp çocuğunu askere göndermeyenler için gidip savaşmamı, hatta gerekirse ölmemi istiyorlar. Birileri zenginliğine zenginlik katsın, çocuklarına lüks bir hayat bıraksın diye benim anam ağlasın öyle mi? Yok öyle yağma. Ben ve benim gibi işçi çocukları bir hiç uğruna ölecekse ben yokum arkadaş. Eğer ben sağ olmayacaksam, benim annem ve babam ağlayacaksa bir “şehit” annesinin dediği gibi “bu vatan da sağ olmasın.” Ben olmayacaksam bu vatan patronların, bakanların, milletvekillerinin çocuklarına da sağ olmasın. Benim ve benim gibi işçilerin bu savaştan hiçbir çıkarı yok. Bu savaşta çıkarı olanların hiçbirinin de oğlu askere gitmiyor.
Neden hep biz ölüyoruz? Kim için, ne için, bizim bu savaştan bir çıkarımız var mı? Bu soruları herkes kendine sormalı, patronların ve AKP hükümetinin savaş çığırtkanlığına karşı barış talebini dillendirmeliyiz. Tüm işçi ve emekçi ailelerine tek sözüm şu; barış çığlığına hep beraber güç katalım. Gencecik çocuklarımızı ölüme gönderenlere geçit vermeyelim.
Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...