Buradasınız
Çukurova’nın Saya İşçileri
Mersin’den bir işçi
El ele kol kola geçmiş iki sanayi şehri Adana ve Mersin. Çukurova’nın bereketli topraklarında bereketsiz sofralar kurduran patronların sömürü alanı aynı zamanda. Ucuz işçiliğin alıp başını gittiği bu topraklarda, hele bir de savaştan canını kurtarıp sığınan göçmen bir işçiyseniz vay halinize. Kursağınıza girecek bir lokma için saatlerce çalışmak zorundasınızdır. Adana’nın bu sıcağında, izbe atölyelerde, yerin altında, havalandırmanın olmadığı koşullarda çalışmak ise işin cabası. Bu atölyelerde Arap, Kürt, Türk, Suriyeli göçmen işçiler hep birlikte çalışıyorlar.
Adana’nın eski yerleşim yerlerinden biri olan Büyük Saat ve civarı filmlere, turistlerin gelip ziyaret ettikleri belgesellere konu olmuş bir yerdir. Hemen arka sokakları ise bambaşka bir dünyadır. İşte bu dünya Arap, Kürt, Türk, Suriyeli göçmen işçilerin yaşadığı, çalıştığı yerleri oluşturuyor. Ayakkabı atölyelerinin işlediği bu daracık sokaklarda birkaç gün önce haklarını arayan işçilerin sesi yükseldi. Karın tokluğuna 15-16 hatta “gönüllü” olarak 20 saat çalışan saya (ayakkabının üst kısmı) işçilerinin parça başı aldıkları ücret bu kadar çalışma saatine rağmen asgari ücrete tekabül ediyor. OHAL’in olduğu bu dönemde Arap, Kürt, Türk, Suriyeli göçmen ayrımı yapmadan işçiler bir araya gelip yasaklara karşı iş bırakarak yüzde 25 zam talebinde bulundular. Eylülün ilk haftasında gerçekleşen iki günlük iş bırakma eyleminin ardından patronlar zam talebinin yüzde 13’ünü hemen, yüzde 12’sini de Aralık ayında vermek koşuluyla kabul etmek zorunda kaldı.
Suriye’deki iç savaştan canını kurtarmak için Türkiye’ye sığınan milyonlarca göçmen işçi var. Bu işçiler patronlar tarafından en düşük ücretlere çalıştırılıyorlar. Bu da yetmezmiş gibi aslında sınıf kardeşi olan ama milliyetçilikle zehirlenmiş Türkiyeli işçilerin de ayrımcı davranışlarına maruz kalıyorlar. Bir süre önce İzmir, Sakarya, Mersin gibi şehirlerde “Suriyeli işçi istemiyoruz” diyerek bir araya toplanan güruhlar, Suriyeli işçilere yönelen, şiddet de içeren eylemler yaptılar. Oysa işçiler Türk, Kürt, Suriyeli işçi demeden birlikte mücadele etmek zorundadırlar. Çünkü aynı sokaklarda yaşayıp, aynı atölyelerde çalışıyor ve aynı açlığa mahkûm ediliyoruz. Milliyetçilik biz işçileri bölmekten başka bir işe yaramaz. Bu bölünme patronların işine gelir çünkü birleşen işçiler daha güçlü olurlar. Bu birleşmeden korkan patronlar sınıfı milliyetçiliği körükler. Ama saya işçilerinin iki günlük iş bırakma eylemi gösteriyor ki birlik olursak patronlar değil biz kazanırız.
Bunu çok güzel ifade eden Suriyeli Ömer Şeref’e kulak verelim: “Suriye’den geldiğimizden beri bize bakış açısı genellikle kötü. Dışlanıyoruz ve horlanıyoruz. Biz de sayada emek vererek ekmek parası kazanmaya çalışıyoruz. Sömürülüyoruz. Suriyeli olduğumuz için biz daha fazla sömürülüyorduk. Fakat genel olarak sayalar ucuza diktiriliyordu. Sorunlarımız diğer sayacılarla ortaktı. Çözüm de ortak hareket etmekti. Bunu başardık. Sayacılık yapan diğer Suriyeli arkadaşlarım da zam aldığı için mutlu fakat birlik olduğumuz ve dışlanmadığımız için daha mutlular. Eylemde kimse farklılıkları görmedi. Herkes sayacı oldu, işçi oldu, kardeş oldu ve kazandık.”*
Ömer Şeref’in de dediği gibi birlik olur ve Suriyeli işçileri dışlamazsak bizler de daha mutlu olacağız. Saya işçilerinin eylemi gösteriyor ki işçiler dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin bir araya geldiğinde patronların karşısında daha güçlü olabilmektedir. Özellikle işçi eylemlerinin bu kadar az olduğu ve yalıtık kaldığı bu dönemlerde işçilerin dayanışması çok büyük önem taşıyor. Çalıştığımız ve bulunduğumuz her yerde işçilerin dayanışmasını ve birlik olmasını sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
* Adana Demokrat Haber
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...